Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Kuruluş Bildirisi
Arap milletine… Filistin halkına…
Elli yıl önce halkımız, Siyonizmin ve
sömürgeciliğin milletimize yönelik bir dizi saldırısına maruz kaldı. Özgürlük
ve yaşamakla ilgili haklarımız saldırıya uğradı. Elli yıl sonra Siyonizm ve
emperyalizm, planlarıyla, saldırılarıyla ve savaşlarıyla bize İsrail devleti
denilen düşünceyi dayatıyor. Tarihsel sürecin bu aşamasında her gün halkımız,
bu programlarla tek tek mücadele ediyor. Filistin halkı varolduğundan beri bu
mücadele, ayaklanmalar ve başkaldırılarla birlikte devam etti. Son dönemde
mücadele, teslimiyete, boyun eğmeye ve uzlaşmaya itiraz eden halk öncüleriyle
birlikte savaşçılık üzerine kurulu bir çalışmaya evrildi. Bu aşamada politik
eylemin farklı biçim ve yöntemleri devreye sokuldu. Bu ilerleme, Filistin
halkının özgürlük yolunda attığı adımı temsil ediyor. O özgürlük, tüm Arap
kitlelerin önemli bir sorumluluğu.
Mücadele eden halkımız…
Arap ordularının yaşadığı askerî yenilgi, yeni bir
aşamanın başlamasına neden oldu. Bu aşamada devrimci kitleler, emperyalizmin ve
Siyonizmin silâhlarına ve onların elindeki güce karşı koymak için liderlik
sorumluluğunu üstlenmek zorunda. Tarih, sömürgeci saldırganlığın tüm
biçimlerinin ezilmesinde ve geleceğin kendi iradeleri ve çıkarları uyarınca
formüle edilmesi noktasında inisiyatifin halk kitlelerine verilmesinde en
etkili silâhın bu liderliğin üstlenilmesi olduğunu ortaya koyuyor. Tarihi
rayına sokacak, uzun vadede düşmanları ve muhtemel düşmanları yenmemizi
sağlayacak yegâne silâh, Siyonist şiddete ve gericiliğe karşı koyma noktasında
devreye sokulacak devrimci şiddettir. Arap milletinin karşısında bundan başka
bir seçenek bulunmamaktadır. Arap milleti, bugün kendisini koşulsuz teslim
almak isteyen en azgın düşmanla karşı karşıyadır. Arap kitlelerin umutları ve
beklentileri, beş Haziran öncesine göre, niteliksel açıdan yeni bir aşamaya
ulaşmıştır. Onlar, uzun soluklu mücadele dâhilinde zafere ulaşana dek, halkın
silâhlı mücadelesi sloganını yükseltmek için mevcut aşamanın niteliğinin ve
nesnel koşulların geldiği düzeyin bilincindedirler. Bu zafere kitlelerin istek
ve arzuları üzerinden ulaşılmalıdır.
Tüm Filistin halkı, bugün 1948’deki felâketten
beri ilk kez, tümüyle işgal altındaki bir Filistin toprağında yaşamaktadır. O,
zorba düşmanla her gün karşı karşıya gelmektedir. Bu sorunu bilince çıkartmak,
düşmanın hırsına teslim mi olacağız, her gün aşağılanmaya ve dağılmaya ses
çıkartmayacak mıyız sorularına cevap vermek zorundayız. Onların elimizdeki
zenginliklere el koymaları karşısında harekete geçmeye mecburuz. Son yıllarda
yerinden yurdundan edilmiş, oraya buraya dağılmış olma hâli, Siyonist
işgalcilere karşı koymanın bir zorunluluk olduğunu göstermiştir. Halkımızın
kaderi, davamızın seyri, Filistin’deki her insanın kurtuluşu, Filistin’in
haysiyeti, toprağı ve haklarını korumak için işgalciye karşı savaşma
kararlılığına bağlıdır.
Yerinden yurdundan edilmiş, yalnızlığa mahkûm onca
Filistinli kamplara tıkılmışken ülkemiz alev alev yanmaktadır. Filistinlilere
kamplarda sefalet, kentlerinde ve köylerinde sabırdan başka bir şey
kalmamaktadır.
Düşmana karşı direnişinizde ve gösterdiğiniz
cesaretinizde başa tek bir slogan yazılmalı ve her gün dillendirilmelidir: Hedeflerimiz
ve mücadelemiz konusunda halkın silâhlı mücadelesinden başka bir hayat yok
bize. Siyonist düşmana, onun çıkarlarına ve varlığına karşı koymak için halk
kitlelerinin başvurabileceği yegâne etkili yöntem, silâhlı direniştir.
Nihayetinde bizi zafere ulaştıracak olan, rehber, otorite ve lider olan,
kitlelerin ta kendisidir. Halk kitlelerini kazanmak ve onları aktif bir
katılımcı ve lider olarak harekete geçirmek gerekmektedir. Bu da ancak silâhlı
mücadelenin kitlelerle yürütülmesini öngören sistemli bir örgüt ile mümkündür.
Bu noktada savaşın tüm boyutları ve aşamaları bilince çıkartılmalı, silâhlı
örgüt için gerekli insan gücü saflara kazanılabilmelidir. Direnişin tüm
güçlüklere ve engellere rağmen uygulanması ve sürdürülebilmesi için devrimci liderlik
şarttır. Bu nedenle işgal altındaki topraklarda Filistinlilerin gücü ve
enerjisini birleştirmek için şu örgütlerle bir toplantı gerçekleştirdik: Geri
Dönüşün Kahramanları, Filistin Kurtuluş Cephesi bölükleri (Şehid Abdullatif
Şurur Örgütü, Şehid Kassam Örgütü, Şehid Abdulkadir Hüseyni Örgütü), Filistin
Ulusal Kurtuluş Cephesi (Genç İntikam Örgütü) ve anavatanda faal bir dizi başka
Filistinli grup. Bu örgütler, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi bayrağı altında
birleşmeyi kabul ettiler. Böylelikle söz konusu güçler, kendi aralarında bir
kader birliği meydana getirdiler. Bu örgütler, mücadelenin niteliğinin ve
boyutlarının tüm çabaları devrimci saflarda bir araya getirmenin düşmanlarımıza
karşı verdiğimiz uzun ve ağır mücadele noktasında zorunlu olduğunun bilincindeler.
FHKC, bir grup devrimcinin iradesiyle biçimlenen
ve yönetilen bir örgüt. Silâhlı mücadele içerisindeki tüm gruplar arasında
birliği tesis etmek için en geniş ulusal devrimci cepheyi kurma adına, bütün
Filistinli güçlere ve gruplara açık bir yapı. Halkımızın ana talebi, tüm
özgürlük savaşçılarının birleşmesi yönünde. Savaş, uzun ve zor. Ulusal
hareketin saflarında kopuşların yaşanması kaçınılmaz. Bu nedenle FHKC, tüm
çabasını bu ihtiyacın giderilmesine hasrediyor, zira kendisi de bu temel
üzerine inşa edilmiş bir yapı. Bugün kitleler silâhlı mücadelenin eşiğinden
geçiyorlar. Kitlelerin bu silâhlı mücadeledeki liderliğinin, azmin ve
mücadelenin yükselmesinin yegâne güvencesi olduğuna inanıyoruz. O mücadele, tüm
içeriği ve boyutlarıyla Filistin devrimine erişmek zorunda.
Düşmanın anladığı tek dil, devrimci şiddetin
dilidir. Silâhlı mücadele, işgale karşı verdiğimiz o uzun soluklu mücadelemizin
temel müfredatıdır. Düşman, yerleşim siyaseti ile mücadelemizi tasfiye etmeye
çalışıyor. Anavatanın bazı bölgelerini yeniden işgal ediyor. İşgali dayatıyor.
Biz, onların askerlerinin adım attığı her karış toprakta düşmana karşı
mücadelemizi sürdürüyoruz. Sürece dair tarihsel yaklaşımımız budur. Düşmana
karşı en geniş cepheyi tesis edene dek yola devam edeceğiz ve topraklarımızı
işgalciler için cehenneme çevireceğiz. Silâhlı mücadelenin sınırları belirsiz,
silâhlı direnişin salt militanlarla kısıtlanmaması zorunlu. O, düşmana karşı
Filistin direnişinin tüm bileşenlerini ve kesimlerini kucaklamalı. Düşmana
askerî düzlemde dert olmalı, ama aynı zamanda tüm bağlar kopartılıp düşmana ait
ekonomik, sivil ve politik bütün kurumlar boykot edilmeli.
Kitlelerimizin ana şiarı, “zafere dek direniş”
olmalı. Bu şiar kalbimizden kök almalı, ayaklarımızsa toprağımıza olan derin
bağlılıkla atmalı adımlarını. Bugün FHKC, bu çağrıyla halkımızın karşısında
selam duruyor. Bu çağrı her gün yinelenmeli. Her bir şehidimizin bağrını delen
kurşun, toprağa düşen can bunu emrediyor. Onlar, Filistin’in kitlelere ait
olduğunu haykırıyorlar. Ülkemizin her karış toprağı kendisini gasıba karşı
savunan, her taşı ondan sakınan halk kitlelerine aittir. Halkımız, yoksul, aç
ve yurtsuz insanlara ait bu toprağı asla terk etmeyecektir. Bu ülkeyi
özgürleştirmek için azmi ve sabrı bilen halkımız, savaşçılarıyla birlikte bugün
başkaldırıyor. Kahraman halkımızın evlatları, savaşçılarımızın aldığı nefes
bilsin ki zafere bizi kitlelerin savaşa katılımı ulaştıracak. Halkın
militanlara her düzeyde verdiği destek, gerçek, sağlam ve ilerlemesini bilen
mücadelenin temelini teşkil edecek. O azim ve sabır, düşmanın kafasını ezecek.
İşgal altındaki ülkemiz için yürüttüğümüz bu
savaşta işbirlikçiler ve hainler, işgalci düşmanın kaderini paylaşacak ve
ezilecekler. FHKC, ülkemizde mücadeleyi ertelemeden, tereddüt etmeden sürdürmeye
kararlıdır. O, aşağılanmaya karşı itirazını sürekli dillendirme kararını tüm
açıklığı ile ilân etmektedir. Bugün halkımızın karşısına çıkıp ona hakikati
sunacağımıza söz veriyoruz. O hakikat ki mücadelemize, başarılarımıza ve
silâhlı faaliyetimizin yüzleştiği engellere dairdir. Hakikat, halkımıza aittir.
Halkın çıkarlarına bağlı olan başka bir güç yoktur. Kitleler, silâhlı
mücadelenin başarılarının ve sorunlarının bilincine kendilerini kandırmadan,
onları abartmadan varmalıdırlar. Çünkü bu mücadelenin hedeflerinin ve
arzularının yegâne bekçisi onlardır. Bu mücadele, elindeki tüm imkânlarla
kanının son damlasına dek sürmelidir. Filistinli savaşçılar, bugün yeni bir
politik eylem yoluna girmekte, kitlelerle gerçeklik ve açıklık üzerinden ilişki
kurmaktadır.
Bu savaş uzun ve çetindir. Bugün azmini muhafaza
etmesini bilen Arap cephesinin yanında savaşanların öncüsü, silâhlı direniştir.
Her Arap, bugün her düzeyde silâhlı birliklerinin yürüyüşüne tam destek sunmalıdır.
Filistin’in savaşan halk kitleleri, Arapların emperyalizme ve uşaklarına karşı
gerçekleştirdiği devrimci yürüyüşün asli bileşenidirler. Siyonistlere ve
sömürgeciliğe karşı verdiğimiz cevapta Filistin halkının mücadelesiyle
Arapların mücadelesini birleştirmek zorundayız. Her ikisi de aynı programlardan
muzdarip, aynı risklerle karşılaşıyor. Bu nedenle Filistin’deki silâhlı
mücadele Arapları ikiye bölüyor. Onlar, ya bu mücadelenin safında olacaklar ya
da karşısında. Filistin halkının mücadelesi, dünyadaki devrimci ve ilerici
güçlerin mücadelelerini de birbirine bağlıyor. Bu birlik, dünyanın her yerinde
anti-emperyalist güçleri kucaklamamızı bir zorunluluk hâline getiriyor.
Filistin toprağında mücadele eden kitleler,
işçiler, köylüler, yoksul halkımız, mülteciler, öğrenciler, memurlar,
zanaatkârlar…
Halkın hareketi, fedanın, azmin ve zorluğun
bayrağını dalgalandırmaya başladı. Ayaklarımız toprağa sağlam basıyor. Silâhlı
mücadelenin tozpembe hayallerden ibaret olmadığını biliyoruz. O, saldırılara ve
zulme karşı kendisini savunamayanı koruyan, halk kitlelerinin öncülük ettiği
bir mücadele. Adım adım ilerliyoruz. Uzun, çetin ve ağır bir savaşa
hazırlanıyoruz. Liderimiz sizsiniz, sizsiniz davanın gerçek sahibi. Savaş, ne
kolay ne de bir çırpıda bitecek bir süreç. Bu kaderimizi tayin edecek savaş,
onu sürdürme becerimize, bağlılığımıza ve sebatımıza bağlı.
Şan olsun halkımızın şerefli mücadelesine, şan
olsun Arap milletinin azmine. Yaşasın Filistin yurdunda dövüşenlerin birliği.
Ve elbette ki biz
kazanacağız.
FHKC
11 Aralık 1967
0 Yorum:
Yorum Gönder