Menşevik Savunmacılar ve Ekim Devrimi
Aşağıdaki
belge, Petrograd’da çıkan Menşevik savunmacıların gazetesi Birlik’in [Edinstvo]
yayın yönetmeni tarafından kaleme
alınmıştır. Bolşeviklerin iktidarını eleştiren yazı, gazetenin 27 Ekim 1917
tarihli nüshasında yer almıştır. Savunmacılar grubunun başında Plehanof
bulunmaktadır. “Savunmacılık” siyaseti ise savaş süresince hükümetin
savunulması ile ilgilidir.
● ● ●
İktidar ele geçirildi. İç savaş ilân edildi. Savaş
ilânı, silâhlı düşman Petrograd kapılarına dayandığı, Rusya’nın ümitsizlikle
boğuştuğu bir dönemde gerçekleşti.
Bu yaşanan olayları ahlakî açıdan
değerlendirmeyeceğiz. Zira bu tür bir değerlendirmenin hiçbir faydası
olmayacaktır. Yaşananlar tüm çıplaklığı ile ortadadır. Karşımızda duran, bir
ahlak meselesi değil, güç meselesidir. Sonuçta bu mesele, güç kullanılarak
çözüme kavuşturulacaktır.
Bolşevikler planlarını hiçbir itirazla
karşılaşmadan uygulamayı bildiler, çünkü kitleler ve ordunun belirli bir kesimi,
süreç içerisinde ahlakî açıdan zafiyete uğramıştı. Bu zafiyet, bir dizi sebepten
kaynaklanıyordu. Ortada kararlı ve sağlam duran bir hükümet yoktu, yurttaşların
canları ve malları tehlikedeydi, halk, bitmek bilmeyen savaştan, bilhassa
yenilgilerden bıkmıştı, ayrıca ekonomik yıkım yiyecek sıkıntılarına yol
açmaktaydı.
Bolşevikler, sağlam bir iktidar, ekmek ve savaşı
sonlandırma vaadinde bulundular. İşte şimdi hesap görme vakti gelip çattı. Vaatlerini
yerine getirebilecekler mi, göreceğiz.
Söylenenlere göre Lenin’in sovyet kongresinde
yaptığı ilk konuşmayı dinleyen askerler ve bahriyeliler, büyük hayal kırıklığına
uğramışlar. Lenin, “biz savaşan güçlere barış öneriyoruz” demiş. Peki ya bu
devletler koşullarımızı reddederlerse? O zaman ne olacak?
Böylesi bir durumda sadece Almanya ve
müttefikleriyle değil, Fransa, İngiltere ve Amerika ile belki de sadece Amerika’yla
savaşacağız. Böyle daha iyi mi olacak? Bolşevik beylerden beklenen bu mu?
Lenin, ekmek vaat ediyor, ekmeği hiç gecikmeden
temin edeceğini söylüyor. Oysa ilk vaatte olduğu gibi bu vaat konusunda da
işler hiç iç açıcı durumda değil. İlk gün Bolşevik beyler, gıda tedariki
bakanlığı aracılığıyla şunu söylediler: “Mevcut koşullarda ülkeye ve orduya
yiyecek tedarik edilememektedir.” Bunun üzerine sovyetlerin sürece müdahale
etmesine mani olundu. Artık uzun zamandır çile çeken başkentimiz, açlık
yüzünden günbegün eriyip bitiyor. Bu konuda söylenecek başka bir söz yok.
Sağlam iktidardan söz ediyorlar bir de! Böylesi
bir iktidarın elde edilebilmesi için bir hükümetin en geniş toplumsal zemine
dayanması, demokrasi kurumları kadar zengin sınıfların kamusal alanda inşa
ettikleri örgütleri temel alması gerekir. Oysa bugün bu tarz bir koalisyondan
söz edilemez. Ortada sadece Bolşevik hükümete teslim olmayı reddeden çalışma bakanlığı
ve gıda tedariki bakanlığı gibi ayrı duran devlet kurumları var.
Sovyet kongresi, Bolşeviklerin beklentilerini
karşılamadı, çünkü delegelerin büyük bir kısmı, tüm sosyalist partilerin, cephe
örgütlerinin vs. temsilcileri kongreyi terk etti.
Genel oy hakkının uygulamada olduğu Petrograd kent
meclisi, Lenin’e karşı çıktı. Peki Moskova ve diğer kentler ne diyor? Siperlerdeki
çoğunluk ne diyor? Kazaklar ne diyor?
Leninist “deney”in hızla
utanç verici bir akıbete doğru sürükleneceğini görmek için falcı olmaya gerek
yok. Gelgelelim bu kaçınılmaz akıbete doğru giderken Rusya’daki yurttaşlar, bir
seyirci gibi, olan biteni eli kolu bağlı seyredemez, seyretmemeliler. Bu “deney”e
hızla son verilmesi noktasında katkıda bulunmak ve bir daha böylesi bir
teşebbüsün yaşanmamasını sağlamak, tüm yurttaşların sorumluluğundadır.
27 Ekim 1917
Petrograd
[Kaynak:
Competing Voices from the Russian
Revolution, Yayına Hazırlayan: Michael C. Hickey, Greenwood, 2011, s. 480-481.]