Ukrayna’nın
yakın tarihine dair ilk yazımızda Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in
iktidardan uzaklaşmasıyla sonuçlanan olaylar zincirine göz atmıştık.
Bu
ikinci bölümde biz, Kırım’a, yarımadanın Ukrayna’nın parçası hâline nasıl
geldiğine, bu sürecin Kırım halkından destek görüp görmediğine ve yeniden Rusya’nın
parçası hâline gelişinin nasıl gerçekleştiğine odaklanacağız.
1954
Sovyet lideri Nikita Kruşçef, Kırım’ın Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden
Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne geçişini öngören kararnameyi imzalıyor. Bunu
neden yaptığı hâlen daha tartışma konusu, zira kararnamenin anayasaya aykırı
olduğunu söyleyenler var. O dönemde hepsi tek bir milleti meydana getirdiği
için bu idari karar, daha çok sembolik bir jest anlamı taşıyor.
Bu
kararın öncesinde Kırım aslında, Rus İmparatorluğu’nun Osmanlı’nın gücünün zayıflaması
sonrası Kırım Hanlığı’nın kontrolünü ele geçirdiği 1783’ten beri Rusya’nın parçası.
1965
Kırım’ın en önemli liman kenti Sivastopol, SSCB dâhilinde “Kahraman Şehir”
olarak anılıyor, şehir, II. Dünya Savaşı
sonunda elde edilen zaferin yirminci yıl dönümünde 12 şehirle birlikte bu
isimle onurlandırılıyor. Bilindiği üzere Sivastopol, Ekim ve Aralık 1941’de Mihver
Güçler’in büyük saldırılarına tanık oluyor, sonrasında altı ay boyunca kuşatma
altında kalıyor, en nihayetinde Haziran 1942’de Nazilerin eline geçiyor.
1990
SSCB’nin dağılmaya başlamasıyla Ukrayna bağımsızlığını ilân ediyor, birlikten
ayrılma süreci bu şekilde başlıyor, kuruluşla birlikte Ukrayna Kırım’ı da
alıyor.
1991
Ocak: Kırım hükümeti, Kırım’ın Ukrayna’dan bağımsızlaşıp 1945’ten önce
olduğu gibi Kırım Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti hâline gelmesi ve tekrar SSCB’ye
katılması meselesini referanduma götürüyor. Halkın yüzde 94’ü bu karara destek veriyor, neticede
Kırım bağımsızlığını ilân ediyor.
Şubat: Ukrayna
parlamentosu bu bağımsızlığı tanıyor, bunun üzerine “Kırım Özerk Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’nin Yeniden SSCB’nin Parçası Olması İle İlgili Kanun” yürürlüğe
giriyor.
Eylül: Ukrayna
parlamentosu, Şubat’ta aldığı kararın tersini uyguluyor ve Kırım’ı bir kez daha
Ukrayna’nın parçası ilân ediyor. Bunun üzerine ilgili kararın yasal olup
olmadığı tartışılıyor.
Sovyetler
Birliği’nin yıkılması sonrası Ukrayna’nın bağımsızlığı ile birlikte, Kırım iki
yüz yılı aşan bir zaman içerisinde ilk kez Rusya’dan politik açıdan kopuyor.
1992
Kırım parlamentosu, bir kez daha “Kırım Cumhuriyeti” adı altında bağımsızlığını
ilân ediyor, bunun üzerine bir anayasa taslağı hazırlanıyor ve
Ukrayna’dan ayrılma meselesinin referanduma götürülmesi belirli bir plana
bağlanıyor. Ukrayna parlamentosu, bu açıklamayı kabul etmiyor ve referandumun
iptal edilmesi için baskı uyguluyor.
Verilen
taviz gereği Kırım “Özerk Cumhuriyet” statüsü elde ediyor, böylece kendi bütçesini
kontrol etme yetkisine kavuşan Kırım, başka yetkilere kavuşuyor. Ama bunun
karşılığında anayasaya “Kırım Ukrayna’nın parçasıdır” ibaresi ekleniyor.
1994
Yeni başa geçen Kırım cumhurbaşkanı Yurip Meşkof’un talimatıyla gerçekleştirilen
referandumda Kırım halkına üç soru soruluyor. Bu sorular içerisinde en
fazla öne çıkan ikisi şunlar:
1.
Kırım’a Ukrayna’nın parçası olma güvencesi vermeyen Mayıs 1992 anayasasına
dönülmesini destekliyor musunuz?
2.
Tüm Kırımlı yurttaşlara Rusya ile ikili yurttaşlık hakkı verilmesi fikrini
destekliyor musunuz?
Üç
soruya da en az yüzde 77 oy çıkıyor, bunun üzerine Cumhurbaşkanı Meşkof eski
anayasayı yeniden yürürlüğe koyuyor. Ukrayna hükümeti, ardından referandumu
yasadışı ilân ediyor ve ortaya çıkan sonuçları da yeni anayasayı da redde tabi
tutuyor.
1995
Ukrayna hükümeti, sonrasında Kırım cumhurbaşkanlığı makamını ilga ediyor ve
parlamentosunun yetkilerini kaldırıyor. Yılın geri kalan kısmında yarımadayı,
çıkartılan kararname ile Ukrayna cumhurbaşkanı yönetiyor.
2001
2001’de Ukrayna’da yapılan nüfus sayımında Kırım halkının yüzde 60’ından
fazlasının kendisini etnik açıdan Rus olarak tanımladığı ortaya çıkıyor. Toplamda
Kırımlıların yüzde 77’si, Sivastopol halkının ise yüzde 94’ü anadilinin Rusça
olduğunu beyan ediyor.
2004
“Turuncu Devrim” ve cumhurbaşkanlığı seçiminde Viktor Yanukoviç’in cumhurbaşkanlığı
seçiminde kazandığı zafer sonrası Kırım dâhil, tüm Doğu Ukrayna oblastlarının
liderleri özerklik, hatta ülkeden ayrılma taleplerini dillendirmeye
başlıyorlar. Donbas bölgesinden gelen siyasetçilerin düzenledikleri konferans, Ukrayna’dan
ayrılma meselesinin referanduma götürülmesini istiyor ama bu talep reddediliyor.
2006
ABD donanmasına bağlı bir gemi, Kırım’a ait Feodosiya limanına demir atınca
yarımada genelinde kitlesel gösteriler düzenleniyor. Ayrıca halk, limanı abluka
altına alıyor. O dönem muhalefet lideri olan Viktor Yanukoviç, yabancı bir
ülkeye ait askerî birliklerin Kırım topraklarına bölgenin parlamentosuna danışılmadan
çıkmasına izin verilmesinin, hem Ukrayna hem de Kırım anayasasına aykırı
olduğunu söylüyor. O dönem Özgür Avrupa Radyosu’nun sitesinde çıkan bir makalede tüm
Ukraynalıların yüzde 55-60’ının NATO’ya girme fikrine karşı çıktığından bahsediliyor.
2008
Rusya-Gürcistan savaşı sonrası Ukrayna’nın NATO’ya alınmasına dönük çağrıların
arttığı bir dönemde BBC Kırım’a bir muhabir gönderiyor. Muhabirin kaleme aldığı
makale, yarımadada Rus yanlılığının güçlü olduğuna dair detaylı bilgiler veriyor, Sivastopol’un Rus tarihinde
önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen makale, Kırımlıları “Kiev’deki
milliyetçilerin Rusları kovmaya çalıştığı” konusunda uyarıyor.
2008’de
Ukrayna Ekonomi ve Siyaset Çalışmaları Merkezi’nin yaptığı ankette Kırımlılar
içerisinde Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya katılma fikrinden yana olanların oranın
yüzde 64, özerklikten yana olanların oranının ise yüzde 55 olduğu görülüyor.
2009-2011
2009-2011
arası dönemde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Kırım’da Ruslarla yeniden
birleşme meselesiyle ilgili bir dizi anket yapıyor. Tüm anketlerde
birleşmeye onay verenlerin oranı yüzde 65-70 çıkıyor, kararsızların oranı yüzde
16-25 arasında çıkarken, “Ukrayna’dan ayrılmayalım” diyenlerin oranı sadece 9-14’te
kalıyor.
2013
Bir anket de ABD’deki Gallup ajansı tarafından yapılıyor. Bu
ankette evde sadece Rusça konuşanların oranı yüzde 82 olarak tespit edilirken,
Rusça ve başka bir dil konuşanların oranı yüzde 6 olarak bulunuyor. Nüfusun sadece
Ukraynaca konuşan kesimi ise yüzde 2’lik bir orana sahip.
Avrupa
Birliği ve NATO yanlısı Maydan gösterileri başlıyor, Kiev’de şiddet olayları
patlak veriyor.
2014
OCAK
27 Ocak: Kiev’de gösterilerin yoğunlaşması ve Ukrayna’nın daha da
istikrarsızlaşması üzerine Simferopol ve Sivastopol, Kırım’a federal devlet
olma önerisi götürüyor ve bu öneri şu türden bir hukukî zemine oturtuyor:
“Kendi kaderini tayin
hakkının kullanılması ve Ukrayna’nın devlet bünyesinde yaşanacak bir darbe veya
iktidarın zorla el değiştirmesi durumunda bu ülkenin hukukî nüfuz alanından çıkılması.”
28
Ocak:
Sivastopol kent konseyi, Cumhurbaşkanı Yanukoviç’e “aşırı sağ” örgüt Svoboda’yı
yasaklama çağrısı yapıyor, ayrıca Ukrayna anayasasında tarif edildiği biçimiyle,
şehirdeki halkın “Halk Mangaları” oluşturmasını ve Kırım sınırını korumasını istiyor:
“[…] ‘Sağ Sektör’ ve diğer
faşizm yanlısı, aşırı sağ örgütlerin özel eğitilmiş, silâhlı militanlarının
şehre girmelerine ve kendi şartlarını dayatmalarına izin verilemez. Biz, Sivastopol’un
güvenli bir biçimde savunulması görevini üstleneceğiz. Aşırıcılık, hukuksuzluk
ve çetecilik, kahraman şehrimizin kapısından içeri giremeyecek.”
ŞUBAT
14 Şubat: Yahoo News sitesinde çıkan habere göre, “Ukrayna’daki özerk
Kırım bölgesi yüzünü Moskova’ya çeviriyor.”
Makalenin de dile getirdiği biçimiyle, Kırım parlamentosu anayasasını
değiştirerek, ona “Rusya Kırım’ın güvenliğinin garantörüdür” ibaresini ekliyor,
ayrıca işbaşındaki yetkili isimler, Maydan göstericilerinin Kırım’a girmeye
çalışması durumunda Rusya’dan yardım talep edeceklerini söylüyorlar.
18
Şubat: Özgür Avrupa Radyosu’nun yaptığı habere göre, “Kırım’da
Rus yanlısı ayrılıkçı tutum güçleniyor.” Radyo, o günlerde Ukraynalı
milliyetçilerin Rus dilini yasaklamak ve Ukrayna’daki Rus kültürünü yok etmek
istediğini söyleyen Kırım milletvekili Sergey Şuvaynikof’la röportaj yapıyor.
20
Şubat: Kırım milletvekili ve parlamento sözcüsü, Moskova’da
düzenlenen bir uluslararası toplantıda, “ülkenin bölünmesi durumunda Kırım’ın Ukrayna’dan
kopabileceğini” söylüyor.
22
Şubat: Barış anlaşmasının imzalanmasının üzerinden yirmi dört saat
dahi geçmemişken Maydan göstericileri, Kiev’deki devlet binalarını basıp
ülkenin kontrolünü ele geçiriyorlar. Cumhurbaşkanı Yanukoviç, Harkiv’e kaçıyor.
Ukrayna
anayasasını ihlal eden bir oylama dâhilinde parlamento (Rada) Yanukoviç’i “görevlerini
yerine getiremediği” iddiası üzerinden görevden alıyor.
Aynı
gün Washington Post şu lafı eden bir makale yayımlıyor:
“Kiev için verilen savaş bitti, peki Kırım için verilecek
savaş başlamak üzere mi?
23
Şubat: Yeni hükümetin yürürlüğe koyduğu ilk kanun tasarılarından
biri, Rusçanın resmi devlet dili olduğunu söyleyen kanunun iptaliyle ilgili. Neonazi hareketinin
liderlerinden Oleh Tiyanubok ve Dimitri Yaroş daha da ileri giderek, Kırım
dâhil tüm Doğu Ukrayna’yı temsil eden politik partiler olarak Bölgeler Partisi
ile Ukrayna Komünist Partisi’nin yasaklanması önerisinde bulunuyor.
Aynı
gün binlerce Kırımlı, Sivastopol’da düzenlenen bir gösteriye katılıyor. Gösteride
Rusya ile birleşme lehine sloganlar atılıyor. O gün Guardian şu manşeti atıyor: “Ukrayna krizi Rus
yanlısı güneyde ayrılık çağrılarının fitilini ateşledi”. İlgili haberde, Kırım
başbakanının mitingde yaptığı konuşmada ayrılma aleyhine laflar etmesi üzerine
kitlenin kendisini yuhaladığından bahsediliyor.
26
Şubat: Kırım parlamentosu, Kiev’deki krizi ve durumu tartışmak üzere,
özel bir oturumda bir araya geliyor. Toplantının yapıldığı sırada binanın
dışında binlerce insan toplanıp “Rusya, Rusya!” ve “Kırım Ayağa Kalk!” diye
bağırıyor.
Parlamento
sözcüsü, toplantıdan çıkıp kalabalığa seslenerek şunları söylüyor:
“Kırım’ın kaderi konusunda
içine girdiğiniz telâşı, duyduğunuz endişeyi ben de paylaşıyorum. […] Özerk cumhuriyetimiz
için sonuna dek dövüşeceğiz. […] Bugün Kiev, bizim sorunlarımızı çözmek
istemiyor, bu nedenle biz birleşmeli ve kararlı adımlar atmalıyız. Kırım halkı
yeterince güce sahiptir. Neonazizm Kırım’da hiçbir sonuç alamaz. Biz Kırım’a
ihanet etmeyeceğiz.”
Irish Times’ın geçtiği
haberde şu tespite yer veriliyor: “Konuştuğumuz birçok Rus, Ukrayna’daki yeni hükümetin
gösterilerde önemli bir rol oynayan aşırı milliyetçi gruplar eliyle iyice sağa
çekilmesinden endişe duyuyor.”
28
Şubat: 28 Şubat Cuma gününün sabahı, üzerinde herhangi bir rütbe
veya nişan bulunmayan kıyafetleriyle bir grup adam, Kırım yarımadası sınırını,
her bir havalimanını, tren istasyonunu ve limanı kontrol altına alıyor. Ayrıca
Simferopol’daki hükümet binalarının güvenliğini de sağlıyorlar. Sonrasında bu
adamların Sivastopol’daki üslerde bulunan Rus askerleri oldukları ortaya çıkıyor.
Kiev
ve NATO’daki destekçileri, Rus askerlerinin Kırım’daki bu harekâtını işgal
harekâtı olarak adlandırıyor, Rusya ise harekâta destek vererek, askerlerin Kırımlı
yetkililerin ve hâlen daha Ukrayna’nın meşru cumhurbaşkanı olarak kabul edilen Viktor
Yanukoviç’in daveti üzerine orada bulunduklarını söylüyor.
Sonrasında
Ruslar, üslerle ilgili kira sözleşmesinin 25.000’e kadar Rus askerî
personelinin Kırım’a konuşlandırma yetkisini kendilerine verdiğini, buna rağmen
söz konusu sayıyı aşmadıklarını iddia ediyorlar.
Kırım
yarımadasının Ukrayna’dan kopması üzerine parlamento, ikinci özel oturumunu gerçekleştiriyor.
Bu oturumda milletvekilleri, mevcut hükümetin görevden alınıp yeni bir başbakan
seçilmesi yönünde oy kullanıyorlar. Ayrıca milletvekilleri, Mayıs’ta bir
bağımsızlık referandumu yapılması için plan hazırlıyorlar.
Mart
11 Mart: Sivastopol kent konseyi ile birlikte Kırım parlamentosu,
Kırım’ın bağımsızlığını ilân eden bir kararname yayınlıyor.
Yeni
kurulan Özerk Kırım Cumhuriyeti, bağımsızlık referandumunun tarihini 16 Mayıs’tan
16 Mart’a çekiyor, ayrıca referandumda halka sorulacak “bağımsızlığı
destekliyor musunuz?” sorusunu “Rusya’yla mı birleşelim yoksa Ukrayna’yla mı?”
olarak değiştiriyor.
12
Mart:
Kırım hükümeti, referandumu gözlemlesin, ayrıca adil bir biçimde yapıldığını görsün
diye Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (OSCE) üyelerini davet ediyor. OSCE,
oylamanın “yasadışı” olduğunu söylüyor ve referanduma katılma davetini geri çeviriyor.
16
Mart:
Referandumda halka şu iki soru soruluyor:
*
Kırım’ın Rusya Federasyonu’nun federal yapısına ait her ülkenin sahip olduğu haklarla
birlikte Rusya ile birleşmesine destek sunuyor musunuz?
*
1992 tarihli Kırım Cumhuriyeti Anayasası’nın yeniden yürürlüğe girmesine ve
Kırım’ın Ukrayna’nın parçası olarak sahip olduğu statüye destek sunuyor
musunuz?
Kırımlı
yetkililer, Avrupa Birliği üyesi ülkeleri de dâhil 23 farklı ülkeden 190
bağımsız gözlemciyi davet ettiklerini söylüyorlar. OSCE ve BM gözlemcileri,
referandum sürecinde yer almayı reddediyorlar.
Birçok
Batılı hükümetle birlikte Kiev hükümeti de referandumun gayrı meşru olduğunu, çünkü
onun “namluların gölgesinde” yapıldığını söylüyor.
Alınan
sonuçlara göre, halkın büyük bir bölümü, yüzde 97’si, Rusya’ya katılma
seçeneğinden yana oy kullanıyor. Katılım oranının yüzde 83’ü bulduğu
referandumda, Rusya ile birleşme fikrine karşı çıkanların oranı yüzde 3’te
kalıyor.
21
Mart:
Rusya başkanı Vladimir Putin, Kırım’ı Rus Federasyonu’nun parçası olarak
tanıyan kanunu imzalıyor. Sivastopol ve Simferopol’da, ayrıca tüm Rusya
genelinde sokak partileri düzenleniyor.
Nisan
Kırım’ın kendisine borcu bulunduğunu iddia eden Ukrayna, Kuzey Kırım Kanalı’daki
barajı kapatıyor, yarımadaya
akan tatlı su miktarı bu süreçte iyice azalıyor. Oysa Cenevre Konvansiyonu’nun 29.
maddesi suya erişim hakkını koruma altına alıyor, sivil halkın suya erişim
hakkını gasp etmenin savaş suçu olduğunu söylüyor.
2015
Forbes dergisi, “Rusya’nın Kırım’ı İlhak Etmesinin Üzerinden Bir Yıl Geçti
Ama Halk Hâlâ Moskova’yı Tercih Ediyor” başlıklı bir makale
yayımlıyor. Makale, referandumdan beri Batı’daki anket şirketlerinin yaptığı
anketlerin detaylarını aktarıyor:
* Gallup’un Haziran 2014
tarihli anketine göre, Kırımlıların yüzde 83’ü referandum sonuçlarına onay
veriyor, bu oran etnik olarak Rus olanlarda yüzde 94. Yüzde 74’ü Rusya’nın
parçası olmanın kendileri ve aileleri için daha hayırlı olduğunu söylüyor.
* Ocak 2015’te Almanyalıların
Kanadalılarla ortaklaşa yaptığı, GfK şirketi ile birlikte gerçekleştirilen bir
anket, referandum sonucuna destek verip Kırım’ın doğru tercihi yaptığını
düşünen Kırımlıların oranını yüzde 82 buluyor. Kısmen destekleyen oranı yüzde
11, karşı çıkanların oranı ise yüzde 4 çıkıyor.
* Pew Araştırma Merkezi’nin
2014 tarihli anketinde ise referandumun özgürce ve adil bir biçimde yapıldığını
düşünen Kırımlıların oranını yüzde 91, Kiev’in çıkan sonuçları kabul etmesi
gerektiğini söyleyenlerin oranını ise yüzde 88 olarak tespit ediyor.
ABD
hükümetinin fonladığı, Soros destekli Açık Demokrasi [“Open Democracy”]
isimli internet sitesinde yayınlanan ankete göre Kırım
referandumuna “kesinlikle” destek sunan Kırımlıların oranı yüzde 84, Kırım’ın
doğru yönde ilerlediğini düşünenlerin oranı yüzde 88 çıkıyor.
* * *
Kırım’ın
ayrılmasından onun Rusya ile birleşmesine uzanan süreci dâhilinde yaşanmış
önemli olayların akışı bu şekilde. Bugünkü hâl, askerî işgal ve ilhakın mı
yoksa halkın çoğunluğunun destek sunduğu bir referandumun bir sonucu mu, siz
karar verin.
İlk
bölümde Ukrayna’daki Maydan devrimine ve Viktor Yanukoviç’in düşüşüne dek
uzanan olayların kronolojisini aktarmıştık. Üçüncü bölümde Kiev’in Donetsk ve
Luhansk’ta düzenlediği “terörle mücadele” operasyonlarına, ortaya çıkan kargaşaya
ve yaşanan iç savaşa eğileceğiz.
Kit Knightly
8 Mart 2022
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder