21 Ağustos 2020

George Jackson Kardeş


Kara Panter Partisi’nin Düzenlediği Anma Töreninde

Halkın Hizmetkârı Huey P. Newton’ın

George Jackson Anısına Yaptığı Konuşma

 

İktidar halka.

Kara Panter Partisi üyesi şehit yoldaş George Jackson’a selam olsun.

Önce birçok insanın merak ettiği mesele, George Jackson ile Kara Panter Partisi arasındaki bağ konusunda bir açıklama yapmak istiyorum.

George’la 1967’de hapse girdiğimde tanışmıştım. Tabii bu fiziki bir tanışma değil, fikirler, görüşler ve kelimeler üzerinden gerçekleşmiş bir tanışmaydı. O dönemde George, Soledad Hapishanesi’ndeydi. Bense Kaliforniya Ceza Kolonisi’ndeydim. Ömrünün büyük kısmını geçirdiği hapishanede George efsanevi bir isimdi.

Ruhunu tanıdım önce. Sonra Kara Panter Partisi’ne katılmak istediğine dair söylentiler geldi kulağıma. İsteği üzerine general ve mareşal rütbesiyle Halkın Devrimci Ordusu’na üye yapıldı. Hapishanedeki örgütlenme çalışmalarının başına getirildi. Kendisinden devrimci bir örneklik sergilemesi istendi. Bu, bir kişinin yapabileceği, asla katledilemeyecek, en önemli şeydi.

Efsanevi bir isimdi o, ama aynı zamanda bir kahramandı. George Jackson benim kahramanımdı. George, mahkûmlar, politik tutsaklar, tüm insanlar için başvurulacak bir ölçüt hâline geldi. Halk için savaşan her bir askerin temel özellikleri olan sevgiyi, gücü ve devrimci gayreti sergilemeyi bildi. George, benim de sonradan tanıştığım mahkûmlara ilham verdi. Düşüncelerini pratiğe döktü, böylelikle ruhu capcanlı bir varlık hâline geldi.

Bugün George’un bedeni bizimle değil, ama fikirleri yaşadığı için onun ruhu da yaşamaya devam ediyor. Görüyoruz ki bu fikirler bizim bedenimizde, bizim evlatlarımız olan genç Panterlerin bedenlerinde cisimleştiği için hâlen daha capcanlı. Demek ki “devrim nesilden nesle bir bayrak gibi taşınacaktır” sözü doğru.

Bu, George’un mirasıdır. O mücadeleye devam edecek, ölümsüz olmayı sürdürecek. Çünkü biz halkın muzaffer olacağına inanıyoruz, biz halkın nesilleri kucaklayarak geleceğe doğru ilerlediği için muzaffer olacağını biliyoruz.

Peki George Jackson ne tür bir ölçüt getirmiştir? Öncelikle o korkusuz, kararlı, sevgi dolu, kendisini halkın davasına adamış güçlü bir insandı. George, bizim övgüyle söz etmemiz gereken bir hayat yaşadı. Ne kadar zulüm gördüğünün, ona ne tür yanlışlar yapıldığının bir önemi yoktu, o gene de halka olan sevgisini muhafaza etmeyi bildi. Halkın davası için hayatından vazgeçmek, tam da bu sebeple ona zerre acı vermedi.

Bizim dünyamızda, bilhassa hapishanelerde yaşanan çatışmaların ve şiddetin yaşandığı zemini bizzat devlet oluşturmuştur. ABD’nin başındaki muktedirler dünyayı terörize etmişlerdir. Devlet, herkesi öldürme hakkına sahip olduğunu söyleme cüretini gösterebilmektedir. Ölüm cezasını bir sopa gibi sallamakta ve onun yasal olduğunu söylemektedir.

Oysa doğanın kanunları gereği hiçbir ölüm cezası meşru ve yasal olamaz. O, soğukkanlılıkla işlenen bir cinayettir. Ölüm cezası her türden şiddeti tetikler, çünkü her insanın kendisiyle imza ettiği bir akit vardır ve buna göre ne pahasına olursa olsun kendisini hayatta tutmak ister. Yasal düzlemde bir devlet, insanı sadece hapsedebilir, bir süreliğine onu ıslah sürecine tabi tutabilir. Devlet yanlış yapsa bile kendisini düzelteceğini söyleyerek gene de belirli bir yasallık kuşanır. Ama ölüm cezasında böyle bir durum söz konusu değildir.

Bizim toplumumuzda asıl şiddet, polisin yapıp ettikleridir. Polis aynı zamanda cellât olarak iş görmektedir. Bizimse müzakere yürütme şansımız bulunmamaktadır. Onlar büyük bir cüretle çıkıp insanların mücadele içine girmeden hayatlarını kendilerine teslim etmelerini isterler. Bunu hiçbirimiz kabul edemeyiz. George Jackson, kendi hayatını, yoldaşlarının hayatını ve halkının hayatını koruma konusunda her şeyi yapma hakkına sahipti.

Öldükten sonra bile o, efsanevi bir isim ve kahraman olarak anılmaya devam etti. Zalimler bu gerçeği gördüler. Onun katlini örtbas edebilmek için George Jackson’ın otuz saniye içinde beş kişiyi, beş zalimi öldürdüğünü, üç kişiyi yaraladığını söylediler. Oysa bu, fiziken imkânsızdı.

George Jackson benim kahramanımdı. Dolayısıyla ben bu iddialarının gerçek olduğunu düşünüyorum. Onun bu işi yapacak güce sahip olduğunu düşününce mutlu oluyorum. Onlar George’u bir üstinsan hâline getirmişlerdi. Ve tabii benim kahramanım da ancak bir üstinsan olabilirdi.

Çocuklarımızı George gibi olsunlar, George gibi yaşasınlar, George gibi özgürlük için dövüşsünler diye yetiştireceğiz.

San Quentin’deki o korkunç günde yaptıkları, George’un bu dünyaya sunduğu son bildiriydi. Geride politik tutsaklar, ırkçı ve gerici Amerika’nın tüm mahkûmları için bir ölçüt bıraktı. O, dünyanın tüm kurtuluş ordularının eylem kılavuzlarına kayıt düşülecek bir ölçüttü. George, bize nasıl eylem koymamız gerektiğini gösterdi. Bu adaletsiz dünyanın silâhla nasıl eleştiribileceğini hepimize öğretti. Bu ölçüt doğru ve yerindedir, çünkü halk onu önemsemeyi ve kuşanmayı bilmiştir.

Ayrıca George, zalimin çok güçlü olduğunu ama yere çalınabileceğini bize eylemiyle anlattı. Zalim bize diz çöktürse de, kafamızı çizmeleriyle ezse bile, George onun artık fiziken yaşamasının imkânsız olduğunu bize gösterdi. Bir noktada zalimin bacaklarında takat kalmayacak, o da yorulacak, o vakit George Jackson ve halk onun diz kapaklarını un ufak edecek.

Şiddet için gerekli sahneyi ilk devlet kuruyor. Bazıları, bu türden bir fiziki çatışmayla aynı şiddeti uygulayarak kurtulamayacağımızı söylüyor. Bu, bizim tartışmamız gereken bir yaklaşım. Burada aklımıza George’un dizlerini ezen zalim, George’un yürüyemediği o günler gelsin.

Şiddetin intikamını şiddetle alacağız. Zalim şiddet uygulayacak, bizim canımız yanacak ve biz tüm kararlılığımızla onun halkımızı öldürmesine izin vermeyeceğiz. Biz zalimin halkımızı yok edemeyeceğini biliyoruz, çünkü biz kavgamıza devam ediyoruz. Onun bacaklarını kıracağız, kafasını kopartacağız, George bu noktada bize örnek olacak.

Sevgi ve özgürlük adına, rehberimiz olan sevgi adına halkımızı ve evlatlarımızı tehdit eden herkesin boğazını keseceğiz. Mecbur kaldığımızda bunu yapacağız, üstelik bunu barış adına yapacağız. Bu iş bittiğinde şiddetin görülmediği bir dünya kurulacak.

Dolayısıyla pratik olmalıyız. Açıklamalar yapıp hapishane yetkililerinin otuz saniye içinde bir adamın beş kişiyi öldürdüğüne dair o inanılması mümkün olmayan hikâyelerine inanmaya devam edemeyiz. Yolumuza gerçekçi bir yaklaşımla devam edip hayatımızı bu şekilde sürdüreceğiz. Acı ve ızdırap çekeceğiz ama bunlar bizi geliştirecek.

Izdırap çektiğimizde bile gücümüzün arttığını görüyorum. George’un sunduğu örnekliğin capcanlı olduğunu görüyorum. Hepimiz bir gün öleceğiz, bunu biz de biliyoruz. Ama öte yandan biz iki tür ölüm olduğunu, San Quentin’de ölenlerin ölümlerinin tüyden hafif olduğunu da biliyoruz.

Bugün o zalimlere destek verenler bile ileride o desteklerini çekecekler, çünkü biz onların zihinlerini değiştirme konusunda kararlıyız. Ya onların zihinlerini değiştireceğiz ya da halk adına onları kökten, tümden, kesin olarak ve birini bile atlamadan yok etmek zorunda kalacağız.

Tüm iktidar halka.

Huey P. Newton

[Kaynak: Blood in My Eye, Black Classic Press, 1972.]

George Jackson

Jackson'ın Cenaze Töreni

0 Yorum: