Shire’ın asıl söylediği şey nedir? Bu soruya cevap
vermek için biraz tarihten bahsetmek gerekiyor. Siyonizm Nekbe anlaşılmadan
anlaşılamaz. Nekbe, 1948’de İsrail’in kurduğu günden itibaren 750.000 Filistinlinin
topraklarından ve evlerinden kovulmasıdır. Filistinli, İsrailli ve başka
ülkelerden tarihçiler, Nekbe’nin tarihini kapsamlı bir biçimde belgelediler.
Ben, Siyonizmi onunla kurduğum ilişki üzerinden
biliyorum. Yaptığım ve unutmak istediğim birçok şey var. Gençken ben de kendimi
Siyonist (sosyalist feminist Siyonist) olarak tanımlıyordum. Ta ki Siyonizmi
Yahudilerin yürüttüğü ulusal kurtuluş hareketi olduğuna dair tasavvurumun
yanlış olduğunu idrak edene kadar. Sonrasında ben Siyonizm adı altında Filistinlilerin
topraklarının çalındığını, bir halkın özgürlük ve ulusal kurtuluş hakkının
inkâr edildiğini öğrendim. Onun için ana mesele, Yahudi olanlara Filistinliler
karşısında imtiyaz bahşetmekten ibaretti. Mesele sadece 1967’den itibaren
İsrail ordusunun Filistin topraklarını işgal etmesi değil, devletin oluşumu
öncesinde ve bu oluşum süresince yaşananlar ve bugün de yaşanmaya devam
edenlerle ilgiliydi.
Nekbe, İsrail ve ABD’de pek takdir görmeyen daha
doğrusu inkâr edilen bir mesele. Temelde bu iki ülkede Yahudilerin sığınağı
olarak görülen İsrail’in kurulmasına odaklanılıyor ve Filistin halkının
mülksüzleştirilmesi tümüyle gözardı ediliyor.
Oysa Nekbe, salt geçmişle ilgili değildir ve hâlen
daha devam ediyor. Filistinli erkekler, kadınlar ve çocuklar topraklarından ve
evlerinden sürülüyorlar, onların en temel hak ve özgürlükleri ellerinden
alınıyor. İsrail’in yürüttüğü ırk ayrımcılığı toplumsal dokuyu ilmek ilmek
dokuyor ve en zorba biçimleriyle uygulanıyor. Ev yıkımları, yerleşim
inşaatları, toprak müsadereleri, tutuklamalar, tutsaklara yapılan işkenceler ve
askeri saldırılar Filistinlilerin her gün maruz kaldığı hususlar. Eğitim,
sağlık, istihdam imkânlarından yoksun kalma ve onurlu bir hayat yaşayamamak
zaten olağanlaşmış.
İşte Shire’daki feminizm, Filistinli kadınların
kontrol noktalarında doğum yapmak zorunda kalmalarını, ırkçı İsrailli
yetkililerden gerekli izin alamadıkları için evlerinin yıkılmasını,
Filistinlilerin yaşadıkları yer yerde sistematik bir ırk ayrımcılığı ile
yüzleştiklerini, annelerin, babaların İsrail askerlerinin veya yerleşimcilerin
çocuklarını yaralayacağı, tutuklayacağı veya öldüreceği korkusuyla yaşadığını
asla görmüyor.
Siyonizm ve İsrail, hayatın tüm yönlerinde
Filistinli erkek ve kadınları kenara itiyor ve Yahudilere imtiyazlar
bahşediyor. Shire’ın kendi feminizmine uygun bulduğu Yahudi devleti ve Siyonizm
işte bu.
Siyonistlerin feminist hareket içerisinde yer alıp
alamayacağını sormak yerine, onun asıl sorması gereken soru şu: Feminist
olduğunu, ataerkilliğin gücüne ve tüm zulüm biçimlerine karşı çıkan bir adalet
ve kurtuluş hareketi olarak feminizme destek verdiğini söyleyen birinin eşitlik
ve adalet gibi en temel değerleri inkâr eden bir hareket olarak Siyonizme
destek sunması nasıl mümkün olabilir?
Kadınlar günü grevinin kökleri,
özgürlükçü ve çok boyutlu olan sömürge karşıtı feminizme dayanıyor. Bu
feminizm, temelleri itibarıyla toplumsal dönüşüme bağlıdır ve “onlarca yıl
süren ekonomik eşitsizliğe, ırksal ve cinsel şiddete, ülke dışında yürütülen
savaşlara karşı çıkar.” Eğer Shire, bu türden ilham ve umut veren hareketin
parçası olmak istiyorsa, Siyonizme destek vermek yerine, Filistin ve İsrail’de
yaşayan tüm insanlara eşit haklar verilmesi talebini tüm dünyada dillendiren,
sayıları giderek artan kadına ve Filistinlilerin öncülük ettiği, adalet
mücadelesi veren halk hareketine yoldaş olmalıdır. Bu yoldaşlıktan daha
feminist bir şey var mıdır?
Donna Nevel
13 Mart 2017
13 Mart 2017
0 Yorum:
Yorum Gönder