Hiba Ziyyeddin Söyleşisi
Muin Rabbani
2 Ağustos 2021
Katar’da
düzenlenecek olan 2022 FIFA Dünya Kupası için yapılan stat ve tesislerin
inşaatında kimler çalışıyor? Katar’da çalışan işçilerin sayısı, geldikleri
ülkeler, ortalama ücretleri, kalış süreleri ve hukukî statüleri, bunun yanında,
işçi ölümleri ve yaralanma vakaları konusunda elimizde güvenilir veriler mevcut
mu?
Katar’ı
yaklaşık iki milyon göçmen işçi ayakta tutuyor. Bu rakam, inşaattan ev işlerine
kadar uzanan farklı sektörlerde çalışan işgücünün yüzde 95’ini ifade ediyor.
Katar’daki göçmen işçiler, ağırlıklı olarak Hindistan, Nepal, Bangladeş, Sri
Lanka, Kenya ve Filipinler’den geliyorlar.
Bu
işçilerin Katar’a gelmelerinin sebebi, kendi ülkelerinde iş imkânı bulamamaları
veya yurtdışında daha çok para kazanacaklarına inanmaları. Birçoğu, kendilerine
mali açıdan tabi olan ailelerini ülkelerinde bırakıyor. Katar, dünyada kendi
yurttaşının toplam nüfusuna oranla en yüksek göçmen barından ülke. Ülke ekonomisinin
çarkları bu işçiler sayesinde dönüyor.
Maalesef
Katar’da yapılmış olan nüfus sayımının verileri, ülkeye gelen insanların
memleketlerine dair bir bilgi vermiyor. Üstelik Katar, ortalama ücret, kalış
süresi veya ülkedeki hukukî statü konusunda bağımsız bir çalışma dâhilinde
doğrulanabilecek istatistikî verileri yayınlayan bir ülke değil. Eylül 2020’de
Katar, bir yasayı yürürlüğe koyarak, temel asgari ücreti 1.000 Katar Riyali
(274 Dolar) olarak belirledi. Milliyeti veya istihdam edildiği sektör fark
etmeksizin, tüm işçiler, bu ücreti almaya başladılar.
Son
dört yıldır İnsan Hakları Gözlem Evi, Katar devletinden çoğunlukla genç ve
sağlıklı göçmen işçilerde görülen ve izah edilemeyen ölüm vakalarının
sebeplerini soruşturmasını, ayrıca yaş, cinsiyet, meslek ve ölüm sebebi temelinde
bu verileri kamuoyuna sunmasını istedi. Gözlem Evi, aynı zamanda devletin
yüksek sıcaklıkla alakalı, ölüme yol açabilen risklerden işçileri korumak
amacıyla açık alanda çalışma konusunda gerekli kısıtlamaları belirleyip
uygulamasını talep etti. Maalesef Katar, göçmen işçiler arasında görülen ölüm
vakaları ile ilgili verileri kamuoyuna sunmadığı gibi, aşırı sıcaklık ve nemin
yol açtığı tehlikelerden işçileri korumak için gerekli sıcaklık kısıtlamalarını
uygulamaya koymuş değil.
Katar’da,
bilhassa dünya kupası için inşa edilen stat ve tesislerde çalışan göçmen
işçiler, ne tür güçlüklerle yüzleşiyorlar?
Katar’a
ve diğer Körfez ülkelerine giden göçmen işçiler, bu süreçte birçok hak ihlali
ve saldırıyla yüzleşiyorlar. Daha işin başında, kendi ülkelerinde Katar’daki
işi garanti altına almak adına işçiler, oldukça yüksek işe alım ücretleri
ödüyorlar. Bu da onların ağır bir borç yükü altına girmelerine neden oluyor.
Katar’a geldiklerinde, önlerine daha önce vaat edilenden daha düşük ücretlerin
ödenmesini öngören iş sözleşmeleri konuluyor.
İnsan
Hakları Gözlem Evi’nin araştırması, aynı zamanda Katar’daki göçmen işçilerin
yüzleştikleri hak ihlallerinin sistemsel bir hâl aldığını ve ciddi bir boyuta
ulaştığını, bu ihlallerin çoğunlukla kefalet denilen ve çalışma hayatının
yönetilmesinde kullanılan sistemden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Söz konusu
sistem, göçmen işçinin haklarını olduğu gibi işverenlere teslim ediyor. Sistem,
işverenin izni olmadan işyerini terk etmeyi veya iş değiştirmeyi
cezalandırıyor. Ayrıca göçmen işçilerin pasaportlarına işverenlerce düzenli
olarak el konuluyor. Körfez ülkelerinde çalışabilmek adına ücret ödemek zorunda
kalan işçiler, yıllarca patronlara borçlu kalıyorlar.
İşçi
grevleri yasak. Mevcut yasalar etkisiz. Uygulansa bile göçmen işçilerin haklarını
korumuyor. Bu tür faktörler, zorla çalıştırma pratiklerine, sömürüye ve hak
ihlallerine katkıda bulunuyor. Göçmen işçilerin en çok şikâyet ettiği konular,
ücretlerin ödenmemesi veya çok geç ödenmesi, kalabalık yerlerde sağlıksız
koşullarda kalınması ve uzun çalışma saatleri. İnşaat işçileri ve hizmet
sektöründe temizlikçi ve güvenlik elemanı olarak çalışan göçmen işçiler, dünya
kupasının başarıyla yürütülebilmesi için oldukça önemli bir yere sahip
olmalarına rağmen, sürekli hak ihlalleriyle ve sömürüyle uğraşmak durumunda
kalıyorlar.
Katar’da
düzenlenecek dünya kupası organizasyonunu denetlemekle görevli Teslimat ve
İntikal Yüksek Komitesi, çalışma şartlarını iyileştirmek adına, stat
şantiyelerinde çalışan göçmen inşaat işçileri için ek koruma önlemleri aldı.
Fakat bu önlemler, sadece 28.000 işçi için yürürlüğe kondu ki bu da ülkedeki
toplam göçmen işçi nüfusunun yüzde 1,5’inden azına denk düşüyor. Metro
sisteminde, otobanlarda, park yerlerinde, köprülerde, otellerde ve dünya
kupasına gelecek milyonlarca ziyaretçinin ağırlanması için gerekli olan diğer
altyapı projelerinde çalışan işçiler için bu önlemler alınmadı. Bu listeye
temizlikçiler, restoran çalışanları, güvenlikçiler, şoförler ve hizmetliler,
yani ülkeyi ziyaret edecek insanları ağırlayacak konaklama sektörüyle omuz
omuza çalışacak insanları da içeriyor. Stat şantiyelerinde bile işçiler, Katar
kanunlarının ve yüksek komitenin belirlediği koruma kurallarının ihlal
edildiğini söylüyorlar.
Katar
hükümeti, FIFA ve dünya kupası sürecine dâhil olan diğer kurumlar, inşaatlarda
çalışan göçmen işçilere yönelik muameleyle ilgili eleştirilere nasıl cevap
verdiler, aldıkları önlemlerin önemli bir etkisi oldu mu?
Ekim
2017’de, insan hakları örgütlerinin, medya kuruluşlarının ve uluslararası
sendikaların baskıları sonucu Katar, işverenlere göçmen işçileri kontrol etme
hakkı veren kefalet sistemini kaldıracağına ve Uluslararası Çalışma Teşkilâtı
ile yapılacak anlaşmanın ve yürütülecek üç yıllık işbirliği sürecinin bir
parçası olarak önerilen çalışma hayatına ilişkin diğer reformları yapacağına
dair söz verdi.
Bu
gelişme üzerine Katar, kefalet sisteminin işçi haklarını ihlal eden yönlerini
ortadan kaldıracak bir dizi reformu yürürlüğe koydu ve işçilere yönelik
koruyucu önlemleri artırdı. En önemli reformsa, ayrılma izni şartının
kaldırılmasıydı. Bu şart uyarınca göçmen işçiler, işverenin izni olmadan
ülkeden ayrılamıyorlardı. Ayrıca reform sayesinde işçiler, sözleşmeleri sona
ermeden önce, işverenin rızası olmaksızın, iş değiştirme imkânına kavuştular. Bunun
dışında, çıkartılan yeni kanunla ayrım gözetmeden tüm işçiler için temel asgari
ücret belirlendi. Katar devleti, aynı zamanda işçilerin işverenlerle ilgili
şikâyetlerini en verimli ve en hızlı şekilde takibata tabi tutacak bir Çalışma
Hayatındaki İhtilafların Çözümü Komitesi’ni kurdu. İşçilere Destek ve Sigorta
Fonu’nu meydana getirdi. Bu fonun amacı, şirketlerin ödeyememesi durumunda
ücretlerin işçilere ödenmesini sağlamaktı. Bu süreçte ayrıca kanunda işçi
ücretlerini ödeyemeyen işverenlere ağır cezalar verilmesini öngören
değişiklikler yapıldı.
Buna
rağmen göçmen işçiler, hak ihlalleri ve sömürüyle yüzleşmeye devam ettiler.
Mevcut yasalardaki hükümler yeterince uygulanmadı ve bu süreç, gereğince
denetlenmedi. Sonuçta da yasalar, pratik hayatta bir karşılık bulamadı. İşverenler,
daha az ceza ödeyecekleri koruma önlemlerini seçme yoluna gittiler.
Ayrıca
kefalet sisteminin işçinin haklarını ihlal eden kimi yönlerine hiç dokunulmadı.
Örneğin ücretlerin ödenmemesi durumunda kesilen cezaların artırılması ve asgari
ücretin belirlenmesi olumlu bir gelişmeydi, fakat bu tür adımlar, hak
ihlallerini ortadan kaldırmaya yetmedi.
Ağustos
2020 tarihli İnsan Hakları Gözlem Evi raporuna göre, Katar’da işverenler
işçilerin ücret alma hakkını sıklıkla ihlal ediyorlar. Ayrıca 2015’te yürürlüğe
giren ve göçmen işçilere eksiksiz ve zamanında ödeme yapılmasını güvence altına
alan Ücretleri Koruma Sistemi, ücretlerin ödenmemesiyle oluşan hak ihlallerine
mani olmuyor. Bu sistem, daha çok denetleme imkânlarındaki yetersizliklerle
malul bir ücret gözetleme sistemi olarak işliyor. Ücretleri koruma tedbirleri,
işçileri ücret konusunda yaşadıkları ihlaller karşısında pek korumuyor.
Bu
göçmen işçilerin haklarının ve iş güvenliğinin korunması için hangi önlemler
alınmalı?
Katar
devleti, bu kefalet sistemini tümüyle ortadan kaldırıp göçmen işçilerin
sendikalara üye olmasına ve işçilerin kendi haklarını savunmasına imkân verene
dek işçiler hak ihlalleri ve sömürünün çilesini çekmeye devam edecek. Bazı reformlar
yapılsa da hak ihlallerine zemin sağlayan önemli unsurlar muhafaza edildi.
Göçmen
işçiler, ülkeye giriş, ikamet ve istihdam konusunda tümüyle işverenlerinin
eline bakıyorlar. İşçilerin ikamet ve çalışma izinlerinin yenilenmesinden ve bu
konularla ilgili başvuruların yapılmasından sadece işverenler mesul. İşçiler,
sırf işverenler yükümlülüklerini yerine getirmediği için gerekli belgelerden
mahrum kalıyorlar, ama bu zafiyetin çilesini işverenler değil işçiler çekiyor.
Katar,
işten izinsiz çıkışlarını ağır bir biçimde cezalandırmaya devam ediyor. Göçmen işçisi,
işverenin izni olmaksızın işten çıkınca veya kanuni süre dolup ikamet izni iptal
edilince cezalarla karşılaşıyor. İşten izinsiz ayrılan işçilere ağır cezalar
kesiliyor, bu işçiler hapse atılıyor, sınır dışı ediliyor, hatta işçilerin
bazen ülkeye yeniden girmelerine izin verilmiyor.
Bu
tür hükümler üzerinden hak ihlalleri, sömürü ve zorunlu emek pratikleri
varlığını muhafaza ediyor. Zira emekçiler, hizmetçiler, tüm göçmen işçiler,
sadece iş imkânı değil, barınma ve gıda konusunda da işverenlere tabiler. Buna ek
olarak işçilerin pasaportlarına el konuluyor, işe giriş için yüksek ücretler
ödeniyor, işe alım süreçlerinde türlü hilelere ve dolandırıcılık yöntemlerine
başvuruluyor, üstelik bu tür işlere tevessül edenler cezalandırılmıyor. Katar’da
işçilerin sendikalaşması veya greve gitmesi konusunda yasaklar getiriliyor.
Katar’da
inşaat sektöründe çalışan göçmen işçilerin durumunu diğer Körfez İşbirliği
Konseyi ülkelerindeki inşaat sektöründe çalışan işçilerin durumuyla
kıyaslayabilir misiniz?
Katar,
göçmen işgücünü yönetme konusunda kefalet sistemine başvuran tek ülke değil.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Bahreyn ve Kuveyt de önemli
bir göçmen işçi nüfusuna sahip. Bu ülkeler de söz konusu sistemin farklı
biçimlerini uyguluyor. Katar’daki reform süreci, uluslararası basın
kuruluşlarının dikkatini çekince, diğer ülkelerin başındaki hükümetler de
sistemlerini yeniden yapılandırma veya reforma tabi tutma niyetinde olduklarını
beyan ettiler. Ancak bu reformlar, sistemdeki ufak pürüzleri gidermekten başka
bir şeye yaramadılar, onun ortadan kaldırılmasına asla katkı sunmadılar.
Bugün
bahsi edilen altı ülkede göçmen işçiler, ülkeye giriş açısından işverenlerin eline
bakmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla, benimsenen reformlar, bahsi edilen
ülkelerde farklı düzeylerde uygulamaya konuldular. Körfez ülkelerinde işverenlerin
işçilere ücretlerini zamanında ve eksiksiz ödememesi, göçmen işçilerin
haklarına yönelik olarak görülen en yaygın ihlal biçimi. Düşük ücret alan
göçmen işçiler, tüm bölge genelinde insan hakları ihlalleriyle yüzleşiyorlar.
2015’te,
ücretlerle ilgili hak ihlalleri meselesini çözüme kavuşturma çabası dâhilinde
Katar, çalışma kanununda değişiklik yaptı ve işverenlerin işçilere kanuna uygun
olarak ödemesini güvence altına almak için oluşturulan, o öve öve bitirilemeyen
Ücretleri Koruma Kanunu’nu yürürlüğe koydu. Bu koruma kanunu, ilkin 2009’da
Birleşik Arap Emirlikleri’nde çıkartıldı. Bugün Bahreyn hariç tüm Körfez
İşbirliği Konseyi ülkeleri sistemin başka versiyonlarını kullanıyor. Ama zaman
içerisinde kanunun sınırları bu ülkelerde net bir biçimde görüldü.
Altı
Körfez İşbirliği Konseyi ülkesindeki diğer bir mesele de inşaat işçileri ve açık
havada çalışan diğer işçilerin hayrına olacak şekilde gerekli sıcaklık
mevzuatının hazırlanmamış olması. Aşırı sıcak ve nemli olan iklim koşullarında
çalışan milyonlarca göçmen işçisi, haftada altı gün, hatta bazen yedi gün,
günde on iki saat bu koşullara tahammül etmek zorunda.
Tüm
Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinde işçiler, yazları hava koşulları ve
sıcaklık durumuyla bağlantılı olmayan çalışma saati yasaklarını uyguluyor. Bunun
yerine, söz konusu ülkeler, yaz ayları boyunca gündüz saatlerinin belirli bir
döneminde açık havada çalışmayı yasaklıyorlar. Fakat eldeki iklimle alakalı
veriler, Katar ve diğer Körfez ülkelerinde belirlenmiş olan saatlerin ve
tarihlerin dışında yüzleşilen iklim koşullarının, işçilere gerekli dinlenme
süresinin verilmemesi durumunda, sıcaklık kaynaklı, öldürücü olabilecek
hastalıklara yol açabileceğini ortaya koyuyor. Bahsi edilen altı ülke,
altyapılarını inşa eden, ekonomilerine katkı sunan, evlerini geçindiren,
çocuklarına bakmaya çalışan işçileri korumak için daha çok şey yapmalı. İlk iş
olarak da bu devletler, kefalet sistemini yok edip, göçmen işçilerin
sendikalara üye olmalarına mani olan yasağı ortadan kaldırmalı.
0 Yorum:
Yorum Gönder