Bugün Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin 49. kuruluş
yıldönümü. FHKC, 5 Haziran yenilgisinin yol açtığı etki üzerinden, 11 Aralık
1967’de kuruldu. Cephe’nin kuruluşu, yenilginin entelektüel, politik mücadele
düzeyinde ortaya çıkarttığı enkazdan kurtulmak için yeni bir umut aşıladı. O,
Siyonizme karşı ulusal kurtuluş hareketinin, devrimin ve mücadelenin bayrağı
oldu. Bu yolda on binlerce militan şehid düştü, tutsak edildi, yaralandı. Bu
şehidler, tutsaklar ve yaralılar arasında Filistinliler, Araplar kadar başka
ülkelerden gelen insanlar da yerlerini aldılar. Bugün FHKC’nin özel tarihsel
mirası ve tarihini, toplamda Filistin ulusal hareketini meydana getiren o
efsanevi kahramanlığı ve fedakârlığı gurur ve saygı ile selamlıyoruz.
Varolan uluslararası, bölgesel ve Arap coğrafyasına
ait durum ve bu durumun olumsuz etkileri karşısında, Filistin’in içinde yaşanan
gerçeklikte hâlen devam eden güçsüzlük ve ayrışma koşullarında, Filistin davası
her zamankinden daha fazla, tasfiye riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle FHKC,
aşağıdaki hususlara vurgu yapmakta, bu yönde taleplerde bulunmaktadır:
1. Tüm Filistin deneyiminin gözden geçirileceği ve
ulusal kurtuluş hareketimizin birleşik stratejisinin geliştirileceği, ciddi ve
kapsamlı bir ulusal diyalog sürecine ihtiyacımız var. Bu süreç, temsilî
kurumların ve halk birliklerini, bilhassa FKÖ’nün yeniden teşkil edilmesini ve
kolektif ulusal mücadelenin değerlerini belirleyip yaymak için gerekli olan
demokrasinin ortamının ve altyapısının oluşturulmasını içermelidir. Asıl önemli
olan, somut eylem ve canlı bir maddi destekle halkın azimli mücadelesinin desteklenmesi
ve ülkedeki köklerin beslenmesi, halkın ulusal kimliğe bağlanması, ülkede,
sürgünde ve diasporada yaşayan Filistinlilerin birliğinin sağlanmasıdır.
2. Oslo Anlaşması’nın tümüyle, acilen çöpe atılması,
Filistinlilerin hakları, mücadeleleri, ulusal hedefleri, toplamda tüm kurtuluş
pratiği açısından bu anlaşmanın yol açtığı berbat sonuçların ele alınması,
adalet zemininde dile getirilmemiş olan yükümlülüklerinin ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Bu da müzakereler sürecine bel bağlamaya son vermeyi ve bu yola
geri dönülmesine dönük baskılara itiraz etmeyi şart koşmaktadır. Böylesi bir
yol yerine bizler, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Filistin halkına ait
hakların eksiksiz uygulamaya sokulması gerekliliği üzerinde durmalıyız. Biz,
Filistin halkının haklarına gölge düşüren her türden alternatif uluslararası
referansı dayatmayı amaçlayan her türlü politik girişimi reddediyoruz.
3. Filistinliler arasındaki iç ayrışmalara son
verilmeli, ulusal birlik, gecikmeksizin veya ağırdan almaksızın, yeniden tesis
edilmeli, davamız, halkımız ve haklarımız aleyhine olan çıkarlara sahip
uluslararası veya bölgesel güçlere bel bağlanmamalıdır.
4. Kahire’de kabul edilmiş olan, liderlerin
toplayacağı ön komisyonun hazırlığı ile gerçekleşecek birleşik bir Filistin
Ulusal Konseyi toplanmalı, bu türden bir konseyin Ramallah’ta toplanmasına
yönelik, süreci tek elden yürütmeyi amaçlayan her türden çağrı reddedilmelidir.
Bu yol, Filistin hareketine fazlasıyla zarar vermiş, onu tehlikeli bir açmazın
içine sürüklemiş olan, önemli bir entelektüel, örgütsel ve politik yöntemdir.
5. Siyonist düşmana karşı verilen varoluş mücadelesi
bağlamında, tüm mücadele biçimleri ve yöntemlerine başvurulmalıdır. Hiçbir
mücadele biçimi, diğerinin yerini alamaz.
6. Kudüs İntifadası olarak bilinen kitle
hareketlerinin ve tüm mücadele tarzlarının desteklenmesi şarttır. Tüm güçler,
halkın mücadelesinin kuluçkalanma imkânı bulup gelişeceği örgütsel ve politik
ortamı sağlamak zorundadır.
7. Tutsakların kurtuluş mücadelesinin ve özgürlük
kavgasının uluslararası planda sürdürülebilmesi adına, onların tüm resmi ve
halk temelli çabalarının ulusal düzlemde desteklenmesine yönelik olarak, ulusal
düzlemde kapsamlı bir plan geliştirilmelidir. FHKC, yoldaşımız Bilal Kayed’in
ve hâlihazırda açlık grevinde olan tutsaklar Enes Şadid ve Ahmed Ebu Fara’nın
da bulunduğu, boş mideler savaşına katılan tüm o kahraman tutsaklarımıza
selamını ve takdirlerini iletmektedir.
8. Arapların kurtuluş güçlerine, Arap coğrafyasındaki
mevcut durumun ciddiyeti karşısında, her türden iç çatışmadan, vekâlet
savaşından ve mezhepsel ayrışmadan kurtulup, kendi projelerine ve rollerine
dair bir vizyonu yeniden edinmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bu vizyon, bazı
Arap rejimleri ve kimi Arap devletlerinin düşmanla ilişkilerini hızla
normalleştiği koşullarda, hızla dağılmaktadır. Filistin mücadelesi Arapların
davasının merkezindeki yerini korumaktadır.
9. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Mısır’da ve
tüm Arap dünyası genelinde, din kılıfı altında ifa edilen mezhepçiliğe,
mezhepçi ayrışmalara ve gerici şiddete karşı koyan Arap halklarının yanındayız.
Bu türden güçlerin ortaya koyduğu direnişin safındayız.
10. Biz, dünyada barış, adalet ve kurtuluş için
mücadele eden tüm güçlerin yanında, uluslararası mücadelenin de büyütülmesini
talep ediyoruz, özgürlük ve kurtuluş için mücadele eden Arap ve Filistinli
halklarla aynı saftayız. Siyonist yapıyı boykot etmek için yürütülen
kampanyalara iştirak eden herkesi özel olarak selamlıyoruz.
Filistin, Arap coğrafyası ve uluslararası düzey
üzerinde temellendirilmiş olan açık ve net olan o vizyonu ve öncülleri
üzerinden FHKC, on beşinci yılına giren mücadelesini sürdürecektir. Bizler,
adalet ve özgürlük için verdiğimiz bu ulusla kurtuluş mücadelemizde devrim
yolunda, zafere doğru ilerliyoruz.
Zafer Filistin’in ve Cephe’nin şehidlerindir.
Kurucumuz Corç Habeş ve liderimiz Ebu Ali Mustafa’ya selam olsun!
Tutsak genel sekreterimiz Ahmed Sedat’a ve tutsak
hareketimizin tüm liderlerine özgürlük!
Zafer Filistin halkının olacaktır!
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi
Politik Büro
11 Aralık 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder