Hasan Nasrallah’ın cenaze töreninin gerçekleştirildiği stadyumda komünistlerin
kızıl bayrakları dalgalanıyordu. Bu bayrakları taşıyanlar, “yoldaş”larının, son
beynelmilel liderlerden birinin hüzün yüklü cenazesine iştirak etmek için
dünyanın dört bir yanından geldiler.
İki
gündür basın kuruluşları, bu istisnai olayla ilgili haberler geçiyor. İrlanda’dan,
Brezilya’dan, Tunus’tan, Amerika’dan ve Afrika’dan gelen insanlarla röportajlar
gerçekleştiriyor.
Peki
bu insanlar neden geldiler?
Röportajlardan
birinde şu söyleniyor:
“Emperyalizme
karşı mücadelenin ve devrimlerin tarihini incelediğinizde karşınıza ışıl ışıl
parıldayan insanlar çıkıyor, Seyyid Hasan Nasrallah bu insanlardan biri.”
Bir
başkası, “dünyayı kurtarmaya dair düşünceleri olan biriydi o” diyor. İrlandalı
bir eylemci, onun “gerçek bir beyefendi” olduğunu söylüyor.
Bunlar,
özgür dünyanın insanları. Nasrallah’ın konuşmalarında bahsini ettiği kişiler. Onun
bilincinde, dilinde ve kaleminde bu insanlar vardı. Onlar, doğrudan hitap
ettiği “yoldaşlar”ıydı. Soykırımı redde tabi tutup İsrail’i mahkûm etmek için
politik baskı uygulanmasını talep ettiğinde, bu insanları başkentlerinde eylem
yapmaya çağırıyordu.
Bu
anlamda, mesele belirli bir yerelliğin ürünü ama zamanla kozmik bir boyut
kazanmış. Bugün olan bu. Biz, bu insanları Columbia Üniversitesi’ndeki oturma
eylemlerinde, parklardaki gösterilerde, Filistin ve Hizbullah bayrakları taşırken
görüyoruz.
İstisnai
liderler, varolmadıkları koşullarda bile politika yapmayı sürdürürler. Onların etkisi
yok olmaz. Tutku, en üst seviyede varlığını sürdürür. Dünyanın özgür insanları,
sömürgecilik karşıtları, İsrail’den nefret edenler, bugün göz yaşı döktüler,
ama bu acıyla yüklü momentte herkes, Hizbullah’ın cenazede kullandığı “Ahde
bağlıyız” sloganını her bir ağızdan attı.
Asıl
mesele de bu ahit. Filistin’in kurtuluşu. Frantz Fanon’un tabiriyle, “toprağa eziyet
edenler”den yana düşmemek. İnsandaki yara, o çekilen çileler, devrimci bir
fırsatı doğuruyor. Mesele, bu haliyle yeni bir içeriğe kavuşuyor. Bu yenilenmeyle
birlikte, Seyyid’in “Bizi kimse yenemez” sözü kendisine bir beden buluyor. Ölüm,
diriliş anına dönüşüyor.
Bu
adam, ömrü boyunca birçok kurtuluş hareketi açısından uzlaşmazmış gibi görünen
şeyleri sentezlemeyi bilmiş bir isim. Nasrallah, iki boyutu ahenkli kılmayı
bildi. Böylelikle herkesin sırtına önemli bir görev yükledi.
O
muhteşem bir insandı. Bugün dünyanın özgür insanları o bayrakları onun anısına
taşıyor. Bu da Nasrallah’ın bir dünya lideri olduğunu kanıtlıyor. O 85 tonluk
patlayıcı, Amerika ve BM desteğiyle bu sebeple patlatıldı.
Bugün
o stadyumdaki cenaze töreninde komünistlerin kızıl bayrakları
dalgalandırılıyordu. Nasrallah’ın hayaleti aramızda dolaşıyor, katillerini
korkutuyor. Beyrut üzerinde uçan savaş uçakları bu korkunun en iyi kanıtıdır. Dünyanın
özgür insanları, yoldaş komutanlarını katleden uçağın sesini hiç unutmamalı,
sesin sahibini tanımalıdır.
Paul Mahluf
24 Şubat 2025
Kaynak
1 Yorum:
Mazlumlar kardeştir❤️❤️❤️❤️❤️
Yorum Gönder