2003
Irak işgaliyle başlayan süreç, Ortadoğu’yu şekillendirmeye devam ediyor. Berlin
Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan süreç, emperyalizmin bölgeyi parçalama
stratejisiyle sürüyor. Kuzey Afrika, Irak, Suriye istikrarsızlaştı, mezhep ve
milliyet eksenli medeniyetler çatışması, emperyalizm desteğiyle sürdürülen iç
savaşlarla vekalet düzleminde yeni bir aşamaya geçti. Ukrayna-Gürcistan
ekseninde sürdürülen emperyalist blokun saldırıları devam ederken, şu an
sırada/hedefte İran duruyor. İran, mevcut hâliyle adı geçen bölgelerden farklı
bir konumda yer alıyor.
İdris-i
Bitlisi’den Malazgirt’e çekilen ittifak eşiği, İran’ın durumundan bağımsız
düşünülemez. Suriye’nin aldığı ağır yenilginin ardından kuzeydeki yönetimle HTŞ
yönetiminin emperyalizm yanlısı politikaları İran’a karşı yeni bir mevzi
açılacağının işareti. “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla İran’da boy gösteren
toplumsal eylemler, mevcut çözüm sürecinin, Suriye’nin geleceğinin ve Irak’ın
durumuyla İran’ın yeni bir aşamaya evrileceği yönünde gelişecek bir süreci
doğuracaktır.
Bölgede
güçlenen ve hareket alanını genişleten Siyonist rejimin öncülüğünde İran köşeye
sıkıştırılırken, kendi iç dinamiklerinden kaynaklanacak hareketlenmenin İran
Kürtleri üzerinden gelişmemesi mümkün değil.
“Siyasal
Alevicilik” söylemi bu bağlamda gündeme getirildi, ardından birçok sol sosyal
medya hesapları kapatıldı. İçteki “çözüm” bölgedeki aksini kısa sürede üretecek.
Yüzyıllar
önce İran’a sefer düzenlenirken Aleviler Şah’a gidiyordu, bu aşamada İdris-i
Bitlisi’nin görevinin bugün tespih hediye edenlere mi verileceği sorusunun
yanıtlanması önem arz ediyor fakat bilinmeyen bir gerçek var ki Şah’a gidilen
dönemle bugün aynı değil. Aleviler yurtsuz da değil şahsız da. Alevi halkının
anti-emperyalist damarı bu politikayı iflas ettirecektir.
Tunceli’de
Suriye Nusayrilerine destek için yapılan basın açıklamasına Kürt siyasetine
yakın sosyal medya hesaplarından gelen tepki göz önüne alındığında Malazgirt
ittifakının ne yöne baskı yapacağı da gün yüzüne çıkıyor. Yeni bir dönem
başlıyor, bu yeni dönemde sol da Kürt siyaseti de farklı ayrışmalara ve
arayışlara sahne olacak. Çözüm süreci, Kürt siyaseti tarafından solun,
peşlerine takılan kimlik hareketlerinin, sendikaların, partilerin, LGBT
hareketinin tasfiyesiyle sonuçlanacak. Tarih gösteriyor ki o ittifaklar ne
zaman güncellense Şah kimse ona harekât düzenlenir ama şah içeride olursa o
tasfiye edilir.
“Ulaşılabilecek
bir çözümden sonra emek özgürlük ittifakı adı altında reformistler meclise
tekrar vekil yollayabilecek mi?” Bu soru, şimdilik tarihe not olarak düşülebilir.
TÜSİAD’da
çekilen halayların, belediye başkanlarına ve “şok edici şekilde güler yüzlü” diye
tanıtılan MHP liderine verilen kehribar tespihlerin ne anlama geldiğini tarih
gösterecek.
Hrant
Dink’in ifade ettiği gibi Fransızlar Türklerin mahmuzlarını gördüğünde,
Ermenileri güney bölgesinde terk edip gitti. Kehribar tespihe karşılık
verilecek hediyeden sonra reformistler de dâhil Kürt siyasetine yedeklenen
solun durumu acaba ne olacak? Hep birlikte göreceğiz.
Emperyalizm
çağında hiçbir iç sorun, bu bölge açısından emperyalistlerden bağımsız
düşünülemez, o yüzden, bahsi geçen solun da durumu ve geleceği bu gerçekten
ayrı bir şekilde ele alınamaz.
S. Adalı
6
Ocak 2025
0 Yorum:
Yorum Gönder