Batılı
egemen güçlerin stratejilerini önceden en uç biçimiyle detaylandırıp
geliştirdikleri bir ülke olarak İtalya, bugün vicdanını yitirmiş, sadece kendi
kararlarını tanıyan bir zorbalığın, sahte bir dinin uyguladığı terörün
boyunduruğu altında inim inim inleyen bir kitleyle ittifak hâlinde olduğu ve
sadece anayasal hak ve özgürlükleri değil, insanî ilişkilerdeki tüm sıcaklığı
dahi feda etmeye hazır olduğu bir yer.
Yeşil
pasaportun eskinin olağan günlerine, normalliğe geri dönüşü ifade ettiğine
inanmak, tam anlamıyla çocukça bir yaklaşımdır. Hükümet ve kullandığı yetkiler
faydalı gördüğü sürece, üçüncü aşının dayatıldığı koşullarda yeni aşılar da
vurulacak, yeni acil durumlar ve yeni kırmızı bölgeler illâki ilân edilecektir.
Tabii ki bu sürecin bedelini, tüm emirlere akılsızca itaat edenler
ödeyeceklerdir.
Bu
koşullarda, direnişe dair her türden aracı elden bırakmamalı, muhalifler,
toplum içinde bir toplum inşa etmeyi, düşmanlık ve mesafe üzerine kurulu toplum
bünyesinde dostlardan ve komşulardan oluşan bir cemaat meydana getirmeyi
düşünmelidirler.
Bu
türden bir gizlilik, doğalında mevcut kurumlardan olabildiğince özerk olmayı
gerekli kılan kimi biçimler alacak, zaman zaman tefekkürün konusu olacak ve
pratikte sınanıp denemelere konu olacaktır. Kendisini az çok bilinçli bir
biçimde özyıkıma mahkûm etmiş olan bir dünyada, insanın hayatta kalmasını ancak
bu türden gizlilik biçimleri güvence altına alabilecektir.
Giorgio Agamben
17 Eylül 2021
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder