15 Kasım 2023

,

Antisemitizm Meselesi


Bugün (9 Kasım 2023) New York Times gazetesinde antisemitizmle ilgili bir makale yayımlandı. Ben, bu sorumluluk nedir bilmeyen bir kişinin elinden çıkmış olan makalenin gazetede yayımlanabilmiş olmasına hâlen daha inanamıyorum.

Makale, Siyonizm yanlısı öğrencileri takdim ediyor. Bir öğrencinin dilinden özet hâlde döküldüğü biçimiyle, yazının tezi şu: “Bugünlerde üniversite kampüslerine hâkim olan ruh hâli, Filistin yanlılığı değil, antisemitizm.”[1]

İsrail’in aşırı sağcı politikalarına yönelik eleştiriyi antisemitizm olarak yaftalayan medya, benim yoğun olarak ilgilendiğim bir mesele, zira medya, bu tavrıyla:

1. “Antisemitizm” kavramını ucuzlatıyor;

2. “Antisemitizm” kavramı, yapılan dehşet verici zulümlerle kimse ilgilenmesin, herkes kafasını başka yöne çevirsin diye, bir tür araca ve silâha dönüştürülüyor.

New York Times’da çıkan makale, ilerici Yahudi öğrencilerin ve Filistin yanlısı göstericilerin, Siyonistlerin “inandığı” biçimiyle antisemitik olan Filistin davasının zorlamasıyla insanları yanlış yöne sevk etmek adına, “akademinin özel serasında ürettiği jargon”u benimsediklerini iddia ediyor ve şu türden örnekler sıralıyor:

“Direniş hareketlerine atıfta bulunuluyor, Filistin yanlısı dava ‘sömürgecilik karşıtı’ bir dava olarak görülüyor. Güney Afrika’daki kurumsallaşmış ırkçılığın makes bulduğu İsrail’in ‘ırk ayrımcısı’ bir rejim olduğu söyleniyor. Kızılderililerin toprak haklarından bahsedilerek, Gazze’nin bir tür hapishane olduğu üzerinde duruluyor ve ‘Gazze, İsrail’in açık hava hapishanesidir’ deniliyor. Kullanılan her bir madde, İsrail yanlısı öğrenciler ve eylemcilerin itirazına mazhar oluyor.”[2]

Bahsi edilen maddeler tartışmalı olmadığı gibi antisemitik de değil. İşgal altındaki Filistin, toprakları çalan ve yerleşimler kuran eli silâhlı aşırı sağcı yerleşimcilerin baskılarıyla mücadele ediyor. Üstelik bu yasa dışı yerleşimcilerin önemli bir kısmı Amerikalı.

Obama’dan Biden’a, BM’den dışişleri bakanlığına birçok kişi ve kurum, bunun yanında, neredeyse dünyadaki her ülke, bu yerleşimlerin yasa dışı olduğunu söyledi. Bir ailenin evini çalan yerleşimciyi gösteren linkteki videoya bakılabilir.[3] Bu türden olaylar Filistin’de binlerce kez yaşanıyor.

Uluslararası hukukta, İsrail işgalinin ve hukuki haklarla ilgili iki sütunlu sistemin (hareket kısıtlamaları, oylamalara getirilen sınırlamalar, toplu gözaltılar, süresiz belirsiz tutuklamalar vs.) “Irk Ayrımcılığı” denilen meşru kavramın zeminini teşkil ettiğine dair bir uzlaşma söz konusu.[4]

Eğer bu uzlaşma antisemitikse, o vakit tüm uluslararası insan hakları örgütleri, BM, hatta önde gelen Yahudi Holokost tarihçileri de antisemitik. Bu noktada yazar Ta-Nehisi Coates’in kendisine yöneltilen “antisemitik” suçlamasına yönelik cevabına bakılmalı.[5]

Gazze başka türlü nasıl tarif edilebilir ki?

Yıllardır abluka altında. Halkı, Amerikalıların kanıksadığı ve artık pek de üzerinde durmadıkları, seyahat etmek, balık tutmak, dilediği şeyi yemek gibi temel özgürlüklerden mahrum. Yıllardır İsrail, şehre girecek kalori miktarını bile kontrol altında tutuyor!

ABD ve dünyada yapılan büyük gösteriler yanında, yapılan kamuoyu anketleri de giderek daha fazla sayıda insanın İsrail’in yasa dışı yerleşimlerine de binlerce çocuğu katleden, hedef gözetmeden tüm şehri bombardımana tabi tutmasına da karşı olduğunu teyit ediyor.

Bu noktada insanların dikkatlerinin başka yöne çekilmesi gerekiyor.

Siyasetçilerle, gazetecilerle ve akademisyenlerle yapılan sohbetlerin beni şu iki konuda paniğe sürüklediğini belirtmeliyim:

1. Bu insanlar antisemitizmi, İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin politikalarına yönelik eleştirileri kapsayacak şekilde tarif ediyorlar;

2. Yaşanan kıyıma son verme konusunda kıllarını kıpırdatmıyor, ama antisemitizm meselesine odaklanmayı tercih ediyorlar.

Bunu bir strateji dâhilinde yaptıkları açık. Kafa karışıklığı yaratıyorlar ve insanları İsrail’deki aşırı sağcı yerleşimci siyasetinin eleştirisini “antisemitik” olarak gösterip insanları korkutmaya çalışıyorlar. Bu stratejinin amacı, eleştirileri susturmak (bugün İsrail, Siyonizm karşıtı Yahudilerin evlerine baskın düzenliyor, onları dayaktan geçiriyor, tutukluyor, sosyal medyayı gözetim altında tutmayı öngören bir kanunu yürürlüğe koyuyor.)

İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiği eylemleri Amerikan kamuoyu görmesin diye Cumhuriyet Partili stratejist Frank Luntz’a Siyonist örgütlerce hazırlatılan şu 2009 tarihli kılavuza bakabilirsiniz.[6] O dönem dillendirilen bu türden stratejilerin bugün etkin bir biçimde uygulamaya koyuluyor oluşu gerçekten ürkütücü.

Bugün New York Times’da çıkan makale, maharetle yürütülen propaganda faaliyetinin bir parçası. Makalede antisemitizmden şikâyet eden öğrencilere dair renkli portreler ve saldırgan cümlelerden örnekler sıralanıyor. Ama öte yandan makale, Siyonizm karşıtı ilerici Yahudilerden ve Filistinlilerden hiç bahsetmiyor.

Bugünkü makale, dün gazetenin yayın yönetmenlerinin elinden çıkan “Kampüslerde Öğrenciler Bu Şekilde Yaşayamazlar” başlıklı makalenin ardından yayımlandı. Dünkü makale, ne İslam düşmanlığından ne de Siyonizm karşıtı Yahudi öğrencilere yönelik saldırılardan bahsediyor, ama nedense şu türden ifadelere yer veriyordu:

“Bugünlerde Ortadoğu’daki çatışma üzerinden yaşanan ayrışma, kendisini kolejlerde ve üniversitelerde Amerikan toplumunun diğer kesimlerine kıyasla daha sert bir biçimde hissettiriyor. Öğrenciler ve hocalar, çoğunlukla İsrail’i, Yahudileri, hatta Yahudi öğrencileri hedef alan nefret dolu ifadelere başvuruyorlar.”[7]

Her ne kadar bugün çıkan makale, İslam düşmanlığından ve Siyonizm karşıtı ilerici Yahudi öğrencilere yönelik nefretten ve tehditlerden bahsediyor olsa da hiçbir fotoğrafa veya özel bir örneğe yer vermiyor. Tek tarafın yaşadığı korkular, somut ve her an gerçekleşmesi muhtemel şeylermiş gibi takdim edilirken, diğer tarafın korkuları soyut ve varsayımsal şeylermiş gibi görülüyor.

Bu yaklaşımın propagandaya giriş dersinde öğretilen bir yaklaşım olduğuna hiç şüphe yok. Bir tarafın yüzleştiği şeyler tasvir edilip canlı örneklerle anlatılırken, diğer tarafa aynı tavır sergilenmiyor, aynı özen gösterilmiyor. Bu yaklaşımın amacının, okurun ilgili kesimle empati kurmasını sağlamak ve onu etkilemek olduğu açık.

Makalenin ta 53. paragrafına geldiğimizde önemli bir şeyi öğrenme imkânı buluyoruz: kampüslerdeki antisemitizm vakalarına kıyasla İslam düşmanlığı ile ilgili vakalar çok daha fazla takip ediliyormuş (takip sayısı yüzde 400 daha fazla imiş!).

Makale, Müslüman öğrencilerin ve Siyonizm karşıtı Yahudi öğrencilerle profesörlerin yüzleştikleri tehlikelerden hiç bahsetmiyor. Bu öğrenciler ve hocalar, FBI soruşturmalarına maruz kalıyorlar, okuldan veya işlerinden atılıyorlar, disiplin cezaları alıyorlar. Hatta kısa süre önce bir öğrenci örgütü, gece namaz kıldı diye yasaklandı!

Makale, insanların Siyonizm karşıtlarına karşı önyargılı olmalarını sağlama amacına hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda kafa karışıklığını besliyor, neyin antisemitik olduğunu tespit etme işini güçleştiriyor, insanların endişelenmelerine neden oluyor, antisemitizmden bahsediyor, ama temel sebeplere hiç eğilmiyor.

Bu New York Times’da çıkan makale türünden yazıların nefret döngüsünü besleyen gaddar politikaların üzerini örttüğü için gerçekte mevcut durumu daha da tehlikeli hâle soktuğunu izah etmesi için sözü İsrail’in en ünlü gazetecisi Gideon Levi’ye bırakalım ve linkteki videosunu izleyelim.[8]

Bir hususu daha eklemem lazım: Satır aralarını okuduğunuzda, makalenin Sarah Lawrence Koleji’nde Yahudi öğrenciler arasındaki ayrışmayı yanlış ele aldığını görürsünüz. O okuldaki tartışma, Yahudi öğrenciler arasındaki politik anlaşmazlıkla ilgili, antisemitizmle değil.

Söz konusu okuldaki olay konusunda olduğu gibi makale, esasen Siyonistlerin yüzleşecekleri toplumsal sonuçlar için mızmızlanıyor. Okuldaki kimi Yahudi öğrencilerin toprak gaspını, otoriterizmi, çocuk katliamlarını savunan ve destekleyen kişilerle takılmak istememeleri gayet normal! Bu kişilerin yalnızlaştırılması yobazlık olamaz.

İnsanlar, akranları arasında kendilerinin sevilmemelerine neden olacak görüşlere sahiplerse ve bu politik konumlarını dile döküyorlarsa veya o akranlarının kendilerinin katı yürekli veya tarih konusunda cahil olduklarını düşünmelerine sebep oluyorlarsa, bunda antisemitizm bulamayız.

Dile dökülen siyasetin toplumsal sonuçlarını antisemitizm olarak yaftalayan makale, her türden yobazlık konusunda endişeleri olan bizlere zerre hizmet etmiyor. Gideon Levi de tam da bu sebeple, bu türden yazıların gerçekte kendisi gibi birçok İsrailliye zarar verdiğini söylüyor.

Barış ve eşitlikten yana olan Yahudi öğrencileri silikleştiren gazete ile ateşkesi destekleyen Yahudilerin İsrail vatandaşlığından çıkartılması çağrısı yapan İsrailli yetkililer yan yana duruyor. Sonuçta 87 yaşındaki Marione Ingram gibi bir Yahudi Soykırımı’ndan kurtulmuş insanlar bile “antisemitik” oluveriyor.

“Anneme Gazze’de yaşasaydım asla sessiz kalamayacağımı, arabuluculuk yapacağımı söyledim” diyen, Yahudi Soykırımı’ndan kurtulmuş olan, 87 yaşındaki Marione Ingram, bugün Beyaz Saray önünde Gazze’de ateşkes yapılması için düzenlenen eyleme katılıyor ve şunu söylüyor: ‘Anneme verdiğim sözü tuttum.’ […]”[9]

Alec Karakatsanis
9 Kasım 2023
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Anemona Hartocollis ve Stephanie Saul, “After Antisemitic Attacks, Colleges Debate What Kind of Speech is Out of Bounds”, 9 Kasım 2023, NYT.

[2] A.g.m.

[3] AJ+, “Israeli Settler Justifies Forcible Takeover”, 5 Mayıs 2021, Youtube.

[4] “Israel’s Apartheid Against Palestinians 1 Şubat 2022, Amnesty.

[5] “Ta-Nehisi Coates”, 3 Kasım 2023, X.

[6] The Israel Project, “Global Language Dictionary”, Nisan 2009, Transcend.

[7] Jesse Wegman, “How Are Students Expected to Live Like This on Campuses?”, 8 Kasım 2023, NYT.

[8] “Gideon Levy”, 10 Nisan 2015, Youtube.

[9] “Holocaust Survivor”, 8 Kasım 2023, Democracynow.

0 Yorum: