23 Mart 2023

, ,

Bhagat Singh’den Kim Korkar?


Bhagat Singh is baar na lena kaaya bharatwasi ki!
Deshbhakti ki saza aaj bhi tumhe milegi faansi ki!
(Bhagat Singh, Hintli olarak doğmayaydın!
Bugün bile yurtseverliğin seni ipe götürür!)

2004’te iş için Çatisgar eyaletinde bulunan Raipur kentine gitmiştim. Trene binmeden önce People yayınevinden çıkan Writings of Bhagat Singh and his Friends [“Bhagat Singh ve Dostlarının Yazıları”] isimli kitabı aldım. Kitabı Raipur’a varana kadar, yol boyu okudum.

Tesadüf o ki ertesi gün (1 Kasım) Çatisgar eyaletinin kuruluşunun yıldönümüydü. Her yıl eyalet yönetimi kuruluş yıldönümünde festival düzenliyordu. Şehirdeki arkadaşların ricası üzerine festivale ben de katıldım.

Hindu bayramlarında da karşımıza çıkan, “pandal” adı verilen yapıdan inşa edilmişti. Bu geçici inşa edilen binanın duvarında eyaletin gelişimini gösteren bir tablo asılıydı. Köşede başka bir tablo daha vardı. Dikkatimi çeken bu tabloda “El Konulmuş Naksal (Maoist) edebiyatı” yazılıydı. Bu ibarenin asılı olduğu tezgâhın üzerinde Çatisgar ormanlarında faaliyet yürüten Naksalcıların yayımladığı kitap ve broşürler bulunuyordu.

Birden bu belgelerin yanında duran şeyi görünce gözlerim yuvasından fırladı. Tezgâhın üzerinde Bhagat Singh ve Dostlarının Yazıları isimli kitap, onun yanında da Lenin’in ünlü kitabı Devlet ve Devrim duruyordu. Bhagat Singh ve Dostlarının Yazıları hâlen daha çantamdaydı. Bir saniyeliğine tüm bedenimi bir his kapladı. O an şu soruyu sordum kendime: “Bhagat Singh’in yazıları Naksalcı yazına ne vakit dâhil olmuştu?”

Avukat bir arkadaşımın yanında kaldım. Kendisi Naksalcı olduğu iddia edilen birçok kişinin davasını üstlenmiş bir isimdi. Sorduğum soruyu duyunca güldü ve bana şunu söyledi:

“Raipur ve Bilaspur gibi şehirlerde Bhagat Singh’i herkes okur, ama şehrin sınırları dışına çıkıp Dalitlerin ve Adivasilerin devlete ve kapitalist sınıfa karşı mücadele yürüttüğü köylere ve ormanlara gittiğinde, Bhagat Singh’in senin çantanda da olan kitabının ağırlaştığını, Bhagat Singh’in hareket etmeye başladığını görürsün. Bugün canlansa, hayatta olan bir Bhagat Singh’ten en çok kim korkar, bir düşün. Bu yollar boyunca Bhagat Singh, canlı kanlı çıkar karşına, sen de Bhagat Singh ve dostlarıyla aynı cezaya çarptırılırsın.”

Politik hayatımın sonraki kısmında, o 16 yıl boyunca bu gerçeğe kendi gözlerimle tanık oldum. Keşmir meselesi konusunda uzman olan bir isim de bana benzer bir şey söylemişti. “Youtube’de o ünlü Ömer Muhtar filmini izlemek artık olağan bir şey” diyen bu kişi, Keşmir’de militanlık düzeyinin zirvede olduğu doksanlarda aynı filmi izlemen durumunda hapse atılacağını, hatta daha da kötüsü, öldürüleceğini söylüyordu. O dönemde Keşmir’de Ömer Muhtar izlemek politik bir eylemdi.

Soye hue Sher utho, aur bagawat khadi kar do!
(“Hey uyuyan aslanlar, uyanın ve başkaldırın!)

Bhagat Singh’in dilinden dökülen bu cümle, Bihar’da Naksalcılardan etkilenmiş olan yoksul Dalit mahallesindeki insanlara başkaldırmak için ihtiyaç duydukları gücü bahşetti. Çağrıya cevap verenler hapse gönderildiler.

Polis müfettişi, Bhagat Singh’in sahip olduğu gücü gördü. Artık her gösteride polis, ellerindeki lathi denilen bambudan sopalarla göstericilere vururken onlara şunu söylüyor:

Abhi mein tere sar se Bhagat Singh ka bhoot utarta hu
(Sizi Bhagat Singh’in hayaletinden kurtaracağım.)

Lucknow’da Yurttaşlık Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle ilgili eylemlerde polis, barışçıl eylem yapan göstericilere bu şekilde bağırıp saldırıyordu.

1848’de Marx, Komünist Manifesto’da “Avrupa’nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor, komünizmin hayaleti” diyordu. Aynı şekilde, bugün de Hindistan’ın üzerinde Bhagat Singh’in hayaleti dolaşıyor. Ezene, sömürene bu hayalet musallat oluyor.

Toplumla ilişkili olan fikirler de o fikirlerin taşıyıcıları da sayıları az olsa da mevcutlar. Bhagat Singh, sadece fikirleri üzerinden yaşama imkânı bulmakla kalmıyor, aynı zamanda o fikirleri uygulamaya koyan insanlar üzerinden de faaliyete geçiyor. Tam da bu sebeple bugün asıl mesele, Bhagat Singh’in fikirlerini okumanın ötesine geçip, onun fikirlerini gerçekten taşıyan insanları belirlemek ve onlarla birlikte olmaktır.

O gün Raipur’da kurulmuş olan o standda duran Devlet ve Devrim’e ve “El konulmuş Naksalcı Yazın” başlığı altında toplanmış kitaplara bakarken hızla elime Lenin’in kitabını aldım. Sayfalarından birinin veya birkaçının köşenin kıvrılı olup olmadığını merak ettim. Sonra fark ettim ki kitabın hiçbir sayfasının köşesi kıvrılmamış, birçok yerin altı çizilmiş. Yani kitap, baştan sona okunmuş.

1931 yılında, idam edilmezden önce Bhagat Singh, kitabın sadece yarısını okuyabilmişti. Kaldığı sayfanın da köşesini kıvırmıştı.

O an fark ettim ki Bhagat Singh, bugün kitabın tamamının okunduğunu görse fazlasıyla mutlu olurdu.

Maniş Azad
28 Eylül 2021
Kaynak

0 Yorum: