5 Nisan Pazar günü, ömrü boyunca komünist faaliyet
içerisinde olmuş, lider bir isim olan Yakup Ziyaüddin, Ürdün’ün başkenti
Amman’da vefat etti. Ziyaüddin vefat ettiğinde 95 yaşında idi.
Yakup Ziyaüddin, 1920 yılında Ürdün’ün güney kenti
Karak’taki Samekiyye Köyü’nde dünyaya geldi.
Kendisi önde gelen Arap Marksist liderler ve
düşünürlerden biri idi. 1943’te Komünist Parti’ye katıldı ve çeşitli
kademelerde görev aldıktan sonra genel sekreter oldu. Ziyaüddin, Ürdün Komünist
Partisi’nin en uzun süreli genel sekreterlik görevini yapan ismi idi.
Sosyal mahfillerde utangaç ve sessiz ama aynı zamanda
sert ve kararlı biri olarak bilinen Yakup Ziyaüddin, Şam Üniversitesi’nde tıp
eğitimi aldı. 1940’larda bu okuldan mezun oldu. Ürdün’ün ilk doktoruydu, bu
özelliği ona halkın “komünist doktor” lakabını takmasına yol açtı.
Tıp fakültesini bitirdikten sonra Doğu Kudüs’te özel
bir klinik açtı. O dönemde kent 1950 tarihli Birlik Anlaşması uyarınca Ürdün’ün
egemenliği altında idi. Kentteki doktorluk faaliyetine ek olarak, “komünist
doktor” eylemci bir kişilik edindi ve örgütlü faaliyete birçok insanın
kazanılmasını sağladı.
Ziyaüddin’in ismi ne vakit Ürdün-Filistin ilişkisi söz
konusu olsa atıfta bulunulan bir isimdir. 1956’da komünist siyasetçi,
Kudüs’teki Hıristiyanların adayı olarak Ürdün parlamentosuna girdi. Irkçıların
ve mezhepçi isimlerin saldırılarına uğradı. 1989’da tekrar Hıristiyanların
adayı olduğu vakit bu sefer kazanamadı.
Kendisini davaya adamış bir kişi olan Yakup Ziyaüddin,
ellilerin başında Ürdün’de yürürlüğe konulan Antikomünist Kanun’a karşı çıktı.
Bu kanun, 1989’da demokratik mekanizmaların restore edilmesine dek yürürlükte
kaldı.
Ziyaüddin, inançlarının bedelini ünlü Cafr çöl
hapishanesinde sekiz yıl kalarak ödedi. 1957-1965 yılları arasında bu
hapishanede kalan Ziyaüddin, söz konusu dönemde türlü işkencelere maruz kaldı.
Genel af sonucu serbest bırakıldı, gardiyanların baskılarına rağmen komünist
ilkeleri terk etmeyi bir an olsun düşünmedi.
Şeklen de olsa demokratik bir hayatın Ürdün’de hüküm
sürmesi üzerine Ziyaüddin 1993’te Ürdün İçişleri Bakanlığı’ndan aldığı resmî
izin ile Komünist Parti’yi yeniden kurdu. Kendisi doksanların sonuna kadar bu
partinin genel sekreterliğini yaptı.
Ziyaüddin, eski yoldaşlarından ayrı düşünce, bu
görevden ayrıldı. Artık eski yoldaşları kendisini komünizm ilkelerinden
sapmakla suçluyorlardı. Eski yoldaşları ile bağını kopartan Ziyaüddin, elli
yıldan fazla bir süredir hizmet ettiği partisinden ayrıldı.
Ziyaüddin, 2001’de son politik hamlesini yaptı.
Partiden ayrılmış bir grupla birlikte Ürdün Komünist İşçi Partisi’ni kurdu.
Yeni partinin lider kadrosu içerisinde herhangi bir konum talep etmedi ve
partinin manevi akıl hocası olarak görüldü.
Ancak Ziyaüddin, kısa bir süre sonra bu yeni partiyle
de yollarını ayırdı. Bu parti sonrasında 2008’de eski komünist parti ile
yeniden birleşti. Bunun nedeni, yeni çıkan bir kanundu. Bu kanuna göre, bir
politik partinin kurucu üyelerinin sayısı 500’ün üzerinde olmalıydı. Hiçbir
parti bu rakamı aşamadığından, birleşme kaçınılmaz olarak gerçekleşti.
Bir süre sonra Ziyaüddin, sol partili siyaseti bıraktı
ama siyasete asla sırtını dönmedi. Ölene dek siyasetle uğraşan Ziyaüddin’in evi
siyasetle uğraşanların ve ünlü simaların toplaştığı bir tür Kâbe gibiydi.
Sağlam bir kişilik olması hasebiyle uzun süre Ürdün’ün
“Meşe Ağacı” olarak nitelenen “komünist doktor”, geride çok sayıda kitap
bıraktı. Bidayet [“Başlangıçlar”], Leysatü’n-Nihayet [“Bunlar Son
Değil”] ve Lewâdat Biyatü’l-Ayem [“Eğer Günler Beni Zamanda Geriye
Götürseydi”] bunlardan birkaçı.
Muhammed Fadilat
6 Nisan 2015
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder