Hasta
ziyaretinde bulunmak ya da günümüz teknolojisinde telefon açıp “geçmiş olsun”
demek gibi dayanışma bildiren sözler, içinde yetiştiğimiz halkın gelenekleri
arasındadır. Hastalığın ve kötü durumların geçmiş olmasını dilemek, aynı
zamanda muhatabınızın sizin için değerli olduğunun beyan edilmesidir.
Şimdi
bu sözün neden bir yazı konusuna dönüştüğünü açıklamak gerekir. “Radikal”
demokrasi partisi “eşbaşkanı” milliyetçi parti liderini telefonla arayıp geçmiş
olsun dileklerinde bulunuyor. Ülkemizin ona ihtiyacı olduğunu söylüyor. Aslında
bu, yeni bir durum değil. Bugün, dünün tekrarıdır ve fotoğrafa yansıyan kare 15
yıl öncesine aittir.
Yıllar
önce radikal demokrasi hareketine kendi içinden geliştirilen ilkesel
muhalefetçiler birer birer tasfiye edilmişti. Bu süreç, yirmi yıl öncesine
kadar sürdürüldü. Her tasfiye edilen grup, görüşlerinin yaşam tarafından
doğrulanacağını, orta vadede haklılıklarının tarihe geçeceğini belirtmişti.
Öyle de oldu.
45
yılda neler geçti? Artık hiçbir Kürt sol siyaset çevresi kalmadı. Bölgede sol
adına hiçbir çevreye siyaset hakkı tanınmadı. İstanbul’da solun kendi kurduğu
mahallelere kadar müdahale edilmeye çalışıldı, sol çevreler IŞİD’le ve
faşistlerle bir tutuldu. 2005 sonrası süreçte sendikalar delege üstünlüğüyle
bitirildi. Bu siyasi çevrenin sendikal bürokrasisiyle ve aldıkları grev
kararlarıyla kamu emekçileri ihraç edildi.
Kürtler,
umutsuzluğa ve güvensizliğe sürüklendiler. Peşine taktığı sol yüzünden bugün
Karadeniz’de halk, sola karşı güvensizlik duyuyor.
Adını
koymak gerek: Solun topyekûn tasfiyesi, adım adım bu şekilde gerçekleşti. Hem
sol hem de Kürtler, yanlış siyasetin peşinde, tüm demokratik ve mücadeleci
dinamizmini yitirdiler. Peşine takılmayan sol “ulusalcı, şoven, Kemalist” ilan
edilirken, bugün gelinen nokta, milliyetçi partiye tespih hediye etmek ve
ülkenin ihtiyacı diye onlara moral aşılamak.
Bugün
Eğitim Sen’e her emekçi şunu sormalıdır: 10 Ekim sonrası işyeri panolarına
Ankara Garı önünde katledilen insanların fotoğraflarının yer aldığı afişler
asılırken, Kamu Sen buna hangi afişlerle karşılık verdi?
Evet,
geçmiş olsun, radikal demokrasi hareketinin, sendikalarının ve solun
ideolojik-politik iflası gerçekleşti. Ortada hasta siyaset var.
İlkeli
olmak ve ilkesel duruşla öngörüde bulunmak, orta ve uzun vadede kazandırır.
Durduğumuz yerden eminiz. Sürekli güncellenen ittifaklara sahip değiliz.
Ülkemizi seviyoruz ve ittifakımız ise din, dil, kültür, mezhep, yöre fark
etmeksizin, ülkemizin emekçileriyledir. Radikal bir demokrasiye, değil adil ve
eşit düzene ihtiyaç duyuyoruz. Bu çevrelerin ittifakları bitmez. Keçiburcu’nda
renkli tabutlarla hafıza sergisi açılır, TÜSİAD’da halay çekilir, İmamoğlu’na
ve Kılıçdaroğlu’na oy istenir, İdris-i Bitlisi ve Malazgirt üzerinden ittifak
güncellenir, Gezi’de tüm STK’lar alana çağrılıp sonra ortadan kaybolunur,
hiçbir güvenlik önlemi alınmadan, üç aylık güvensizlik ortamına rağmen,
insanlar Ankara Garı önüne çağrılır.
Tüm
bu sürece rağmen yaşanan güncel durum itibariyle emek ve özgürlük ittifakında
yer alıp kendilerine “sol ve sosyalist” diyen partiler bu ittifaktan
çıkmazlarsa, sınıf uzlaşmacısı ve burjuvazinin ortaklarıdır. Ki zaten
çıkamazlar. O zaman onlara da geçmiş olsun.
Hâlen
bu sendikalarda, partilerde, çevrelerde kalan insanlar varsa ve bu kadarına “tamam”
diyorlarsa, bu çevrelerle yan yana gelmek sınıfa ihanettir. Yan yana
gelmeyeceğiz.
Çözüm,
emekçilerin kendi ellerindedir. Bu çözümün gerçekleşmesi için de önce gerçek
kabul edilmelidir. Tarihe ve güncel duruma rağmen birileri hâlen çıkıp solculuk
oynamaya çalışıyorsa, sınıf bilinci olan her emekçinin tarihsel sorumluluğu bu
gerçeği her platformda dile getirmektir.
S. Adalı
14 Şubat 2025
0 Yorum:
Yorum Gönder