12 Şubat 2025

,

Eleştiriye Dair


Bize mevcut sendikaların, partilerin, çevrelerin güvenilir oldukları, her birinin de geçmişte ödedikleri bedellerle bugüne geldikleri, temellerinin sağlam oldukları, bu yüzden de eleştiri oklarını sivriltmenin mücadeleye zarar verdiği söyleniyor. Bu tam bir safsatadır. Öncelikle bir sınıf hareketinin umut ve güven vermesi iki noktadan anlaşılabilir. Doğrudan pratik açısından üretimlerine bakmak gerekir.

Sendikal bürokratların ördüğü ve öremediği sendikal eylem pratikleri, o sendikanın yukarıdan aşağıya mücadele biçimini ve hattını ortaya çıkarır. İkinci nokta ise bir sınıf hareketinin insan yapısıdır ki onu da o çevre verir.

Artık Marksist bir ölçüde ideolojik hattı tartışmanın zamanı çoktan geçti. Diyalektik gereği ahlak da ideolojiktir. Ortada ahlaki bir sorun var. Bizim dertlerimizle solun ve sendikalarının dertleri arasında uçurum var. Nedir bu ahlak sorunu?

Bir sendikanın yöneticisi, bar-meyhane açıyorsa bu ahlaki bir sorundur. Sendika üyesi, özel ders peşinden koşup sınıf mücadelesine güven duymuyorsa da bu da bir sorundur. Sendika üyesi, ev alıp onu da eşyalı duruma getirdikten sonra ev kiralarının 15-16 bin bandında olduğu dönemde “25 bin ama bizim üyelere 20 bin” diyorsa ki bunu da sendika WP grubunda açıkça yapıyorsa, o dönem maaşın yarısını kira olarak talep ediyorsa bu ahlaki sorundur. Sendika üyesi ya da partiliye “yoldaş” dediği insan evini “kiracı” olarak bile açmıyorsa bu yozlaşmadır.

Ülkede açlığın sefaletin kol gezdiği ortamda teknede ve otelde kokteylle dünya öğretmenler günü kutlanıyorsa, alkolsüz hiçbir etkinlik düzenlenemiyorsa, sendika şubeleri feminizm ve yoga salonuna dönüştürülüyorsa bu yozlaşmadır. Yoldaşlıktan yozdaşlığa geçiş böyle gerçekleşiyor.

Ortak ev satın alıp Airbnb denilen kiralama uygulamasıyla para kazanan şube yöneticilerinin olduğu yerde program değil ahlak tartışmaya açılmalıdır. Birey ayrı, yönetici ayrı ele alınmalıdır. Birinde kendi yaşamı, diğerinde temsiliyet devreye girer. Birbirine araç satanlar, kafe açıp sendikal çevreyi oraya çekenler, ev alıp ev satarak para kazananlarla değil yoldaşlık, aynı yola bile çıkılamaz.

İhraçlara neden dayanışma fonu açılıyor tartışmasını sınıf temeli üzerinden açanların yönettiği sendikalarda sendikal bir hat oluşturup mücadele edilmedikçe o sendikalarda kalmanın da bir anlamı yok. Birileri ilkesel şekilde açlık grevi yaparken teknelerde alkol alanlar çöldeki insanın karşısında su içiyorlardır.

Ortada ahlaki bir sorun var. Dört üyenin bir delege seçip de genel oyun olmadığı yerde politik mülkiyetçilik ve yasakçılık vardır. Üyelerini ihraca götürecek grevin imzasını atan sendika başkanı “âkil insan” zoru görünce çareyi mültecilikte buluyorsa bunun adı üyeyi tuzağa çekmektir. Sınıf hareketi açısından hendek sürecinin de anlamı burada aranmalıdır. Mesele Kürtlükse, kaçan sendika başkanı kendi davasının kaçağıdır/kaçkınıdır.

Evet, ortada ahlaki bir sorun var. Sol ve sendikalar aracılığıyla emekçi sınıflar on yılı aşkın bir süredir tuzağa çekildiler. Marketler boykot edilmedi. Seküler kesimin ev sahibi olduğu semtler bir kamu emekçisinin maaşına denk kiralara ulaştırıldı, neden sol ses çıkarsın ki kira zammına!

Uyuşturucu kullanımına karşı rapor ve çalışma hazırlamayan sol ve sendikaların asıl gerçeği yozlaştırma politikalarının ucunun kendilerine dokunacağıdır. Nasıl bir laiklik kaygısı var ki solun ve seküler kesimin tüm meyhane ve barları açık. Kaldırıma masa atma üzerinden zabıtayla çıkan tartışmanın özü de sekülerlik-muhafazakârlık zemininden değil, rant üzerinden ele alınmadıkça emekçileri savunduğunu söyleyenlerin gerçek yüzü ortaya çıkarılamayacaktır.

Ortadaki ahlaki sorun, bir insanın arkadaşının kavgasına iştirak ettiğinde bile zordaki arkadaşı onu terk ederse bunun adı ihanettir. İnsanları Saraçhane’ye çağıran sendikalar, CHP’nin peşinden giderek alanı terk edip yuhalanmıştır. OHAL’de de Saraçhane’de emekçileri dövdüren bu sendikalardır. Bunun adı ihanettir. Eleştiri yapıcı değilmiş ama yapıcı eleştiri dosta sunulur. Sınıf ihaneti içinde debelenen bir avuç sendika bürokratına karşı eleştiri yapıcı olursa bunun adı da iç reformizmdir. O sendikalarda neler tartışıldığı ve ne ayak oyunları döndüğü açığa çıksa sorunun ne kadar ahlaki olduğu daha net anlaşılır. İnsanca yaşayacağımız düzenin gelmesini geciktiren her çevre ve sendika reformisttir.

Ahlak ve ilke sınırını aşanlara karşı hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız. Geçmişin bedellerini çiğneyenler, eleştirdiklerimizdir. Sınıf mücadelesinin ilkeleri ve bedellerle ürettiği değerler, bizim ahlak yasamızdır.

S. Adalı
11 Şubat 2025

0 Yorum: