22 Ocak 2022

,

Kanlı Pazar

1903 yılının sonuyla, bütün 1904 yılı, liberal kamuoyunun uyanış dönemiydi; liberalizm ilkbaharını yaşıyordu. Ünlü “konuşma şölenleri”nin, edebi ve siyasi toplantıların, siyasi davetlerin zamanıydı. Geleceğin Kadetleri olan Osvoboshdenz’ler balayı yaşıyorlardı. Ne var ki, sosyal-demokratların mücadelesi tam da bu kesime yönelmişti.

Svytopolk-Mirski’nin “iyilikçi toleransı” sayesinde himaye edilen liberalizmin ve Kadetçiliğin gelişmesine paralel olarak proletarya güçlerinin örgütlenmesi; sosyal-demokrasinin kitleler arasında etkisini derinleştirmek ve genişletmek için canla başla çalışıyordu. Lenin’in yönetimi altındaki Bolşevik fraksiyon güçlenmekteydi. Hiçbir sakıncası olmayan, “coğrafya dersi” verme bahanesiyle Nevskaya Sasvata’nın arkasında, bir Pazar okulunda, 25-30 işçiden oluşan bir çevreyi yönetiyordum; bu işçilerden bazılarıyla Ekim devrimi günlerinde, devrim saflarında, yeniden karşılaştım. Legal yazın alanında, Moskova’da çıkan Pravda dergisinde (Obrasovaniye’de vs) yazdığım yazılarla revizyonizme ve ministerializme karşı mücadele ediyordum. Aynı süreçte kaleme aldığım, sınıf mücadelesine ilişkin broşürün sansür tarafından yasaklandığı için, ancak 1905’te yayınlanmış, ama hemen toplatılmıştı.

1905 yılının devrimci fırtınasının gücü arttıkça, Bolşeviklerle aktif bağlarım sağlamlaşıyordu. Plehanov’la kişisel ilişkimi koparmama rağmen, 1904/1905 kışında artık, Avilov, Stassova ve diğerleri gibi Bolşeviklerle sıkı bir çalışma içerisindeydim.

1904 Kasım’ındaki öğrenci gösterilerine aktif olarak katılmıştık. Benim önerim üzerine, tutuklanmalardan hemen sonra, tutukluların yiyecek gereksinmelerinin karşılanması, polisi şaşkınlığa düşürmüş, ama öte yandan polis, planlı bir şekilde davrandığımızı da görmüştü. O akşam Petersburg Teknoloji Enstitüsü’nün salonlarında, tüm politik grupların temsilcilerinin katıldığı büyük bir gösteri yapıldı.

Tüm akımların temsilcilerinin konuştuğu bu gösteriye karşılık, ayrı bir salonda (sanırım fizik salonuydu), bir Bolşevik toplantısı gerçekleştirdik. Ben de oradaydım. Hepimiz sahte isimler altında konuşmuş ve tanınmamak için kılık değiştirmiştik… 1905 Kanlı Pazar’ını sokakta yaşamıştım. Göstericilerle birlikte Kışlık Saray’a yürümüştük. Savunmasız işçilere karşı girişilen bu korkunç katliam, silinmemecesine yerleşti belleğime: Ocak güneşinin alışılmadık aydınlığı… Güven ve beklenti dolu yüzler… sarayın çevresini sarmış birliklerin kader belirleyici sinyali… beyaz kar üzerinde kar birikintileri… jandarmaların ulumaları… ölüler, yaralılar, kurşunlanmış çocuklar…

9 Ocak’ta ne olmuştu? Rusya’da ilk kez işçi kitleleri, örgütlü bir biçimde, karşı konulamaz bir çığ gibi, Petersburglu işçilerin yoksulluklarını ve sorunlarını dile getirdikleri, ücretler, barınma sorunu, işgünü süresi ve öncelikle işçiler için konuşma, grev ve koalisyon özgürlüğüyle ilgili isteklerini “babamız Çar’a” iletmek için korkusuzca Kışlık Saray’a yürümüşlerdi. Çarlık hükümeti, Rusya işçi sınıfının artan bilincine karşı Papaz Gapon’u silah olarak kullanabileceğini düşünmüştü. İktidardakiler, her zamanki kurnazlıklarıyla, işçilerle alay etmekten başka bir şey olmayan ‘’işçi kulüpleri’’ni kurarak, Gapon’un düşünceleri ve Çarlık provokatörlerinin yardımıyla işçileri sosyalizmden uzaklaştırabilmeyi umuyorlardı. Bu “işçi kulüpleri”nde Çarlık gizli polisi üye ve ajan olarak yer alıyordu.

Ne var ki işçiler, çıkarlarını savunmak, sınıf sansürüne karşı mücadele etmek ve birlikte davranmak için, her türlü olanaktan yararlanma konusunda, öylesine büyük bir istek duyuyorlardı ki, Petersburglu işçiler, Gaponcu kulüplere sel gibi aktılar. İşçilerin bu akını, zayıf, kararsız papazın, geçici olarak işçilerin yanında yer almasına ve işçi isteklerini dile getirmeye razı olmasına yol açmıştı.

9 Ocak’tan kısa süre önce, Putilov işletmelerinde ekonomik istemlerin söz konusu olduğu bir grev başlamıştı. O zamanlar işçilerin yaşamı ağır ve umutsuzdu, Rusya, Rus-Japon savaşında Çarlık ordusunun utanç verici yenilgisi yüzünden sarsılmıştı. Köyler kaynıyor, orada burada köylü huzursuzlukları başgösteriyordu. Köylü kadınlar, yeniden asker toplanacağı zaman, Çarlık makamlarına karşı çıkmışlardı. Mali durum çok kötüydü. Sanayiciler, Çarizmin bürokratik kokuşmuş politikası çıkmaza girdiği için huzursuzdu.

Bu genel huzursuzluğun için için yanan ateşi, şimdi Putilov işletmelerindeki grev kıvılcımıyla alev almıştı. Bu, 1904 Noeli’ndeydi. O günlerde Çarlık hükümeti papaz Gapon’u kullanırken, nasıl tehlikeli bir oyuna girdiğini korkuyla anlamıştı. İşçi kitleleri Gapon’u köşeye sıkıştırıyor ve Bolşeviklerin proletaryaya gösterdiği kendi sınıflarının çizgisine giriyorlardı. Gaponcu kulüplerde her gün gösteriler yapılıyor, Rusya’da işçilerin aldığı ilk kitle kararları kabul ediliyordu. Tümüyle şaşkın durumda olan polis, Gapon’un işçilerini dağıtsın mı yoksa işçi kitlelerine karşı tehlikeli provokasyon oyununu sürdürsün mü bilemiyordu.

Devrimci dalga kabarıyor ve gittikçe şiddetleniyordu. İşçi banliyölerinde gençlik Varszayianka’yı söylemeye başlamıştı. Buna rağmen daha az ateşli yaşlı işçiler, papaz Gapon’la birlikte, doğrudan Çar Baba’ya gidilmesini, işçi halkın zorluklarının iletilmesini söylüyorlardı. Memurlar ve açgözlü toprak sahiplerinden oluşan duvar aşılarak, Çar’a giden yol açılmalıydı.

O günlerde Bolşevikler ne yapıyor, ne düşünüyorlardı? Lenin uzakta, yurtdışındaydı. Kitleler içinde illegal çalışan Bolşevikler arasında o sıralar tam bir uyum yoktu. Bir bölümü, işçileri bu sinsi tuzağa düşmekten korumak, savunmasız işçi kitlelerinin katledilmesine izin vermemek, işçilerin, Gapon’un peşine takılarak mütevazı başvuru sahipleri olarak Çar’a çıkmalarını engellemek gerektiği görüşündeydiler. Diğerlerine göre, işçi çığı bir kez yuvarlanmaya başlamıştı, artık durdurulamayacağı için kurban vermek kaçınılmazdı, ne var ki kitle sokağa dökülürse, bizim yerimiz onların yanı olmalıydı. İşçilerin ilk eylemi böylesine acıklı, ama devrim yolunda unutulmaz bir ders olacaktı.

6 Ocak’ta işçiler karar almıştı: “Saray’a gidiyoruz”. 7-8 Ocak günlerinde hazırlıklarını tamamladılar. Çar hükümeti şaşkınlığından ne yapacağını bilemiyordu. Çar korkusundan ailesiyle birlikte Zarskoye Selo’ya gitmişti. Savunmasız işçilerin istek mektubunu nasıl alabilirdi. Yerine, acılarla sınanmış kitlenin basit isteklerini tüfek salvosuyla yanıtlasınlar diye, güvenilir jandarma süvari bölüğünü ve hassa alayı birliklerini bırakmıştı.

9 Ocak’ta [22 Ocak’ta] hava güneşli ve soğuktu. Yoksullar, Petersburg’un her yanından uçsuz bucaksız kollar halinde saraya akın ediyorlardı. Gösteri korteji eski Petersburg’u bir örümcek ağı gibi sarmıştı. Nihayet halk sarayın önüne toplanıp beklemeye başladı; bir saat iki saat bekledi sabırla. Acaba Çar görünecek miydi? Dilekçeyi, işçilerin Çar’a ilettikleri istek mektubunu kim alacaktı?

Fakat Çar görünmedi. Savunmasız halkın isteklerine yanıt olarak bir sinyal borusu duyuldu. Soğuk kış havasında alışılmadık ve neşeli bir sesti bu. İster istemez birbirimize baktık.

“Bu da ne?” diye sordu yanımızdaki biri.

“Daha iyi yerleşmeleri için birliklere işaret verildi” diye yatıştırıcı bir açıklama yaptı kalabalıktan biri.

Kaygılı ve gergin bekleyiş sürüyor. Peş peşe duyulan sinyal sesi birlikleri hareketlendirdi. İnsanlar gülümsüyordu. Silahsız kalabalık, soğuk yüzünden bir ayağından diğer ayağına geçerek bekliyor, bir şeyler umut ediyordu. Sonra üçüncü bir sinyal sesi daha duyuldu ve ardından garip bir gürültü koptu. Neydi bu? Ateş mi ediliyordu? “Bir şey yok” dedi biri, “yalnızca manevra fişekleri”. Fakat yanı başımızda insanlar düşüyordu yere… Kadınlar, çocuklar. Çocuklar, Aleksander bahçesinin parmaklıklarından aşağıya, vurulan serçeler gibi kayıp yüzükoyun düşüyorlardı. “Hayır hayır korkmayın bir rastlantı sadece”. Halk inanmak istemiyor. Oysa Çarlık jandarmaları halka karşı saldırıya geçmişlerdi bile.

Kanlı Pazar’a ölü ve yaralı binlerce kurban verildi. Ne var ki Çar’ın uşakları kurşunlarıyla sadece Çar’ın “kulları”nı öldürmediler. Onların hesap edemedikleri şey, bu kurşunların, aynı zamanda, geniş işçi kitlelerinin güvenini ve onların Çarlık iktidarından adalet beklenebileceği inancını da öldürdükleriydi. Bu günden sonra Rusya, bir başka Rusya, yeni bir Rusya olmuştu. Böylece 9 Ocak, toprak sahipleri ve burjuvazinin eski Rusya’sına karşı emekçi kitlelerin büyük hareketini başlattı…

Aleksandra Kollontai

[Kaynak: Birçok Hayat Yaşadım, İnter Yayınları, s. 97-100.]

0 Yorum: