21 Temmuz 2020

,

KPP ve Fanon

Kara Panterler Özsavunma Partisi üyesi gençlerin büyük bir kısmı, Fanon ismine aşinaydı. Her bir Panter için Yeryüzünün Lanetlileri’ni okumak, bir görevdi. Fransızca orijinalinden çevrilen eserin ne kadar zor olduğunun bir önemi yoktu. Devrimci bir psikiyatrist olarak Fanon, mesleği üzerinden edindiği bilginin ve ona eşlik eden jargonun da etkisiyle, dünyayı psikiyatrinin ve psikolojinin penceresinden izleme eğilimindeydi.

Ne büyük şans ki KPP kurucularından Bobby Seale, Yeryüzünün Lanetlileri’nin bir nüshasını partiyi birlikte kuracağı Huey Newton’la paylaşma imkânı bulmuştu. Liseyi yeni bitirmiş olan ve kitaplarla pek arası bulunmayan Huey, kitabı altı kez okudu.[1] Kitaplara soğuk olan Huey, sonrasında bu kitabı okuduğu günleri hiç unutmadı. O, hayatla ve insanlarla kurduğu ilişkilerde önemli bir yere sahip oldu. Sonra kitap kurdu olduğu vakit bu hatıra hiç silinmedi, akla geldikçe daha da güçlendi.

Böylelikle Fanon’un kitabı en kıymetli kaynak mertebesine yükseldi ve partinin önem verdiği kitaplar listesine girdi, süreç içerisinde de KPP’nin ideolojisinin ve politik düşüncesinin temeli hâline geldi.

Fanon, sömürge olan Afrika’nın ve diğer toplumların geleceğini tefekkür eden derin bir düşünürdü. Onun amacı, emperyalizmin ülkelere sızmasına ve ekonomik sömürüye karşı sömürge olmaktan çıkmış devrimci ülkeleri görüşleriyle beslemekti.

Sonrasında 1964’te Afrika Devrimine Doğru adıyla basılan çalışması da dâhil tüm eserlerini okuyan KPP kadroları, o çalışmalardan, siyahların beyazların elindeki zalim devlet iktidarının sömürgesi olduğuna dair görüşü edindiler. Huey Newton, bu anlayış üzerinden imparatorluğa karşı direnmek için silâhlı güçten istifade edilmesi gerektiğini söyleyen görüşünü geliştirdi. Hiç şüphe yok ki Newton, Afro-Amerikalı toplumunun imparatorluğun ezilen sömürgesi olduğuna dair bu temel görüşü Fanon’dan öğrenmişti, bu görüş tek başına Newton’a ait değildi.

Aramızdan ayrılmış olan teolog ve eylemci/âlim Dr. James H. Cone, Martin Luther King, Jr.’ın sözlerine atıfla şu tespiti yapıyor:

“Siyahların gettosu iç sömürgecilik sistemidir. […] Kenar mahalle, orada yaşayanların politik düzlemde hâkimiyet altına alındığı, ekonomik açıdan sömürüldüğü, ayrımcılığa tabi tutulduğu, her köşe başında aşağılandığı bir iç sömürgeden başka bir şey değildir.”[2]

Bazı yazarlar, barışın simgesi Martin Luther King ile devrimin savunucusu Newton arasında, Siyah Amerika ile Siyahî toplulukların statüsü konusunda bir görüş ayrılığının bulunmadığını söylerler. Zira Siyah Amerikalıların büyük bir bölümünün ayrıştırılmış, tecrit edilmiş alanlarda yaşadığı gerçeğini kimse inkâr etmemektedir. Bu da bu ülkede Fanon’un sömürgeciyle sömürgenin mekânsal açıdan, maniheist anlamda ayrıştığına dair görüşünün karşılık bulduğunu gösterir. Dolayısıyla Fanon’un imparatorluğun şehirlerinde daha çok Siyah militanlar tarafından okunmuş olması, gayet doğal bir gelişmedir.

KPP merkez komite üyesi ve iletişim bakanı Kathleen Neal Cleaver, Yeryüzünün Lanetlileri’nin yoğun etkisi konusunda epey şey yazmış bir isim. “Afrika’ya Dönüş” isimli makalesinde Cezayir’de faal olan KPP Uluslararası Seksiyonu’nun liderliğini üstlendiği dönemle ilgili olarak şunları aktarmış:

“Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayirli devrimcilerle birlikte aynı kavgaya girmiş Martinikli Siyahî psikiyatrist Frantz Fanon’un yazıları, iç savaşın örsünde dövülmüş birer kılıçtı. Amerika’da gettoları şiddet rüzgârı sarınca Fanon’un kitapları da İngilizceyle tanışma imkânı buldu, 1968’de Dr. Martin Luther King, Jr.’ın katli sonrası bunlar yoğun olarak okundular. Fanon 1961’de, uğruna hayatını harcadığı Cezayir’in bağımsızlığına kavuşmasından bir yıl önce vefat etti, fakat büyük bir akılla kaleme alınmış, isimsiz olarak basılmış Yeryüzünün Lanetlileri, zamanla Amerika’da Siyah devrimcilerin başucu kitabı hâline geldi ve onların fikirlerini tüm yönleriyle etkiledi. Fanon’un yaptığı analizde, ülke genelinde Siyahların gettolarında kendiliğinden oluşan şiddet dalgasına ilişkin açıklamalar ve gerekçeler bulmak mümkündü. Kitap, yeni patlak veren ayaklanmaların devrimci bir hareketin doğuşuyla bağlantısına dair ipuçları sunmaktaydı.”[3]

Cleaver, Fanon’un kitaplarının Siyahların dünyasını uykudan uyandıran aydınlatıcı niteliğini yalın ve yerinde ifadelerle açıklıyor.

Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri’nin yayınlanmasından yaklaşık iki yıl önce, Roma’da Siyah yazarların katıldığı bir konferansta, “savaşın literatürü”nün oluşturulması çağrısında bulunuyordu. Aklında muhtemelen, bitirmek için uğraştığı Yeryüzünün Lanetlileri vardı.

Hiç şüphe yok ki Fanon, Afrika ve Siyah dünyasına sömürgecilik teorisiyle muazzam bir katkı sundu.

Lümpen Proletaryanın Yükselişi

Dr. Frantz Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri isimli çalışması, birçok farklı anlama ve boyuta sahipti: O, Fransız sömürgeciliğini ifşa eden bir çalışma, Arapların sömürgeciliğe karşı sürdürdükleri direnişe dair bir inceleme, ezilen, sömürülen Arap toplumlarının, işkencenin, devletin baskılarının psikolojik analizi, sömürgeci güçlere sıkılan kurşunun özgürleştirici etkisiyle ilgili bir değerlendirmeydi.

Kitap, aynı zamanda sömürgecilikle mücadele eden isyancılara kendi güçlerini nasıl inşa edeceklerini öğretiyordu. Buna göre isyancılar, gerilla savaşında devlet güçlerine karşı savaşacak bir güç olarak lümpen proletaryadan istifade etmelilerdi. Geleneksel Marksist düşünce ise devrimci hareketin devlet iktidarını alaşağı edecek kitle gücü olarak proletaryayı esas alması gerektiğini söylüyordu. Cezayir kolonisi konusunda yazılar kaleme alan Fanon ise sömürgeci devlete yönelik saldırılara öncülük edecek güç olarak lümpen kesimlere işaret ediyordu:

“Ayaklanma şehirlerde muhtaç olduğu mızrak ucunu gecekondu halkında, lümpen proletaryada bulur. Çünkü kabile ve klanlarıyla bağlarını kesmiş olan lümpen proletarya, bu açlık çeken insanlar sürüsü, sömürgeleştirilmiş bir halkın kendiliğinden ve radikal bir tarzla ortaya çıkmış en devrimci güçlerinden birini teşkil etmektedir.”[4]

Çin’de yürütülen bağımsızlık ve ulusal kurtuluş mücadelesinde Mao, devrimci mücadeleyi ileriye taşımak için en fazla köylülerden istifade etmişti:

“Toprak ağaları sınıfının köylülere uyguladıkları acımasız ekonomik sömürü ve politik baskı, onları iktidara karşı sayısız kez ayaklanmaya itti. […] Çin’de feodal toplum dâhilinde yaşanan tarihsel gelişimin gerçek itici gücü, köylülerin verdikleri sınıf mücadeleleri, köylü ayaklanmaları ve köylü savaşları idi.”[5]

Bu iki tarihsel örnek, Siyah militanları ve devrimcileri Amerika gerçekliğinde devlet karşıtı devrimci mayanın lümpen kesimde bulunduğunu düşünmeye itti. KPP Başkanı Bobby Seale, Fanon’un görüşlerinin önemi ve Newton’ın bu görüşlere dair açıklamaları ve yorumları konusunda şunları söylüyordu:

“Oturup Yeryüzünün Lanetlileri’ni okuyor, kitap üzerine sohbetler ediyorduk. Fanon’un kitabını bölüm bölüm incelediğimiz bu çalışmalarda Huey, kitabı tüm yönleriyle açıklıyordu. […] Huey, Fanon’un lümpen proletaryanın örgütlenmesiyle ilgili sözlerini kendince yorumluyor, pezevenklik yapan, fahişe olan, işsiz, aylak, yoksul, ezilen kardeşlerimizi, banka soyanları, politik bilinci olmayanları örgütlemekten söz ediyordu. Ona göre lümpen proletarya bu kişilerden ibaretti. Huey, bu noktada ‘bu serserilerle ilişki kurmazsak, iktidar onları bize karşı örgütler’ diyordu.”[6]

Fanon’un kitabı bize, farklı ulusal kurtuluş hareketlerinin Marksist ideale mesafe alıp kendi mücadele alanları ölçüsünde halklarının gerçekliğiyle nasıl ilişki kurduklarını öğretti. Mesele artık, halkların en çok neye düşman olduklarını, merkezî hükümetten veya sömürgeci idareden hangi noktalarda uzaklaştıklarını belirlemekte, özgürlük güçleriyle aynı safta buluşması muhtemel toplumsal güçlerin hangisine yoğunlaşılması gerektiğini tespit etmekteydi.

Fanon kitabında “sömürgeci burjuvazi”yi eleştiriyor, onların düzenden yana olduklarını, emperyalistlerin sunduğu pastadan daha büyük bir dilim almak istedikleri için toplumsal değişimi istemediklerini söylüyordu.[7]

Peki halkın en büyük kesimini oluşturan köylüler ne olacaktı? Fanon’a göre sömürge ülkelerde yegâne devrimci güç, köylülüktü.[8] “Onların kaybedecekleri bir şey olmadığı gibi kazanacakları çok şey var”dı.[9] Anlaşılan o ki Mao da benzer bir sonuca ulaşmıştı.

Doğal olarak Newton ve Seale gibi Afro-Amerikalı militanlar ve devrimciler, en alttaki lümpen kesimi benzer vasıflara ve benzer umutlara sahip bir güç olarak gördüler. Fanon ve Mao, sohbeti hoş kişiler değil, savaşçılar arıyordu. Aynı durum, sistemle mücadele etme isteğinde olan, yüzünü devrime çevren genç militanlar arayışındaki Newton ve Seale için de geçerliydi.

Bu bağlamda Mao’nun şu ünlü sözü zihinlere kazınma imkânı buldu:

“Devrim yapmak, ne ziyafet düzenlemek, ne bir makale yazmak, ne resim yapmak ne de nakış işlemek gibi bir şeydir. Devrim, böylesine incelikli, acele etmeden ve kibarca, ölçülü bir üslupla, nazik, seviyeli, kontrollü ve asil bir ruhla yapılamaz. Devrim bir başkaldırıdır, bir sınıfın diğerini alt ettiği bir şiddet eylemidir.”[10]

Bahsini ettiğimiz dönem, her şeyden önce Afrikalı, Asyalı, Üçüncü Dünyalı devletlerin ulusal kurtuluş ve özgürlük için sömürgeciliğe karşı varoluş mücadelesi yürüttükleri devrimci bir dönemdi.

Nihayetinde şu tür sorularla boğuşmak zorunda kalıyorduk: Sistem, işleyişi dâhilinde kimler hilafına hareket ediyor? Toplumsal güçler, sisteme meydan okuma ve onu hareket edemez hâle getirme noktasında en iyi nasıl yapılandırılabilirler? Sistemle kimler mücadele edecek? Bunlar, ölü gibi taş kesilmiş olan statükonun mevcut hâline karşı yürütülecek her türden ciddi mücadele için çok önemli sorulardı.

Kara Panter Partisi üyeleri için Mao ve Fanon, dünya bağlamında çok önemli olan, büyük isimlerdi. Mao, komünist partiye öncülük edip dünyanın nüfus açısından en büyük ülkesinde devlet iktidarını tesis etmişti. Fanon’sa tüm o yeteneklerini Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin Avrupa’nın büyük gücü Fransa’ya karşı mücadelesini zaferle taçlandırmasına katkıda bulunmak için teksif etmişti. İki isim de bu mücadelelerde oynadıkları rollere bağlı olarak, hayranlıkla anılan kişilerdi. Ama Martinikli bir Siyah olarak Fanon, devrimci mücadeleye sunduğu katkılar ve zafer yolunda yaptıkları ile daha etkiliydi.

Tam da bu sebeple Fanon’un yazıları, Kuzey Amerika’nın sömürgelerinde Siyah bilincine kazındı.

Mumya Ebu Cemal

[Kaynak: “Frantz Fanon and His Influence on the Black Panther Party and the Black Revolution”, Frantz Fanon and Emancipatory Social Theory içinde, Yayına Hazırlayanlar: Dustin J. Byrd ve Sayed Javad Miri, Brill, 2020, s. 7-11.]

Dipnotlar:
[1] Bobby Seale, Seize the Time: The Story of the Black Panther Party and Huey P. Newton, (New York: Vintage Books, 1970), s. 25.

[2] James H. Come, Martin & Malcolm & America: A Dream or a Nightmare, (New York: Orbis Books, 1991), s. 223.

[3] Kathleen N. Cleaver, “Back to Africa: The Evolution of the International Section of the Black Panther Party (1969–1970),” Black Panther Party Reconsidered içinde, yayına hz.: Charles E. Jones (Baltimore, MD: Black Classic Press, 1998), s. 214.

[4] Frantz Fanon, The Wretched of the Earth, Çev. Richard Philcox (New York: Grove Press, 2004), s. 81.

[5] Mao TseTung, Quotations from Chairman Mao TseTeung, (Pekin: Foreign Language Press, 1972), s. 9.

[6] Seale, Seize the Time, s. 26, 30.

[7] Frantz Fanon, The Wretched of the Earth, s. 22.

[8] A.g.e., s. 23.

[9] A.g.e.

[10] Mao, Quotations, s. 11-12.