06 Ocak 2025

, ,

Zincirin Halkaları


2003 Irak işgaliyle başlayan süreç, Ortadoğu’yu şekillendirmeye devam ediyor. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan süreç, emperyalizmin bölgeyi parçalama stratejisiyle sürüyor. Kuzey Afrika, Irak, Suriye istikrarsızlaştı, mezhep ve milliyet eksenli medeniyetler çatışması, emperyalizm desteğiyle sürdürülen iç savaşlarla vekalet düzleminde yeni bir aşamaya geçti. Ukrayna-Gürcistan ekseninde sürdürülen emperyalist blokun saldırıları devam ederken, şu an sırada/hedefte İran duruyor. İran, mevcut hâliyle adı geçen bölgelerden farklı bir konumda yer alıyor.

İdris-i Bitlisi’den Malazgirt’e çekilen ittifak eşiği, İran’ın durumundan bağımsız düşünülemez. Suriye’nin aldığı ağır yenilginin ardından kuzeydeki yönetimle HTŞ yönetiminin emperyalizm yanlısı politikaları İran’a karşı yeni bir mevzi açılacağının işareti. “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla İran’da boy gösteren toplumsal eylemler, mevcut çözüm sürecinin, Suriye’nin geleceğinin ve Irak’ın durumuyla İran’ın yeni bir aşamaya evrileceği yönünde gelişecek bir süreci doğuracaktır.

Bölgede güçlenen ve hareket alanını genişleten Siyonist rejimin öncülüğünde İran köşeye sıkıştırılırken, kendi iç dinamiklerinden kaynaklanacak hareketlenmenin İran Kürtleri üzerinden gelişmemesi mümkün değil.

“Siyasal Alevicilik” söylemi bu bağlamda gündeme getirildi, ardından birçok sol sosyal medya hesapları kapatıldı. İçteki “çözüm” bölgedeki aksini kısa sürede üretecek.

Yüzyıllar önce İran’a sefer düzenlenirken Aleviler Şah’a gidiyordu, bu aşamada İdris-i Bitlisi’nin görevinin bugün tespih hediye edenlere mi verileceği sorusunun yanıtlanması önem arz ediyor fakat bilinmeyen bir gerçek var ki Şah’a gidilen dönemle bugün aynı değil. Aleviler yurtsuz da değil şahsız da. Alevi halkının anti-emperyalist damarı bu politikayı iflas ettirecektir.

Tunceli’de Suriye Nusayrilerine destek için yapılan basın açıklamasına Kürt siyasetine yakın sosyal medya hesaplarından gelen tepki göz önüne alındığında Malazgirt ittifakının ne yöne baskı yapacağı da gün yüzüne çıkıyor. Yeni bir dönem başlıyor, bu yeni dönemde sol da Kürt siyaseti de farklı ayrışmalara ve arayışlara sahne olacak. Çözüm süreci, Kürt siyaseti tarafından solun, peşlerine takılan kimlik hareketlerinin, sendikaların, partilerin, LGBT hareketinin tasfiyesiyle sonuçlanacak. Tarih gösteriyor ki o ittifaklar ne zaman güncellense Şah kimse ona harekât düzenlenir ama şah içeride olursa o tasfiye edilir.

“Ulaşılabilecek bir çözümden sonra emek özgürlük ittifakı adı altında reformistler meclise tekrar vekil yollayabilecek mi?” Bu soru, şimdilik tarihe not olarak düşülebilir.

TÜSİAD’da çekilen halayların, belediye başkanlarına ve “şok edici şekilde güler yüzlü” diye tanıtılan MHP liderine verilen kehribar tespihlerin ne anlama geldiğini tarih gösterecek.

Hrant Dink’in ifade ettiği gibi Fransızlar Türklerin mahmuzlarını gördüğünde, Ermenileri güney bölgesinde terk edip gitti. Kehribar tespihe karşılık verilecek hediyeden sonra reformistler de dâhil Kürt siyasetine yedeklenen solun durumu acaba ne olacak? Hep birlikte göreceğiz.

Emperyalizm çağında hiçbir iç sorun, bu bölge açısından emperyalistlerden bağımsız düşünülemez, o yüzden, bahsi geçen solun da durumu ve geleceği bu gerçekten ayrı bir şekilde ele alınamaz.

S. Adalı
6 Ocak 2025

0 Yorum: