04 Nisan 2015

,

Mareşal Kimathi Nereye Gömüldü?


İngiltere yönetici sınıfı, Kral III. Richard’ı yeniden gömmek için milyonlarca para harcamıştı. Mezarı bile tek başına 3 milyon dolar tutmuştu. (Telegraph, 22 Mart)

Ama İngiliz sömürgeciliği, Mareşal Dedan Kimathi’nin n’aşının nerede gömülü olduğunu açığa çıkartmayı hâlâ reddediyor. Kenya’daki Ülke ve Özgürlük Ordusu’nun lideri Kimathi 18 Şubat 1957’de asılmıştı.

İçi dolu bir tabanca ile yakalanmış olması, bu Afrikalı özgürlük savaşçısını idam sehpasına göndermeye yetti.

Kraliçe Victoria’nın fırtına birlikleri Kenya’yı 1895’te ele geçirdiler. Aristokratlar toprakları çaldılar, tek başına Lord Delamere’in eline 160.000 akre geçmişti.

Afrikalılar zorla “yerel rezerv” hâline getirildiler, bu, ABD’de Yerliler için tahsis edilmiş araziler konusunda bir model teşkil etti.

Zulüm direnişi tetikledi. Sekiz bin Afrikalı 14 Mart 1922’de Afrikalı lider Harry Thuku’nun sürgüne gönderilmesini protesto etmek için Nairobi’de yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe polis ateş açtı.

Saldırıya Norfolk Oteli’nin girişinde duran beyaz yerleşimciler de katıldı. Elli sekiz Afrikalı katledildi.

1 Mayıs 1949’da Doğu Afrika Sendikaları Kongresi kuruldu. Kenya’daki Afrikalı işçilerin ortalama yıllık ücreti o günlerde 73 dolardı.

1950 1 Mayıs’ında Kongre [EATUC] bağımsızlık ve çoğunluğun yönetimini talep eden bir bildiri yayınladı. Kenya’daki bu gerçek işçi liderleri Britanya Başbakanı ve İşçi Partili Clement Attlee tarafından derhal tutuklandılar.

Protesto amacıyla yüz bin işçi genel greve gitti. Nairobi dokuz gün boyunca felç oldu. Ayaklanmayı bastırmak için Britanya ordusu ve sömürge polisi seferber edildi.

Özgürlük mücadelesinin ana talebi doğrultusunda silâhlı mücadele devreye sokuldu. Kenya Ülke ve Özgürlük Ordusu bu şekilde doğmuş oldu.

Kenya’daki sömürge valisi Evelyn Baring, bu ordunun kuruluşuna 20 Ekim 1952’de olağanüstü hâl ilân ederek cevap verdi. Köle tüccarı Francis Baring tarafından 1762’de kurulan Barings Bankası valinin ailesinin kontrolü altındaydı. 1960’da Baring’e baron unvanı verildi.

Medya Özgürlük Savaşçılarının Linç Edilmesine Yardım Etti

Muhtemelen Shakespeare’in “III. Richard” isimli oyunu söz konusu kralı anlatıyordu. Richard’ın mensup olduğu Plantagenet ailesini mahvedip tahtı ele geçiren Tudor ailesi denilen çetenin bir üyesi olan Kraliçe I. Elizabeth’in o günden beri İngiltere’yi yönetiyor olması şaşırtıcı değil.

Ama Shakespeare’in hakaretleri, “Mau Mau” denilen Kenyalı özgürlük savaşçılarına karşı dünya kapitalist medyasının söylediği yalanların yanında solda sıfır kalır.

Altmış yıl sonra medya sonrasında bağımsız Kenya’nın lideri olan Jomo Kenyatta’ya “terörist” dedi. Oğlu Uhuru Kenyatta, Kenya’nın bugünkü cumhurbaşkanı.

Vali Baring, sömürge polisine Jomo Kenyatta ve diğer bağımsızlık savaşçılarına komplo kurup hapse atması emrini verdi. Yargılama esnasında jüri bile oluşturulmamıştı.

Caroline Elkins’in Pulitzer ödüllü kitabı “Emperyal Hesaplaşma”ya göre Baring hâkime 20.000 sterlin ödeyerek verilecek hükmü güvence altına aldı.

Baring, Kenyatta’ya kurulan komplonun Afrikalıları demoralize edeceğini umdu. Aksine bu olay yıllarca sürecek bir gerilla savaşının fitilini ateşledi.

Mau Mau savaşçıları, sömürgeci ordusu ile polisin elinden silâh ve cephanelik ele geçirdiler. Mau Mau destekçisi demirci ustaları yüzlerce silâh yaptılar.

Mau Mau savaşçıları ile savaşmak için İngiltere, 55.000 asker ve polis seferber etti. Kraliyet Hava Kuvvetleri Aberdares Ormanı ile Kirinyaga’daki gerilla mevzilerini bombaladı.

Caroline Elkins’in tahminine göre, sömürgeci güçler 300.000 Kenyalıyı toplama kamplarına koydular ve bir milyon kişiyi zorla Afrikalıların kendi köle emeği ile inşa ettikleri 800 “olağanüstü hâl köyü”ne yerleştirdiler.

Kenya’daki Afrikalılar için İngiliz Başbakanı Winston Churchill kendilerinin Hitler’iydi. Athi Nehri kampındaki kadın tutsakları yaralamak için muhafızlar Alman kurt köpeklerini kullanıyorlardı, ayrıca Manyani kampına gelen tutsakları sopayla dövüyorlardı.

Sadece Kamati kampında altı yüz çocuk vardı. Hiçbirisi kurtulamadı.

Mau Mau hareketinin “en kararlı unsurları” olarak görülen tutsaklar seçilip onlara çocukları gömme görevi veriliyordu. Eski tutsak Helen Macharia’nın anımsadığı kadarıyla, “bu çocuklar altışarlı gruplar hâlinde bir yere bağlanıyordu.”

Sam Amca Nairobi Embakasi Havalimanı’nı finanse etmek suretiyle bu soykırıma katkı sundu. Bugün Jomo Kenyatta Uluslararası Havalimanı denilen bu havalimanı Mau Mau tutsaklarının köle emeği ile inşa edilmişti.

David Anderson’ın “Asılanların Tarihleri” isimli çalışmaya göre, bu haklı ayaklanma esnasında Kenya’da 1.090 Afrikalı asıldı. Sırf gerillalara gıda temin ettikleri için, “refakatçi” olarak adlandırılan 207 kişi İngiliz yerleşimcilerce katledildi.

Mau Mau üyesi olduğundan şüphelenilen insanlara işkence etmesiyle ünlü olan, başında Ian Henderson’ın bulunduğu bir birlik, 21 Ekim 1956’da Mareşal Kimathi’yi yakaladı. Ama Henderson’ın zulmü özgürlük mücadelesini hiç sekteye uğratmadı.

O yirmi bin Mau Mau gerillası boş yere ölmedi. Kenya 12 Aralık 1963’te bağımsızlığını ilân etti.

Sonrasında Henderson, otuz yıl boyunca Bahreyn’de gizli polis şefi olarak faaliyet yürüttü. 3 Haziran 1997’de savaş karşıtı lider ve İngiliz Parlamentosu üyesi George Galloway, Avam Kamarası’nda Henderson’ın bir savaş suçlusu olduğunu söyledi.

Mau Mau gazileri, 2006’da İngiliz hükümetine karşı tazminat davası açtılar ve bu ülkeyi Kenyalı özgürlük savaşçılarına sistematik işkence etmekle suçladılar.

Afrika o kahramanlarını unutmuyor. Kimathi’nin idamı bugünde anılıyor, ismi caddelere veriliyor. Dedan Kimathi’nin bir heykeli 11 Aralık 2006’da Nairobi’de açıldı.

Nelson Mandela, Kenya’yı ziyaret ettiğinde, Mareşal Dedan Kimathi’nin gömülü olduğu yeri görmek istedi.

Ama İngiliz emperyalistler, bu kahramanın gömülü olduğu yeri açığa çıkarmayı hâlâ reddediyorlar.

Stephen Millies
3 Nisan 2015
Kaynak

0 Yorum: