Bize
mevcut sendikaların, partilerin, çevrelerin güvenilir oldukları, her birinin de
geçmişte ödedikleri bedellerle bugüne geldikleri, temellerinin sağlam oldukları,
bu yüzden de eleştiri oklarını sivriltmenin mücadeleye zarar verdiği
söyleniyor. Bu tam bir safsatadır. Öncelikle bir sınıf hareketinin umut ve
güven vermesi iki noktadan anlaşılabilir. Doğrudan pratik açısından
üretimlerine bakmak gerekir.
Sendikal
bürokratların ördüğü ve öremediği sendikal eylem pratikleri, o sendikanın
yukarıdan aşağıya mücadele biçimini ve hattını ortaya çıkarır. İkinci nokta ise
bir sınıf hareketinin insan yapısıdır ki onu da o çevre verir.
Artık
Marksist bir ölçüde ideolojik hattı tartışmanın zamanı çoktan geçti. Diyalektik
gereği ahlak da ideolojiktir. Ortada ahlaki bir sorun var. Bizim dertlerimizle
solun ve sendikalarının dertleri arasında uçurum var. Nedir bu ahlak sorunu?
Bir
sendikanın yöneticisi, bar-meyhane açıyorsa bu ahlaki bir sorundur. Sendika
üyesi, özel ders peşinden koşup sınıf mücadelesine güven duymuyorsa da bu da
bir sorundur. Sendika üyesi, ev alıp onu da eşyalı duruma getirdikten sonra ev
kiralarının 15-16 bin bandında olduğu dönemde “25 bin ama bizim üyelere 20 bin”
diyorsa ki bunu da sendika WP grubunda açıkça yapıyorsa, o dönem maaşın
yarısını kira olarak talep ediyorsa bu ahlaki sorundur. Sendika üyesi ya da
partiliye “yoldaş” dediği insan evini “kiracı” olarak bile açmıyorsa bu
yozlaşmadır.
Ülkede
açlığın sefaletin kol gezdiği ortamda teknede ve otelde kokteylle dünya
öğretmenler günü kutlanıyorsa, alkolsüz hiçbir etkinlik düzenlenemiyorsa,
sendika şubeleri feminizm ve yoga salonuna dönüştürülüyorsa bu yozlaşmadır.
Yoldaşlıktan yozdaşlığa geçiş böyle gerçekleşiyor.
Ortak
ev satın alıp Airbnb denilen kiralama uygulamasıyla para kazanan şube
yöneticilerinin olduğu yerde program değil ahlak tartışmaya açılmalıdır. Birey
ayrı, yönetici ayrı ele alınmalıdır. Birinde kendi yaşamı, diğerinde temsiliyet
devreye girer. Birbirine araç satanlar, kafe açıp sendikal çevreyi oraya çekenler,
ev alıp ev satarak para kazananlarla değil yoldaşlık, aynı yola bile çıkılamaz.
İhraçlara
neden dayanışma fonu açılıyor tartışmasını sınıf temeli üzerinden açanların
yönettiği sendikalarda sendikal bir hat oluşturup mücadele edilmedikçe o
sendikalarda kalmanın da bir anlamı yok. Birileri ilkesel şekilde açlık grevi
yaparken teknelerde alkol alanlar çöldeki insanın karşısında su içiyorlardır.
Ortada
ahlaki bir sorun var. Dört üyenin bir delege seçip de genel oyun olmadığı yerde
politik mülkiyetçilik ve yasakçılık vardır. Üyelerini ihraca götürecek grevin
imzasını atan sendika başkanı “âkil insan” zoru görünce çareyi mültecilikte
buluyorsa bunun adı üyeyi tuzağa çekmektir. Sınıf hareketi açısından hendek
sürecinin de anlamı burada aranmalıdır. Mesele Kürtlükse, kaçan sendika başkanı
kendi davasının kaçağıdır/kaçkınıdır.
Evet,
ortada ahlaki bir sorun var. Sol ve sendikalar aracılığıyla emekçi sınıflar on
yılı aşkın bir süredir tuzağa çekildiler. Marketler boykot edilmedi. Seküler
kesimin ev sahibi olduğu semtler bir kamu emekçisinin maaşına denk kiralara
ulaştırıldı, neden sol ses çıkarsın ki kira zammına!
Uyuşturucu
kullanımına karşı rapor ve çalışma hazırlamayan sol ve sendikaların asıl
gerçeği yozlaştırma politikalarının ucunun kendilerine dokunacağıdır. Nasıl bir
laiklik kaygısı var ki solun ve seküler kesimin tüm meyhane ve barları açık.
Kaldırıma masa atma üzerinden zabıtayla çıkan tartışmanın özü de
sekülerlik-muhafazakârlık zemininden değil, rant üzerinden ele alınmadıkça
emekçileri savunduğunu söyleyenlerin gerçek yüzü ortaya çıkarılamayacaktır.
Ortadaki
ahlaki sorun, bir insanın arkadaşının kavgasına iştirak ettiğinde bile zordaki
arkadaşı onu terk ederse bunun adı ihanettir. İnsanları Saraçhane’ye çağıran
sendikalar, CHP’nin peşinden giderek alanı terk edip yuhalanmıştır. OHAL’de de
Saraçhane’de emekçileri dövdüren bu sendikalardır. Bunun adı ihanettir.
Eleştiri yapıcı değilmiş ama yapıcı eleştiri dosta sunulur. Sınıf ihaneti
içinde debelenen bir avuç sendika bürokratına karşı eleştiri yapıcı olursa
bunun adı da iç reformizmdir. O sendikalarda neler tartışıldığı ve ne ayak
oyunları döndüğü açığa çıksa sorunun ne kadar ahlaki olduğu daha net anlaşılır.
İnsanca yaşayacağımız düzenin gelmesini geciktiren her çevre ve sendika
reformisttir.
Ahlak
ve ilke sınırını aşanlara karşı hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız. Geçmişin
bedellerini çiğneyenler, eleştirdiklerimizdir. Sınıf mücadelesinin ilkeleri ve
bedellerle ürettiği değerler, bizim ahlak yasamızdır.
S. Adalı
11 Şubat 2025
0 Yorum:
Yorum Gönder