05 Mart 2019

,

Cinsellik, Evlilik ve Lenin


[…]

Cevap vermezden önce Lenin sözlerine devam etti:

“İşlediğin günahların listesi hâlâ çok kabarık, Clara. Kadın yoldaşların akşamları düzenledikleri okumalarda ve tartışmalarda ana konuların cinsellik ve evlilik meseleleri olduğu söylendi bana. Politik eğitim ve öğretim çalışmalarının esas üzerinde durdukları konular bunlarmış. İşittiklerime inanmakta güçlük çektim. Dünyadaki tüm karşı-devrimciler, proleter diktatörlüğün hüküm sürdüğü ilk ülkeyi kuşatmışlar. Almanya’da ise giderek büyüyen, gücünü artıran karşı-devrimin yenilmesi için tüm proleter, devrimci güçlerin en yoğun şekilde bir araya gelmesi şart. Oysa bizim emekçi kadın yoldaşlarımız, cinsellikle ilgili sorunları, geçmişin, bugünün ve geleceğin tüm evlilik biçimlerini tartışıyorlar. Onlar, bu konu başlıkları ile ilgili olarak proleter kadınların aydınlatılması görevinin en önemli görev olduğunu düşünüyorlar. Galiba en fazla okunan broşür de cinsellik meselesi ile ilgili, genç Viyanalı bir kadın yoldaşın kaleme aldığı kitapçık. Bu kitapçığı kaldır at çöpe! Oysa gerçekte uzun zaman önce işçiler, bu konuları Bebel’den okumuşlardı. Bahsini ettiğim kitapçık kadar sıkıcı ve ağır bir dille yazılmamıştı üstelik, burjuva toplumuna karşı güçlü, sert ve saldırgan bir üslup hâkimdi orada.

Freud’un hipotezlerinin sündürülmesi ‘eğitimli’ insanların işi, hatta bilimsel bir uğraşmış gibi anlaşılıyor. Oysa bu iş, cahilce, acemice kotarılıyor, ayrıca Freud’un teorisinin günümüzde moda olduğunu görmek gerekiyor. Ben, cinsellik teorileriyle yüklü makalelere, tezlere, kitapçıklara vs., hâsılı, burjuva toplumunun o necis, rezil dünyasından mebzul miktarda ortalığa saçılan yazın türüne asla güvenmiyorum. Göbek deliğine yoğunlaşıp, Hintli veli misali, belirli meseleleri tefekkür edip duranlara da güvenmiyorum. Bana kalırsa, esasta farazi olan ve her yana saçılan bu cinsellik teorileri, çoğunlukla keyfidirler ve kişinin burjuva ahlâkı üzerinden, cinsel hayatında aşırılığı veya kişisel anormalliği meşrulaştırma, kendi hastalığını dayatma ihtiyacından kaynaklanıyorlar. Burjuva ahlâkına karşı duyulan örtük saygı, bana kalırsa, her yerde seksle ilgili bir konu aramak kadar itici bir şey. Esasında bu uğraşı, aydınların ve onlara yakın kesimlerin bir hobisidir. Ama bu uğraşının partide, sınıf bilinçli, savaşan bir proletaryada yeri yoktur.”

Bu noktada Lenin’in sözünü kesip, cinsellik ve evlilik meselelerinin özel mülkiyete dayalı burjuva toplumunda tüm toplumsal sınıf ve tabakalardan kadınların yüzleştikleri birçok konuyu, çileyi ve çelişkiyi kapsadığını söyledim. Savaş ve ortaya çıkarttığı sonuçlar, kadınların cinsellikle ilgili meselelerde yüzleştikleri çileleri ve çelişkileri alabildiğine belirginleştirdi ve eskiden kendilerinden saklanan sorunları gün ışığına çıkarttı. Duygu ve düşüncelerin o eski dünyası, sarsılmaya başladı. Eski toplumsal bağlar Arapsaçına dönüp koptu, yeni eğilim dâhilinde erkek ve kadın arasında yeni ideolojik ilişkiler oluştu. Bu sorunlara yönelik ilgi, esasında aydınlanma ve tutum değiştirme ihtiyacının bir ifadesi. Ayrıca bu ilgi ve yönelim, burjuva toplumundaki sahteliğe ve ikiyüzlülüğe dönük bir tepkiyi ifade ediyor. Evlilik ve aile biçimleri, tarihsel gelişimleri ve ekonomik hayatla kurdukları bağlar dâhilinde, burjuva toplumunun ebedi özelliği ile ilgili olarak emekçi kadınların zihinlerinde varolan batıl inancı yok etmek amaçlanıyor. Bu sorunlara yönelik eleştirel bir tarihsel yaklaşım, bizim burjuva toplumunu sert bir eleştiriyle incelememize neden olmalı, o toplumun gerçek niteliğini ve yapıp ettiklerini açığa çıkarmalı, ayrıca, burjuva toplumundaki cinsellik temelli ahlâkın ve sahteliğin mahkûm edilmesini sağlamalıdır. Sonuçta tüm yollar Roma’ya çıkar. Toplumun ideolojik üstyapısının tüm önemli kısımlarına, hâkim olan toplumsal olguya yönelik gerçek bir Marksist analiz, bizi burjuva toplumunun ve dayandığı mülkiyet temelinin analizine götürmeli, bu temelin yok edilmesi gerektiği bilincini koşullamalıdır.

Bu noktada Lenin, gülerek başını salladı ve şunları söyledi:

“Al işte! Kadın yoldaşlarını ve partini savunuyorsun sen. Elbette söylediklerin doğru. Ama sözlerin sadece Almanya’da yapılan yanlışlara bahane buluyor, gerekçelerini, sebeplerini ortaya koymuyor. Onlar, hâlâ birer yanlış olarak orta yerde duruyor. Cinsellik ve evlilik sorunlarının gelişkin, zinde bir tarihsel materyalizm zaviyesinden irdelenmiş olduğu konusunda beni ikna edebilir misin sen? Bu konular, derinlemesine, tüm yönleriyle bilinmeli, elde çok sayıda malzemeye hâkim olan Marksizme yaslanılmalı. Şuan gerekli güçleri, temel dayanakları nereden buluyorsun? Bu türden Marksist dayanaklar diyelim ki var, o vakit bahsini ettiğim türden kitapçıklar, okuma ve tartışma gruplarında yürütülecek inceleme çalışması için bir tür malzeme olarak kullanılmazlardı. Oysa bu çalışmalar, eleştirilmek şöyle dursun, herkese dağıtılıyor ve tavsiye ediliyorlar. Meseleye yönelik, Marksist olmayan, beyhude ilgi ve nafile çaba, ne tür bir sonuç ortaya koyuyor peki? Cinsellik ve evlilik meseleleri, ana toplumsal meselenin bir parçası olarak mı anlaşılıyor? Hayır, daha da beteri! Ana toplumsal mesele, cinsellik sorunlarının bir tür eklentisi, bir parçası olarak ele alınıyor. Temel mesele, tali bir konu hâline geliyor. Bu da meselenin kendisiyle ilgili netliği ve vuzuhu tehdit eden bir durum. Sonuçta süreçte fikirleri çorbaya çeviriyor, genelde proleter kadınların sınıf bilincini allak bullak ediyor.

Son bir şey daha söyleyeyim ki bu da diğerleri kadar önemli bir husus: cümle âlem bilir ki her şeyin bir vakti vardır. Sana soruyorum. Şuan proleter kadınları bir insanın nasıl sevip sevileceği, nasıl evlenip evlendirileceği ile ilgili tartışmalarla avutmanın vakti midir? Geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de birbirinden farklı uluslar karşısında tarihsel materyalizme bağlı olduğumuzu gururla dile getireceğiz! Bugün kadın yoldaşlarımızın, emekçi kadınların tüm fikirleri, proleter devrime yönlendirilmelidir. Şuan evlilik ve cinsellik alanında yaşanan gerçek yenilenme sürecinin zeminini proleter devrim oluşturmaktadır. Bugün Maorilerde evlilik biçimlerinden veya eski dönemlerde ensest ilişkilerinden daha acil olan başka sorunlar mevcuttur. Sovyetlerin inşası meselesi Alman proletaryasının hâlen daha gündemindedir. Versay Anlaşması ve onun etkileri daha önemlidir mesela. Zira bu anlaşma, işsizliğe yol açmakta, ücretlerin düşmesine, vergilerin artmasına sebep olmaktadır. Bunlar, Alman emekçi kadınlarını yoğun biçimde etkilemektedir. Özetle, benim tespitime göre, proleter kadınlara verilen bu türden bir politik ve toplumsal eğitim, tümüyle yanlıştır. Sen bu olan bitene nasıl tek laf etmezsin! Bu eğitime karşı elindeki yetkiyi kullanmalısın.”

Clara Zetkin
Kaynak

0 Yorum: