Kara
Panterler Özsavunma Partisi üyesi gençlerin büyük bir kısmı, Fanon ismine
aşinaydı. Her bir Panter için Yeryüzünün Lanetlileri’ni okumak, bir
görevdi. Fransızca orijinalinden çevrilen eserin ne kadar zor olduğunun bir
önemi yoktu. Devrimci bir psikiyatrist olarak Fanon, mesleği üzerinden edindiği
bilginin ve ona eşlik eden jargonun da etkisiyle, dünyayı psikiyatrinin ve
psikolojinin penceresinden izleme eğilimindeydi.
Ne
büyük şans ki KPP kurucularından Bobby Seale, Yeryüzünün Lanetlileri’nin
bir nüshasını partiyi birlikte kuracağı Huey Newton’la paylaşma imkânı
bulmuştu. Liseyi yeni bitirmiş olan ve kitaplarla pek arası bulunmayan Huey,
kitabı altı kez okudu.[1] Kitaplara soğuk olan Huey, sonrasında bu kitabı
okuduğu günleri hiç unutmadı. O, hayatla ve insanlarla kurduğu ilişkilerde
önemli bir yere sahip oldu. Sonra kitap kurdu olduğu vakit bu hatıra hiç
silinmedi, akla geldikçe daha da güçlendi.
Böylelikle
Fanon’un kitabı en kıymetli kaynak mertebesine yükseldi ve partinin önem
verdiği kitaplar listesine girdi, süreç içerisinde de KPP’nin ideolojisinin ve
politik düşüncesinin temeli hâline geldi.
Fanon,
sömürge olan Afrika’nın ve diğer toplumların geleceğini tefekkür eden derin bir
düşünürdü. Onun amacı, emperyalizmin ülkelere sızmasına ve ekonomik sömürüye
karşı sömürge olmaktan çıkmış devrimci ülkeleri görüşleriyle beslemekti.
Sonrasında
1964’te Afrika Devrimine Doğru adıyla basılan çalışması da dâhil tüm
eserlerini okuyan KPP kadroları, o çalışmalardan, siyahların beyazların
elindeki zalim devlet iktidarının sömürgesi olduğuna dair görüşü edindiler.
Huey Newton, bu anlayış üzerinden imparatorluğa karşı direnmek için silâhlı
güçten istifade edilmesi gerektiğini söyleyen görüşünü geliştirdi. Hiç şüphe
yok ki Newton, Afro-Amerikalı toplumunun imparatorluğun ezilen sömürgesi
olduğuna dair bu temel görüşü Fanon’dan öğrenmişti, bu görüş tek başına
Newton’a ait değildi.
Aramızdan
ayrılmış olan teolog ve eylemci/âlim Dr. James H. Cone, Martin Luther King,
Jr.’ın sözlerine atıfla şu tespiti yapıyor:
“Siyahların gettosu iç
sömürgecilik sistemidir. […] Kenar mahalle, orada yaşayanların politik düzlemde
hâkimiyet altına alındığı, ekonomik açıdan sömürüldüğü, ayrımcılığa tabi
tutulduğu, her köşe başında aşağılandığı bir iç sömürgeden başka bir şey değildir.”[2]
Bazı
yazarlar, barışın simgesi Martin Luther King ile devrimin savunucusu Newton
arasında, Siyah Amerika ile Siyahî toplulukların statüsü konusunda bir görüş
ayrılığının bulunmadığını söylerler. Zira Siyah Amerikalıların büyük bir
bölümünün ayrıştırılmış, tecrit edilmiş alanlarda yaşadığı gerçeğini kimse
inkâr etmemektedir. Bu da bu ülkede Fanon’un sömürgeciyle sömürgenin mekânsal
açıdan, maniheist anlamda ayrıştığına dair görüşünün karşılık bulduğunu
gösterir. Dolayısıyla Fanon’un imparatorluğun şehirlerinde daha çok Siyah
militanlar tarafından okunmuş olması, gayet doğal bir gelişmedir.
KPP
merkez komite üyesi ve iletişim bakanı Kathleen Neal Cleaver, Yeryüzünün
Lanetlileri’nin yoğun etkisi konusunda epey şey yazmış bir isim. “Afrika’ya
Dönüş” isimli makalesinde Cezayir’de faal olan KPP Uluslararası Seksiyonu’nun
liderliğini üstlendiği dönemle ilgili olarak şunları aktarmış:
“Fransa’ya karşı
bağımsızlık mücadelesi veren Cezayirli devrimcilerle birlikte aynı kavgaya
girmiş Martinikli Siyahî psikiyatrist Frantz Fanon’un yazıları, iç savaşın
örsünde dövülmüş birer kılıçtı. Amerika’da gettoları şiddet rüzgârı sarınca
Fanon’un kitapları da İngilizceyle tanışma imkânı buldu, 1968’de Dr. Martin
Luther King, Jr.’ın katli sonrası bunlar yoğun olarak okundular. Fanon 1961’de,
uğruna hayatını harcadığı Cezayir’in bağımsızlığına kavuşmasından bir yıl önce
vefat etti, fakat büyük bir akılla kaleme alınmış, isimsiz olarak basılmış Yeryüzünün
Lanetlileri, zamanla Amerika’da Siyah devrimcilerin başucu kitabı hâline
geldi ve onların fikirlerini tüm yönleriyle etkiledi. Fanon’un yaptığı
analizde, ülke genelinde Siyahların gettolarında kendiliğinden oluşan şiddet
dalgasına ilişkin açıklamalar ve gerekçeler bulmak mümkündü. Kitap, yeni patlak
veren ayaklanmaların devrimci bir hareketin doğuşuyla bağlantısına dair
ipuçları sunmaktaydı.”[3]
Cleaver,
Fanon’un kitaplarının Siyahların dünyasını uykudan uyandıran aydınlatıcı
niteliğini yalın ve yerinde ifadelerle açıklıyor.
Fanon,
Yeryüzünün Lanetlileri’nin yayınlanmasından yaklaşık iki yıl önce,
Roma’da Siyah yazarların katıldığı bir konferansta, “savaşın literatürü”nün
oluşturulması çağrısında bulunuyordu. Aklında muhtemelen, bitirmek için
uğraştığı Yeryüzünün Lanetlileri vardı.
Hiç
şüphe yok ki Fanon, Afrika ve Siyah dünyasına sömürgecilik teorisiyle muazzam
bir katkı sundu.
Lümpen
Proletaryanın Yükselişi
Dr.
Frantz Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri isimli çalışması, birçok farklı
anlama ve boyuta sahipti: O, Fransız sömürgeciliğini ifşa eden bir çalışma,
Arapların sömürgeciliğe karşı sürdürdükleri direnişe dair bir inceleme, ezilen,
sömürülen Arap toplumlarının, işkencenin, devletin baskılarının psikolojik
analizi, sömürgeci güçlere sıkılan kurşunun özgürleştirici etkisiyle ilgili bir
değerlendirmeydi.
Kitap,
aynı zamanda sömürgecilikle mücadele eden isyancılara kendi güçlerini nasıl
inşa edeceklerini öğretiyordu. Buna göre isyancılar, gerilla savaşında devlet
güçlerine karşı savaşacak bir güç olarak lümpen proletaryadan istifade
etmelilerdi. Geleneksel Marksist düşünce ise devrimci hareketin devlet
iktidarını alaşağı edecek kitle gücü olarak proletaryayı esas alması
gerektiğini söylüyordu. Cezayir kolonisi konusunda yazılar kaleme alan Fanon
ise sömürgeci devlete yönelik saldırılara öncülük edecek güç olarak lümpen
kesimlere işaret ediyordu:
“Ayaklanma şehirlerde
muhtaç olduğu mızrak ucunu gecekondu halkında, lümpen proletaryada bulur. Çünkü
kabile ve klanlarıyla bağlarını kesmiş olan lümpen proletarya, bu açlık çeken
insanlar sürüsü, sömürgeleştirilmiş bir halkın kendiliğinden ve radikal bir
tarzla ortaya çıkmış en devrimci güçlerinden birini teşkil etmektedir.”[4]
Çin’de
yürütülen bağımsızlık ve ulusal kurtuluş mücadelesinde Mao, devrimci mücadeleyi
ileriye taşımak için en fazla köylülerden istifade etmişti:
“Toprak ağaları sınıfının
köylülere uyguladıkları acımasız ekonomik sömürü ve politik baskı, onları
iktidara karşı sayısız kez ayaklanmaya itti. […] Çin’de feodal toplum dâhilinde
yaşanan tarihsel gelişimin gerçek itici gücü, köylülerin verdikleri sınıf mücadeleleri,
köylü ayaklanmaları ve köylü savaşları idi.”[5]
Bu
iki tarihsel örnek, Siyah militanları ve devrimcileri Amerika gerçekliğinde
devlet karşıtı devrimci mayanın lümpen kesimde bulunduğunu düşünmeye itti. KPP
Başkanı Bobby Seale, Fanon’un görüşlerinin önemi ve Newton’ın bu görüşlere dair
açıklamaları ve yorumları konusunda şunları söylüyordu:
“Oturup Yeryüzünün
Lanetlileri’ni okuyor, kitap üzerine sohbetler ediyorduk. Fanon’un kitabını
bölüm bölüm incelediğimiz bu çalışmalarda Huey, kitabı tüm yönleriyle
açıklıyordu. […] Huey, Fanon’un lümpen proletaryanın örgütlenmesiyle ilgili
sözlerini kendince yorumluyor, pezevenklik yapan, fahişe olan, işsiz, aylak,
yoksul, ezilen kardeşlerimizi, banka soyanları, politik bilinci olmayanları
örgütlemekten söz ediyordu. Ona göre lümpen proletarya bu kişilerden ibaretti.
Huey, bu noktada ‘bu serserilerle ilişki kurmazsak, iktidar onları bize karşı
örgütler’ diyordu.”[6]
Fanon’un
kitabı bize, farklı ulusal kurtuluş hareketlerinin Marksist ideale mesafe alıp
kendi mücadele alanları ölçüsünde halklarının gerçekliğiyle nasıl ilişki
kurduklarını öğretti. Mesele artık, halkların en çok neye düşman olduklarını,
merkezî hükümetten veya sömürgeci idareden hangi noktalarda
uzaklaştıklarını belirlemekte, özgürlük güçleriyle aynı safta buluşması
muhtemel toplumsal güçlerin hangisine yoğunlaşılması gerektiğini tespit
etmekteydi.
Fanon
kitabında “sömürgeci burjuvazi”yi eleştiriyor, onların düzenden yana
olduklarını, emperyalistlerin sunduğu pastadan daha büyük bir dilim almak
istedikleri için toplumsal değişimi istemediklerini söylüyordu.[7]
Peki
halkın en büyük kesimini oluşturan köylüler ne olacaktı? Fanon’a göre sömürge
ülkelerde yegâne devrimci güç, köylülüktü.[8] “Onların kaybedecekleri bir şey
olmadığı gibi kazanacakları çok şey var”dı.[9] Anlaşılan o ki Mao da benzer bir
sonuca ulaşmıştı.
Doğal
olarak Newton ve Seale gibi Afro-Amerikalı militanlar ve devrimciler, en
alttaki lümpen kesimi benzer vasıflara ve benzer umutlara sahip bir güç olarak
gördüler. Fanon ve Mao, sohbeti hoş kişiler değil, savaşçılar arıyordu. Aynı
durum, sistemle mücadele etme isteğinde olan, yüzünü devrime çevren genç
militanlar arayışındaki Newton ve Seale için de geçerliydi.
Bu
bağlamda Mao’nun şu ünlü sözü zihinlere kazınma imkânı buldu:
“Devrim yapmak, ne ziyafet
düzenlemek, ne bir makale yazmak, ne resim yapmak ne de nakış işlemek gibi bir
şeydir. Devrim, böylesine incelikli, acele etmeden ve kibarca, ölçülü bir
üslupla, nazik, seviyeli, kontrollü ve asil bir ruhla yapılamaz. Devrim bir
başkaldırıdır, bir sınıfın diğerini alt ettiği bir şiddet eylemidir.”[10]
Bahsini
ettiğimiz dönem, her şeyden önce Afrikalı, Asyalı, Üçüncü Dünyalı devletlerin
ulusal kurtuluş ve özgürlük için sömürgeciliğe karşı varoluş mücadelesi
yürüttükleri devrimci bir dönemdi.
Nihayetinde
şu tür sorularla boğuşmak zorunda kalıyorduk: Sistem, işleyişi dâhilinde kimler
hilafına hareket ediyor? Toplumsal güçler, sisteme meydan okuma ve onu hareket
edemez hâle getirme noktasında en iyi nasıl yapılandırılabilirler? Sistemle
kimler mücadele edecek? Bunlar, ölü gibi taş kesilmiş olan statükonun mevcut
hâline karşı yürütülecek her türden ciddi mücadele için çok önemli sorulardı.
Kara
Panter Partisi üyeleri için Mao ve Fanon, dünya bağlamında çok önemli olan,
büyük isimlerdi. Mao, komünist partiye öncülük edip dünyanın nüfus açısından en
büyük ülkesinde devlet iktidarını tesis etmişti. Fanon’sa tüm o yeteneklerini
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin Avrupa’nın büyük gücü Fransa’ya karşı
mücadelesini zaferle taçlandırmasına katkıda bulunmak için teksif etmişti. İki
isim de bu mücadelelerde oynadıkları rollere bağlı olarak, hayranlıkla anılan
kişilerdi. Ama Martinikli bir Siyah olarak Fanon, devrimci mücadeleye sunduğu
katkılar ve zafer yolunda yaptıkları ile daha etkiliydi.
Tam
da bu sebeple Fanon’un yazıları, Kuzey Amerika’nın sömürgelerinde Siyah
bilincine kazındı.
Mumya Ebu Cemal
[Kaynak:
“Frantz Fanon and His Influence on the Black Panther Party and the Black
Revolution”, Frantz Fanon and Emancipatory Social Theory içinde, Yayına
Hazırlayanlar: Dustin J. Byrd ve Sayed Javad Miri, Brill, 2020, s. 7-11.]
Dipnotlar:
[1] Bobby Seale, Seize the Time: The Story of the Black Panther Party and
Huey P. Newton, (New York: Vintage Books, 1970), s. 25.
[2]
James H. Come, Martin & Malcolm & America: A Dream or a Nightmare,
(New York: Orbis Books, 1991), s. 223.
[3]
Kathleen N. Cleaver, “Back to Africa: The Evolution of the International
Section of the Black Panther Party (1969–1970),” Black Panther Party
Reconsidered içinde, yayına hz.: Charles E. Jones (Baltimore, MD: Black
Classic Press, 1998), s. 214.
[4]
Frantz Fanon, The Wretched of the Earth, Çev. Richard Philcox (New York:
Grove Press, 2004), s. 81.
[5]
Mao TseTung, Quotations from Chairman Mao TseTeung, (Pekin: Foreign
Language Press, 1972), s. 9.
[6]
Seale, Seize the Time, s. 26, 30.
[7]
Frantz Fanon, The Wretched of the Earth, s. 22.
[8]
A.g.e., s. 23.
[9]
A.g.e.
[10]
Mao, Quotations, s. 11-12.