28 Mart 2018

, ,

Ateizm Üzerine


[…] Bizim Blankistler, Bakuninistler gibi, her daim en kapsamlı ve en uç yönelimi temsil etmeyi arzulayıp duruyorlar. Onların çoğunlukla Bakuninistlerle aynı araçları benimseyip görüş noktasında tam zıt amaçlara sahip olmalarının sebebi burada. Dolayısıyla onlar, ateizm konusunda da herkesten daha fazla radikal olma ihtiyacı duyuyorlar. Şükür ki bugünlerde ateist olmak artık öyle büyük bir meziyet de değil. Ateist olmak, Avrupa’daki işçi sınıfı partileri açısından artık sadece basit bir süreç meselesi. Buna rağmen İspanya’da bir Bakuninist, Tanrı’ya inanmanın her türlü sosyalizme karşı olduğunu söylüyor ama bir yandan da Bakire Meryem’i farklı bir yere koyuyor, zira her makul sosyalistin tabiatları gereği Bakire Meryem’e inanmak zorunda olduğunu iddia ediyor. Hatta Almanya’da ateizmin sosyal demokrat işçiler nezdinde ömrünü doldurduğunu söylemek bile mümkün. Bu menfi kelimenin artık onlarla bir ilişkisi yok, çünkü işçiler Tanrı’ya inanma meselesine teorik değilse bile pratik bir karşıtlık içerisindeler: işçiler, Tanrı’yla ilişkilerini kesmişler ve gerçekliğin dünyasında düşünüp yaşıyorlar, dolayısıyla materyalistler. Görünüşe göre Fransa’da da benzer şeylere tanık olunuyor. Öyle olmasa, Fransa’da son yüzyıl dâhilinde kaleme alınmış o muazzam materyalizm yazını, işçiler arasında yaygın bir şekilde yayılma imkânına kavuşamazdı. Fransız düşüncesi, hem içerik hem biçim bakımından en büyük başarılarına işte o yazın dâhilinde ulaştı. O dönem bilimin ulaştığı düzey dikkate alındığında ve bugünkü içerik düşünüldüğünde o yazın, hâlen daha en yücede ve hâlen daha biçim bakımından bir eşine daha rastlanmadı. Fakat bu durum bile Blankistlerin hiç hoşuna gitmiyor. Herkesten daha fazla radikal olduklarını ispatlamak adına, 1793’te olduğu gibi, Tanrı’yı bir kararname ile yürürlükten kaldırabileceklerini düşünüyorlar:
“Komün, insanlığı geçmişin sefaletine ait o hayaletten (Tanrı’dan), bugünkü sefaletin ‘sebebinden’ (hiç varolmayan Tanrı nasıl oluyorsa sebep olabiliyor!) kurtarsın. Komün’de rahiplere yer yok; Dine dair her gösteri, her türden dinî teşkilât yasaklanmalı.”
Tüm insanların bir müftünün tek bir fetvasıyla [par ordre du mufti] ateist yapılmasına dönük bu talebi, Komün’ün iki üyesi imzaladı. Oysa bu iki üye gerçekte, ilk olarak, pratikte uygulama gereği duymaksızın, bir yığın şeyin kâğıt üzerinde emredilebileceğini ama ikinci olarak da istenmeyen kanaatlerin yayılması için gerekli en iyi aracın zulüm olduğunu görecek fırsata sahipti! Ama onların zihninde şurası kesindi: Tanrı’nın bugün sunacağı yegâne hizmet, ateizmi imanın mecburi olarak uyulması gereken bir şartı hâline getirmesi ve dini tümden yasaklamak suretiyle, Bismarck’ın Kilise’ye karşı açtığı savaşı ve çıkarttığı kanunları [Kirchenkulturkampf] bile geride bırakacak adımlar atılması idi.
Friedrich Engels
1874

0 Yorum: