26 Haziran 2025

, ,

Bolşevik Devrim ve İran’da Komünist Hareketin Doğuşu III

“Sovyet iktidarı, özgürlüğün, hakikatin ve eşitliğin yol göstericisidir. [Kızıl Doğu propaganda treni, 1920]

 

Afonyan’ın yanında, İranlı komünistlerden aldığı ilginç bir belge bulunuyordu. Belgenin sol tarafında İran İşçilerinin Komünist Partisi, Adalet, Sayı. 293, 17 Temmuz 1919, Bakû Komitesi” yazılıydı. Altında ise şu ibareye yer verilmişti:

İmza ve mührümüzün de gösterdiği üzere, bu İran Komünist Partisi’ni (Adalet) İranda örgütleme görevi, bizzat bu partinin belirlediği Stepan Afonyan’a verilmiştir.

Belgeyi başkan olarak Ahundzade, sekreter olarak N. Turani imzalamıştı.[66] 1918de Adalete katılan Ahundzade, sonrasında epey ünlü bir komünist haline geldi. 1919’da Adalet, onun liderliğinde Lenkeran şehrinde küçük bir hücre kurdu. Ama Ahundzade, Adalet Partisinin lideri değildi.[67]

Afonyan’ın Gilan’da İran Komünist Partisini örgütleme çalışmaları konusunda pek fazla şey bilinmiyor. Elimizde sadece onun faaliyetlerinin anlatıldığı, Gönüllü Ordusu temsilcisine imzasız iletilmiş bir mektup var. Mektubun başında Afonyan’ın Enzelideki bir tarak gemisinde kılavuz olarak çalıştığından, liman kenti Kazyanda makine üretimi için bir atölye açtığından bahsediliyor. Mektubun yazarı devamında, Afyonyan’ın “Küçük Han’la ve Bakû’deki işçi komitesiyle ilişkili olduğunu söylüyor. Bolşevik ajitasyon çalışmaları için bu komiteden para alıyor. Birçok kişiye Küçük Han’ın hizmetinde eğitimci olarak çalışması tavsiyesinde bulunuyor, 120 kişinin bu görevi üstlendiğini söylüyor. Mektuba göre Afonyan, Gilan, Bakû ve Tiflis arasında bağ kuran kişi. Mektubun yazarı, sık sık işçi komitesinin toplantı yaptığı kulübe uğrayan Afonyan konusunda şu soruları soruyor:

“Akşamları neden farklı teknelerde saklanıyor? Komiteden ne kadar para aldı ve bu para kendisine niçin verildi? Hiç birilerine Küçük Han’ın hizmetine girmesini söyledi mi? Hiç birilerinden Bolşevik ajanı olmasını istedi mi? [] Eylül ayında Enzeliden Bakû’ye niye gitti, Samuel ismiyle Tiflise gitme iznini niye aldı, yirmi gün sonra niye döndü? O Eylül ayında farklı teknelerde saklandı mı? [...] Tüm işlerini aşırı bir dikkat ve zekâyla yürütüyor, gerçek işlerini yaparken onu yakalamak güç. Bu işlerinde kendisine eşi Belagaya yardım ediyor. Kadın, ilişkide olduğu az sayıda İranlıdan aldığı bilgileri Bakû’deki eşine iletiyor. Kanaatimce atölyede çalışmakta olan Varanof da Afonyan’ın suç ortağı.[68]

Muhtemelen Afonyan, bu mektubun ele geçirilmesi sebebiyle İngilizlerin eline geçti. Ama Afonyan, Gilandaki tek Bolşevik ajanı değildi. Süreç içerisinde Kızıl Ordunun elde ettiği zaferler, Gilandaki durumu iyice kırılganlaştırıp ve huzursuzluğu hâkim kıldı. Bölgede Bolşeviklerce yürütülen faaliyetler, Haziran 1919’da iyice yoğunlaştı. Bunun üzerine İngilizler, 1918’de yürürlüğe koydukları sıkıyönetimin kapsamını genişletmeye karar verdiler.

Kasım 1919’da İngiliz bakan Percy Cox, Curzona yazdığı mektupta Gilandaki durumun hiç de tatmin edici olmadığını söylüyordu. Raporunda Cox, dışişlerini Cengeli hareketinin Bakû’deki Bolşevik ve Türk unsurlarıyla ayaklanma tertiplediği konusunda uyardı.[70]

O dönemde Bolşeviklerin elçileri de sık sık Gilana ziyaretler düzenliyorlardı. Bu ziyaretlerin belki de en önemlisi, Şubat 1920 sonunda Bakû’den gelen Muharrem Ağayevin gerçekleştirdiği ziyaretti. Ağayev, Adalet Partisine üye ünlü Ağayev kardeşlerden biriydi. Komünist örgütlere liderlik etsin diye İrana gönderilen Ağayev, Astarada gözaltına alındı.[71] İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde yer alan bir dizi belge, Gilandaki Bolşevik faaliyetlerinin yoğunlaştığından bahsediyor.

Bu dönemde Bolşeviklerin Gilana gelmesinde şaşılacak bir yan yoktu. Bolşeviklerin Gilana gelmeleri gayet doğal bir gelişmeydi, zira burada önemli bir müttefike sahiplerdi. 1915ten itibaren radikalleşen Cengeli hareketi, kurulduğu günden beri Bolşeviklerle işbirliği içerisindeydi. Cengelilerin Anayasa Devrimi sırasında radikal bir toplumsal hareket oluşturmasıyla birlikte Bolşevikler ilişkilerini daha da yoğunlaştırdılar. Bu hikâye, hareketin sol kanadın pratik radikalizmi sebebiyle oluşmuş meseleler üzerinden bölündüğü 1919da daha da ilginç bir hal aldı.

Hareketin sağ kanadı koptu, İran ve İngiliz güçlerine teslim oldu. Geride kalanlar, o öfkenin ve kafa karışıklığının tanımladığı süreçte, hareketin önüne farklı seçenekler sundular. Neticede solcu Cengeliler, Bolşevik programını benimsediler. Hatta daha da ileri giderek, 1919 yılının başlarında Bolşevik Komitesi meydana getirdiler.[72] Küçük Han gibi isimlerse bu Bolşevik programına onay vermediler. Ama Küçük Han dâhil tüm sol kanat, Sosyalist Komite bayrağı altında birleşti.[73] Böylelikle Cengeli Bolşevikler, hareketin lider kadrosu içerisinde önemli bir güç haline geldiler.

Gilan’daki İngiliz ajanlarının eline geçen propaganda metinlerinin İranlı ve Azerbaycanlı Bolşeviklere ait olduklarına hiç şüphe yok. Bu metinlerin birkaçı, bugün hâlâ İngiliz arşivlerinde bulunuyor. İçlerinde Adalet Partisi bildirileri ve Himmet partisine ait yayınlar var. En ilginci, Bolşeviklerin 1919 tarihli programlarının Azerbaycanca hali.

Bu noktada Türkistanlı Bolşeviklerin de Cengelilerle temas kurmaya çalıştıklarını not etmek gerekiyor. Gilana ulaşma umuduyla Astarabada gelen Bolşevik sayısı 400’ü buluyordu.[74] Esasında Bakû’de Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesinden önce İrana yönelik Sovyet müdahalesinin ana üssü olarak Türkistan belirlenmişti. Türkistan kaynaklı propaganda metinleri Gilana ulaştı.

1919 ve 1920’de Bolşevikler, Batılı işçilerin mücadeleleriyle Doğulu devrimcilerin mücadelelerini birbirine bağlamaya karar verdiler. Bu politikanın simgesi de Kızıl Doğu ismini taşıyan trendi. Bu trende görevli personel içerisinde Anayasa Devrimi döneminde faaliyet yürütmüş, deneyimli sosyal demokrat ve komünist hareketin lideri Haydar Han Emmioğlunun başını çektiği İranlı grubu da bulunuyordu. Kızıl Doğunun politik sorumlusu ise Leninin kişisel elçisi olarak Türkistana gönderilmiş olan G. Safarovdu. Türkistan’ı dolaşan tren, Batı’da Rostov’a kadar gitti. Bu tren üzerinden propaganda metinleri, İran’ın kuzey bölgelerine ulaştı.[75]

Bu dönemde Türkistan’dan gelen bir bildiride İranlılara şu söyleniyordu:

İstibdat karşısında İran milletine bahşedilmiş olan hürriyet, iki hükümet eliyle yok edildi. Bu hükümetlerden biri Çar, diğeri İngiliz hükümeti. İngilizler, bugün hâlâ kurbanlarının yüreklerindeki kanı emmek için büyük bir iştahla çaba sarf ediyor. Yeni Rus hükümeti, 1907den beri sizin bu zulme karşı sergilediğimiz muhalefeti övgüyle karşılıyor. Hükümet, o cesaretle yaptığınız eylemlerin ve bugünkü fedakârlıklarınızın boşa gitmeyeceği güvencesini veriyor. [...] Tüm dünya, Rusya’yı ve diğer ülkeleri çizmeleri altında ezmeye çalışan düşmana karşı yürüttüğü savaşında Rus hükümetinin her gün ortaya koyduğu çabayı büyük bir dikkatle izliyor.

Bildiride halkların kardeşliği vurgulandıktan sonra İranlılar, Afganistanlılarla, Hintlilerle ve Türklerle birlikte Bolşeviklere katılıp o büyük savaşa hazırlanmaya, İngiltereyi mağlup edecek cepheyi meydana getirmeye çağrılıyor. Bildirinin sonunda İran devrimi selamlanıyor.[76]

1919’da ve 1920 başlarında komünist hareket yanlısı bireylerin faaliyetlerini arttırdığını görüyoruz. Örneğin Ağustos 1919 başlarında Adalet Partisinin gazetesi Hürmet, “Tahran’daki parti komitesi”nin bir mektubunu yayınladı. Mektupta komite, halkın kendilerini sıcak karşıladığını söylüyordu.[77]

Eldeki kanıtlar, ayrıca Horasan eyaletinin başkenti Meşhedde gizli bir komünist örgütün varolduğunu ortaya koyuyor. Görünüşe göre parti, komünistlerden ve eski Demokrat Parti üyelerinden oluşuyordu. Bu hücreler, Türkistandaki komünistlerin İranlıları örgütleme çabalarını yoğunlaştırdıkları 1919 yılının sonlarında oluşturulmuşlardı.

Haydar Han, Meşheddeki komünistlerle temas kurdu ve onlara politik eylemlerle ilgili talimatlarını iletti.[78] Fakat Sovyet arşivlerinde araştırma yapan İbrahimovun yerinde tespitiyle, İrandaki parti şubeleriyle Bakû ve Türkistandaki merkezi yapı arasında fazla bağ kurulamadı.[79]

1920 yılının başlarında muhtemelen bu şubeler kendiliğinden kurulup gelişmişlerdi. Bu gelişme, merkez komitenin bilinçli müdahalesinin bir sonucu değildi.

İran Azerbaycanı’nda komünist faaliyet daha yoğundu. Bakû’ye yakın oluşu önemli bir avantajdı. Savaş süresince Rus ve Türk ordularının işgaliyle yüzleşmişti. Gilan bağlamında Şubat ve Ekim devrimleri sayesinde bölgedeki politik güçler açığa çıkma ve güçlenme imkânı buldular.

Ruslarla İranlılar arasındaki işbirliğinin zeminini ilkin Şubat Devrimi tesis etti. Bildiğimiz kadarıyla, 1917’de Tebriz’de “Asker ve Yurttaş Sovyeti İcra Komitesi oluşturuldu. Hatta bu komite, Adalet Partisinin yayın organı Bayrak-ı Adalet’e aşağıdaki ifadeleri içeren bir mesaj gönderdi:

İran ve Rusya halklarının kardeşçe el sıkışıp tüm dünya emekçilerinin beklediği nihai hedefe doğru adımlar atma fırsatı bulacakları o çok beklediğimiz, arzuladığımız an gelip çattı.[80]

Ekim Devrimi ardından sık sık toplantılar ve gösteriler düzenlendi. Askerler paltolarına kırmızı kurdeleler takınca Rus komutanlar kaçmak zorunda kaldılar.[81] Tebriz’de bulunan Bolşevik askerlere bir süre Saltıkov ismindeki bir bahriyeli liderlik etti.[82] Ayrıca 1917’de Tebriz’de küçük bir grup, ilk komünist hücresini kurdu. Sonrasında bu grup, Bakû’ye Adalet Partisi liderleriyle buluşmaları için birkaç temsilci gönderse de burada gerekli temasları kuramadı.[83] Bu kişiler sosyal demokrattı, ama eski sosyal demokrasiden kopmuşlardı. Bu kopuş, temelde 1917 yılında sosyal demokratların programının yayınlanmasına karşı çıkan Demokrat Partililerin kararına itiraz neticesinde gerçekleşmişti. Demokrat Partililer, o süreçte Teceddüd [“Yenilenme”] ismindeki gazetelerinde bu programın yayınlanmasına karşı çıktılar. Sonrasında, sosyal demokratların lideri Rızazade, politik bir toplantı örgütledikten sonra gözaltına alındı.[84]

Ancak bu eski sosyal demokrasiden kopuş süreci henüz tamamlanmış değildi. Bazıları, iki taraf arasında orta yolcu bir çizgiyi benimsediler. Fakat Kızıl Ordu’nun iç savaşta kazandığı zaferler neticesinde politik durum radikalleşince bu kişiler Bolşeviklerin safına geçtiler.

Ardından, Gilan yanında Azerbaycan’a da elçiler gönderildi. Bu kişiler parti örgütleri kurmakla görevlendirilmişlerdi, fakat önemli bir kısmı tutuklanıp hapse atıldı. İbrahimovun araştırmalarında bulduğu belgeler, bu dönemde Adalet Partisinin Tebrize iki heyet gönderdiğini ortaya koyuyor. 1920 başlarında örgütlenen bu hücrelerin sonrasında pek bir başarı elde edemedikleri görülüyor.[85]

Ama bu noktada Sovyet arşivlerinin araştırmacıları yanılttığını, İngiliz arşivlerinin daha faydalı olabileceğini söylemek gerekiyor. 1920de İngiliz istihbaratının eline geçen, Tebrizli komünistlerin Adalet Partisi merkez komitesine gönderdiği mektuplar, bu şehrin Bolşeviklerin Gilana gelmesine dek açığa çıkmamış olan, nispeten büyük bir komünist örgüte ev sahipliği yaptığını ortaya koyuyor. O dönemde Tebrizdeki çalışmaya başında Şeyh Muhammed Hıyabani’nin liderlik ettiği Azerbaycanlı Demokratlar grubu bulunuyor.

Hıyabani, Anayasa Devrimi’nin gerçekleştiği dönemde mecliste vekildi. Babası gibi tüccar olan Hıyabani, Tebriz’de epey takipçisi olan bir mollaydı. Gençliğini Petrovskide geçirdi. Bu şehirde Kafkas ötesinde oluşan politik ve düşünsel aydınlanmadan beslendi. Anayasa Devriminin bastırılması sonrası yoldaşları ile birlikte 1916de Demokrat Partinin dağılışına, partinin hızla büyümeye başladığı 1918 yılına dek İran Azerbaycanı’nın Rus ve Osmanlı ordularınca işgal edilişine tanıklık etti. Teceddüd isminde gazete çıkartan Hıyabani, İran Azerbaycanı’na hâkim olmak için merkezi hükümetin zayıf yanlarından istifade etmeye çalıştı.[86] Demokrat Partiden ayrılanlar da bu dönemde Tenkidiyun (“Eleştiri) ve Tahrandaki başbakanı destekleyen Ammiyun (“Demokratlar”) isminde bir gazete çıkarttı.

Sosyal demokratlar bu süreçte daha radikaldi. Tebriz’deki İngiliz ajanının aktardığına göre bu parti Bolşevik yanlısıydı. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bu parti, sonrasında İran ve Rus Bolşeviklerine katıldı. Bolşeviklerin başında 1917de kurulan “İran-Rus Sovyetinin cumhurbaşkanı Timovyev vardı. 14 Nisan 1920 günü Tebrizden Tiflise geçen Timovyev, Sovyet büyükelçisi olarak geri döneceğini söyledi. Timovyev, İngiliz ajanının terörist olarak nitelediği birkaç şakirdin ve birkaç İranlı vekilin desteğini arkasına almıştı.[87]

Yukarıda bahsini ettiğimiz, 20 Temmuz 1920 günü ele geçirilen mektuplar, Rus ve İranlı Bolşeviklerin Tebrizdeki faaliyetlerine ışık tutuyor. Mektuplar, Bolşevik temsilcileri yanında Adalet Partisi ajanlarına ait birçok ilginç belgeyi içeriyor.[88] Mektupların biri, Adalet Partisinin üst düzey yöneticilerinden biri olduğunu düşündüğümüz Abdullah Sadıkzade tarafından Museviye yazılmış. Mektuptan anladığımız kadarıyla Sadıkzade, Adalet Partisi tarafından Tebrizli komünistlerle temas kurmakla görevlendirilmiş. Sadıkzade mektupta, Tebrize varmadan önce şehirde zaten güçlü bir örgüt vardı” diyor. Devamında şunları söylüyor:

“Tüm masraflarımızı Tebriz’deki Bolşevik komitesi karşılıyor. Bolşevizm adına çalışma yürüten, İngilizler Bolşeviklere karşı gelsin ve onları ezsin diye uğraşan Demokrat Partililerin çalışmalarına rağmen faaliyetlerine devam eden insanlar, çok iyi iş çıkarıyorlar, Kafkasyada böyle bir sonuç ortaya çıkamazdı. Komite, bu mektubu getirecek kişiyle detaylı bir rapor gönderiyor. Burada yoldaşlar yoğun baskı görüyorlar. Birçok Bolşevik, ya hapiste ya da sınır dışı edildi. Bir kısmımız, Alman konsolosluğuna yakın bir evde sıkışıp kaldık. Bazımız özgür ve çalışmalara devam ediyor. Parti üyeleri, tüm güçlüklere rağmen bir saat gibi gece gündüz çalışıyorlar. Dün Demokratlar partinin matbaasını bastılar, biz de bozuk bir makineyi tamir edip birkaç bildiri yayımladık.”[89]

Sadıkzade’nin mektubu, bir yandan da Tebriz’i fiilen yöneten Demokratların Bolşeviklere yönelik yaklaşımlarına ışık tutuyor. İlginç olan şu ki 1915-1921 döneminde İran’da farklı türde milliyetçi akımlar gelişti. Gilanlılar, Bolşeviklerle işbirliğine giderken, Tebrizliler onlara kati surette karşı çıktı, hatta onları ezmeye çalıştı.[90]

Ele geçirilen diğer bir belge, Tebrizli devrimcilerin İran Komünist Partisi’ne gönderdikleri mektup. Belgenin başına şu not düşülmüş: “Tebriz, İran Bolşevikleri temsilcisi, şube vekili Sayı. 36, 2 Haziran 1920.” Mektubun başında Tebriz’e giden Sadıkzade’ye Biller isminde bir Rus’un eşlik ettiği söyleniyor. Adalet Partisi’nin Biller ve Sadıkzade için hazırladığı referans mektupları 12 Mayıs 1920’ye, yani Bolşeviklerin Enzeli’ye gelmelerinden altı gün öncesine tarihli. İki ajanın geldiği bilgisini veren mektupta şu söyleniyor: “Saygın toplumunuzu örgütleyecek örgütü kurmanız sebebiyle sizi tebrik eder, İran’a gösterdiğiniz ilgi için teşekkürlerimizi sunarız.” Mektup, ayrıca Tebrizlilerle Adaletçiler arasında daha önce hiçbir temas kurulmadığını söylüyor.

“Temsilcilerimizin Bakû’ye üç ay önce gittikleri konusunda sizi bilgilendirmek isterim. Bahsini ettiğiniz temsilcilerinizin geldikleri ana dek sizden herhangi bir talimat gelmemiştir. İran’daki Bolşevik teşkilâtın üyeleri, aşağıda aktardığım onca baskı ve zulme rağmen övgüye değer bir adanmışlıkla önemli faaliyetler yürütmüşlerdir. İngilizlerin yoğun muhalefetine rağmen İran’ın her yerinde, özellikle Azerbaycan eyaletinde Bolşevik politikasının tanıtılması için gerekli zemini hazırladık. Artık bize sadece Bolşevik güçlerinin gelip kitleleri ayaklandıracağı, hükümet binalarını ele geçireceği, onları yoldaşlarımız olarak sizin talimat ve planlarınız uyarınca organize edeceği günü beklemek düşüyor.”[91]

Tebrizli komünistler, yolu açmak için çok çalıştılar ama o Bolşevikler şehre hiç girmediler. Bolşeviklerin geleceğine dair beklentileri öyle yüksekti ki Tebrizli komünistler bölgedeki kabile liderlerini uyaran bildiriler hazırladılar ve onları Bolşeviklerin karşısına dikilmemeleri konusunda uyardılar. Mektuplar, bize bu belgenin bir kopyasını sunuyor:

İranlı Bolşevikler, Rusyalı Bolşeviklerle ve Türkiyeli Bolşeviklerle birer kardeş gibi kucaklaştılar. Amaçları, Bolşeviklerin kutsal sistemini her yana yaymak. İran’a buranın Bolşeviklerinin izniyle geldiler. Davet edilmelerindeki amaç, İngilizleri İran toprağından atmak, her türden müdahaleci gücü ezmekti. Bu sebeple, size dört bir yandan, İran’ın batı, kuzey ve doğu cephelerinden İngilizlere karşı koymak için milli Bolşevik ordusunun İran topraklarına gireceğini duyururuz. Saygıdeğer hanlara ve bölgenizdeki tüm insanlara Bolşevik ordularına dostlukla ve kardeşçe duygularla yaklaşmaları, onları hoş karşılamaları talimatını vermeniz gerekiyor. İranlı Bolşevikler sayesinde zafere ulaşacaksak, bu kusursuz arkadaşlık ilişkisinin korunması şart. Tebriz, İranlı Bolşeviklerin bölge temsilcisi.”[92]

Biller’ı Tebriz’e gönderen Kızıl Ordu 11. Bölüğü’nün asli görevi Rus Azerbaycanı’nı işgal etmekti. İran Azerbaycanı’nda ikamet edecek bir kişiymiş gibi bölgeye gelen Biller, Bakû’ye Bolşeviklerin İran’a gireceği beklentisini içeren askeri ve politik raporlar gönderiyordu.[93] Tebrizli devrimcilerin Adalet Partisi’ne gönderdikleri raporlar, ayrıca Azerbaycan yanında Gilan, Kazvin ve Tahran’daki ajanların listesini içeriyordu. Devrimciler, aynı zamanda Demokratların “zulmettiği eylemcilerin listesini göndermişlerdi. Her iki liste bir miktar abartılı bilgiler içerse de o kritik günlerde sosyal demokratların Bolşeviklerin safına katılmayı kararlaştırdıklarını, hatta ellerindeki güçleri komünistlerin emrine verdiklerini göstermesi bakımından önemli.”[94]

Toplumsal çelişkinin Gilan kadar keskin olmadığı Tebriz’de komünist örgütlerin daha sağlam bir yapıya sahip olmaları kimilerine şaşırtıcı gelebilir. Bunun sebebi, Tebriz’deki siyasetin özel yanlarında aranmalı. Tebriz, o dönemde komünizmin bağımsız bir güç olarak ortaya çıkmasını gerekli kılan koşullara sahipti. Gilan’dan farklı olarak, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, İran Azerbaycanı’nda politik mücadelenin mevcut tarzını hiç değiştirmedi. Ayrıca bölgedeki siyasetin bileşenlerin ana niteliğinden de önemli bir değişiklik yaşanmadı. Anayasa Devrimi’nde görüldüğü üzere, savaş ve kıtlığa rağmen köylülük politik bir güç haline gelemedi. Demokratlar, toplumsal zemini olmayan saf bir milliyetçilik türü geliştirdiler ve Tebriz’e uç bir radikalizm türünü taşıması muhtemel sosyal demokrasinin hiçbir kolunun varlık imkânı bulmasına izin vermediler. Bu nedenle, kaçınılmaz olarak radikal güçlerin her biri kendisine özel bir örgüt kurmak zorunda kaldı.

Gilan’da ise yeni milliyetçi yükseliş neticesinde oluşan yeni bağlam dâhilinde yeni mücadele yöntemleri benimsendi. İlk başta kent ve kasabalardaki Rus işgali Cengelileri taşrada konuşlanmak zorunda bıraktı. Hareket, bir sınıf meydana getiren köylülüğün şikâyetleri üzerinden örgütlenmeyi bildi. Cengelilerin kentten getirdikleri liberalizme eşlik eden popülizm ve antiemperyalizm, onların farklı politik görüşleri birlikte benimsediklerinin kanıtıydı. Buna ek olarak, Cengelilere Gilan hareketinin öncüsü olma imkânı sunan pratik radikalizm, onun nispeten daha radikal olan eğilimleri soğurmasını, hareket bünyesine katmasını sağladı. Ancak bu radikalizm, salt antiemperyalizmle sınırlı bir şey değildi. O, aynı zamanda hareketin toplumsal yönüyle de bağlantılı bir pratikti. İlgili dönemde İran’da faal olan diğer hareketlerden farklı olarak Cengeliler, Gilan’da bir sınıf mücadelesi de verdiler. İran bağlamında bu sınıf mücadelesi, eksik ve ideolojik açıdan ham olmasına karşın, eşi benzeri görülmemiş biçimde radikaldi. Bu radikalizm sayesinde Gilan, radikal sosyal demokrasi ihtiyacını gerektiği şekliyle karşılamayı bildi. Cengeliler, bu tür bir radikalizme hiçbir şekilde itiraz etmediler. Bazen muhtelif unsurlar, Bakû’deki radikalizmi Gilan’a taşımaya çalışsalar da başarılı olamadılar.

Hareketin toplumsal boyutuna dair inceleme, bu makalenin sınırlarını ve kapsamını aşıyor. Ancak Küçük Han konusunda şunu söylemek mümkün: Küçük Han, Anayasa Devrimi’nden beri sosyal demokrat olan, 1918 sonlarında sosyalizmin ilkelerini temel alan bir cumhuriyeti kurma niyeti olduğunu açıktan dile getiren bir isimdir.[95]

Cengeli hareketinin Bolşevik Devrimi’ne borçlu olduğu, inkâr edilemeyecek bir gerçekliktir. İnkâr etmek şöyle dursun, bu gerçeklik ısrarla vurgulanmalıdır. Öte yandan, Gilan’daki devrimin sahip olduğu milli niteliğinin tarihsel düzlemde meşru olduğu da inkâr edilemeyecek bir gerçekliktir. Bolşevikler bu gerçeği kabul etmiş, Ekim Devrimi’nden itibaren sürekli dile getirmişlerdir.

Gilan’daki hareketi Transkafkasya ve Orta Asya’daki hareketlerle kıyasladığımızda, Bolşeviklerle kurulan ilişkiler açısından Gilan’daki hareketin içsel mantığının farklı olduğu görülür ama bu farklılık, Bolşevizmin reddedildiği anlamına gelmez. Burada asıl mesele, Bolşevizmle kurulan ilişkilerin niteliğiyle ilgilidir. Cengeliler açısından Bolşeviklerle kurulan ilişkinin niteliğini sadece onlardaki milliyetçilik değil, toplumsal radikalizm düzeyi de tayin etmiştir.

Bolşevizmle doğrudan temas halinde olan Cengelilerin daha radikal bir harekete dönüşme ihtimallerinin bulunmadığı, sosyal demokrasiyle onu radikalizm yoluna sokacak komünizm arasında bir köprü kurup kurmadığı halen daha tartışılan sorulardır. Bolşeviklerin İran topraklarına ayak basması sonrası Gilan, bu soruların cevaplarının arandığı bir zemin haline gelmiştir. Eldeki delillerin de gösterdiği üzere Cengeliler, Bolşeviklerle anlaşmaya hazırdırlar. Dolayısıyla, Gilan Cumhuriyeti’nin edindiği deneyim, esasında sadece Cengelilerin Bolşevizme yönelik itirazları değil, kimi komünistlerin makul olmayan aşırı radikal beklentileriyle ilgili bir meseledir.

O toz dumanın içerisinde gelişmiş ham fikirlerin gezindiği bölgeye gelen Bolşevikler, Tebrizli Demokratlarla anlaşma konusunda hayal kırıklığı yaşadılar. Tam da bu kesimden gördükleri itiraz sebebiyle İran Azerbaycanı’na yönelemediler. Buna karşın, Gilanlılar farklı bir tavır geliştirdiler. Bu döneme ait bir belge, Bolşeviklerin kafasının epey karışık olduğunu ortaya koyuyor. Bu mektup, Lenkeran’daki Bolşeviklerce, muhtemelen Bakû’nün Bolşeviklerin eline geçmesiyle Enzeli’ye girişleri arasındaki dönemde, yani 28 Nisan-18 Mayıs 1920 arası bir tarihte yazılmış olmalı.

Mektubun başında Lenkeran işçilerinin ve köylülerinin, Rus askerlerinin ve Sovyet Azerbaycanı’nın “Küçük Han Yoldaş”a selamları iletiliyor. Ardından, İranlı işçi ve köylülerin İngiliz kapitalistlerce sömürüldüğünden bahseden mektup, İngiliz burjuvazisinin İran hükümetini kontrol ettiğini, İran halkını Rus halkı iki buçuk yıldır karşı-devrimcilerle savaşmakla meşgul olduğu, bu sebeple, İranlılara dayanışmacı desteğini sunamadığı gerekçesiyle zincirlediğini söylüyor.

Mektup, barışın ancak İngiliz emperyalizminin Sovyetlerle ve Doğu halklarıyla kurulacak ittifak neticesinde gerçekleşebilecek olan Doğu devrimiyle mağlup edilebileceği üzerinde duruyor. Sovyetler’in iç savaştan zaferle çıkmasıyla birlikte İngiltere’nin barış talep etmek zorunda kaldığını söyleyen mektupta şu ifadeye yer veriliyor: “Fakat bizim tek fikrimiz, tek dileğimiz var, o da Doğu’daki ülkelerin İngiliz burjuvazisinin zulmünden kurtarılmasına dairdir.” İngiltere’nin ancak bu sayede zararsız bir güce dönüştürüleceğini söyleyen mektup, aşağıdaki ifadelerle son buluyor:

“Küçük Han Yoldaş, siz İngiliz idaresine karşı ayaklanmış tek kişisiniz. Ülkenizi İngiliz hırsızlarının elinden kurtarmak için İngiltere’ye savaş ilan ettiniz. Tüm ezilen İran halkı umutla baktığı size hayranlık duyuyor, yabancıların elinden kurtulmak için gerekli yolu sizin bulmanızı istiyor. Azerbaycanlı işçiler ve köylüler olarak size şunu söylüyoruz: ‘İran işçilerinin lideri, biz İran milletinin ilk daveti üzerine size yardım için koşmaya, İngiliz hâkimiyetine son vermeye hazırız. Biz, yardım ve kardeşçe ilişkiler kurmak için elimizi İranlı kardeşlerimize uzatmaya her an hazırız. Samimiyetimizin bir nişanesi olarak size Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin bir madalyasını ve bir tabancayı gönderiyoruz. Küçük Han, umarız ki o maharetli ellerinizle İran’daki son zalimin yüreğini dağlamayı bilirsiniz. Aramızdaki bağ hiçbir zaman kopmamalı, birbirimize her daim yardım etmeliyiz.”

Bu mektubu alan Cengeli temsilcileri, şehirdeki Bolşeviklerle buluşmak için Lenkeran’a gittiler. Bu ziyaretin asıl amacı konusunda birçok hikâye anlatıldı, sayısız yazı yazıldı. Bazıları ziyaretin amacının Bolşeviklerle işbirliği kurmak, bazıları da Bolşeviklerin Gilan’a gelmelerini engellemek olduğunu iddia ettiler.

Neticede Bolşevikler, Gilan’a 18 Mayıs 1920 günü geldiler. Birkaç gün sonra, 5 Haziran akşamı Küçük Han ve yoldaşları, bir süre önce İngiliz ve İranlı güçlerin kovdukları Reşt’e yürüyüşe geçtiler. Köylülerin ve şehir sakinlerinin toplaştığı kent meydanında, Küçük Han, popülizmin omuzlarına binen ağırlığıyla Gilan halkına şunları söyledi:

“Rusya’da ışıl ışıl bir fener yakıldı, bu fener ışığıyla bizim de gözlerimizi aldı, öyle ki ona sırtımızı dönmek zorunda kaldık. O parlak ışığın büyüklüğünü işte o an anladık. Eğer bu fener sönecek olursa İran halkı, onu yakacak ateşten mahrum kalacaktır.”

O günlere hâkim olan dayanışmacı ruha teslim olan Adalet Partililer de bir Kızıl Ordu’nun Küçük Han komutasında örgütlenmesi için harekete geçtiler. Sovyet iktidarını selamlayan Adaletçiler, Küçük Han’ı İran’ın “özgürlük savaşçısı” olarak tarif ettiler.[98]

Cengelilerin İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurmaları ardından Adaletçiler, kongre toplama fırsatını yakaladılar. Kongre, 22 Haziran 1920 günü toplandı. Partinin isminin “İran Komünist Partisi” yapılması ve Bolşevik programının benimsenmesi kararları alındı. Aslında kongre, 1919’da zaten alınmış olan bu kararların onaylanması için formaliteden gerçekleştirilmişti. Buna karşın kongre, partinin İran topraklarında kurulması, farklı kollarının faaliyetlerinin koordine edilmesi, buradan, tüm İran’ı kucaklayan bir hareketin oluşturulması konusunda atılmış ilk adımı temsil ediyordu.

İran Komünist Partisi’nin ilk kongresinin yayımlanmış olan oturumları, bize farklı bölgelerden temsilcilerin kongrede bulunup bulunmadığı konusunda çok fazla şey söylemiyor. Ancak gene de kongrede ülkenin kuzey bölgelerinin ve Tahran’ın temsil edildiğini biliyoruz.[99]

Peyman Deylemi

[Kaynak: “The Bolshevik Revolution and the Genesis of Communism in Iran, 1917–1920”, Central Asian Survey, 1992, Yıl. 11, Sayı. 3, s. 51-82.]

Dipnotlar:
[66]
İngilizce çevirileri şu dosyada: FO248/1244 (PRO).

[67] “Khaterat-e Rafiq Sirus Bahram (Mirza Muhammed Ahundzade)”, Donya, Cilt. IV, Sayı. 1(1973), s. 73.

[68] Mektup 8 Kasım 1919 tarihli. Tüm metin şurada: Dailami, s. 52, 58.

[69] “Political Resht”, 27/28 Haziran 1919, FO248/1260 (PRO).

[70] Aktaran: Mahmud Ketabi, Kucek Han Und die "Uangali Bewegung", Darstellung und Analyse der Persischen Bewegung Gangal (1915-1921), Tez (Heidelberg: 1972), s. 96.

[71] Kazvin Bölüğü’nün Nisan 1920 tarihli raporu.

[72] Eldrid, gizli deşifre, Sayı. 21, 17 Şubat 1919, FO248/1243 ve “Resht Situation Report”, Sayı. 2, Şubat 1919, FO248/1260 (PRO).

[73] “Resht Situation Report”, Sayı. 4, 27 Şubat 1919, FO248/1260 (PRO).

[74] Cox’un Dışişlerine yazdığı mektup, 19 Ağustos 1919, FO248/1261 (PRO).

[75] Sharif Ogla, “Poezd Krasnogo Vostoka”, Zhizn' Natsional'nostei, Sayı. 4 (61), 1 Şubat 1920, s. 2; Ali Shamida, Azadliq Qahramani, Haidar Amu-oghlu (Bakû: Yashar, 1972), s. 72; Rahim Re'isnia, Haidar Amu-oghly dar Gozar az Toufanha (Tahran: Donya, 1981), s. 225.

[76] İlanın tam metni: Dailami, s. 53.

[77] Rostamova-Towhidi, s. 37-38.

[78] Ibrahimov, s. 160-161.

[79] A.g.e., s. 160.

[80] Rostamova-Towhidi, s. 27.

[81] Nikitin, s. 244.

[82] A.g.e., s. 238.

[83] Ibrahimov, s. 159.

[84] Ali Azari, Sheikh Mohammad Khiabani (Tahran: Safialishah, 1975), s. 111, 178.

[85] Ibrahimov, s. 158-159.

[86] Mohammad Ali Badamchi, Sharh-e Hal va Eqdamat-e Sheikh Mohammad Khiabani (Berlin: Iranshahr, 1926), s. 23-39; Ahmad Kasravi, Tarikh-e Hijdah Sale-ye Azarbaijan ya Sarnevesht-e Gordon va Daliran (Tahran: Amir Kabir, 1978), Cilt. II, s. 842-850, 858-896; Rahim Re'isnia, Abdolhossein Nahid, Do Mobarez-e Jonbesh-e Mashruteh (Tebriz: Ebn-e Sina, 1970), s. 277-323; Sh. A. Tagieva, “Sheikh Mokhammad Khiabani i natsional' no-osvoboditel'noe dvizhenie v Iranskom Azerbaidzhane v 1917-1920 gg.”, Yayına Hz.: N. A. Nuznetsova, Iran, istoriia i sovremennost' (Moskova: Nauka, 1983), s. 107-120.

[87] “Precis of political situation in Persian Azerbaijan”, FO248/1278 (PRO).

[88] C. J. Edmonds’ın genelkurmaya yazdığı mektup, 36. Hint (Karma) Tugayı, Sayı. B.4/1237, 20 Temmuz 1920, a.g.e.

[89] Sadıkzade’nin Musevi’ye mektubu, a.g.e.

[90] Tebrizli Demokrat Partililerin İranlı komünistleri pratikte ezdiklerine dair birkaç belge için bkz.: FO248/1278 (PRO).

[91] İran Bolşevik Komiserliğinin Adalet Partisi Merkez Komitesine mektubu, 2 Haziran 1920, a.g.e.

[92] Tebriz Bolşevik Komiserinin raporuna ikinci ek, a.g.e.

[93] Biller’ın Taraskin’e mektubu, 28 Mayıs 1920 ve İran Bolşevik Komiserliğinin Bakû’ye mektubu, a.g.e.

[94] İran Bolşevik Komiserliği a.g.e.

[95] Jangali, s. 125.

[96] Bu mektubun doğruluğu kesin olan Farsça versiyonu için bkz.: A.g.e., s. 128-132.

[97] Rosta, 13 Haziran 1920.

[98] Baimq-e Edalat, 23 Mayıs 1920.

[99] “Pervyi Sezd Persidskikh Kommunistov Partii “Adaliat”, Kommunisticheskii Internatsional, Sayı. 14 (Kasım 1920), sütun. 2889-2892; Sultanzade, “Ob Iranskoi Kommunisticheskoi Partii”, A.g.e., Sayı. 13 (Eylül 1920), sütun. 2551-2552; Ibrahimov, s. 189-203.

0 Yorum: