28 Nisan 2015

, ,

Şeytan Ayrıntıda



CNN’in Türk olanının reytingi, HDP’nin muhtemel oy oranını belirleyecek. Eskiden CNN’e çıkmayı en fazla utanç meselesi sayan solun kitle partisi, bu kanalın, genelde penguen medyasının desteğini arkasına almış görünüyor. Demek ki reel sosyalizmi eleştirmek, devleti çöpe atmak, onu anıştıran ne varsa kapı dışarı atmak, stüdyo kapılarını da aralıyor.

Bebeği yıkayanlar, bebeği yıkadıkları suyu dökerken bebeği de atıyorlar. Onu neden ve nasıl yıkadıklarını unutuyorlar. Belki de bebeği istemediklerinden, yıkama işlemi, ondan kurtulmak için ifa ediliyor.

Tam da bu sebeple, “Demokrasiyi bir devlet biçimi olarak gören anlayışın ne kadar yanlış olduğu artık netçe açığa çıkmıştır” deniliyor. Bu sözü eden, “demokrasiyi devlet biçimi olarak görenin Lenin olduğunu gayet iyi biliyor. Netliğin, açıklığın hangi düzlemde mümkün olduğu ise sorgulanmıyor. Hangi düzleme çıkıldıysa, orası emrediyor bu cümleleri. Dolayısıyla bu cümleler, Leninist olduğu iddiasındaki yapıların silâhlı birimlerini en fazla “tracking ve dağcılık kulübü” düzeyine düşürmek zorunda.

Devlete ve iktidara küfreden bu dil, nedense Marx’ın bu minvalde geliştirdiği Paris Komünü eleştirilerini ve o eleştiriler üzerine bina edilen Ekim Devrimi’ni de tarihten silmek istiyor. Ama silâha tapanlar, bu dilin işçi, mazlum, yoksul kitlelere yedirilmeye çalışıldığını hiç anlamıyorlar. Onların dikey, hiyerarşik, disiplinli bir örgütlü kalkışma potansiyeli toprağa gömülüyor.

Düşman gösterilerek, ona işaret edilerek, kitleler, düşmanın kullandığı araçlardan soğutulmaya çalışılıyorlar. Parti gibi parti, bu coğrafyanın eşiğinde tutuluyor, içeri sokulmuyor. Kök salmasına izin verilmiyor. Zımni anlaşma bizlere bunları öğütlüyor. İşçi-emekçideki disiplin ve “dayatmacı” yan törpülenmek isteniyor.

* * *

Sol, kitleleri bireylere bölüyor; bireyleri bu bağlamdan çıkartıp, onu politik kılan tarihsel-toplumsal dinamiklerden arındırıyor. Varlık sebebi bu. Dolayısıyla Alevi olmayan, “Alevi kökenli” solcular, Alevileri terk ettiğinden, Aleviliğin komünizme açılan eşiğinde durmayı asla bilemiyorlar. “Sizdeki derdin ve öfkenin sebebi Alevilik. Ondan kurtulun, benim gibi özgür birey olun” diyorlar. Tek tek “kutsal birey”leri avlayabileceğini zannediyorlar. Bu konuda pazarlamacılığın, promosyon yöntemlerinin, halkla ilişkiler araştırmalarının, tüketim ideolojisinin dilini kullanıyorlar. Sokakta dağıtılan bildirileri, bizzat kapitalizme hizmet ederek geçinen özel bireyler hazırlıyor. Onlar da örgütlerin arkasından, “nasıl kandırıyoruz enayileri!” diye dedikodu yapıyorlar.

Özel bireyler, kendi “devlet”leri adına, her şeyde devlet görüyorlar. Sınırsız-sınıfsız bu özel bireyler, kendileri gibi sınıfsız-sınırsız bir devlet kurguluyorlar. Onu her yere yayarak, burjuva niteliğinden arındırıyorlar. Burjuvaziden arındırılmış kendinden menkul, düşman devlete karşı herkes demokrasiye ikna edilmeye çalışılıyor. Devlet burjuvaziden arındırılarak, demokrasi rahatlatılıyor, özgürleştiriliyor ve oradan da cümle âlem burjuva pazarına örgütlenme imkânı buluyor.

Mazlumların-fukaranın tüm öfkesi, itirazı, kavgası bu düzeye, yani pazarda tezgâh sahibi olmaya indirgeniyor. Oysa o pazarda tezgâh sahibi olmak, sadece özel bireylere mahsus bir imtiyaz. Esnaf-zanaatkâr ideolojisinin orta sınıf meslek ideolojileri ile paslaşmasını ve bu tezgâhlara kul olmasını burada aramak gerekiyor. Bu kesimin yürüttüğü reklâm ve propaganda çalışmasında birden işçi bir adayın olduğu anımsanıyor ama kimse, o işçinin neden seçilebilir bir yerde aday olmadığını, neden birilerinin pahalı takım elbiseleri, otomobilleri ile kürsüden inanmadığı sözleri savurup çekip gittiğini sorgulamıyor.

AKP, başta Kürd’ün “parti-devlet”ini tasfiye etmek, sol-sosyalist hareketi en dipte tutmak için “muktedir” kılınmış bir yapı. İtiraz edilmesi, direnç geliştirilmesi gereken, onun kolektif hareketi kilitlemeye çalışması, küçük büyüklü burjuva siyasetinin birer figüranı hâline getirmesi, mazlumların, yoksulların zalime ve sömürücüye karşı muktedir olma imkânlarını yok etmeye çalışmasıdır. Onun dışında, seçimler ve başka hususlar ayrıntıdır ama şeytan her daim oralara gizlenmektedir.

Eren Balkır
28 Nisan 2015

0 Yorum: