16 Mayıs 2022

,

Hakikati Öldürmek


Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile’nin ölümünü kabul edememenin ve ölümün yol açtığı şokun eşlik ettiği öfke ve elem, Filistin topraklarına sindi, oradan da Filistin’in sınırlarını aştı. İsrailli bir keskin nişancı katletti onu. İsrail’in kontrolünde olan işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Cenin şehrine yönelik gerçekleştirdiği son saldırıyı gizlemeye çalışan İsrail devleti, bu gerçeği inkâr etti.

51 yaşındaki emektar gazeteci, başından vuruldu. Hastaneye nakledilmeden önce epey kan kaybetmişti. Akile’yi sürekli İsrail ateşi bulunan bölgeden çıkartmak, hem tehlikeli hem de güçtü. Fakat cesur bir Filistinli çıkıp Akile’yi ateş hattının dışına çıkarttı. Hastaneye geldiğinde öldüğü söylendi. Aynı İsrailli keskin nişancı, aynı yerde Ali Sammudi isimli başka bir Filistinli gazeteciyi vurup yaralamıştı.

Şirin ve Sammudi’nin yanında bulunan Şaza Haneyşi’nin dediğine göre, “başlarında kask, üzerlerinde BASIN yazılı yeleklerle çatışma alanındalardı ve gazeteci oldukları her hâllerinden belliydi.” Şaza, Şirin’in emektar bir gazeteci olduğunu, İsrailli askerlerin bile kendisini gayet iyi tanıdığını belirtiyor.

“Askerlerin üzerimizdeki basın mensubu olduğumuza dair yelekleri görebilsinler diye bilerek belirli bir yerde duruyorduk. Geri çekilmemizin giderek güçleştiği bir yere geldiğimizde bize ateş açıldı. Hadi diyelim amaçları bizi öldürmek değildi, o zaman bizim geri çekilmemizin güç olduğu, kuşatma altındaki dar bir alana ulaşmadan önce ateş açmamaları gerekirdi. Bizim gazeteci olduğumuzu gördüler ve bizi bilerek hedef aldılar.”

İsrail askerleri, ilk kez gazetecileri hedef alıp öldürmüyor. Ama bu sefer Şirin’in katli sonrası duyulan öfke ve oluşan duygu seli, dünyayı kuşattı.

Evin Kızı

Şirin Ebu Akile, 1971’de işgal altındaki Kudüs şehrinde dünyaya geldi. Ürdün’de bulunan Yermük Üniversitesi’nde gazetecilik ve medya bölümünde okudu. Son yirmi yılını Filistinlilerin evlerinde geçirdi. İşgal altındaki topraklara yönelik saldırıları ve İsrail’in gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini belgeledi. 1997 yılından beri El Cezire ile birlikte çalışan Şirin, 2008, 2009, 2012, 2014 ve 2021’de Gazze’de yaşanan savaşların haberini yapan isimdi.

El Cezire için yaptığı son haberlerden birinde Şirin, ölüm tehdidi aldığını, canına kasteden bir dizi girişimden mucize eseri kurtulduğunu söyledi. Şirin, Amerikan vatandaşı idi. Bu sebeple, İsrail’in en büyük bağışçısı ve destekçisi olan Amerika, sorumluların hesap vermesini ve “kapsamlı bir soruşturma”nın yapılmasını istedi.

İsrail’in Yalanları

Dünya genelinde gösterilen tepkilere cevap olarak İsrail Savunma Güçleri Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi şunu söyledi: “Şirin Ebu Akile’yi hedef alan kurşunun hangi yönden geldiğini belirlemek imkânsız. Soruşturma için özel bir ekip görevlendirdik.” Kohavi’nin bu yorumu, İsrail hükümetinin ve ordu yanlısı hesapların silâhlı Filistinli savaşçılara ait video görüntülerini yayınlamasından kısa bir süre sonra gündeme geldi. Hükümetin ve ordu yanlısı hesapların iddiasına göre, Şirin öldürüldüğünde bu Filistinli savaşçılar da aynı bölgedeydi.

İsrail gazetesi Haaretz ise İsrail ordusunun yürüttüğü soruşturmaya dair bilgiler aktardı. Soruşturmayı yürüten isimlere göre, İsrail ordusuna bağlı elit bir birlik olan Duvdevan askerlerinin Şirin ve diğer gazetecilerinin bulundukları alana onlarca kurşun sıktıkları anda Şirin 150 metre uzakta duruyordu. Gazetenin aktardığına göre Şirin’e isabet eden kurşun 5,56 mm kalibreydi ve bir M16 tüfeğinden ateşlenmişti.

İsrail insan hakları merkezi B'Tselem'in yürüttüğü soruşturma da İsrail ordusunun anlattıkları ile tanıkların aktarımları arasında çelişkiler bulunduğunu ortaya koyuyor. Asıl önemlisi de soruşturmanın tespitine göre, İsrailli yetkililerin yayınladıkları videoda görülen Filistinli savaşçılar Şirin’in vurulduğu noktadan çok uzakta bulunuyorlarmış.

Görülen o ki Şirin’in ölümü bile işgal güçlerini tatmin etmemiş. Cinayetten birkaç saat sonra aşırı sağcı İsrail milletvekili Itamar Ben Gvir, askerlere ortalıkta El Cezire muhabirleri ve gazetecileri bulunsa bile tüm güçleriyle saldırıya geçmeleri çağrısında bulundu.

İsrail askerlerinin bu çağrıyı ciddiye alıp ona kulak verdikleri görülüyor. Zira, askerler, Cuma günü Beyt Hanina’daki kilisede düzenlenen cenaze törenine saldırdılar, ayrıca tören esnasında Filistin bayraklarının taşınmamasını istediler. İşgal güçleri ardından Şirin’in kardeşi Tony Ebu Akile’yi soruşturma bahanesiyle çağırdı ve kendisinden elindeki bayrağı indirmesini emretti. Şirin’in naaşının kısa bir süre tutulduğu Farnsavi Hastanesi’nin avlusunda bekleyen Filistinlilere İsrail askerleri saldırdı.

Bunları Daha Önce de Yaşadık

Filistinli Gazeteciler Sendikası’na göre, Şirin’in katli ve sonrasında yaşanan olaylar, İsrail işgal güçlerinin uyguladığı zulmün açık bir kanıtı. Bu cinayet, gene gazeteci olan Yusuf Ebu Hüseyin’in öldürülmesinin birinci yıldönümüne denk geldi. Yusuf, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde bulunan evine düzenlenen hava saldırısında katledilmişti. Geçen yıl Mayıs ayında düzenlenen saldırıda kırkın üzerinde medya kuruluşu binası imha edilmiş, El Cezire’nin Gazze bürosunun ve Associated Press’in bürosunun da bulunduğu, birkaç medya kuruluşuna ev sahipliği eden Celâ Kulesi bombalanmış, Gazze, on bir gün boyunca acımasız bir biçimde bombardıman altında tutulmuştu.

İsrail’in basın hürriyetini ihlal, gazetecileri öldürme, yaralama veya keyfi olarak göz altına alma ile ilgili sicili epey kabarık. Şirin, İsrail işgal ordusunun katlettiği ilk isim değil, son kişi de olmayacak.

Filistinli Gazeteciler Sendikası’na göre 2000-2020 arası dönemde işgal ordusu işini yapmakta olan 46 Filistinli gazeteciyi katletti. Bu sayıya İsrail askerinin öldürdüğü yabancı gazeteciler dâhil değil. Bu yabancı gazetecilerin en ünlüsü de soğukkanlılıkla katledilmiş olan İngiliz belgesel yönetmeni James Miller. Miller, gazeteci olduğu anlaşılmasına rağmen Gazze’de vurularak öldürülmüştü.

Medyanın özgürlüğü meselesine odaklanmış olan Sınır Tanımayan Gazeteciler isimli STK, son dört yıl içerisinde İsrail polisinin veya askerinin saldırıları sonucu 144’ün üzerinde Filistinli gazetecinin yaralandığını bildiriyor. Bu saldırılarda on gazeteci kol veya bacaklarını kaybettiği için, kalıcı olarak sakat kalmış. Filistinli Tutsaklar Derneği’nin aktardığına göre şuan hapishanelerde bulunan Filistinli gazeteci sayısı on altı. Bu isimlerden biri de herhangi bir yargılama veya suçlama olmaksızın hapiste tutulan Büşra Tevil. Sosyal medya paylaşımları yüzünden tutuklu bulunan Tevil, altı yıldır gözaltında. Yine Filistinli bir gazeteci olan Mahmud İssa ise 1993’ten beri hapiste.

Filistin Kalkınma ve Medyanın Özgürlüğü Merkezi’nin bildirdiğine göre, sadece son bir yıl içerisinde İsrail askerlerinin gerçekleştirdiği ihlal sayısı 368’i geçmiş durumda. Bunların 155’i yaralama ve öldürme ile neticelenmiş. Gazze Şeridi’ne 2021 yılında gerçekleştirilen saldırı esnasında üç gazeteci katledildi: Muhammed Şahin, Abdülhamid Kolak ve Yusuf Muhammed Ebu Hüseyin.

Filistin’de ve işgal altındaki İsrail topraklarında gazetecilerin elindeki ekipmanlar da tehdit olarak görülüyor. Şirin’in katlinden birkaç saat sonra İsrail ordusu sözcüsü Ran Koçav, Şirin’i silâhlı Filistinliler içerisinde görüntü alan, bağlı olduğu medya kuruluşu için çalışan bir isim olarak tarif etti ve “Bu insanların silâhı kamera” dedi.

Birçok örnekte İsrail işgal ordusuna mensup askerlerin, ırkçı saldırıları ve insanlık dışı hak ihlallerini belgeleyen görüntüleri silmek için kameraları hiç tereddütsüz kırdıklarına veya kameralara el koyduklarına şahit olduk. Filistinli foto muhabiri Basil Adra, kendisi ile ilgili yapılan haberde Aralık ayında evine düzenlenen baskını detaylarıyla aktarıyor. Aktardığına göre, baskın esnasında bilgisayarı ve kameraları çalınmış.

Gazze Şeridi’nde çalışan gazetecilerin gelişkin kameralara erişmelerine izin verilmiyor. Hükümet geçiş noktalarını kontrol ediyor, belirli teknolojik ürünlerin Gazze’ye gönderilmesine mani oluyor.

Kazanan Hakikat Olacak

Şirin’in katlinin dünyaya duyurulması ve bir dizi medya kuruluşunun kampanya başlatması ile birlikte dünya genelinde birçok insanın bu işlenen suçu mahkûm ettiğine, Şirin’e sevgilerini sunduğuna şahit olduk. Ünlü isimler ve kimi devlet yetkilileri söz aldılar, sosyal medya hesaplarını kullanarak öfkelerini dile döktüler, dayanışma içerisinde olduklarını ifade ettiler.

Amerikan Kongresi üyesi İlhan Ömer, bir tweet’inde cinayeti ağır bir dille eleştirdi ve İsrail’in insan hakları ihlalleri konusunda sorumlu tutulmasını istedi. Nancy Pelosi ve Bernie Sanders da tepkilerini ortaya koydu. Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da oturma eylemleri ve yürüyüşler düzenlendi. Dünya genelinde gerçekleştirilen benzer eylemlerde İsrail’in işlediği suçlara son vermesi çağrısında bulunuldu.

Şirin’in katli, gazeteci olarak bizi de epey etkiledi. Hiçbir Filistinlinin güvende olmadığını, herkesin hedefte olduğunu bize anımsattı.

Bu olay, birçok meslektaşımın sayısız kez ölümden döndüğü gerçeğini anımsamama neden oldu. Meselâ, Duvar boyunca gerçekleştirilen kitlesel ve barışçıl yürüyüşlerin haberini yaparken düzenlenen hava saldırılarını anımsadım. Bu saldırılarda en az üç meslektaşım katledildi, onlarcası yaralandı. Bazıları gözlerini kaybetti. Bazıları, ömrü boyu sakat kaldı. Tek suçları, 2018 ve 2019’da düzenlenen Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’nün haberini yapmaktı.

İlk elden tanık olduğumuz, tecrübe diye biriktirdiğimiz bu olaylar, söz konusu taktiklerin amacının bizi bu sahadan uzak tutmak, bunun için de bizi korkutmak olduğunu bize öğretti. Çünkü zulmün çirkin yüzünü ifşa eden, eylemlerini herkese duyuran bir tek biz varız. Sosyal medya hesaplarımıza bile müdahale ediyorlar, gazetecilik faaliyetlerimizi sansürlüyorlar, hesaplarımızı engelliyorlar. Sahada olan biteni haber yaptım diye, hiç sebep yokken birkaç hesabım kapatıldı meselâ.

Ama zulüm, bu tür eylemleriyle bizi asla yıldıramaz. O, yaptığımız işe devam etme ve başımıza ne gelirse gelsin, dünyaya hakikati söyleme konusundaki kararlılığımızı artırmaktan başka bir şey yapamaz. Bize düşen, Şirin için, Yusuf için, her Allah’ın günü işgal güçlerinin gerçekleştirdiği en korkunç insan hakları ihlalleri ile yüzleşen ve dünyanın en büyük hapishanesinde yaşayan milyonlarca Filistinli için hakikati haykırmaktır.

Vefa Aludaini
14 Mayıs 2022
Kaynak

0 Yorum: