29 Mart 2019

, ,

Friedrich Bolte’ye Mektup

Dostum Bolte,
Mektubunu dün Sorge’nin raporu ile birlikte aldım.[1]
1. Her şeyden önce Genel Konsey’in New York Federal Konseyi’ne yönelik tutumu konusunda şunu söylemem lazım: Sorge’ye yeni göndermiş olduğum mektupların (ayrıca Sorge’yle gizli iletişim kurması konusunda yetki verdiğim Speyer’e yazdığım mektubun) senin temsil ettiğin Alman Seksiyonu’na dair alabildiğine hatalı bir bakış açısını ortadan kaldırdığını belirtmeliyim.[2]
Enternasyonal’in kurulduğu diğer tüm ülkelerde olduğu gibi Birleşik Devletler’de de Genel Konsey, ilk başta birbirinden farklı bireylere yetki vermek ve onları resmi temsilcisi olarak atamak zorunda kaldı. Fakat New York Komitesi’nin bir miktar istikrara kavuşması ile birlikte, bu temsilcilerin hepsi, devre dışı bırakılamasa da tek tek defterden silindi.
Belirli bir süre geçti ve eskiden yetkili olan temsilcilerle yapılan resmi yazışmalar, sadece Eccarius’un Jessup ile yaptıkları ile sınırlı kaldı. Görebildiğim kadarıyla sen de mektubunda Jessup’la yapılan yazışmalar konusunda hiç şikâyetçi değilsin.
Zaten Birleşik Devletler’le yapılan resmi yazışmalar, sadece Eccarius üzerinden yapılacaktı. Ben ve Dupont ise o dönemde Fransız Seksiyonu’nun temsilcisiydik, sonuçta Dupont da ancak Eccarius ile yazışma imkânına sahipti.
Sorge ve senin dışında ben, kimseyle resmi yazışma içerisine girmedim. Sigfrid Meyer’e gönderdiklerimse özel mektuplardı ve Sigrid, onları hiçbir şekilde yayımlamadı, zira bunlar, içeriği itibarıyla, New York Komitesi’nin başını derde sokacak, ona zarar verecek cinsten mektuplardı.
Diğer yandan, Genel Konsey’in iki İngiliz üyesi George Harris ve muhtemelen Boon’un New York’taki Enternasyonal şubeleriyle özel yazışmalar gerçekleştirdiğine hiç şüphe yok. Her iki isim de aramızdan ayrılmış olan Bronterre O’Brien tarikatına mensup. Bu tarikatsa kalpazanları, kadınları güya kurtaracağını söyleyen şarlatanları bünyesinde toplamış akılsız ve tuhaf bir yapı.[3] Bunlar, doğal olarak New York’taki 12. Seksiyon’un doğal müttefikleri, onlarla aynı kafadan isimler.[4]
Genel Konsey’in kendi üyelerinin özel yazışma içerisine girmelerini yasaklama hakkı bulunmuyor. Fakat bize bu özel yazışmanın resmi olup olmadığı, Genel Konsey’in faaliyetlerine mani olup olmadığı, yayınlanıp yayınlanmadıkları, New York Komitesi’ni batağa sürükleyip sürüklemediği konusunda net açıklamalar yapılması gerekiyor. O vakit bu türden kötülüklere ve fesada karşı gerekli önlemler tabii ki alınacaktır.
Ne kadar ahmak olurlarsa olsunlar bu O'Brien’cılar, Konsey’de sendikacılar kadar güçlüdürler. Bunlar, toprak meselesi konusunda daha devrimci ve daha sağlam bir duruşa sahiptirler, ayrıca daha az milliyetçidirler, burjuvazide şu veya bu biçim altında görülen rüşvetçiliğe pek de düşkün kişiler değildirler. Öyle olsalar, çoktan Enternasyonal’den şutlanmışlardı.
2. Bir No’lu Alman Seksiyonu’nun burjuva hayırseverlere, tarikatçı çevrelere veya amatör gruplara meyilli olması, beni gerçekten hayrete düşürüyor.
Oysa bizim konumumuz, böylesi bir konumla çelişmektedir.
Enternasyonal, sosyalist veya yarı sosyalist tarikatları, mücadele eden işçi sınıfının gerçek örgütüyle ikame etmek amacıyla kuruldu. İlk tüzüğüne ve açılış konuşmasına[5] baktığımızda bu net bir biçimde görülmektedir. Diğer yandan, tarihsel süreç tarikat sistemini ezip geçmeseydi, Enternasyonal varlığını sürdüremezdi. Sosyalist tarikatların gelişim sistemi ile hakikî bir işçiler hareketinin gelişim sistemi, birbirlerine nazaran daima ters orantılı seyretmiştir. İşçi sınıfı, bağımsız bir tarihsel hareket için yeterli olgunluğa erişene dek tarikatlar (tarihsel açıdan) haklıdırlar. İşçi sınıfı söz konusu olgunluğa eriştiğinde, hastalıklı tarikatlar, esas olarak gerici hâle gelirler. Gene de tarihin her yerde gösterdiği şey Enternasyonal içinde de tekrarlanmıştır. Modası geçmiş olan, yeni elde edilmiş biçim dâhilinde kendini tekrar tesis edip varlığını sürdürme gayreti içindedir.
Enternasyonal’in tarihi, hakiki işçi sınıfı hareketine karşı Enternasyonal bünyesinde kendi varlığını ortaya koymaya çalışan tarikatlar ve amatör deneyler aleyhine işleyen, Genel Konsey üzerinden kesintisiz olarak sürdürülen bir mücadelenin tarihidir. Bu mücadele, kongrelerde ama daha çok, tek tek her bir seksiyonla Genel Konsey arasındaki özel ilişkiler dâhilinde yürütülmüştür.
Enternasyonal Derneği’ni Paris’te Proudhoncular (Mutualistler) kurmuştu, doğal olarak ilk yıllarında dizginler onların ellerindeydi. Sonrasında bu kişiler karşılarında kolektivistler ve pozitivistler gibi örgütleri buldular.
Almanya’da ise Lassalle kliği hâkimdi. Kötü bir şöhrete sahip olan Schweitzer’le bizzat iki yıl yazıştım ve ona Lassalle’ın örgütünün tarikatvari bir örgüt olduğunu, Enternasyonal’in uğruna mücadele verdiği hakiki işçi hareketi örgütüne düşmanlık ettiğini tartışma götürmez biçimde ispatladım. Schweitzer, tüm söylediklerimi belirli sebeplere bağlı olarak anlamadı, anlamak istemedi.
1868 yılı sonunda Rus Bakunin, bizzat kendisinin liderlik edeceği “Sosyalist Demokrasi İttifakı”[6] adıyla ikinci bir Enternasyonal teşkil etmek amacıyla Enternasyonal’e girdi. Teorik bilgiden mahrum olan biri olarak Bakunin, bu ayrı yapının Enternasyonal’in yürüteceği bilimsel propagandayı üstleneceği, böylelikle kendi enternasyonalinin Enternasyonal bünyesinde özel bir işlevi yerine getireceği iddiasında bulunuyordu.
Bakunin’in programı, soldan ve sağdan toplayıp, zorlama bir biçimde, laf olsun torba dolsun diye bir araya getirdiği ıvır zıvırdan müteşekkildi ve temelde sınıflar arası eşitlik(!), (Saint-Simoncuların zırvaladığı biçimiyle) toplumsal hareketin çıkış noktası olarak miras hakkının ilgası ve üyelere dikte edilen bir dogma olarak ateizm üzerine kuruluydu. Dayandığı asıl dogma ise (Proudhoncularda görülen) politik hareketten imtina etmeyi esas alan yaklaşımdı.
Bu çocukların eline yakışacak cinsten okuma kitabı, İtalya ve İspanya’da rağbet gördü (hâlen daha buralarda ciddiye bir etkiye sahip). Bu tür ülkelerde işçi hareketinin oluşumu için gerekli gerçek koşullar henüz oluşmamış durumda. Ha bir de Bakunin, dar da olsa, boş tenekeden farksız, doktriner İsviçreli ve Belçikalı kimi mahfillerde belirli bir nüfuza sahip.
Proudhon, Saint-Simon gibi isimlerden derleyip topladığı çerçöpten ibaret olan bir doktrine sırtını yaslayan Bay Bakunin için teori, ikincil bir meseleydi, hâlâ daha böyledir. Teori, ona göre, şahsi benlik kavgasının bir aracından ibarettir. Teorik düzlemde hiç varolmayan biri olarak Bakunin, kendisini, en iyi, bir dalavereci olarak ifade edebilmektedir.
Genel Konsey (belli ölçüde Fransız Proudhoncularca Güney Fransa’da destek gören) bu komplo ile yıllarca mücadele etmek zorunda kaldı. Nihayetinde Konferans’ın aldığı, 1, 2, 3, 9, 16 ve 17 sayılı kararlar aracılığıyla uzun bir hazırlık sürecinin ardından ciddi bir darbe aldı.[7]
Öte yandan Genel Konsey’in Avrupa’da verdiği mücadelenin Amerika’da pek destek görmediği anlaşılıyor. 1, 2, 3 ve 9 sayılı kararlar, bugün itibarıyla New York Komitesi’ne tüm tarikat faaliyetlerine ve amatör örgütlerin girişimlerine son vermek, gerektiğinde onları ihraç etmek için gerekli hukukî silâhları temin ediyorlar.
3. New York Komitesi, Genel Konsey’e göndereceği resmî bir mektupla Konferans kararlarını eksiksiz kabul ettiğini açık bir dille ifade etmekle çok iyi bir iş yapmış olacaktır.
14 sayılı (Neçayev duruşmasının Egalité’de yayınlanmasını öngören) karar, bizzat Bakunin’i tehdit eden bir karardır.[8] Bu sayede Bakunin’in Rusya’daki tüm kepazelikleri gün ışığına çıkacak, onun takipçilerinden geri kalan isimlerin Konferans’ı protesto eden girişimlerini herkes öğrenecektir.
Bu protestoların örgütlendiği dönemde Bakunin, Cenevre ve Londra’da bulunan Fransız mültecilerle temas kurmuştur (yine de bu kesimin sayıca az olduklarını belirtmek gerek). Bu çevrenin attığı slogana göre, Genel Konsey Pan-Almancıların (veya Bismarckçılığın) hâkimiyeti altındadır. Burada kastedilen benim, benim doğuştan Alman olmam üzerinde duruyorlar, dolayısıyla benim Genel Konsey üzerinde düşünsel-teorik bir nüfuza sahip olduğumu söylüyorlar. (Not: Konsey’deki Almanların sayısı İngilizlerin üçte ikisi kadardır, ayrıca Fransızlardan da azdır. Dolayısıyla burada dile getirilen asıl suç, teorik planda Almanların Fransız ve İngilizlere hükmediyor olmaları, ayrıca onların bu hâkimiyeti, yani Alman biliminin baskınlığını gayet faydalı, hatta vazgeçilmez bulmalarıdır.)
Cenevre’de (Lozan Kongresi’nde utanmak nedir bilmeden, Ferré’yi Versay’ın cellâtlarına şikâyet eden) burjuvazinin himayesinde faaliyet yürüten Madam André Léo, La Révolution sociale isminde bir gazete çıkartıyor. Gazetede Avrupa’nın en gerici gazetesi Journal de Genève’in kullandığı birebir aynı ifadelerle bize karşı polemik yürütüyor.
Bu Bakuninciler, Londra’da Fransız Seksiyonu'nu[10] kurmaya çalıştılar. Bunların faaliyetlerine dair bir örneği ekte sunduğum Qui Vive! dergisinin 42. sayısında bulmak mümkün. (Sayıda bizim Fransız sekreterimiz Serraillier’nin mektubuna da yer veriliyor[11). Birçoğu polis casusu olan yirmi kişinin meydana getirdiği bu seksiyonu Genel Konsey henüz tanımış değil, lâkin sayıca daha büyük olan başka bir seksiyon kabul görmüş durumda.[12]
Hainler çetesinin tüm hilelerine rağmen Fransa’daki propaganda faaliyetlerimiz hâlihazırda devam ediyor. Sermaye le ilgili kitabım, Bakunin’in değer gördüğü Rusya’da Rusça olarak yayımlanıyor.[13]
İlk belirtilen (bizim tanımadığımız, bugünlerde tümüyle dağılma sürecine girmiş olan) Fransız Seksiyonu’nun sekreteri Durand’ı biz Enternasyonal’den polis casusu olduğu için kovduk.[14]
“Politika bizim neyimize” diyen, politikadan uzak duran, Gaspard Blanc ve Lyonslu Albert Richard türünden Bakuninciler, artık maaşlı birer Bonapartçı ajandır. Bu konuda elimizde kimi deliller bulunmaktadır. Fransız Seksiyonu’nun şikâyetine göre, Cenevre’de aynı klik bünyesinde faaliyet yürüten, Güney Fransa’nın Béziers kentinin temsilciliğini üstlenmiş olan Bousquet, bir polistir![15]
4. Konferans kararlarıyla ilgili olarak şunu söylemem lazım: Kararların bulunduğu sayı şuan elimde, ilk olarak da en uzak yer olduğu için New York’a (Sorge’ye) gönderdim.[16]
Öncesinde basında konferansla ilgili çıkan yarı doğru yarı yanlış haberlerde tüm suç, bir Konferans delegesinin (Eccarius’un) üzerine atılıyor ki Genel Konsey, zaten bu kişiyle ilgili bir soruşturma başlatmış durumdadır.
5. Washington Seksiyonu, ilkin Genel Konsey’e başvuruda bulunmuş, onunla bağımsız bir seksiyon olarak temas kurmak istemiştir.[17] Bugün itibarıyla mesele çözüme kavuşturulmuştur, dolayısıyla Washington Seksiyonu’yla tekrar görüşmenin bir yararı yoktur.
Seksiyonlarla ilgili olarak aşağıda dile getirilen genel açıklamalar geçerli olacaktır:
(a) Tüzüğün yedinci maddesi (“Yereldeki hiçbir bağımsız derneğin Genel Konsey’le doğrudan yazışmasına engel olunamaz.”) uyarınca, bağımsız olmak isteyen seksiyonlar, kabul için Genel Konsey’e doğrudan başvuruda bulunabilirler. Tüzüğün II. Bölüm’ünde yer alan dördüncü ve beşinci maddesi uyarınca, “Enternasyonal’e katılma niyetinde olan her bir şube veya dernek (ki burada “yerelliklerdeki bağımsız dernekler” kastediliyor) Genel Konsey’e bağlı olduğunu en kısa sürede beyan etmek zorundadır.” (4. Madde) Ayrıca “Genel Konsey, yeni şubenin Enternasyonal’e bağlanma isteğini kabul veya reddetme hakkına sahiptir.” (5. Madde)
(b) Tüzüğün beşinci maddesi uyarınca Genel Konsey, kabul öncesi federal konseylere veya komitelere danışmak zorundadır.
(c) Konferans kararı uyarınca (Bkz. Tüzük V. Bölüm, 3. Madde) belirli bir tarikatın ismini taşıyan bir seksiyon, asla kabul edilmeyecektir. Ayrıca böylesi bir yapı, kendisini Enternasyonal İşçi Derneği’ne bağlı bir seksiyon olarak teşkil edemez. (V. Bölüm, 2 Madde)
Lütfen bu mektubu temsil ettiğin Alman Seksiyonu’na ilet, ama sakın yayımlama, sadece içeriğinin faaliyetler dâhilinde kullanılmasını sağla.
Tüm kardeşlik duygularımla selamlıyorum,
* * *
Kapital henüz İngilizcede ve Fransızcada yayınlanmış değil. Fransızca baskısı üzerinde çalışıyoruz, ama yaşanan olaylar sonucu bu çalışma kesintiye uğradı.[18]
Benim ricam üzerine Eccarius, Birleşik Devletler’deki tüm seksiyonların sekreteri olarak atanmıştır (tek istisna Fransız seksiyonudur, onun sekreterliğini de Le Moussu üstlenecektir.). Gene de senin veya Sorge’nin soracağı her türden özel soruyu memnuniyetle cevaplarım. Engels, Enternasyonal’in İrlanda Cumhuriyeti’ndeki faaliyetlerine dair bir makaleyi yayımlanması amacıyla İtalya’ya gönderdi.
İleride Genel Konsey toplantılarına dair raporları içeren The Eastern Post gazetesi nüshaları New York’a, Sorge’nin adresine düzenli olarak gönderilecek.
Politik Hareket Üzerine Önemli Not: İşçi sınıfının politik hareketi, doğası gereği belirli bir nihai hedefe sahiptir ve bu hedef, işçi sınıfının politik iktidarı ele geçirmesidir. Bu da elbette işçi sınıfına ait olan, ekonomik mücadelelerden neşet eden, belirli bir noktaya dek gelişme imkânı bulmuş, özel bir örgüte ihtiyaç duyar.
Fakat öte yandan işçi sınıfının yönetici sınıflara karşı bir sınıf olarak varlık imkânı bulmasını sağlayan, dışarıdan uygulanan bir baskı sonucu o yönetici sınıfları baskı altına almaya çalıştığı her türden hareket, politik bir harekettir. Örneğin belirli bir fabrikada veya sektörde grev gibi araçlarla kapitalistleri işçileri daha kısa süreler için çalıştırmaya mecbur etmeye yönelik bir çaba, saf mânâda ekonomik harekete denk düşer. Gelgelelim, kapitalistleri sekiz saatlik işgünü yasasını çıkartmaya zorlayan bir hareketse politik bir harekettir. Bu sayede, işçilerin her yerde birbirinden ayrı işleyen ekonomik hareketleri dâhilinde politik bir hareket gelişir. Bir sınıf hareketi olarak bu hareketin amacı, çıkarlarına uygun amaçlara ulaşmak, bu bağlamda, genel, toplumsal düzlemde bağlayıcılığı olan bir güce kavuşmaktır. Bu türden hareketler, varolma noktasında, öncesinde belirli bir örgütlenme düzeyine ulaşmaya mecburdurlar, ama aynı şekilde örgütlenme faaliyetinin gelişimi ancak hareket olmaya bağlıdır.
İşçi sınıfının yönetici sınıfların kolektif gücüne, yani politik iktidara karşı nihai darbeyi indirecek harekâta girişebilmesi için örgütsel düzeyde henüz gelişmediği yerlerde, onun, yönetici sınıfların politikalarına karşı geliştirilen düşmanca tutum ve kesintisiz ajitasyon faaliyetiyle, her ne pahasına olursa olsun eğitilmesi gerekir. Aksi takdirde Fransa’da yaşanan Eylül Devrimi’nde görüldüğü üzere, işçi sınıfı, yönetici sınıfların elinde bir oyuncağa dönüşür. Messrs Gladstone ve şürekâsının bugüne dek İngiltere’de sergilediği oyun için de aynı tespit geçerlidir.
Karl Marx
23 Kasım 1871 
[Kaynak: Karl Marx ve Frederick Engels, Collected Works, 44. Cilt, s. 251-259.]
[Bu mektubun İngilizcesi, kısaltılmış hâliyle, ilk olarak şurada yayınlandı: The International Socialist Review, Şikago, 1911; tam hâline şurada yer verildi: K. Marx ve F. Engels, Letters to Americans. 1848-1895, International Publishers, New York, 1953, s. 251.]
Dipnotlar
[1] Burada Sorge’nin imzaladığı, 5 Kasım 1871 tarihli rapora atıfta bulunuluyor: Kuzey Amerika Enternasyonal Merkez Komitesi’nin Genel Konsey’e Gönderdiği Ekim 1871 Tarihli Rapor.
[2] Burada New York’ta bulunan 1. No’lu Alman Seksiyonu’ndan bahsediliyor. ABD’de Enternasyonal’e bağlı en eski seksiyon olan Alman Seksiyonu 1857’de devrimci Alman göçmenler tarafından kurulan Komünist Kulüp içinden çıktı. Bu kulübün çekirdeğini ise eski Komünist Birlik üyeleri ve Marx’ın dostları oluşturuyordu. Üyeleri, Marksizm propagandası yapan New York Genel Alman İşçileri Derneği’nde öncü bir rol oynadılar. Aralık 1869’da Genel Alman İşçileri Derneği Enternasyonal’e bağlanıp 1. No’lu Seksiyon adını aldı. Süreç içerisinde seksiyon, burjuva reformculara karşı aktif bir mücadele yürüttü.
[3] Burada James O'Brien taraftarlarından bahsediliyor. Toprağın millileştirilmesi ve İrlanda sorunu gibi bir dizi meselede Enternasyonal bünyesinde Marx’ı destekleyen bu çevre, belirli hususlarda ütopyacılara has bir tutum içerisindeydi: bu bağlamda ilgili çevre, kamusal ambarlar kurulması suretiyle emek ürünlerini maliyet bedelleri üzerinden dolaysız ve adil bir biçimde takas edilmesi ve sembolik emek parasının gündeme getirilmesi gibi fikirleri savunuyordu.
[4] 12 No’lu Seksiyon Enternasyonal’in Amerikan seksiyonları arasında Temmuz 1871’de katıldı. Liderleri arasında bulunan feminist Victoria Woodhull ve Tennessee Claflin, Enternasyonal adına burjuva reformları için kampanya yürütmeye koyuldu. 27 Eylül 1871’de, New York Merkez Komitesi’nin bilgisi olmaksızın 12 No’lu Seksiyon, Genel Konsey’in kendisini ABD’deki Enternasyonal’in lider kurumu olarak kabul edilmesini istedi. Diğer yandan seksiyon, basın yoluyla, Enternasyonal’in proleter niteliğini savunmakta olan diğer seksiyonlara karşı kampanya yürüttü.
5 Kasım 1871 tarihli kararında Genel Konsey 12 No’lu Seksiyon’un talep ve iddialarını reddetti ve New York Merkez Komitesi’nin yetkilerini onayladı. Buna karşın 12 No’lu Seksiyon faaliyetlerine kaldığı yerden, aynı içerikle devam etti, bu da sonuçta proleter ve küçük burjuva seksiyonlar arasında bir ayrışmaya neden oldu. Mart 1872’de Genel Konsey 12 No’lu Seksiyon’u Enternasyonal’den ihraç etti, Eylül 1872’de ise bu karar Lahey Kongresi’nce teyit edildi.
[5] K. Marx, “Enternasyonal’in Geçici Tüzüğü ve İşçilerin Enternasyonal Derneği’ndeki Açılış Konuşması”
[6] Mikhail Bakunin ve taraftarlarıi Ekim 1868’de Cenevre’de Uluslararası Sosyalist Demokrasi İttifakı (L'Alliance internationale de la démocratie socialiste) adında bir anarşist örgüt kurdular. İttifakın programı, tüm devletin ilga edilmesini, sınıfların eşitlenmesini ve miras hakkının ortadan kaldırılmasını talep etmekteydi. İttifakın liderleri, örgütün Enternasyonal bünyesinde özerk bir örgüt olarak kabul görmesini talep ettiler. Genel Konsey taleplerini reddetti ( bu konuyla ilgili olarak Marx’ın kaleme aldığı, Genel Konsey’in 22 Aralık 1868’de onayladığı karara bakılabilir: “Enternasyonal İşçilerin Derneği ve Enternasyonal Sosyalist Demokrasi İttifakı”, Collected Works, 21. Cilt). Bunun üzerine İttifak’ın kurucuları onu lağv edeceğini söyleyince 1869’da Enternasyonal’e aynı şartlar temelinde kabul edildiler. İttifak’ı lağv ettiklerini kamuoyuna açıklasalar da Bakuninciler birlik faaliyetlerini gizlice yürütmeye devam ettiler. Bir fesat örgütü hâlini alan İttifak, Genel Konsey’e karşı çalışmalar yürütüp Enternasyonal bünyesinde sahip olduğu nüfuzu artırmaya çalıştı.
Enternasyonal’in devrimci proleter kanadının Bakuninci gruplara karşı verdiği mücadele, Paris Komünü sonrası epey hız kazandı ve 1871’deki Londra Konferansı ile birlikte iyice sertleşti. Enternasyonal’in 1872’de Lahey’de düzenlediği kongrenin aldığı kararla, varlığı ve yürüttüğü bölücü faaliyetleri artık açığa çıkmış olan gizli Bakuninci İttifak’ın liderleri Mikhail Bakunin ve James Guillaume, Enternasyonal’den ihraç edildi.
[7] Burada 1871 tarihli Londra Konferansı’nın kararlarından bahsediliyor: “Ulusal Konseylerin Seçilmesi” (Karar II, 1, 2, 3. maddeler), “İşçi Sınıfının Politik Eylemi” (Karar IX), “Sosyalist Demokrasi İttifakı” (Karar XVI) ve “İsviçre’nin Fransızca Konuşan Kesiminde Yaşanan Ayrışma” (Karar XVII) (Bkz. Collected Works, 22. Cilt).
[8] K. Marx ve F. Engels, “17-23 Eylül 1871’de Londra’da Toplanan Enternasyonal Delegeleri Konferansı Kararları”, Karar XIV: Yurttaş Outine’e Talimat.
[9] Marx burada, André Léo’nun 1871’de Lozan’da düzenlenen Barış Kongresi’nde yaptığı konuşmadan bahsediyor. O konuşmasında Léo, Ferré ve Rigault’ün Komün’ün uğursuz isimleri olarak anıyor.
[10] Fransız Seksiyonu’nu 1871 Eylül’ünde Londra’da bulunan Fransız mülteciler kuruyor. Seksiyonun liderleri İsviçre’deki Bakunincilerle sıkı ilişkiler kuruyorlar. Seksiyonun resmi gazetesi Qui Vive! Fransız Seksiyonu’nun tüzüğünü yayınlıyor, ardından seksiyon, bu tüzüğü Genel Konsey’in 16 Ekim 1871’de düzenlediği olağanüstü toplantıya takdim ediyor, burada ayrıca özel bir komisyonun kurulması gerektiği üzerinde duruyor. 17 Ekim tarihli toplantıda ise Marx, komisyon adına hazırladığı bir kararı tartışmaya sunuyor ve seksiyonun tüzüğündeki birkaç paragrafın Enternasyonal’in tüzüğüyle uyumlu hâle getirilmesini öneriyor. Augustin Avrial’ın imzaladığı 31 Ekim tarihli mektubunda seksiyon, Genel Konsey’in kararına karşı çıkıyor.
Sonrasında, verilen bu cevap komisyon bünyesinde ve 7 Kasım 1871’de düzenlenen Genel Konsey toplantısında tartışılıyor. Fransa temsilcisi Auguste Serraillier, Marx’ın kaleme aldığı bir kararı tartışmaya sunuyor, konsey bu kararı oybirliğiyle kabul ediyor. Aralık 1871’de Fransız Seksiyonu birkaç gruba ayrışıyor. Yazdığı kimi mektuplarda Marx, bu seksiyonu 1865’te Londra’da kurulmuş olan Fransız Seksiyonu’ndan ayrıştırmak için 2 No’lu Fransız Seksiyonu olarak anıyor.
[11] Qui Vive! gazetesinin 16 Kasım 1871 tarihli 39. sayısında Fransız temsilcisi Serraillier tarafından Genel Konsey adına kaleme alınmış, 11 Kasım tarihli bir mektuba yer veriliyor. Gazetenin genel yayın yönetmeni Vermersch’e hitaben yazılmış olan mektupta, “Genel Konsey, Londra Konferansı kararlarının resmi olmayan bir kaynaktan alınıp söz konusu gazetede yayınlanması konusunda hiçbir sorumluluğu kabul etmemektedir” deniliyor. Serraillier’in asıl dikkatini çektiği husus ise 13. Karar’ın 2. Madde’sinin tahrif edilmesi. Bu maddede, “Alman işçilerin Fransa-Almanya Savaşı esnasında görevlerini yerine getirdiğinden” bahsediliyor (Bkz. Collected Works, 22. Cilt, s. 428).
Serraillier’in mektubuna cevaben, 1871’de kurulan Fransız Seksiyonu’nun on beş üyesi Qui Vive! gazetesinin 19-20 Kasım 1871 tarihli 42. sayısında bir “Protesto Metni” yayınlıyor.
[12] Burada Paris Komünü sonrası mülteci olarak Londra’ya gitmiş olan proleter unsurların Kasım 1871’de kurdukları Fransızca Seksiyonu’ndan bahsediliyor. 18 Kasım 1871’de Seksiyon kendi tüzüğünü oylayıp kabul ediyor, bu tüzük, Şubat 1872’de Genel Konsey tarafından da onaylanıyor. Londra’daki Fransızca Seksiyonu Marguerittes, Le Moussu, De Wolffers gibi isimlerden oluşuyor ve (Vermersch gibi) kimi Fransız mültecilerinin benimsediği küçük burjuva tavra karşı Genel Konsey’in yürüttüğü kampanyaya destek veriyorlar.
[13] Kapital’in birinci cildinin Rusça baskısı Mart 1872’nin sonunda yayımlandı. Üç bin baskı yapıldı. Bu, esasen o dönem için epey yüksek bir rakamdı. Kitap, Çar’ın sansür edeceği beklentilerine karşın hızla satıldı. Devlet, Kapital’in zor anlaşılacağını düşünmüş, yayınlanmasına bu sebeple izin vermişti.
[14] 1871 tarihli Fransız Seksiyonu’nun liderliğini üstlenen, Enternasyonal’i kandıran Gustave Durand’ın ajan olduğu bir süre sonra anlaşıldı. Bu mesele, Genel Konsey’in 7 Ekim 1871 tarihli özel toplantısında ele alındı. Durand’ın polislerle yaptığı yazışmalar konseye sunuldu. Onun Enternasyonal’den ihracıyla ilgili kararı Engels hazırladı ve Genel Konsey’e gene o sundu. (bkz. Collected Works, 23. Cilt, s. 22.)
[15] Burada, Enternasyonal’in Béziers ve Pézenas kentlerinde bulunan seksiyonları adına 13 Kasım 1871 tarihinde kaleme alınıp Serraillier’e gönderilmiş olan mektuptan bahsediliyor. Yazarlar, mektupta Bousquet’in polis ajanı olduğunu söylüyorlar ve onun Enternasyonal’den ihraç edilmesini istiyorlar.
[16] Burada 1871 tarihli Londra Konferansı kararlarından bahsediliyor (Bkz. Collected Works, 22. Cilt, s. 423-31). Genel Konsey, Marx’tan bu kararları İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak yayımlamasını istiyor.
[17] Enternasyonal Kuzey Amerika Merkez Komitesi, tüm seksiyonların kendisine adresleri ve meslekleri de içeren bir üye listesi sunmasını öneriyor. 23 No’lu Washington Seksiyonu, cevabında Merkez Komitesi’yle değil de Genel Konsey’le doğrudan temas kurmayı tercih ettiğini söylüyor.
[18] Kapital’in birinci cildinin çevirisine Charles Keller başlıyor, ama süreç Fransa-Prusya Savaşı sebebiyle kesintiye uğruyor. Kitabın ilk Fransızca baskısı iki cilt hâlinde yayımlanıyor. Joseph Roy’un çevirisinin ilk cildi 1872’de, ikinci cildi ise 1875’te yayımlanma imkânı buluyor. Roy’un aslına uygun olarak, kelimesi kelimesine çevirdiği kitabı Marx yeniden çeviriyor ve ikinci Almanca baskısındaki değişiklikleri de bu çalışmaya alıyor.

0 Yorum: