Son bir iki yıl içinde çeşitli yayın organları,
Amerikan sendikacılığının Türk-İş üzerindeki etkilerini ele aldılar. Amerika’daki
sendika merkezi AFL-CIO’nun kıtalar düzeyinde faaliyet yürüten enstitülerini
kamuoyuna tanıttılar. Bunlardan Asya’ya yönelik olarak çalışan AAFLI’ın Türk-İş
ile ilişkilerine sayfalarında yer verdiler.
Biz bu yazımızda, İstanbul’da daimi bir büro açtığını
basından öğrendiğimiz (Cumhuriyet, 3 Mart 1981), Amerikan enstitüleri ile
paralel bir faaliyet yürüten, uluslararası açıdan önemli olan bir başka
kuruluşu, Friedrich Ebert Vakfı’nı tanıtmaya çalışacağız.
Vakfa adı verilen F. Ebert (1871), Alman Sosyal
Demokrat Partisi SPD içinde kısa zamanda ün yaparak 1912 yılında milletvekili,
1913’te SPD başkanı oldu, Birinci Dünya Savaşı sırasında imparatorluğun savaş
politikasını aktif olarak destekledi. Kasım 1918’de geçici hükümetin başına
getirilen Ebert, aynı dönemde patlak veren ve ülkenin büyük bölümünde iktidarı
ele geçiren on bin civarında işçi ve asker konseyinin devrim hareketini bastırmada
belirleyici rol oynadı. 11 Şubat 1919’da, binlerce Alman proleterinin kanı dökülerek
kurulan ilk Weimar burjuva cumhuriyetinin cumhurbaşkanı oldu.
Friedrich Ebert Vakfı, Ebert’in 1924 yılında ölümünün
ardından, Berlin’de kuruldu. Nazilerin iktidara gelmesinden sonra yasaklanan partiler
arasında yer alan SPD’yle birlikte vakıf da 1933 yılında kapatıldı. İkinci
Dünya Savaşı sonrası bugünkü Federal Almanya’da, 1947 yılında yeniden faaliyete
başladı.
Vakfı tanıtan 1986 baskılı broşüre göz attığımızda,
FEV’in amaçlarını söyle sıraladığını görüyoruz:
* Toplumun değişik kesimlerinde bulunan insanların
demokratik bir düşünce biçimiyle siyasi ve medeni eğitimleri;
* Uluslararası ilişkilerin ve gelişmekte olan ülkelerle
işbirliğinin artırılması;
* Başarılı Federal Almanya öğrencilerine ve yabancı
öğrencilere burs verilmesi.
FEV genel olarak sunduğu bu amaçlar doğrultusunda
Alman sosyal demokrasisi ve Sosyalist Enternasyonal ile sıkı işbirliği içinde,
başta FAC olmak üzere tüm dünya çapında ve özellikle de geri kalmış ülkelerde
çalışma yürütüyor.
Uluslararan faaliyetleri, başta sendikalar olmak üzere
siyasi partiler, kırsal alanda kooperatifler, kitle iletişim, bilim kurumları
ve çeşitli ülkelerdeki önemli kişilerle temaslar biçiminde belirtiliyor.
FEV yönetimini Sosyal Demokrat Parti, Alman Sendikalar
Konfederasyonu (DGB) yöneticileri, çeşitli büyük tekel ve bankaların
temsilcileri, radyo, televizyon, yayınevleri, Kilise üst yönetimi, Uluslararası
Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu temsilcileri, bilim adamları ve kişiler
oluşturuyor.
Milyonlarca Alman Markı
Vakıf, Federal Almanya’da ve uluslararası planda
sosyal demokrat ideolojinin geliştirilmesi ve yayılması, bu alanda kadro yetiştirilmesi
konusunda dünyada var olan en önemli merkezdir.
1986 çalışma raporunda gösterilen resmi verilere göre,
vakfın o yılki bütçesi 151,4 milyon Alman markıdır. Bu miktara ayrıca kültür ve
bilim bakanlığının FEV’e Alman öğrenciler için verdiği 9,65 milyon markı ve dışişleri
bakanlığının yabancılara yönelik olarak verdiği 4,3 milyon markı da eklemek
gerekir. Vakıf, kendine ait 10 politik eğitim merkezi 1974-1985 yılları
arasında 15.000 seminer gerçekleştirdiğini ve bu seminerlere 40.000 kişinin
katıldığını açıklıyor. FEV’in kendi merkezleri dışında ise gene aynı süre
içinde yapılan 11.000 seminerde 273.000 kişinin eğitildiği belirtiliyor.
Vakıf, 1974-1985 yılları arasında sadece Federal
Almanya’daki politik eğitimler için 150 milyon mark harcıyor. FEV’in yeniden
kurulduğu 1947’den bu yana bir yıllık burs verdiği Alman öğrenci sayısı 30.000,
yabancı öğrenci sayısı ise 8.000’dir. Uluslararası ilişkiler bölümünün
örgütlediği seminer ve kongrelere yılda 100.000'den fazla kişi katılıyor. Vakfın
“Sosyal Demokrasi” arşivindeki belgelerin tümü 8 km. uzunluğunda raf tutuyor.
1986 çalışma raporunda, FEV’in 33 ülkede bürolarının
olduğu ve daimi temsilcilikler bulundurduğu belirtiliyor. Vakfın 693 kişilik personelinin
300’den fazlası uluslararası ilişkiler bölümünde çalışıyor. Bunlardan 1986 yılında
107’sinin Federal Almanya dışında FEV’in daimi temsilcileri olarak görev yaptığı
raporda yer alıyor.
FEV uzmanlarının neredeyse tümüne yakını
faaliyetlerini dünyada geri kalmış ülkelerin yoğunlukta olduğu bölgelerde yürütüyorlar.
1986 yılında vakıf, 60’dan fazla ülkede çeşitli
konularda projeler yürütüyor.
Siyasal Partilere Yönelik Faaliyetler
“Sosyal politika” çalışmaları olarak tanımlanan bu
faaliyetlerin amacı, siyasi kadrolar yetiştirmek. Bu faaliyet ile özellikle
önemli sayıda geri kalmış ülkede Sosyalist Enternasyonal’e taban oluşturmaya
çalışıyorlar.
FEV’in 1978 raporunda, “Bazı durumlarda doğrudan
devlet kurumlarıyla işbirliği yararlı olmuştur. İlk planda Sosyalist Enternasyonal
üyesi siyasal partiler, ideolojik eğilimleri veya pratikteki işbirliğiyle
Sosyalist Enternasyonal’e yakın parti ve FEV’in siyasi parti olma öncesi
aşaması olarak gördüğü Afrika ulusal kurtuluş hareketleri çalışma alanımıza
giriyor” diye belirtiliyor.
Sosyal politika alanındaki eğitim programlarında,
sosyalist sisteme alternatif olarak “demokratik sosyalizm” teorisi ağırlıkla işleniyor.
Eğitime katılanlara kapitalizmin ehlileştirilmesi anlayışı esas olarak
verilmeye çalışılıyor.
1978 yılında “sosyal politika” projelerinin
gerçekleştirildiği ülkelerin Senegal, Yukarı Volta, Mali, Kenya, Tanzarya,
Zambia, Bostwana, Moritanya, İsrail, Tunus, Mısır, Sudan, Lübnan, Kosta Rika,
Venezuela, Meksika, Guatemala, Salvador, Ekvator, Peru, Honduras, Dominik,
Singapur, Sri Lanka, Endonezya, Malezya, Filipin ve Tayland olduğunu görüyoruz.
Gene bu raporda bir cümle ile vakfın 1978 yılında Türkiye ile imzaladığı bir
anlaşmadan söz ediliyor.
FEV kapitalist Avrupa ülkelerinden Malta, Finlandiya, İzlanda,
İsveç ve Fransa’daki faaliyetlerinin yanı sıra Belçika, İspanya, Portekiz,
Yunanistan ve İtalya’da daimi temsilciler bulunduruyor. Bu ülkelerdeki çalışmalarına
en başarılı örnek olarak 1974 yılında Portekiz’de kabaran antifaşist halk
hareketinin antikapitalist bir yönelim almaması için vakfın gösterdiği
olağanüstü çabayı hatırlamak gerekir.
FEV’in özellikle son yıllarda Latin Amerika ülkelerine
yönelik faaliyetlerine önemli bir ağırlık verdiği görülüyor. Bu konuda 1986
çalışma raporunda Brezilya, Uruguay, Dominik Cumhuriyeti, Şili, Peru, Meksika,
Kolombiya, Bolivya’da gerçekleştirilen yeni projelere dikkat çekiliyor.
FEV, genel olarak ABD güdümlü diktatörlük rejimlerine
karşı yükselen halk hareketlerinin sosyalizme yönelmemesi için bir dizi ülkede
belirleyici rol oynuyor. Son yıllarda birçok ülkede gördüğümüz, devrilen diktatörlüklerin
yerini alan rejimler, vakfın “sosyal politika” alanındaki uzun vadeli çalışmalarının
“başarılı” sonuçları arasında sayılabilir.
Sendikal Faaliyetler
FEV, uluslararası alanda sendikalara yönelik çalışmalarının
amacını 1978 faaliyet raporunda şöyle belirtiyor: “Sendikal eğitim, önemli sayıda
kişiye ulaşma olanağı sunar. Ücretlilerin temsilcileri ile kurulan doğrudan
ilişki yoluyla toplumun çeşitli kesimlerine ulaşılabilir. O ülkedeki toplumsal
ve politik olaylar üzerinde etki sağlanır. İşte vakfı yakından ilgilendiren de
bodur.”
FEV’in uluslarara çalışmalarının ana ağırlığını sendikalara
yönelik faaliyetleri oluşturuyor. Vakfın diğer alanlarda olduğu gibi, sendikaları
kapsayan faaliyetlerini geri kalmış ülkelerde 1960’lı yıllardan itibaren hızla
artırdığını görüyoruz. Bu dönem, bilindiği gibi sömürgecilik sisteminin
çöktüğü, ulusal kurtuluş hareketlerinin önemli boyutlar kazandığı yıllara
rastlar. Amerikan sendikal merkezi AFL-CIO’ya bağlı AAFLI, AIFLD, AALC gibi
Asya, Latin Amerika ve Afrika kıtaları çapında sendikaları hedef alan enstitülerin
kuruluşlarının da bu dönemde olması dikkat çekicidir. Özellikle bu yıllardan itibaren,
yönetimleri sendika, tekel ve devlet temsilcilerinden oluşan Amerikan enstitüleri
ve FEV, onlarca geri kalmış ülkede “hür sendikacılığı” geliştirmeye koyuldu. Sınıf
işbirliği ideolojisini yayan FEV ve Amerikan enstitüleri faaliyet gösterdikleri
her ülkenin somut sosyo-politik durumuna göre tüm kıtalarda mevzilendiler.
Böylece önemli sayıda ülkenin emekçileri, onların sendikal örgütleri bir taraftan
sağ Amerikan sendikacılığının, diğer taraftan Alman sağ sosyal demokrat uzlaşmacı
sendikal akımının kıskacına alındılar. Bu iki akımın tek tek ülkelerde ve
kıtalar düzeyinde yürüttükleri çalışmalar aynı zamanda kuruluşundan (1949) bu
yana içinde yer aldıkları Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun
güçlenmesini amaçlamaktadır.
FEV’in Brüksel bürosu Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin
sendikaları ve merkezleri Brüksel’de bulunan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu
(ASK) ve UHISK ile işbirliği yürütüyor.
FEV’in 1984 çalışma raporunda bir dizi Asya, Afrika,
Latin Amerika ülkesindeki faaliyetleri açıklanırken, vakfın bu yıl içinde 12 Üçüncü
Dünya ülkesinde işkolu federasyonları ile işbirliği yaptığı belirtiliyor ve
UHISK, ASK ve DGB’nin ortak çalışmaları sayesinde Üçüncü Dünya ülkelerindeki
genç sendikalara farklı alanlarda “yardım” edildiğinin altı çiziliyor.
FEV, siyasal partiler ve sendikaların dışında gene
geri kalmış onlarca ülkede, kooperatif projeleri aracılığıyla kırsal kesime,
kitle iletişim projeleri vasıtasıyla toplumun tümünü kapsayan bir çalışma yürütüyor.
Kitleleri yönlendirmek, kamuoyu oluşturmada, propaganda yapmaya büyük önem taşıyan
radyo-televizyon ve sinema projelerini FEV genellikle hükümetler ya da yan
resmi devlet kuruluşlarıyla işbirliği içinde gerçekleştiriyor. Vakıf, yeryüzünün
önemli bir bölümünü kapsayan yayın ağını elinde bulunduruyor.
FEV, ayrıca tüm dünyada kendisi için yararlı gördüğü
tek tek kişilerle ilişkileri sürdürüyor. Bunlar genellikle vakıftan burs alıp
daha sonra ülkesinde değişik alanlarda çalışan yabancı öğrenciler olduğu gibi
çeşitli ülkelerdeki önemli kişiler de olabiliyor. Vakfın 1978 raporunda, “Şu
anda, bu alanda ilişkide olduğumuz kişi sayısı 1.500’dür. Bu sayıya FEV’in
Federal Almanya’daki faaliyetlerine katılıp, staj yapmış veya ziyaret programı çerçevesinde
Federal Almanya’ya gelmiş 6.500 kişiyle olan ilişkiyi de eklemek gerekir. Bunların
aşağı yukarı tümü, ülkelerinde çok çeşitli alanlarda faaliyet yürüten yönetici
konumda ki insanlardır” deniliyor.
Peki Ya İstanbul?
İstanbul’da yeni bir büro açan FEV, Türkiye’de ne tür
projeler gerçekleştirecek, amaçlarına ulaşmak için hangi alanlara yönelecek?
FEV, Federal Alman devleti tarafından finanse edilen 150 milyon mark
civarındaki bütçesinin ne kadarını Türkiye’deki faaliyetlerine ayıracak?
3 Mart 1988 tarihli Cumhuriyet gazetesinde
Nilay Karman’ın sorularını yanıtlayan, İstanbul’daki büronun sorumlusu Helmut
Weber, “Projelerin maliyeti o kadar önemli değil. Eğer vakfın amaçlarına uygun
projeler bulursak ve vakıf, programımızın önemli olduğuna kanaat getirirse bizi
sonuna kadar destekler. Açıkçası bu, bana ve işbirliği yaptığım kişilere bağlı.
Ben, her türlü öneriye açığım. Buraya âdeta bir bakire gibi geldim” diyor.
Weber her ne kadar böyle diyorsa da, aslında FEV’in
proje alanları bellidir ve planlıdır. Vakıf, Türkiye’de siyasal partilere, sendikalara,
kooperatiflere, kitle iletişim ve bilim kurumlarına ve kişilere yönelecek,
yeryüzünün onlarca geri kalmış ülkesinde yaptığı gibi ülkemizde de yukarıdaki
beş önemli alandan hareketle toplumumuzun çeşitli kesimlerine reformizm ve sınıfların
işbirliği ideolojisini taşımaya çalışacaktır.
AAFLI’dan sonra emekçi kesimin, halkımızın sırtına bir
de FEV kamburu eklenmiştir. Geçtiğimiz dönemde AAFLI’ın niteliği ve Türk-İş
içindeki çalışmaları çeşitli dergilerde ele alındı, bu konu bir ölçüde
aydınlatıldı. AAFLI gözden kaçırılmadan, şimdi projektörler ülkemizde benzeri
faaliyetler yürüten FEV gibi kurumlara da çevrilmelidir.
Kenan Öztürk
Görüş Dergisi Sayı 21
Ağustos 1988
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder