01 Kasım 2019

,

Benim Annem Cumartesi


“Ben bir anayım, benim sesimi duymak zorundasınız, beni dinlemek zorundasınız.”

Ne yürek yakan bir söz, bir anaya bunları söyletmek, bu acıyı yaşatmak, hele ki yaşatanların da bir ananın evladı olduğunu düşünmek ne acı.

On dört ana, Nisan 1977’de Arjantin yönetimi tarafından tutuklanan çocuklarının akıbetini öğrenmek için koyuldu yola. Tek amaçları, yazdıkları mektupları Diktatör Videla’ya ulaştırmaktı. İzin verilmedi. Bunun üzerine analar da Buenos Aires’teki Plaza De Mayo’da (Mayıs Meydanı’nda) toplandı.

Polisin zulmüne uğradılar. Ama yanıldı zalimler, ne kadar üzerlerine gittiyseler anaların, yaptıkları çeliğe su vermek gibi daha da sağlamlaştırdı, biledi anaların acıyla yoğrulan yüreklerini.

Her Perşembe Plaza De Mayo meydanında toplandı analar. Çığlıkları sınırları aştı, daha fazla dayanamadı faşist cunta, işledikleri kıyımlar birer birer gün yüzüne çıktı. Tutuklu yüzlerce hamile kadının doğum sonrası uyuşturularak uçaklarla okyanusa atıldığı ortaya çıktı. Ve buna “ölüm uçuşları” adını vermişti faşistler.

256 çocuk tespit edildi, 137’si biyolojik ailelerine teslim edildi. Bu, onda biri etmezdi kayıpların, daha binlercesi vardı bulunmayı bekleyen. Bazıları bulundu, çoğu ise hâlâ kayıp.

Bu ne ilk oldu, ne de son. Bolivya’da, Brezilya’da, Şili’de, Paraguay’da, Uruguay’da, Filistin’de, Türkiye’de binlerce evlat analarından koparıldı. Faşist yönetimler hiçbir vicdanî olgunluk göstermeden, tüm dünyanın gözleri önünde katliamlarını gerçekleştirdiler.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Madde 11:1’de denir ki: “Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu tespit edilmedikçe, suçsuzdur.” Ve Madde 5’de denir ki: “Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.”

Katliamların işlendiği ülkeler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalamış ve kabul etmiş ülkelerdi. İt iti ısırır mı? Söz konusu olan yurtseverler olunca, yapılan zulümde göz ardı edildi BM’de.

Ne kadar analarımız yüreklerini acıya yurt etseler de, Hüseyin İnan’ın dediği gibi, “Bu kavga biz olmasak da devam edecektir. Yurtsever analar var oldukça devam edecektir. Kısacası: anaların rahmine el atılamayacağına göre, mutlaka devam edecek ve başarılacaktır.”

Bilinsin ki yaşatılan acılar bizi daha fazla devrimin kucağına itiyor.

Can Şahin
1 Kasım 2019

0 Yorum: