Labin
[İtalyanca: Albona] Hırvatistan’ın kuzeybatısındaki küçük bir kasaba. Ülkenin
kömür madenleri bölgesi Istria’nın tam ortasında.
Birinci
Dünya Savaşı sonrası Istria, İtalya Krallığı’na bağlandı.
Yirmilerin
başında kasaba, Hırvat, Macar, Slovak, Polonyalı, Çek, İtalyan, Alman ve Sloven
bir dizi farklı milliyetten 2.000 kadar madenciye ev sahipliği ediyordu.
1920’de
İtalya’da ülke genelinde tanık olunan kitlesel grevlere ve fabrika işgalleriyle
geçen iki yıllık dönem [İki Kızıl Yıl -Bienno Rosso] başladı. Grev ve
işgal dalgası Labin’e de ulaştı. Ücretlerin ve çalışma koşullarının
iyileştirilmesi talebiyle birçok grev patlak verdi.
İtalya’nın
diğer bölgelerinde olduğu gibi bu kasabada da işçiler arasındaki militanlık
düzeyinin yükselişine işverenlerin desteğini arkasına alan faşist tepki
dalgasının yükselişi eşlik ediyordu.
1
Mart 1921’de madenciler sendikası lideri Giovanni Pipano faşistlerin
saldırısına uğradı ve Pazin tren istasyonunda ağır bir şekilde dövüldü. Ertesi
gün madenciler bu olayı öğrendiler ve öfkelendiler. Saldırıya dönük tepkilerini
dile getirmek için 3 Mart gününe miting çağrısında bulundular.
3
Mart günü madenciler bir araya geldiler ve madeni işgal etmeye karar verdiler.
Dillerinde tek bir slogan vardı: “Kova je naša – maden bizimdir”. Destek
için köylüler geldi. Düzeni sağlamak için Kızıl Muhafız birlikleri oluşturuldu.
7
Mart’ta madenciler, Labin Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilân ettiler ve göndere
orak-çekiçli bayrak çektiler. Kararların alınacağı kurum olarak bir merkezî
komite meydana getirdiler, bunun yanı sıra farklı milliyetlerden işçiler
arasında tam eşitliği tesis etmek ve tartışmalara zemin hazırlamak amacıyla
halk meclisleri oluşturuldu. İşçiler, ücret artışı gibi bir dizi talebi
belirleyerek, işverenleri Societa Arsia’ya ilettiler.
Patronlar
talepleri kabul etmeyince, 21 Mart’ta madenciler, madeni işçilerin özyönetimi
altında yeniden çalıştırmaya karar verdiler.
Bir
ay sonra şirket, müzakerelerden çekildi ve orduyu kasabaya çağırdı.
8
Nisan günü bin kadar asker ve polis, karadan ve denizden madene saldırdı. Gafil
avlanan madenciler Štrmac’a çekildiler. Burada direnişlerine devam ettiler.
Fakat yeterli silâha ve eğitime sahip olmayan işçiler, teslim olmak zorunda
kaldılar.
Massimiliano
Ortar ve Adalbert Sykora adında iki işçi katledildi, onlarcası tutuklandı.
Sonrasında
52 madenci, bir sovyet rejimi kurmak, isyan çıkartmak, patlayıcı imal etmek
gibi suçları işlemekle suçlandı. Fakat madencilerin birbirleriyle aleyhine
tanıklık etmemesi üzerine, yapılan sağlam hukukî savunma ve halkın yoğun
desteği sonucu, hiçbiri mahkûm olmadı.
İlerleyen
süreçte Mussolini’ye bağlı faşistler iktidara gelince Labinli işçiler ve
köylüler direnişlerini sürdürdüler.
Steven Johns
9 Mart 2017
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder