02 Kasım 2023

,

Gazze’de Etnik Temizlik Planı


Aşağıdaki makale yayınlandıktan sonra İsrail’de yayımlanan Calcalist, Gila Gamliel’in başında bulunduğu İsrail İstihbarat Bakanlığı’nın dolaşıma soktuğu, Gazze’de etnik temizlik planına dair bir habere yer verdi. Denilene göre dışarıya sızdırılan bu belge, Gazze Şeridi Yerleşim Birliği denilen bir örgüt için hazırlanmıştı ve kamuya açıklanmaması gerekiyordu.

Bakanlığın önerdiği planda, Gazze’deki Filistinliler şehirden çıkartılıp Mısır’a bağlı Sina Yarımadası’na yerleştirilecek. Bahsi geçen bakanlığın Gazze işgali sonrası oluşacak farklı seçenekleri ele aldığı raporunda, Gazzelilerin Sina’ya gönderilmesi seçeneği, “olumlu ve uzun ömürlü stratejik sonuçlara yol açabilecek” bir seçenek olarak ele alınıyor. Bu hamle, üç adımın atılması
nı şart koşuyor: Gazze’nin güneybatısında çadırkentlerin kurulması; “yerleşimcilere yardım etmek” amacıyla insani yardım koridorunun açılması; ve son olarak, Sina Yarımadası’nın kuzeyinde şehirlerin inşa edilmesi. Bu adımlara paralel olarak, Mısır içerisinde, İsrail sınırının güneyinde birkaç kilometre genişliğinde “steril bir bölge” oluşturulacak, böylelikle şehirden çıkartılan Gazzelilerin geri dönmesine mani olunacak.

Aşağıda anlatılan hikâyede tarif edilen planın yanı sıra, belgede Gazze’den çıkartılmış olan Filistinlilerin “olabildiğince çok sayıda” nüfuslarına katsınlar diye başka ülkelerle işbirliği kurulması talebi iletiliyor. Gazzeli Filistinlilerin yerleştirileceği ülkeler arasında Kanada, Yunanistan ve İspanya gibi Avrupa ülkeleri ve kimi Kuzey Afrika ülkeleri sıralanıyor.

* * *


Hamas’ın 7 Ekim günü Gazze civarındaki şehirlere yaptığı saldırıyı bahane eden İsrail, 2.000’i çocuk, yaklaşık 5.000 Filistinlinin katledildiği, eşi benzeri görülmemiş, soykırıma çalan, intikam amaçlı yoğun bir harekâta girişti. Bugün ülkede faal olan ve başbakan Binyamin Netanyahu ile bağlantılı bir düşünce kuruluşu, Gazze’deki tüm halka yönelik etnik temizlik yapılmasını öngören planları gündeme getiriyor.

17 Ekim günü Misgav Ulusal Güvenlik ve Siyonist Strateji Enstitüsü, “tüm Gazze halkının alınıp başka bir yere yerleştirilmesi” fikrini savunan bir makale yayımladı. Rapor, mevcut momenti Siyonistlerin uzun süredir savundukları, Filistinlileri tarihi Filistin topraklarından çıkartma hedefine ulaşma amacıyla kullanma fikrini savunuyor. Raporda yer alan bir alt başlık, niyeti açık ediyor:

“İçinde bulunduğumuz an, Mısır hükümetiyle işbirliği içerisinde Gazze’yi boşaltma konusunda özel ve nadir bulunulabilecek bir fırsat sunuyor.”

Misgav Enstitüsü’nün başında, güvenlik aygıtı içerisinde nüfuzlu bir yere sahip olan ve eskiden Netanyahu’ya ulusal güvenlik konusunda danışmanlık yapan Meir Ben Şabbat bulunuyor. Enstitüye 2012-2019 arası dönemde başkanlık eden ve 2020-2022 arası dönemde belirli aralıklarla ulaştırma bakanlığı yapmış olan sağ merkezci siyaset adamı, son yıllarda Netanyahu’ya karşı konum almış olan Yoaz Hendel gibi eskiden savunma bakanlığı yapmış olan Moşe Yalon ve gene eski savunma bakanı Moşe Arens, enstitünün yönetim kurulunda yer alan isimler.

Enstitünün sosyal medyada raporun gündeme gelmesi üzerine öne çıkarttığı ana argümanları şu şekilde tercüme edilmiş:

* Gazze Şeridi’ndeki tüm Arap nüfusunun başka bir yere yerleştirilmesi ve ekonomik açıdan gelişmesinin sağlanması için acilen geçerliliği olan bir plana ihtiyaç var. Bu hedef İsrail, Mısır, ABD ve Suudi Arabistan’ın jeopolitik çıkarlarıyla da örtüşüyor.

* 2017’de yapılan çalışmalara göre, Mısır’da 10 milyon apartman dairesi var. Bunların yarısı inşa edilmiş yarısı inşaat hâlinde. Kahire’de kurulu olan en büyük iki uydukent olarak “6 Ekim” ve “Ramazan 10”da özel şahsa ve hükümete ait çok sayıda inşa edilmiş ve boş duran daire mevcut. Ayrıca, buralarda 6 milyon civarında insana yetecek boş daire bulunuyor.

* Bahsi edilen iki kentte 95 metrekare, üç odalı bir dairenin ortalama 5,14 kişiden oluşan Gazzeli bir aileye maliyeti 19.000 dolar. Gazze’de toplam 1,4 ilâ 2,2 milyon civarında insanın yaşadığı düşünülürse, nüfusun Mısır’a aktarılması için 5 ilâ 8 milyar dolar civarında paraya ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor.

* Bu büyüklükte bir nüfusun Mısır ekonomisine dâhil olması sayesinde Sisi rejimi, kısa sürede sonuç üretecek, muazzam bir avantaja sahip olacak. İsrail ekonomisiyle kıyaslandığında, bahsi geçen para devede kulak. Böylesine güç bir meselenin çözüme kavuşturulması için birkaç milyar doların (isterse 20 veya 30 milyar olsun) bu alana yatırılması yaratıcı, ucuz ve uygulanabilir bir çözüm yoludur.

* Bu planın yürürlüğe girebilmesi için paralelde birçok koşulun varolması gerektiğine hiç şüphe yok. Mevcut momentte bu koşullar oluşmuş durumda. Bu fırsatın başka ne zaman ortaya çıkacağı, çıkıp çıkmayacağı sorularının cevabını vermek zor.

Görünüşe göre bu etnik temizlik planı, Filistin meselesini ortadan kaldırmak amacıyla despotik rejimlere yüklü miktar paranın aktarılması adımını da içeren “Abraham Anlaşması”nın mantığına benzer bir mantığı temel alıyor. Fakat bu sefer, sadece “ekonomik barış” üzerinden Filistinlilerin iradesinin yavaş yavaş yok edilmesi ve özerk ama ekonomik açıdan İsrail’e bağımlı etnik bölgelerin oluşturulması (bantustanlaştırma) adımından bahsedilmiyor, ayrıca Gazzeli Filistinlilerin bütün olarak başka bir yere nakledilmesi fikri, açıktan savunuluyor.

Geçmişte Yapılan Etnik Temizlik Çağrıları

İsrailli analizciler ve siyasetçiler, etnik temizlik önerisini ilk kez dillendirmiyorlar. 2014’te Gazze’ye yönelik gerçekleştirilen saldırının ortasında, o dönem Likud partisi sözcüsü ve meclis başkanı yardımcısı Moşe Feiglin, Netanyahu’ya Gazze’de etnik temizlik yapılmasına ilişkin yedi maddelik bir öneri sunmuştu. Feiglin, 2018’de soykırımı savunan görüşünü yineledi. Bugün liberter bir siyasetçi olarak karşımıza çıkan Feiglin, Channel 14’e verdiği son röportajda, “Gazze’nin Dresden’e dönüştürülmesi” çağrısı yapıyor (Feiglin, burada İkinci Dünya Savaşı’nda Şubat 1945’te Dresden kentinin bombardımana tabi tutulup 25.000 insanın öldürülmesine atıfta bulunuyor), bu çağrı üzerinden, “taş taş üstünde kalmasın. Her yer ateşe verilsin. Herkes öldürülsün. Alevler tüm Gazze’yi bir fırtına gibi kuşatsın” diyor.

Bugün Misgav Enstitüsü’nün aktardığı düşünceyi geçmişte bazı İsrailli aydınlar da dile getirmişti. 2004 yılında İsrail’de saygı gören tarihçi ve kendisini solcu olarak tarif eden Benny Morris, birçoklarını şoke eden bir açıklamada bulundu ve Filistinlilere yönelik etnik temizliğe atıfta bulunarak, “Ben Gurion başladığı işi bitiremedi. Bitirseydi, bu kadar uzun süre çatışmalar yaşanmazdı” dedi. Morris, ayrıca “nakil ve sınır dışı” politikasının sadece zaman ve zamanlama meselesi olduğunu dile getiriyordu. Ona göre, “olağan” zamanlarda bu tür politikalar ahlaksızca görünebilirdi, fakat “kıyametin koptuğu koşullar”da bu tür politikalar, hem ahlaki hem “makul” hem de “zaruri”ydi. Haaretz’e verdiği röportajda Morris şunları söylüyordu:

“Bana Arapların Batı Şeria, Gazze, hatta Celile ve (Yeşil Hat’a bitişik Arap kasabalarının ve köylerinin bulunduğu) Üçgen bölgesindeki Arapların başka yere nakli ve sınır dışı edilmesi fikrini destekleyip desteklemediğimi soruyorsan eğer, ben bu soruya ‘şu an değil’ diyorum. Ben, böyle bir hamlenin parçası olmak istemem. Mevcut koşullarda bu hamle ne ahlakidir ne de gerçekçi. Dünya da Arap dünyası da buna izin vermez, ayrıca içerideki Yahudi toplumunun yok olmasına neden olur. Fakat ben, şu an şunu söylemeye hazırım: kıyametin koptuğu, beş on yıl içerisinde gerçekleşmesi muhtemel, başka türden koşullarda, Arapların sınır dışı edileceği gelişmelere tanık olunacağını düşünüyorum.”

Bu anlamda, Misgav Enstitüsü’nün raporu, sadece Gazze’deki Filistinli nüfusunun zorla başka yere taşınması meselesinden bahsetmiyor, ayrıca Morris’in dile getirdiği koşullara işaret ederek, bu taşıma işleminin yapılacağı tarihsel fırsatın doğduğunu söylüyor.

İsrail’in Desteği

7 Ekim’den beri İsrailli liderler, Gazze’nin dümdüz edilmesine yönelik çağrılarını daha sık yaptılar. Hatta bu çağrılara halk da destek verdi. 12 Ekim günü Channel 12’de aktarılan bir haberde, Gazze’de etnik temizlik yapılması arzusunun İsrail’deki popüler kültürde güçlü olduğundan bahsediliyordu:

“Bu hafta içerisinde merkezde ve solda konumlanmış insanlar, Gazze’nin dümdüz edilmesi çağrısında bulundular. Gazze topraklarında açık hava partisi düzenlenmesi hayaline yer veren bir Instagram notu 100 bin beğeni aldı, 60 bin kez paylaşıldı. Instagram’da 700 takipçisi olan Tel Avivli bir genç kadının bu notu yoğun ilgi gördü. Bugün bu ortayolcu kadın, ‘insan haklarını kutsal gördüğünü, kendisini harekete geçiren en öncelikli duygunun merhamet olduğunu’ söylüyor, ‘Gazzeli bebekleri öldürmek istemiyorum, Araplardan nefret etmem. Onlara yönelik nefretim bu hafta başlamış değil. Ama yaşananlardan sonra Gazzelilere şunu söylüyorum: ‘bebekleriniz sizin sorununuz’” diyor.”

Bu duygu, tüm Gazzelilerin cezalandırılması çağrısında bulunan, ortayolcu ya da liberal, birçok İsrailli siyasetçide karşılık buluyor.

Öte yandan, dünya Gazze’ye kitlenmişken, İsrailli yerleşimciler ve askerler Batı Şeria’da etnik temizlik yapıyorlar. Şehirdeki çoğunluğu köylü olan Filistinli cemaati terörize eden saldırılar neticesinde 7 Ekim öncesi birçok aile yerinden yurdundan oldu. Bu insanların sayısı o günden beri hızla artıyor. Batı Şeria’yı Koruma Konsorsiyumu (WBPC) ve İsrail insan hakları örgütü Yeş Din’in dile getirdiği (Cezire’de aktarılan) bilgilere göre, 7 Ekim’den beri en 13 cemaat içerisinden yaklaşık 545 Filistinli evinden olmuş.

Batı Şeria’da eli kanlı yerleşimcilerin gerçekleştirdikleri saldırılar pek dikkat çekmiyor. 11 Ekim günü Kusra’da dört Filistinli öldürüldü. Cenaze töreninde Filistinli bir baba ve oğlu katledildi. 7 Ekim’den beri Batı Şeria’da öldürülen Filistinli sayısı, son iki hafta içerisinde yüze ulaştı. Akıl sır ermeyecek bir hız bu.

Dolayısıyla, bugün Filistinliler, istisnai ölçüde tehlikeli olan bir dönemden geçiyorlar. Hamas saldırısı, görünüşe göre uzun süredir dile dökülen Siyonist niyet ve isteklerin yeniden gündeme gelmesini sağladı. Bugün İsrail kamuoyunda oluşan ve kitlesel etnik temizlik kampanyasına sunulan desteği birileri bir biçimde istismar etmek istiyor. Etnik temizlik, herkesi kapsayacak şekilde, birden yapılacak bir iş değil. Ama gene de bu sürecin çoktan başladığını görmek gerekiyor.

Jonathan Ofir
23 Ekim 2023
Kaynak

0 Yorum: