11 Kasım 2020

,

Menşevik Savunmacılar



Aşağıdaki belge, Petrograd’da çıkan Menşevik savunmacıların gazetesi Birlik’in [Edinstvo] yayın yönetmeni tarafından kaleme alınmıştır. Bolşeviklerin iktidarını eleştiren yazı, gazetenin 27 Ekim 1917 tarihli nüshasında yer almıştır. Savunmacılar grubunun başında Plehanof bulunmaktadır. “Savunmacılık” siyaseti ise savaş süresince hükümetin savunulması ile ilgilidir.

● ● ●

 

İktidar ele geçirildi. İç savaş ilân edildi. Savaş ilânı, silâhlı düşman Petrograd kapılarına dayandığı, Rusya’nın ümitsizlikle boğuştuğu bir dönemde gerçekleşti.

Bu yaşanan olayları ahlakî açıdan değerlendirmeyeceğiz. Zira bu tür bir değerlendirmenin hiçbir faydası olmayacaktır. Yaşananlar tüm çıplaklığı ile ortadadır. Karşımızda duran, bir ahlak meselesi değil, güç meselesidir. Sonuçta bu mesele, güç kullanılarak çözüme kavuşturulacaktır.

Bolşevikler planlarını hiçbir itirazla karşılaşmadan uygulamayı bildiler, çünkü kitleler ve ordunun belirli bir kesimi, süreç içerisinde ahlakî açıdan zafiyete uğramıştı. Bu zafiyet, bir dizi sebepten kaynaklanıyordu. Ortada kararlı ve sağlam duran bir hükümet yoktu, yurttaşların canları ve malları tehlikedeydi, halk, bitmek bilmeyen savaştan, bilhassa yenilgilerden bıkmıştı, ayrıca ekonomik yıkım yiyecek sıkıntılarına yol açmaktaydı.

Bolşevikler, sağlam bir iktidar, ekmek ve savaşı sonlandırma vaadinde bulundular. İşte şimdi hesap görme vakti gelip çattı. Vaatlerini yerine getirebilecekler mi, göreceğiz.

Söylenenlere göre Lenin’in sovyet kongresinde yaptığı ilk konuşmayı dinleyen askerler ve bahriyeliler, büyük hayal kırıklığına uğramışlar. Lenin, “biz savaşan güçlere barış öneriyoruz” demiş. Peki ya bu devletler koşullarımızı reddederlerse? O zaman ne olacak?

Böylesi bir durumda sadece Almanya ve müttefikleriyle değil, Fransa, İngiltere ve Amerika ile belki de sadece Amerika’yla savaşacağız. Böyle daha iyi mi olacak? Bolşevik beylerden beklenen bu mu?

Lenin, ekmek vaat ediyor, ekmeği hiç gecikmeden temin edeceğini söylüyor. Oysa ilk vaatte olduğu gibi bu vaat konusunda da işler hiç iç açıcı durumda değil. İlk gün Bolşevik beyler, gıda tedariki bakanlığı aracılığıyla şunu söylediler: “Mevcut koşullarda ülkeye ve orduya yiyecek tedarik edilememektedir.” Bunun üzerine sovyetlerin sürece müdahale etmesine mani olundu. Artık uzun zamandır çile çeken başkentimiz, açlık yüzünden günbegün eriyip bitiyor. Bu konuda söylenecek başka bir söz yok.

Sağlam iktidardan söz ediyorlar bir de! Böylesi bir iktidarın elde edilebilmesi için bir hükümetin en geniş toplumsal zemine dayanması, demokrasi kurumları kadar zengin sınıfların kamusal alanda inşa ettikleri örgütleri temel alması gerekir. Oysa bugün bu tarz bir koalisyondan söz edilemez. Ortada sadece Bolşevik hükümete teslim olmayı reddeden çalışma bakanlığı ve gıda tedariki bakanlığı gibi ayrı duran devlet kurumları var.

Sovyet kongresi, Bolşeviklerin beklentilerini karşılamadı, çünkü delegelerin büyük bir kısmı, tüm sosyalist partilerin, cephe örgütlerinin vs. temsilcileri kongreyi terk etti.

Genel oy hakkının uygulamada olduğu Petrograd kent meclisi, Lenin’e karşı çıktı. Peki Moskova ve diğer kentler ne diyor? Siperlerdeki çoğunluk ne diyor? Kazaklar ne diyor?

Leninist “deney”in hızla utanç verici bir akıbete doğru sürükleneceğini görmek için falcı olmaya gerek yok. Gelgelelim bu kaçınılmaz akıbete doğru giderken Rusya’daki yurttaşlar, bir seyirci gibi, olan biteni eli kolu bağlı seyredemez, seyretmemeliler. Bu “deney”e hızla son verilmesi noktasında katkıda bulunmak ve bir daha böylesi bir teşebbüsün yaşanmamasını sağlamak, tüm yurttaşların sorumluluğundadır.

27 Ekim 1917
Petrograd

[Kaynak: Competing Voices from the Russian Revolution, Yayına Hazırlayan: Michael C. Hickey, Greenwood, 2011, s. 480-481.]