Yeryüzünün Lanetlileri’nin
Suriyeli çevirmenler Sami Durubi
Filistin
toplumunun etnografik incelemesini içeren çığır açıcı çalışmasında Rosemary Sayigh,
altmışlarda silâhlı mücadelenin ortaya çıkışını Filistin direniş hareketinin en
önemli gelişmesi olarak görüyor ve direnişi, genel sınıf mücadeleleri ve üçüncü
dünyanın mücadelesi bağlamına yerleştiriyor.[1]
Yazara
göre direnişin bu yeni yüzüne sadece gözetleme faaliyetleri, baskılar, sefalet
yüklü kamp hayatı değil, Filistinlilerin işgalden ve zulümden kurtuluş gayesine
ulaşmalarına Arap devletlerinin yardım etmemesi, bu konudaki hayal kırıklığı ve
güvensizlik de sebep oluyor.[2]
Filistinliler,
Suriye Baas partisine ve ondaki Arapların Birliği siyasetine de
güvenmiyorlar.[3] Bu noktada yeni sömürgecilik, politik ve şahsi hırslar sonucu
yaşanan yozlaşma, en önemli meseleler olarak gündeme geliyor. Silâhlı
mücadele[4] ve “gençlere, ezilenlere ve dışlananlara” yönelik çağrısı[5] davanın
temelini atıyor.
Fetih
bu süreçte, bu davanın “birleşik devrimci Arap gücünün oluşumu”nu[6]
hızlandıracağını, Arapların genel mücadelesine yeni bir itici güç temin
edeceğini, bu mücadelenin kendisini ABD’nin ekonomik ve politik hâkimiyetine
karşı üçüncü dünyanın verdiği mücadele bağlamına oturtacağını, Filistin direniş
hareketinin Arap dünyasındaki radikal unsurlara can katacağını ve rejimlerin
gerçek yüzünü açığa çıkartacağını düşünüyor.[7]
Yezid
Sayigh ise Fetih’in Arap mültecilerdeki güçsüzlük imajına karşı koyacak, genel
hikâyeyi değiştirecek bir şeylere ihtiyaç duyduğunu gördüğünü söylüyor.[8]
Bunun için de Filistinlilerin varolduklarını ortaya koymak, mücadeleyi
sömürgecilikten ve emperyalizmden kurtuluş mücadelesi olarak tarif etmek
gerekiyor.[9]
Schiff
ve Rothstein ise Filistinlilerin kendi hikâyelerini üçüncü dünya devrimleriyle
ilişkilendirmelerine, böylelikle bilhassa öğrenci hareketleri düzleminde
dünyadan destek görmelerine eleştirel yaklaşıyor.
“Çoğunluğunu orta sınıftan
radikal Avrupalı ve Amerikalı yeni solcu gençlerin oluşturduğu kesim, Che
Guevara’nın kanlı devrimine ve Fetih’in gerilla savaşına ilham veren Frantz
Fanon’a dair görüşlerle zehirlenmişti ve yazılarında gerçek bir deneyime aç
olduklarını dile getiriyordu.”[10]
Bu
türden kötüleyici yaklaşımlar, esasında Filistinlilerin pratikte kendilerini
nasıl konumlandırdıklarını ve geniş bir planda nasıl kabul görüp dayanışma
ilişkilerini tetiklediğini anlamıyorlar. Filistinliler, ilgili süreçte
davalarını beynelmilel kılıyorlar. Ama 1972’deki Münih Olimpiyatları’na yapılan
saldırı türünden eylemler ile bu destek bir miktar azalıyor.
Bilindiği
üzere Cezayir’deki devrimci bağımsızlık savaşı, bölgede Fransız ve İngiliz
nüfuzunun kırılmaya başladığı dönemde, Arap dünyası genelinde halklara ilham
veriyor. Bu dönemde Nasır, “Cezayir’in elde ettiği zafere dönük övgü, tüm
Araplara, her yerdeki özgür halklara dönük övgüdür. Bu zafer, tüm Arap
milletinin gördüğü en güzel düştür” diyor.[11]
Michel
Eflak ise Cezayir’in zaferini “bu çağda Arapların tanık olduğu bir mucize”
olarak niteliyor ve “Arap devriminin yeni değerler oluşturduğunu, Arapların
mücadele düzeyini yükselttiğini, her bir Arap ülkesinde mevcut olan zindeliği
artırdığını” söylüyor. Bu tespitler esasen, daha güçlü ve daha zengin bir
düşmana karşı Cezayirli devrimcilerin elde ettikleri başarıdan ilham alan
Filistin direniş hareketi için de geçerli.
Fetih’e
katılmış, o dönemde Cezayir’de öğretmen olarak çalışan Filistinli Ebu İyad (Salah
Halef), otobiyografisinde Cezayirli milliyetçilerin kahramanlıklarla dolu
mücadelesinden ilham alan Fetih ideolojisine dönük hayranlığından ve onun
kendisini nasıl büyülediğinden söz ediyor:
“Cezayir’deki gerilla
savaşı, bizi epey etkilemişti. Cezayirli milliyetçilerinde bizi asıl büyüleyen,
onların sağlam, eğilip bükülmeyen bir cephe teşkil etmiş olmaları ve
kendisinden bin kat daha üstün bir orduyla savaşmaları ve (çoğunlukla
birbiriyle sorunlu olan) Arap hükümetlerinden yardım görmeleri ama hiçbirisine
bağımlı olmayışıydı. Onlar, bizim hayalini kurduğumuz başarının bir simgesiydi.”[12]
Ebu
İyad kitabında, Fetih üyelerinin Cezayir’deki hareketle ilgili olarak ellerine
geçen her şeyi okuduklarını, Lenin, Mao ve Fanon gibi isimlerden oluşan,
devrimlerin belirledikleri okuma listesinden yararlandıklarını söylüyor. Ebu
İyad, Fanon’un “favori yazarı” olduğunu belirtiyor.
“Kaç kez okuduğumu
hatırlamadığım Yeryüzünün Lanetlileri
isimli kitabında Fanon, devrimi sonuca ancak düşmanın silâhlarından ve
tanklarından korkmayan bir halkın götürebileceğini söylüyor.”
Suriye’den
Cezayir’e gitmiş Baas partisi mensubu doktorlar gibi Fetih’in ilk kurucuları da
bu ülkede kaldılar, bağımsızlık sonrasında Ben Bella’nın kurduğu hükümetle
ilişkiler geliştirdiler.[13]
1965’te
kurulan Boumedienne hükümeti döneminde Cezayir (o dönemde Suriye hava kuvvetleri
komutanı Hafız Esad’ın yardımıyla) Fetih’e ilk kez silâh gönderdi.[14]
Fanon’un
Fetih’i etkilediğine hiç şüphe yok. Ama genelde literatürde Fetih ile Cezayir
devrimi, dolayısıyla Fanon arasındaki bağlar basitleştiriliyor. İlk fırsatta
Fanon’un şiddetle ilişkisi üzerinde duruluyor, buradan da mesele Fetih’e
bağlanıyor. İddiaya göre şiddeti savunan Fanon Fetih’i etkiliyor, demek ki
Fetih de şiddeti savunuyor. Literatüre ilişkin şu tür bir örnek vermek mümkün:
“Fetih’in ideolojisi
Filistin’i silâhlı mücadeleyle kurtarmanın önemine odaklanıyor. Kuruluşunda
Fetih, Cezayir devriminin ve devrimin ideologu olan Fanon’un yoğun etkisi
altında. Fetih’in yayınladığı üçüncü broşür, Yeryüzünün Lanetlileri’nden yapılan alıntılardan oluşuyor. Fanon, şiddetin
ezilen halklar için arındırıcı ve özgürleştirici bir nitelik barındırdığını
düşünüyor. Bu türden anlayışlar, İsrail’e karşı koyma noktasında yeni bir
Filistin kimliğini oluşturmak için İsrail’e yapılacak saldırılarda kullanılacak
temel hedeflere gerekli zemini sağlıyor.”[15]
Belirli
politik kanaatlere sahip biri olarak Mannes[16], bu tür bağlantılar kurma
konusunda yalnız değil.[17] Başka bir örnek verelim:
“Fedai[18] literatüründe
şiddet yüceltiliyor ve onun Arap halkının birleşik gücünü oluşturma ve Yahudi
sömürgeciyi söküp atma aracı olduğu söyleniyor. Cezayir devriminin teorisyeni
Frantz Fanon’un düşünceleri, özellikle Yeryüzünün
Lanetlileri, dünya genelinde ilgi görüyor ve Filistinli aşırı unsurları
epey etkiliyor. Fanon’da karşımıza çıkan, ezilen halka yönelik şiddetin
psikolojik değerine dair anlayış, terörizmi ve öldürme eylemini hayal
kırıklıklarından kurtuluş yolu, insanın değerini düşüren koşulların sebep
olduğu aşağılık kompleksinden kurtulmanın çaresi olarak gören fedailerce yaygın
biçimde benimseniyor.”[19]
Buradaki
iddialar indirgemecilikle malul. Fanon’un asarı, “ezilen halka yönelik şiddetin
psikolojik değerine dair anlayış”a indirgeniyor, Fanon denilen çok boyutlu şahsiyetse
“devrimin ve şiddetin Cezayirli teorisyeni” olarak tarif ediliyor, Fetih’in
silâhlı mücadelede başvurduğu ilkeninse terörizm ve öldürme eylemi” olduğu
söyleniyor, buradan örgüt psikolojik açıdan izah ediliyor ve yolunun “hayal
kırıklıklarından kurtuluş yolu” olduğu üzerinde duruluyor.
Schiff
ve Rothstein sözlerine şu şekilde devam ediyor:
“Altı Gün Savaşı’ndan kısa
bir süre sonra Fetih, gazetecilere bir açıklama gönderdi ve işgal altındaki
topraklarda silâhlı devrim ateşini yakacaklarını, bu ateşin halkın tüm
hastalıklarına deva olacak ilâç olduğunu söyledi. Fetih’in “Devrim ve Şiddet: Zafere Giden Yol”
isimli broşüründe ise şu ifadeye yer veriliyordu: ‘Bu, taraflardan birinin yok
olacağı kesin olan bir savaştır. Bu savaşta ya Filistin’in ulusal varlığı
silinip gidecek ya da sömürgecilik yok alacaktır. Şiddetin köleleştirdiği iradeyi
gene şiddet özgürleştirecektir.”[20]
Yazarlar,
ne “gazeteye gönderilen açıklama” ne de Fetih broşürleri için bir kaynak
veriyor. Okur, sadece kaynak dil konusunda bir tahmin yürütebiliyor: muhtemelen
Arapça olan açıklamayla ilgili iddia, gazetecilerin ifadelerini temel alıyor.
Alıntı İngilizce, ama onun Schiff ve Rothstein’in Fransızca olan kitabına nasıl
girdiğini bilen yok. (Bu cümlelerin Fanon kaynaklı olduğunu varsaysak bile bu
gene de bir iddia olarak kalır, başka kaynaklara bakmadan doğrusu anlaşılamaz.)
Bu türden basit ama hızla dilden dile yayılan iddiaları doğrulamak için
Fetih’in Fanon’dan yararlanan yayınlarını incelemek gerek.[21]
Literatürde
karşımıza çıkan bu türden iddiaların belgesi yok. Kaynakları verilmemiş. Sadece
Fanon’un Fetih üzerindeki etkisine genel mânâda atıfta bulunulmuş. Mannes,
üçüncü bir broşürden söz ediyor, Alexander ise “Fanon ideolojisini temel alan
bildirilerden bahsediyor.[22]. Schiff ve Rothstein ise broşürün adını veriyor.
Lâkin bu noktada bu bahsedilen broşürün Yeryüzünün
Lanetlileri’nden yapılmış alıntılardan oluşan üçüncü broşür olup olmadığını
anlamak için Harkabi’ye bakmak gerekiyor.[23] Harkabi de çalışmasında broşürün
adını Arapça hâliyle ama Latin harfleriyle veriyor. Araştırma sonucu ben bu
broşürün adını Filistin Çalışmaları Kütüphanesi Enstitüsü’nde yardım etmeyi
seven bir kütüphaneci sayesinde, Yezid Sayigh’in Arapça kaynaklar kitabında rastlıyorum.[24]
Devrim ve Şiddet Kurtuluş Yoludur [el-Savra ve el-Unf Tarikü’t Tahrir]
isimli Fetih broşürü incelemesi[25] bize broşürün neredeyse tamamının (s. 5-21)
Yeryüzünün Lanetlileri’nin İkinci
Bölüm’ünden yapılmış alıntılardan oluştuğunu, sondaki birkaç sayfada (s. 22-30)
ise “Şiddet” başlıklı Birinci Bölüm’den alındığını ortaya koyuyor. Broşür,
şiddetle ilgili pasajları içeriyor. Son sayfalarda “Şiddet Halkın
Hastalıklarını İyileştirir” (s. 24) türünden altbaşlıklara rastlanıyor ki bu,
kitabın 1966 tarihli çevirisinde geçen “şiddet kişileri zehirden arındırır” (s.
92) cümlesini andırıyor.
Ama
öte yandan Fanon gibi broşür de bunun dışında başka konuları ihtiva ediyor.
Broşür, bu anlamda kır ve kent nüfusunu, sendikaları, partileri, militanları,
gerilla savaşının niteliğini ve kitlelerin politik eğitimini ele alıyor. Hatta
orada Fanon’dan alınmadığı açık olan ve Schiff & Rothstein’in yukarıda
alıntıladığı “taraflardan birinin yok olacağı kesin olan savaş” türünden
ifadelere de rastlanıyor.
Metnin
derinlemesine analizinin, akademya dâhilinde onlarca yıldır tekrarlanıp durulan
indirgemeci ifadelerin karşısında iddiaları ve karşı iddiaları destekleyecek
empirik kanıtları sunacağına hiç şüphe yoktur.
Bu
indirgemeci ifadelerin kaynağı ise muhtemelen Harkabi’nin detaylı çalışması Fedai Eylemi ve Arap Stratejisi (1968)
ve sonrasında yayımlanan doktora tezidir (1974). Bu tez çalışmasında Harkabi,
Arap kaynaklarını analiz etmek suretiyle Arapların İsrail’e yönelik tavrını
anlamaya çalışmıştır. İbraniceden İngilizceye çevrilen eser incelendiğinde
Harkabi’nin detaylı çalışmasının yerini bağlamdan kopartılmış alıntılara
bıraktığı, bu alıntılarınsa kati birer gerçekmiş gibi takdim edildiği görülür.
Harkabi’nin ölümü üzerine yazılan yazılarda onun
Arap-İsrail çatışması ile ilgili görüşleri başka şekilde, biraz değiştirilerek ele
alınır. Oysa bu görüşler, ondaki dikkatli ve titiz çalışmanın ve eleştirel
düşünmenin birer ürünüdür.
Sue-Ann Harding
[Kaynak: Translating Frantz Fanon Across Continents and Languages, Yayına
Hazırlayan: Kathryn Batchelor ve Sue-Ann Harding, Routledge, 2017, s. 118-122.]
Dipnotlar
[1]
Rosemary Sayigh, The Palestinians: From
Peasants to Revolutionaries, Londra: Zed Books, 1979, s.159, 161.
[2]
Sayigh, a.g.e., s. 154.
[3]
Yezid Sayigh, Armed Struggle and the
Search for State: The Palestinian National Movement 1949–1993, Oxford:
Clarendon Press, 1997, s. 92–93.
[4]
Filistin’de savra (devrim) farklı
anlamlarda kullanılır. Çoğunlukla silâhlı mücadeleyle eşanlamlı kullanılan bu
kelime bazı yerlerde Filistin’e dönüşü veya statükoya dönük reddiyeyi ifade
eder. Bu konuda bkz. R. Sayigh, A.g.e.
s. 151. Çoğunlukla savra kelimesi,
geleceğe uzanan yolu gösteren, Filistin’deki ayaklanmaların üzerine ışık tutan,
Filistin halkının yaşamına ve kaderine ait bir simge olarak görülür.
[5]
R. Sayigh, A.g.e., s. 150.
[6]
Abu Iyad, My Home, My Land: A Narrative
of the Palestinian Struggle, Çev. Linda Butler Koseoglu, New York: Times
Books, 1981, s. 33.
[7]
R. Sayigh, A.g.e., s. 153, 159.
[8]
Yezid Sayigh A.g.e., s. 88.
[9]
Ayrıca bkz.: Yehoshafat Harkabi, Arab
Attitudes to Israel, Çev. Misha Louvish, New York: John Wiley & Sons,
1974, s. 101–104.
[10]
Zeev Schiff ve Raphael Rothstein, Fedayeen:
The Story of the Palestinian Guerrillas, Londra: Vallentine, Mitchell,
1972, s. 161.
[11]
Cemal Abdunnasır’ın 1962 tarihli Ulusal Konferans’ta yaptığı konuşma. Nasır (Arapça) (erişim tarihi:
11 Haziran 2016).
[12]
Abu Iyad, A.g.e., s. 34.
[13]
Helena Cobban, The Palestinian Liberation
Organisation: People, Power and Politics, Cambridge: Cambridge University
Press, 1984, s. 31–32.
[14]
Abu Iyad, A.g.e., s. 42.
[15]
Aaron Mannes, Profiles in Terror: The
Guide to Middle East Terrorist Organizations, Lanham, MD: Rowman &
Littlefield Publishers, 2004, s. 223.
[16]
Yazarın kitapta aktardığı notun alıntılandığı yerde yazar “Ortadoğu, ABD ulusal
güvenliği ve terörizm” uzmanı olarak tarif ediliyor. Mannes, 1998-2001 arası
dönemde Ortadoğu Medya Araştırmaları Enstitüsü (MEMRI) Araştırma Direktörü
olarak çalışmış.
[17]
Ayrıca bkz.: Y. Sayigh, A.g.e., s. 91;
Helena Lindholm Schulz, The Reconstruction
of Palestinian Nationalism: Between Revolution and Statehood, Manchester:
Manchester University Press, 1999, s. 38; H. L. Schulz, The Palestinian Diaspora: Formation of Identities and Politics of
Homeland, Londra: Routledge, 2003, s. 118; Yonah Alexander, Palestinian Secular Terrorism: Profiles of
Fatah, Popular Front for the Liberation of Palestine, Popular Front for the
Liberation of Palestine-General Command, and the Democratic Front for the
Liberation of Palestine, Ardsley, New York: Transnational Publishers, 2003,
s. 1; Daniel Baracskay, The Palestine
Liberation Organization: Terrorism and Prospects for Peace in the Holy Land,
Santa Barbara, Kaliforniya: Praeger, 2011, s. 47; Stephen Morton, States of Emergency: Colonialism, Literature
and Law, Liverpool: Liverpool University Press, 2013, s. 202–203.
[18]
Rosemary Sayigh “fedai” kelimesini davası için kendisini feda eden kişi olarak
tanımlıyor. (A.g.e., s. 202.)
[19]
Schiff ve Rothstein, A.g.e., s. 122–123.
[20]
A.g.e.
[21]
Genelde kitaptaki özelde bu alıntılardaki önyargılı dilin bir araştırmacı
olarak beni rahatsız ettiğini belirtmeliyim. Oysa Schiff ünlü bir yazar ve
analizci, ayrıca etkili bir isim. Ayrıca burada göründüğü kadar yavan bir kişi
değil (Lawrence Joffe, ‘Obituary: Ze’ev Schiff.’ Guardian, 23
Temmuz 2007.)
[22]
Yonah Alexander, A.g.e., s. 29, 2.
dipnot.
[23]
Y. Harkabi, A.g.e., s. 14.
[24]
Artık bu “gazetecilere gönderilen açıklama”nın ne olduğunu biliyoruz. Yezid
Sayigh’in kaynakçasına göre bu açıklama muhtemelen Beyan ila el-Suhafiyyin [Gazetecilere
Açıklama]. Açıklama şurada yayımlanmış: Min
Muntalaqat al-ʿAmal al-Fidaʾi: Tahrir al-Aqtar al-Muhtalla [Gerilla
Eyleminin Bazı İlkeleri: İşgal Altındaki Toprakların Özgürleştirilmesi],
Kuwait, Dar al-Qabas, Fetih için yeniden basım, n.d. [1965]. Transliterasyon ve
çeviri Y. Sayigh’e ait (A.g.e., s. 846).
[25]
Dirasat ve Tecarib Savriyye [Devrimci
Çalışmalar ve Deneyimler] içinde, Sayı 3, n.p., n.d. Transliterasyon ve çeviri
Y. Sayigh’e ait (A.g.e., s. 845).