George Habash, 1952’de Pan-Arap Milliyetçileri
Hareketi’ni kurmak için çalışma yürüttü.
İlkokulu ve liseyi Java ve Kudüs’te tamamladı.
1944’te Beyrut Amerikan Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 1951’de çocuk
doktoru olarak mezun oldu. Okul süresince politik faaliyetlere iştirak etti.
Mezuniyet sonrası Ürdün’e döndü ve kampların
birinde kendi kliniğini açtı. Dostu Vedi Haddad ile birlikte hastaları ücretsiz
tedavi etti.
Arapların birliği ve Filistin’in kurtuluşu
talebini dillendiren Ketaibul Fidaul Arabi’nin (Arap Feda Birlikleri)
kuruluşunda yer aldı. Örgüt Edib Şeyşekli’ye yönelik suikast tertipledi ve
sonrasında dağıldı.
Habash, Amerikan Üniversitesi’nde faal olan Urvetü’l Vüska (Sağlam Kulp) isimli
kulübün kurucularındandı. Başında Prof. Kustantine Zureyq bulunmaktaydı.
Örgütün icra komitesi 1951’de kurulacak olan Şabibatu’l Arabiya’nın çekirdeğini
teşkil etti. Tha’ar isimli dergiyi
çıkarttı. Bu örgüt, ilk konferansını George Habash’ın başkanlığında 1956’da
gerçekleştirdi. Bu konferans sonucunda Arap Milliyetçileri Hareketi kuruldu.
Vedi Haddad, Hani Hindi ve Ahmed Hatip bu hareketin önde gelen isimleriydi.
Ürdün’de Ray
gazetesini çıkarttı, fakat Ürdün ordusu komutanı Glob Paşa gazeteyi kapattı.
Ağustos 1956’da Ürdün’de meclis seçimlerine
katıldı fakat kazanamadı.
1957’de Arap Milliyetçileri Hareketi, Ürdün’de bir
dizi bombalama eylemini gerçekleştirmekle suçlandı. Habash yeraltına çekildi.
1958’de Şam’a gitti. Ürdün mahkemeleri gıyabında kendisine otuz üç yıl hapis
cezası verdi.
Suriye ve Mısır’ın birleşme sürecinde Şam’daydı.
Arap Milliyetçileri Hareketi o dönemde Nasır’ı desteklemekteydi. Hareketin
kurucularından Hani Hindi bakan oldu ve örgüt üyelerinin serbestçe hareket
etmesini ve ciddi bir güce kavuşmasını sağladı.
Habash, 1960 yılında Kudüs’te akrabası olan Hilda
Habash ile buluştu.
1961 başında Şam’da evlendi. Düğününe katılan
isimler arasında Vedi Haddad, El-Hekim Dervazi, Ahmed Tawalba, Taysir Kubbe,
Hani Hindi, Muhsin İbrahim ve FHKC’nin ilk şehidi Halid Ebu Ayşe bulunmaktaydı.
1961’da Şam’da kızı Maysa doğdu. O sırada Habash
hapisteydi. İkinci kızı Luma Kudüs’te 1966 yılında dünyaya geldi.
Suriye’nin Mısır’la ilişkisinin kopması ve
birliğin dağılması ardından Habash Şam’da kaldı. 1964’te Vedi Haddad ve Ahmed
Yamani ile birlikte FHKC’ye katıldı. Cephe’nin resmi kuruluşu 1967’ye ertelendi. Cephe
üç gruptan oluşmaktaydı: Abtal el-Awda, Şababu’t Zaar ve (1964’te Ahmed Cibril
tarafından kurulmuş ola Filistin Kurtuluş Cephesi.
Habash, 1964’te Suriye’deki baskılar karşısında
Beyrut’a gitti.
1966’da 23 Şubat Hareketi’nin Suriye’de iktidara
gelip cumhurbaşkanı Emin Hafız’ı ve Michelle Eflak’ı devirmesi ardından
Suriye’ye döndü.
1968’de yedi ay süreyle Şam’da tutuklu kaldı. Vedi
Haddad onu kurtarmak için bir operasyon örgütledi. Polis kıyafeti giyen Haddad
ve adamları Habash’ı hapishaneden mahkemeye götüren polis konvoyuna saldırdılar
ve onu kurtarıp Lübnan’a götürdüler. Ardından Habash, Nasır’la bir araya
geleceği Kahire’ye gitti.
FHKC lideri olması çatışmalara yol açtı ve
sonrasında örgüt dört ayrı hizbe bölündü: ilk hizip Ağustos 1968’de Ahmed
Cibril tarafından oluşturuldu, ilerleyen süreçte de Filistin Halk Kurtuluş
Cephesi Genel Komutanlık adını aldı.
22 Şubat 1972’de Nayif Havatme’nin meydana
getirdiği hizip Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’ne dönüştü.
Ebu Şehab gibi kadroların öncülüğünde kurulan
Filistin Devrimci Kurtuluş Cephesi 6 Mart 1972’de örgütlendi.
Dördüncü hizbin başında ise Ebu Nidal Müsellemi
vardı. 1974’te Gazze’de kuruldu. Fetih-Devrimci Konsey ismini aldı.
Süreç içerisinde George Habash Pan-Arap
ideolojisinden koptu ve cephenin 1967 yenilgisi sonrası Marksist-Leninist
ideolojiye bağlandığını ilân etti. Ardından Çin’e, Sovyetler Birliği’ne ve
Kuzey Kore’ye gitti. Bir açıklamasında Arap mücadelesinin stratejik boyutta
Arap “Hanoi”si üzerine kurulu olması gerektiğini söyledi. Arkadaşı Vedi Haddad
ile birlikte düşmanın her yerde takip edilmesi gerektiği şiarı ile hareket
etti. Haddad zaman içerisinde bu şiarı dönüştürüp İsrail uçaklarına arka arkaya
eylemler düzenlemeyi öngören bir stratejinin temeli hâline getirdi. Emine
Dahbur ve Leyla Halid gibi isimler bu türden operasyonlara katıldılar.
Nasır’la güçlü bir ilişkisi bulunan Habash, Mısır
cumhurbaşkanının Rogers Planı’nı kabul etmesi üzerine ondan koptu.
Dış operasyonlar, genelde Vedi Haddad eliyle
yürütülmekteydi. 1970’te dört uçak kaçırıldı, bu da Kral Hüseyin’in Fedailere
karşı mücadele içerisine girmek için gerekli bahaneyi verdi. Sonrasında “Kara
Eylül” olarak anılacak çatışmalar ardından Filistinli fedailer Amman’ı terk
etmek zorunda kaldı.
Habash, tüm Filistin devrim hareketinin
Beyrut’taki kamplara ve Güney Lübnan’a yerleşmesi ardından 1971’de Beyrut’a
taşındı.
13 Mart 1972’de uçak kaçırma eylemlerine son
verildiği açıklandı ve bu açıklama Cephe’nin kurduğu uluslararası müttefiklerle
gerilime yol açtı.
Habash, 1974’te Filistin toprağında bağımsız bir
Filistin devletinin kurulması fikrine karşı çıktı.
Aralarında FHKC, Arap Kurtuluş Cephesi, Filistin
Halkının Mücadele Cephesi ve Filistin Kurtuluş Cephesi’nin bulunduğu, Irak’la
ittifak kuran “Barış ve Uzlaşma Karşıtı Filistinli Güçler Cephesi’nin
kuruluşuna katkı sundu.
Habash, örgütünü, on maddelik plan olarak bilinen
ve onuncu Ulusal Filistin Konseyi’nce onaylanan yeni bir politik örgütlenme
sürecine girilmesine tepki olarak, FKÖ’nün icra komitesinden çekti.
Lübnan’da Arap Sosyalist İşçi Partisi’nin
kurulmasında önemli bir rol oynadı.
İsrail, onu birkaç kez kaçırıp öldürmeyi denedi.
10 Ağustos 1973’te yolcular arasında olduğu düşünülerek, Beyrut’tan Bağdat’a giden
uçak kaçırıldı.
1980’de Beyrut’ta beyin ameliyatı geçirdi.
Ağustos 1982’de Filistinli diğer güçlerle birlikte
Beyrut’tan ayrıldı. O süreçte Şam’da kaldı ve Yasir Arafat muhalefetine
katıldı.
Şam’da FKÖ liderliğine karşı çıkan bir dizi örgütü
içeren, Filistin Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin kuruluşunda yer aldı.
Haziran 1985’te Körfez ülkelerini gezdi. Oysa bu
ülkeler eskiden, “emperyalizm, Siyonizm, gericilik” sloganı dâhilinde gerici
kabul edilmekteydi.
FKÖ’nün Ürdün’le Şubat 1986’da imzaladığı Amman
Anlaşması’na karşı çıktı ve anlaşmanın feshedilmesini istedi.
1987’de başlayan Birinci İntifada’da önemli bir
rol oynadı.
Yirmi yıl sonra 1990’da Amman’a gitti ve Körfez
Savaşı esnasında Irak’a destek sunmak amacıyla düzenlenen konferansa katıldı.
17 Ocak 1992’de Tunus’ta kalp krizi geçirdi.
Oradan Fransa’daki bir hastaneye götürüldü. Bu, ülke genelinde politik bir
gerilime yol açtı. Yaşanan bu gelişme sonrası Dışişleri Bakanlığı Genel
Sekreteri Francois Scheer, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Bernard Kessedjian ve
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Christian Figuru istifa etmek zorunda kaldı.
Fransız devleti bu süreçte Habash’ı terörist faaliyetler yürütmekle suçlayıp
aleyhinde tutuklama emri çıkartma girişiminde bulundu.
Destekçileri ve Filistinli devrimcilerce El-Hekim
(akil adam) olarak anılan Habash, 26 Temmuz 1999’da Beyrut’a döndü ve burada
Arap Birliği Çalışmaları Merkezi’nin Cemal Abdulnasır Ödülü’nü Muhammed
Hassaneyn Haykal’a verileceği törene katıldı. Bu, 1982’den beri
gerçekleştirdiği ilk ziyaretti.
Arafat’ın 1 Ağustos 1999’da Kahire’de bir araya
gelme talebini reddetti. Müzakere yürütme şartının Filistin Ulusal Belgesi’nde
yapılan değişikliklerin iptal edilmesidir. Lâkin Arafat’la müzakere yürütmeye
zaten karar vermiş olan FHKC Habash’ın vekili Ebu Ali Mustafa’yı 31 Temmuz
1999’da Kahire’ye gönderdi.
Cephe’nin 1 Mayıs 2000’de düzenlediği altıncı
konferansta genel sekreterlik görevinden istifa etti.
3 Temmuz 2000’de Lübnan’a gidip Cumhurbaşkanı
Lahud’la bir araya geldi. Ayrıca 4 Temmuz 2000’de eski milletvekili Hes ile
buluştu.
2000’de kutsal topraklarda Başpiskopos Atallah’a
yönelik İsrail saldırısını kınadı.
2006 zaferi sonrası Hizbullah Genel Sekreteri
Hasan Nasrallah’a mektup gönderdi.
26 Ocak 2008’de vefat etti.
Görüşleri
“1967 yenilgisi sadece Arapların, askerî
rejimlerin yaşadığı askerî bir yenilgi değildir, o aynı zamanda Arap milliyetçi
hareketinin yaşadığı bir yenilgidir.” -Hedef,
6 Eylül 1970.
“Arap ve uluslararası müttefiklerimizle sorunlara
yol açtığı için uçak kaçırma eylemlerini sonlandırmaya karar verdik.” -Nahar, 15 Mart 1972.
“Teslimiyetçi rejimlerin yürüttükleri politikalar,
yeni ve kökleşmiş bir ulusal kurtuluş hareketinin ortaya çıkmasına neden
olacaktır. Filistin devriminin görevi, yıkılmakta olan rejimlerle değil, bu
güçlerle ittifak kurmaktır.” Hedef, 3
Mart 1974.
“İsrail’le savaşa son vermek, apaçık ihanettir.
Süreç içerisinde FKÖ Suudi-Mısır hattında yürümeye başlamıştır.” Nahar, 26 Ekim 1974.
“Sovyetler’den Siyonist varlığı tanımak suretiyle
attığı o yanlış adımı tekrar gözden geçirmesini talep ediyoruz.” 16 Mayıs 1975.
“Eğer Suriye uzlaşma ve barış sürecine katılma
noktasında bir miktar destek elde etmek için çalışıyorsa, o vakit kitleler
tıpkı bugün Mısır rejimine lanet ettiği gibi Suriye rejimine de lanet
edecektir.” 10 Eylül 1975.
“FKÖ ve inkâr cephesi, Lübnan’daki savaşta
birleşti. Filistinlilerin varlığı, ülkenin egemenliğine yönelik bir etkiye
sahip değildir.” 22 Ocak 1976.
“242 sayılı kararla hiçbir ilişkimiz yok. O karar,
devrimci bir güç olarak bizi hiç ilgilendirmiyor.” Ela El-Amam, 16 Haziran 1978.
“Sedat’ın açtığı yolla mücadele etme konusunda
Suriye ile aynı fikirdeyiz.” On yıllık aradan sonra Suriye’ye yaptığı ilk
ziyarette verdiği röportajdan. Nahar,
22 Eylül 1978.
“FKÖ’nün politik yaklaşımı Sedat’ın yolunu açtı ve
ona gerekli kılıfı temin etti.” Nahar,
5 Ekim 1979
“Sedat, Mısır halkına refah vaat etti, bu refahı
Mısır’ı İsrail’e teslim olmasına, onunla kurulacak ekonomik işbirliğine tabi
kıldı, dolayısıyla bugün bizim onu milyonlarca doların üzerine yağdığını
gördüğü o rüyadan uyandırmamız gerek. […] İsrail’i ve ABD’yi nerede ve nasıl
görüyorsak Mısır’ı da öyle görmeliyiz.” Africazy,
14 Mayıs 1979.
“Özerklik, Filistin davasını toprağa gömmek için
dile getirilmiş en berbat çözümdür.” Enbaa,
14 Haziran 1979.
“Eğer bedeli İsrail’in varlığının sürmesi olacaksa,
Filistin devletine hayır!” Enbaa, 4
Haziran 1979.
“Amerikan emperyalizmine ve İsrail’e olan
düşmanlığı üzerinden İmam Humeyni’ye tam destek verdiğimi buradan ilân ediyorum
ama gene de bekleyip görmek gerek.” Sefir,
9 Temmuz 1979.
“İran’daki İslam Devrimi’ne karşı entrika çeviren
tüm Arap rejimleri, Arap halkının iradesi hilâfına çalışıyor demektir.” 3 Mayıs
1980.
“Beyrut savaşı, Filistin ve Lübnan halkının o
alçak saldırısında Amerika’yı mağlup edecek yeterince dirence sahip olduğunu
ispatladı.” 16 Aralık 1982.
“Filistinlilerin Suriye’de çalışma yürütmeleri ile
Lübnan’da çalışma yürütmeleri aynı şey değil, çünkü Suriye’nin güvenli önemli
bir mesele.” Müstakbel, 13 Ağustos
1983.
“Geçmişte yapılmış aynı yanlışları yaparak
Lübnan’a askerî bir güç olarak geri dönme fikrine karşıyız. Filistinlilerin
Lübnan’daki askerî varlığı, Lübnan’ın milli güçlerinin komutası altında
olmalıdır.” 2 Şubat 1984.
“Emel askerlerinin Beyrut’ta kamplarda başlattığı
savaşın Suriye’nin yaktığı yeşil ışık olmaksızın yaşanması mümkün değil.” 11
Haziran 1985.
“Askerî gücümüzle varlığımızı sürdürmemize izin
verilmesi ve İsrail’le savaşma hakkımıza saygı duyulması, Lübnan’dan tek
istediğimiz bu.” Şiraa, 21 Nisan
1986.
“Güney Lübnan, koruma altına alınacak diye,
İsrail’le savaşımızı durdurma önerisini elimizin tersiyle itiyoruz.”
“Büyük dostumuz Moskova’nın üzerinde çalıştığı bir
çözüme asla hayır diyemeyiz.” Nahar, Arabi ve Dawli, 26 Ocak 1987.
Tüm Arap sınırları boyunca İsrail’le savaşmak
bizim hakkımız, o sınırların tamamı bize açılana dek mücadele edeceğiz.” Usbuu’l Arabi, 15 Şubat 1988.
“Bağımsız Filistin devletini ve Filistinlilerin
kendi anavatanlarına geri dönme hakkını tanıyacak bir uluslararası barış
anlaşması imzalana dek Filistin davasıyla alakalı meselelerin hiçbirisine çözüm
bulunmuş olmayacak.” 11 Şubat 1989.
“Yahudilerin gerçekleştirdiği göç, Arap halkının
ve milletinin bu boyutta adımların atılmasını gerekli kılan, büyük ve ciddi bir
güçlükle yüzleşmesine neden oldu. Sovyet başkanından Sovyet Yahudilerinin işgal
altındaki topraklara yönelik göçünü durdurmasını talep ediyoruz.” Hayat, 9 Nisan 1990.
“Halkımızın meşru haklarına aykırı düşmesi
sebebiyle, mevcut barışa son vermek niyetindeyiz. Bizce bu barış, bizleri söz
konusu haklardan mahrum etme amacını güdüyor.” Hayat, 19 Mart 1993.
“Gazze-Ariha anlaşması, Camp David Anlaşması’nın
yol açtığı sonuçları etkisizleştirdi.” Nahar,
18 Aralık 1993.
“Carlos, devrimci görüşleri sonucu Cephe’ye
katılmış bir dünyalı savaşçıdır. Halkımız, onun ve tüm o namuslu savaşçıların
yaptıkları iyilikleri hiç unutmayacaktır. Terörizm suçlaması bizi asla
yıldıramaz.” Vasat, 21 Kasım 1994.
“Filistinliler, Lübnan’ın içişlerine karışmalıdır.
Bu aşamada Filistinlilerin askerî mücadelesi, Lübnan’da yürütülmemelidir. Biz,
geri dönüş için verdiğimiz silâhlı mücadeleye destek verilmesini istiyoruz.” Sefir, 28 Temmuz 1999.
“[FHKC Genel Sekreteri]
Ahmed Sedat’ın tutuklanması, FKÖ’nün ulusal bir koalisyon olarak imha edilmesine
dönük adımların ilkidir ve ilerleyen süreçte intifadanın yürürlükten kalkmasına
neden olacaktır.” 17 Ocak 2002.
Jadaliyya
27 Eylül 2012
27 Eylül 2012
0 Yorum:
Yorum Gönder