Bize niye
zenci diyorlar?
Niye sağırız, dilsiz ve körüz?
Herkes gider iken uzaya
Biz niye kalıyoruz yaya?
Niye mağduruz?
Niye bu hâldeyiz?
İsmimizi, dilimizi, kültürümüzü,
Tanrı’mızı, dinimizi silip attık.
Vardık Amerika’ya, vaizin laflarını
Zihnimize kattık.
Vaiz, gökte bir cennet olduğunu
Onun tadına ancak öldükten sonra
Varacağımızı söyledi.
Oysa onca yıl yaşadık da
Cehennemden
Acıdan, işkenceden ve korkudan
Başka bir şey görmedi bu gözler.
İncil diyor ki cennet dediğin,
Beyaz adamın ve vaizin
Bugün burada tattığı
Zevklerle dolu.
Evet dostum, hak ettiğin senindir,
Cennet cehennem yeryüzündedir.
Arayışımızın ödülü tarihte, ona bakalım
Ve lafımızı esirgemeden,
Dosdoğru söyleyelim:
Beyaz adam Doğu’ya gelmezden evvel
Avrupa’da mağaralarda yaşıyordu,
Aç kurtlar misali.
Ağaç kökleri ve çiğ balık yiyordu.
Sonra Allah Musa’yı gönderdi,
Onu medenileştirdi ve kanunları öğretti.
Beyaz adam Marco Polo’nun peşinden
Asya ve Afrika’ya geldi.
Çin’den ipek ve barut,
Hindistan’dan meyve suyu,
Manganez ve kauçuk aldı.
Altın ve elmasları için
Afrika’nın ırzına geçti.
Ortadoğu’dan tonlarca varil petrol çaldı.
Yoluna çıkan her şeyi ezdi,
yağmaladı, katletti.
Siyah dünya beyaz adamın gazabına uğradı.
Evet dostum, söylemesi zor ama
Beyaz adamın cenneti
Siyah adamın cehennemidir.
[1.
Koşuk]
Amerika’ya gelmezden önce
Doğu’da, Nil Nehri’nin kıyısında yaşıyorduk.
Refah içerisindeydik.
Hürriyetin, eşitliğin, adaletin gölgesindeydik.
İpekten kaftanlarımız,
Altından terliklerimiz vardı.
En akıllı ve en zengin halk bizdik.
Şimdiyse fakirin fakiriyiz.
Eşikte bile istenmeyen cılız birer itiz.
Evet dostum, söylemesi zor ama
Beyaz adamın cenneti
Siyah adamın cehennemidir.
[2.
Koşuk]
Beyaz adam Amerika’ya geldiğinde
Kızılderiliye “ben senin beyaz kardeşinim.
Kızıl adam, dostummuşsun gibi
Sarılacağım sana” dedi.
Ama onu batıya savurup attı.
Beyaz kadın, ateş suyu, hileler ve yalanlarla
Çaldı Amerika’yı.
Bu ülkenin ilk sahibi
Bir kampa tıkıldı.
Evet dostum, söylemesi zor ama
Beyaz adamın cenneti
Siyah adamın cehennemidir.
[3.
Koşuk]
Toprağı işlemek için birilerine ihtiyaç duydu.
Güçlü değildi omuzları, kolları.
Siyah adama muhtaçtı.
En beter ve en ağır günahı işlesin diye
Sör John Hawkins’i tuttu.
O da hür doğmuş olanı alıp
Köle etti kendine,
Sonra da bir mal gibi sattı,
Bir etiket iliştirdi etine.
Evet dostum, söylemesi zor ama
Beyaz adamın cenneti
Siyah adamın cehennemidir.
Louis Farrakhan
1960
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder