02 Mayıs 2022

,

Devrimcinin Ölümü

Bugün ortalıkta, burjuvazinin ve sömürgeci sınıfların radikal değişime sebep olacak bir örgütün ortaya çıkmasına izin vermesini, pes etmesini ve devamında da teslim olmasını bekleyen birçok tatlı su devrimcisi var. Bu insanlar, muktedir sınıf önemli işaretler vermesine rağmen, hâlen daha böylesi bir beklentiye sahipler.

Eskiden bu “devrimciler”, devrimin yegâne cevap olduğunu, ABD’deki zalim hükümetin elinden alınıp kurtarılabilecek bir şey olmadığını söylerlerdi. Bugünse bu insanlar, bağıra çağıra, seçimlerin tek kurtuluş yolumuz olduğunu haykırıyorlar.

Bu “devrimciler”e göre sistem sorgulanmamalı, sorgulansa bile bu sorgulamaya onun içerisindeki kimi unsurlara verilen destek eşlik etmeli. Hâlihazırda işlemekte olan yapılar içerisinde çalışılmalı. Her şey, aşama aşama değiştirilmeye çalışılmalı.

Bu insanlar, bu söyledikleri şeyin daha önce denendiğini bir türlü anlamıyorlar. Yeni Mutabakat, tam da bahsini ettikleri halk cephesi pratiğinin ilk örneği idi. Faşizmi, en azından faşizmin Almanya-Amerika birlikteliği tarafından desteklenen özel bir biçimini kısa vadede durduracağı düşünülen bu pratik, uzun vadede ABD’deki politik dili kesip attı, solu yok etti, devrimcileri ortadan kaldırdı.

Devrimciler, burjuva yapılar içerisinde çalışamazlar. Biz, ehven-i şeri 1932 öncesinde denemiştik. O dönemde revizyonist bir örgüt olan Komünist Partisi, Demokrat Parti’ye bağlı bir dizi kurumla işbirliğine gitti, ama bir yandan da kapitalizmin şiddet yoluyla ortadan kaldırılması fikrini savundu. Sonuçta, ülkeye ikinci bir Kızıl Korkusu hâkim oldu.

Devrimciler, seçim siyasetinin hiçbir türüyle müttefik olamazlar. Mevcut üstyapı yıkıma tabi tutulmadan, toplumsal devrim gerçekleşemez. Seçim, devrime yol açamaz. Üstyapı yeniden yapılandırılamaz, o burjuvazinin kontrolündedir. Seçim üzerinden hareket edildiğinde, ülke üçüncü Kızıl Korkusu ile yüzleşecektir.

Yazın şunu kenara! Yeni Mutabakat, şimdilerde Yeşil Yeni Mutabakat ile aynı çizgiye gelmiş hiçbir halk cephesi pratiği başarılı olamaz. Bu tür pratikler mevcut yapısal ilişkileri, genelde burjuvazinin kârlarını, en azından sözde, tehdit ettiği için başarısız olmaya mahkûmdurlar.

Kimse hata yapmasın. Demokrat Parti’ye katılmak bizi yok eder. Bernie Sanders’a oy verme fikrini savunan “sosyalistler” ile 1932’de Franklin Delano Roosevelt’i savunan sosyalistler arasında hiçbir fark yoktur. Bu insanlar, attıkları adımın sonuçlarını bir türlü idrak etmiyorlar. Yapı tehdit altında ise o tehdit illaki yok edilir. Aynı tuzağa tekrar tekrar düşmeyin. Kapitalizmin ve emperyalizmin temel çelişkilerini hiçbir seçim çözüme kavuşturamaz.

Gidin Bernie Sanders’ı seçin. Sokaklarda daha fazla siyahî genç katledilecek, daha fazla insan açlıktan ölecektir. Sanders, kapitalizm veya emperyalizm konusunda hiçbir plan önermiş değil. Seçin onu ki başka ülkelerde daha fazla insan ölsün. Oy pusulalarını onun için atın sandığa, böylelikle size yumruk atma hakkını gidin düşmanınıza verin. Sanders’a oy atın, on yıl sonra nerede olacağınızı görün. Bir bakmışsınız ki elleriniz bomboş, hükümetin kontrolünü ele geçirmek için Demokrat Parti ile birlikte mücadelelere girin, sonra da yenilin. Sanders’a oy verin ki yanlış yaptığınızı görün.

Çözüm Sanders değil, hiçbir zaman da olmadı. O, ehven-i şer bile değil. Demokrat Parti adına yarışa giren hiçbir isim, ehven-i şer olmadı. Geçmişte Komünist Partisi üyeleri Demokrat Parti adına seçime girdiler, sonra da tasfiye edildiler. Politika sahasında belirli bir nüfuza sahiplerken, silindiler. Bugün neden başka bir sonuç ortaya çıksın ki?

Bugün bir başka Kızıl Korkusu dönemine doğru ilerliyoruz. Üstelik bu sefer ortada bizi koruyacak hiçbir şey yok. Demokrat Parti, sizi kullandıktan sonra size de o muhteşem fikirlerinize de ihanet edecek. Bu parti, eskiden yaptığını gene yapacak. Bu partinin yöneticileri de eşcinsellerin, başka cinsel tercihlerin, beyaz olmayanların, Hristiyan olmayanların sıradan yurttaşlar olmadığına inanıyorlar. Onlar da Amerikan yurttaşının beyaz, erkek, heteroseksüel ve Hristiyan olması gerektiğini düşünüyorlar. Kendinizi kandırmayın.

Demokrat Parti, bir kez daha oportünist bir yaklaşımla kendisine bağlı olan “devrimciler”e sırtını dönecek. Size soruşturmalar açacak, hükümet işlerine uygun olmadığınızı iddia edecek, millete ihanet ettiğinizi söyleyecek. Sonra sizi partiden atacak, etkinizi sıfırlayacak, hayatlarınızı mahvedecek. Parti, tüm devrimcileri sırtlarından bıçaklayacak, polise ihbar edecek, onların tutuklanmasını sağlayacak ya da izleme listesine alınmaları için çalışacak.

Parti, muhaliflere asla hoşgörü gösteremez. Partinin ana çizgisi aleyhine konuştuğunuzda sizi tekdir eder. ABD’nin güvenliği için risk teşkil etmediğinizi güvence altına almak adına gider sizin sadakatinizi ölçmek için Cumhuriyetçilerle birleşir. Size “terörist” yaftası yapıştırır, memleketine sadakat göstermeyen yurttaş olarak muamele eder, tüm sesinizi keser, size yokmuşsunuz gibi davranır, planlarınızı siler atar, içlerine sızdığı için oluşturduğunuz tüm ağları yok eder. Liberaller, pazarlık yürütülecek insanlar değildirler. Onlar, size hep ihanet ederler. Liberallerin yegâne amacı, size ihanet etmektir. Durun, düşünün, yaşananları anımsayın, geçmişi inceleyin.

Alt sınıflar arasında aynı anti-komünist simgeler ve ifadeler giderek yaygınlaşıyor. Demokrat Parti içerisinde faal olan aynı akımlar, bugün de belirli bir mücadele içerisindeler. Kapitalist çelişkileri çözüp atacak devrimcilerin kontrolünde olmayan bir yapı içerisinde dayanışma veya örgütlenme için herhangi bir zemin veya taban bulamazsınız. Kendinizi kandırmayın, siz onlar için geberip gitmekte olan radikallersiniz.

Kendi altınızdaki toprağı kaydırmayın, potansiyelinizi öldürmeyin. Emekçi halk kitlelerinin içerisinde çalışıp onlara yardım ettiğinizde, o insanların gözlerinin size nasıl saygıyla baktığını göreceksiniz. İşçi sınıfı ile ilişki kurmadan onun içinde varolan çelişkileri çözüme kavuşturabileceğiniz yanılsamasına kapılıp kendinizi aldatmayın. Bu, kesinlikle yanlış bir çıkarım.

Tüm gücünüzü ortaya çıkan zararı kontrol etme işine teksif etmeyi bırakın artık. Gidin, kitlelere verilen zararı azaltmak, sınırlamak için kitlelerle birlikte çalışma yürütün. Seçimde desteklenecek adaylar ve konuşma hürriyetiyle ilgili ufak çaplı konferanslar ve forumlar düzenlemeyi bırakın, ayağa kalkın ve varolan haklarınızı kullanın. Elinizdeki araçları devreye sokun. Küçük burjuva kurtarıcılarınıza iman etmeyi bırakın, teorik eserleri okuyun.

Diyalektik materyalizme başvurun. Temel teoriden istifade edin. Mao, “Kitleler tarihin itici gücüdür” diyor. Çıkın, tarih yapma işine iştirak edin.

Birçok kez seçim meraklısı revizyonistlerle temas kurmaya çalıştım, ama gördüm ki hiçbirisi çile çekenlere yardım edecek temel araçlara sahip olduklarının farkında değil. Kabuğunuzu kırın, perdeleri yırtın, insan örgütleyin. Yardım faaliyetleri tabii ki güzel, ama devrimi fiiliyatta inşa etmek için halkın kendi gücünü kullanmasını sağlayın. Halk iktidarı seçimle tesis edilecek bir şey değil. Halkın kudreti ise onun kitle olabilmesinde. Üretici, kiracı, sömürge olmasında. Halkın kudreti, proleter, sömürge ve köle oluşunda.

Köleleştirilmiş halk kitleleri kölenin kendisinden daha fazla kudrete sahip. Burjuvazinin elindeki tek beceri ise kitleleri sahip oldukları kudretten kopartmak, onları bölmek, sömürgeyi köleleştiren sömürge yapılar oluşturmak, proleteri ezen sınıfsal yapılar yaratmak, toplumsal cinsiyet yapıları oluşturmak, ezilen kitlelerin birliğini karartan, üzerini örten ideolojiler üretmek.

Peki tüm bu şeyleri nasıl yaratıyor? Üstyapı üzerinden. Üstyapıda güç olursanız, doğrudan burjuvazinin ve sömürgecilerin elinde oyuncağa dönüşürsünüz. Aslında oluşturduğunuz güç, burjuvaziye, sömürgeciye ve toprak sahiplerine ait. Siz, sömürgeci kapitalistin davasına destek sunan yanlış bir bilinç meydana getirmiş, devam eden üretim için gerekli koşulların yeniden üretimine doğrudan katkı sunmuş olursunuz. Ardından da kapitalist sınıfın istihdam ettiği bir toplum örgütleyicisi hâline gelirsiniz. Devrim davasına ihanet edersiniz.

Aydın, bir kez burjuvazinin sahip olduğu tüm hegemonyayı söküp atma davasına bağlanırsa, o hegemonyaya destek sunan bir payanda, ezilenler nezdinde zulmü meşrulaştıran kültürün ve yapının üreticisi hâline gelir.

Demokrat Parti’nin değirmenine su taşıyorsanız, bilin ki esasen muktedir sınıfların oyuncağı olan bir partiye hizmet ediyor, o partiye ve yapıya meşruiyet kazandırıyorsunuz demektir. Demokrat Parti’ye sunulan her destekte halkı köleleştiren politik kültür kendisini yeniden üretir. Böylece halk, kapitalist sınıfın fikirlerinin kulu kölesi hâline gelir. Partiye hizmet ettikçe, zulmün tüm yapısının ihtiyaç duyduğu bahaneleri üretirsiniz. Böylece hegemonya kendisini muhafaza eder. Neticede de devrimci öldürülür, yerine muktedir sınıfın bir kuklası geçirilir.

Thomas Sebacher
20 Mart 2019
Kaynak

0 Yorum: