20 Ocak 2022

,

Cabral

Toplumsal formasyonlar bünyesinde yer alan farklı toplumsal sınıfların mevcut dizilimi, derinlemesine analiz edilmelidir.

Tarım bilimci ve ziraat mühendisi olarak çalıştığı dönemde ülke genelinde ortaya koyduğu faaliyetler dâhilinde Amilcar Cabral, bahsini ettiğimiz bu öncü çalışmayı yürütmüş bir isimdir. Bu deneyimler üzerinden hareket eden Cabral, politik görüşlerinin doğruluğunu görmüş, bir yandan da Gine ve Yeşil Burun’un Bağımsızlığı için Afrika Partisi’nin [GYBBAP] mücadelesine hizmet edecek pratik adımları teorik olarak beslemiştir.

Gine-Bissau ve Yeşil Burun’daki ulusal kurtuluş mücadelesinin liderliğini on yılı aşkın bir süre üstlenmiş olan Cabral, geride muazzam bir miras bırakmıştır. Burada bu mirasın üç önemli yönü üzerinde durmak gerekiyor.

1. Hareketin liderleri ne kadar devrimci olursa olsun mücadelesinin başarısı, köylüler, işçiler ve gençlerden oluşan kitlelerle etkili bir ortaklık ve ilişki kurulmasına bağlıdır. Bu kaynaşma ise ancak aydınların kendilerini halk kültürüyle tanımlaması ile gerçekleşebilir. Bu noktada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da Afrika dillerinin bilinmesidir. Kitleler gerçek bir zemin üzerinden politik anlamda harekete geçirileceklerse, bu dillerle ilgili bilgi, iletişim konusunda etkili bir araç temin edecektir. Asla durağan olmayan halk kültürü, sürekli değişen, belirli bir toplumda hâkim olan üretim tarzının koşulladığı bir olgudur.

2. Cabral, merkezde kapitalizmin güçlenmesi ile çevredeki artan yoksullaşma arasındaki diyalektiği gayet iyi anlamıştır. O, özelde sınıf mücadelesi, genelde emperyalizme karşı savaş teorisini devrimcileştirmiştir. Cabral’ın Birlik ve Mücadele isimli eseri, Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri’ndeki “Ulusal Bilincin Kusurları” başlıklı bölümle kıyaslanabilecek bir çalışmadır. Bu çalışmanın ikinci önemli yönü ise onun ezilen Siyah halkın kurtuluşu için gerekli politik ideoloji olarak Panafrikanizme, Afrika’nın birliği düşüncesine katkı sunuyor oluşudur.

Cabral, kendi deneyimi üzerinden şunu söyler: bir teori, devrimci olsa da o, dönüşüm mekanizmasını kapsamlı bir biçimde ele almıyorsa, başarısızlığa mahkûmdur. Öte yandan devrimci teori, gerçekleşecek devrimden ayrı ele alınmaz, ama ayaklanmanın başarılı olabilmesi için bu teorinin yeterli gelmeyeceğini bilmek gerekir.

Teoriyle pratik arasındaki diyalektik, Cabral’ın düşünce ve eyleminin asla dışında durmaz. Cabral’ın teorisi, uluslararası bir boyuta sahipse de pratikte her daim mücadelenin verildiği yerel koşullara odaklanır. Bu mücadele asla ihraç edilemez.

Kurtuluş ve Kültür ile Ulusal Kurtuluş Bağlamında Kimlik ve Onur başlıklı çalışmalar, Cabral’ın düşünsel mirasının doruk noktasını ifade eder. Bu iki metin, Afrika halklarının mücadele kültürünün dinamik niteliği üzerinde durur ve Fanon’dan beri tanık olmadığımız bir içerikle, aydınların mücadele sürecinde oynadıkları rolle ilgili istisnai bir analiz sunar. Ayrıca Cabral aydınların, hâkim söylemden kararlı bir biçimde kopup kendilerini mücadeleye adamaları üzerinde durur.

Bugün Afrika, bu sefer daha sinsi bir biçimde, yeniden sömürgeleştiriliyor. Bu süreçte kıta, küresel kapitalist sisteme boynundaki boyundurukla teslim oluyor.

Doğu Bloku’nun dağılması sonrası yaşana öfori, sınırlarına ulaşmış görünüyor. Tüm dünyayı kucaklayan yeni haberleşme araçlarının yaydığı ideolojik propagandaya aldanmayan Afrika halkları, bugün Afrika’nın birliği konusunda net bir yönelime sahip devrimci bir dönüşüm süreci içine girmeksizin krize çözüm sunamayacağını her zamankinden daha iyi biliyor.

Mücadele devam ediyor!

Ameth Lo

[Kaynak: Claim No Easy Victories: The Legacy of Amilcar Cabral, Yayına Hazırlayanlar: Firoze Manji ve Bill Fletcher Jr., 2013, Daraja Press.]

0 Yorum: