Fransız
hukuk sistemi, bir ergenlik yaşı (rıza yaşı) belirleme konusunda neden
isteksiz?
Bunun
muhtemel nedeni, Mayıs 1968 sonrasında yaşanan gelişmeler. Bu dönemde
öğrenciler, kapitalizme, tüketime, elitist ve adaletsiz olduklarını
düşündükleri kurumlara ve değerlere karşı eylemler gerçekleştirdiler, kitlesel
gösteriler ve grevler örgütlediler. Eylemler, kültür devriminin birer
ifadesiydi ve bu devrim, Fransa’nın kimliği üzerinde kalıcı bir iz bıraktı.
1968 sonrası her şey değişti. Örneğin çocuklar, cinsel varlıklar olarak
görülmeye başlandı. Pedofili, cinsel yönelim olarak kabul edildi, özgürlük
anlayışının bir parçası olarak değerlendirildi.
Zamanla
pedofili savunucuları, bilhassa elit entelektüel kesim içerisinde güçlendi.
Gazetelerde yetişkinlerle çocuklar arasındaki ilişki meselesine ve çocukların
özerkliğine dair birçok haber çıktı. “Yetişkinlerle çocuklar arasındaki
ilişkinin cinsellikle ilgili niteliğini tanımak, burjuva düzenine karşı
gelmenin yollarından biridir” denildi.
Fransa’da
gösteriler sonrası cinsel özgürlüğün ve yaşam tarzlarının serbest olduğu bir
ortam oluştu. Bu ortam, pedofili yanlısı hareketi güçlendirdi. Pedofili yanlısı
aktivistler, Pedofili Kurtuluş Cephesi, Farklı Çocukluk İçin Araştırma
Faaliyeti ve Farklı Çocukluk Araştırma Grubu gibi isimlerde dernekler kurdular.
Pedofiller, sübyancılar, Arka, Küçük Çapkın, Yavru Kurt isminde
dergiler çıkarttılar. Guy Hocquenghem, Gabriel Matzneff ve René Schérer gibi
Fransız entelektüeller, hareketin sözcülüğünü üstlendiler: bu süreçte pedofili
karşıtları, “gerici” olmakla suçlandılar. Ayrıca pedofiller, cinsel istismar
suçlusu değil, tıpkı eşcinseller gibi, “gerici” yasaların birer mağduru olarak
tarif edildiler. Bu düzlemde eşcinselliği ve pedofiliyi suç kılan yasalara
karşı çıkılmaktaydı.
Bazı
feministler, aile terapistleri ve hükümetteki bir avuç kadın harekete karşı
çıktı. Bu kişiler, yetmişlerde ve seksenlerde pedofiliyi sahiplenen Fransız
entelektüellerin halkın genel kanaatini dikkate almadıklarını, toplumsal ve
ailevi uygulamalardaki gerçekliği görmediklerini söylediler.
Bu
dönemde medyanın ve aydınların belirli bir kesimi pedofiliyi savunurken,
doksanlarda ani bir dönüşüm yaşandı. Kamuoyu, çocuk tacizine ve enseste dikkat
kesildi. Aile içi şiddet sorununu ele alan baskı grupları, özellikle feminist
örgütler, bu meselelere daha fazla ilgi gösterilmesini sağladılar.
Bu
süreçte pedofili yanlısı aktivistler, bir güçlükle karşılaştılar. Fransız
halkı, bir yetişkinin çocukla girdiği cinsel ilişkinin eşit bir ilişki
olmadığını düşünüyordu. Bunun üzerine pedofili yanlısı hareket, ilişkiyi
“simetrik” kılmak için uğraşmaya başladı. Bu kişiler, yazılarında çocukları
“net düşüncelere sahip, feraset ve iradeyle donatılmış kişiler” olarak tarif
etmeye başladılar. Buradan da çocukların yetişkinlerle aynı haklara sahip
olmaları gerektiğini söylediler. Hatta çocukların korunması gerektiği
anlayışının ataerkil olduğunu söyleyip, bu korumanın çocuğun kişisel
bütünlüğünü tehlikeye soktuğunu iddia ettiler.
Mayıs
1968 sonrası Fransız entelektüeller, devletin reşit olmayan çocukları cinsel
istismara karşı koruma yetkisi almasına karşı çıktılar. Bu itirazın en önemli
örneği, 26 Ocak 1977’de Le Monde’da yayınlanan dilekçe idi. Metne
Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Félix Guattari, Gilles Deleuze, Jacques
Derrida, Roland Barthes, Jacques Rancière, Jean-François Lyotard, Philippe
Sollers, André Glucksmann ve Louis Aragon gibi aydınlar imza attı. Dilekçe,
çocuklarla cinsel ilişkiye girdikleri için yargılanan üç adamı savunmak için
kaleme alınmıştı. Dilekçede şu söylenmekteydi:
“Fransız hukuku, 13-14
yaşındaki çocukların hüküm verme ve cezalandırma konusunda gerekli olan idrake
sahip olduğunu söylüyor, ama çocuğun duygusal ve cinsel hayatı söz konusu
olduğunda bu beceriyi hasıraltı ediyor.”
Dilekçeyi
imzalayanlara göre çocuklar ve ergenler, cinsel hayatlarını yaşama hakkına
sahiplerdi. Mahkemeye çıkartılan üç adam beş yıl hapis cezası aldı, ama
cezalarının tamamını yatmadı.
1979’da
Liberation’da başka bir dilekçe yayınlandı. Bu dilekçe ise altı ve on
iki yaşında iki kız çocuğu ile cinsel ilişki kurmuş bir adam ile ilgiliydi.
Dilekçeye aralarında Christiane Rochefort ve Pascal Bruckner gibi 63 isim imza
attı. Dilekçeye imza atanlar, kızların durumdan memnun olduklarını
söylüyorlardı. Hatta “Çocukları sevmek, aynı zamanda onların bedenlerini sevmek
demek. Arzu ve cinsel oyunlar, çocuklarla yetişkinler arasındaki ilişkinin
parçasıdır” diyorlardı. İddialarına göre “ilişkiye giren adam, kızları düşünmüş,
onlarla bir tecrübe yaşamış, kızlar, onda buldukları mutlulukla ailelerini de
mutlu etmişti.” Bu isimler, rıza yaşının (ergenlik yaşının) bir tuzak olduğunu,
Fransa’da çocukların 13 yaşından itibaren eylemlerinden sorumlu olmaya
başladıklarını söylüyorlardı. Aynı kişiler, “madem ilâç alabiliyorlar,
seçtikleri kişiyle seks de yapabilirler” diyorlardı.
Bu
Fransız aydınlara göre çocuklar, kendi cinsel hayatlarını yönetme hakkına
sahiplerdi. Bu türden bir özgürlük yorumu, çocuklara cinsel ilişkiyle mutlu
olma yetkisi veriyordu. Rıza göstermeleri, doğal bir sonuçtu. Aksini iddia
etmekse lütufkârlıktı. Çocuklara insan olarak saygı duymamak demekti.
1978’de
katıldığı bir radyo programında Michel Foucault, çocuklarla seks yapma
konusunda şunu söylüyordu: “Bir çocuğun olan biteni izah edemeyeceğini, rıza
gösteremeyeceğini söylemek, hoş görülmesi, kabul edilmesi mümkün olmayan iki
ayrı istismar biçimidir.”
Bu
süreçte sosyologlar, Fransa’da çocuklara yönelik tacizlerin sayısının 1972’den
itibaren arttığını söylediler. 1982’deki bir rakama göre çocuklara yönelik
cinsel saldırılar, yaklaşık yüzde 22 arttı.
Sonraki
süreçte bahsi geçen dilekçeleri yayınlayan Le Monde ve Liberation
yanlışlarını düzeltmeye çalıştı. Gazeteci Sorj Chalandon, 1968 sonrasında
Fransa’nın devasa bir toplumsal deneye tanıklık ettiğini söyledi. Gazeteci, bu
deneyin pedofiliyi de içerdiğini düşünüyordu: “Ahlak düzeni. Düşman oydu. O
dönemde Liberation yaygın olarak yaşanan baş dönmesinin bir tezahüründen
başka bir şey değildi.” Yazara göre o dönemde her türden otoriteye karşı
çıkılıyordu. Bu dönem, ona göre bir tür laboratuvar işlevi görmüştü.
[…]
Marie Doezema
Mart 2018
Kaynak