26 Şubat 2024

,

“Demokrasi Mücadelesi”: Araç mı, Amaç mı?


Köz gazetesi diyor ki:

“Önümüzdeki dönemde merkeze oturacak anayasa krizinde, işçi sınıfının düzen güçlerinin sergileyeceği demokrasi müsameresinin figüranı değil, demokrasi mücadelesinin savaşçısı olması için emekçileri hükümet karşısında sermaye muhalefetinden bağımsız bir hatta birleştirmek gerekir.”

İşçi sınıfının demokrasi mücadelesinin figüranı değil, bağımsız savaşçısı hatta öncü savaşçısı ve önderi olması gerektiği doğrudur ama sınıf bilinçli proletarya demokrasi mücadelesini başlı başına bir amaç olarak görmez, kendi proleter devrim ve iktidar mücadelesi için bir araç olarak görür.

İşçi sınıfı, “anayasa krizi” gibi burjuva sınıfın içinde olan krizlerden kendi demokrasi ve iktidar mücadelesi için yararlanma fırsatları doğarsa elbette bunları değerlendirmesini bilmelidir ama Köz çevresinin yaptığı gibi, sadece bunlara odaklanmamalıdır.

Köz çevresi, bütün seçim platformlarında tam da burjuvazi içindeki uzlaşmaz olmayan çelişkilere ve “kriz”lere (anayasa krizi, AKP ile MHP arasındaki çelişkiler, Erdoğan'ın 2028'de 4. kez aday olup olmaması vb.) odaklandı (bkz. Köz’ün desteklediği Tunahan Dursun arkadaşın sitesindeki yazılar: Tunahandursun).

Burjuvaziyle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz çelişkinin görünümleri olan sorunlarla (kapitalist tekeller kâr rekorları kırarken emekçi kitlelerin muazzam bir hayat pahalılığıyla boğuşması gibi) bağlantılı olarak proleter devrimin ve Sovyet iktidarının propagandasına hiç yer vermedi.

Köz’ün desteklediği adaylar (aynı Maçoğlu örneğinde olduğu gibi) komünizmin propagandasını yalnızca kendilerinin “komünist” olduklarını vurgulamakla sınırladılar. Ve Dem Parti aday gösterdiğinde Dem Parti'nin “düzen dışı bir işçi partisi” olduğu tezine dayanarak, adaylarını Dem Parti adayları lehine geri çektiler. Zira Köz’e göre seçimlerde en önemli şey, “sol”un belli başlı burjuva partilerinden bağımsız aday gösterebilmesiydi.

Biz de belli başlı burjuva partilerden bağımsız aday gösterilmesinin (özellikle solun mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünün CHP kuyrukçuluğundan kopmasının) önemli olduğunu düşünüyoruz ama bu, komünistler için ne tek ne de en önemli sorundur.

Köz çevresi Bolşevizmi ve Komintern’in ilkelerini savunduğunu söylüyor. Bolşevizm ve Komintern ise, komünistlerin, seçimlere ister bağımsız girsinler ister başka bir partinin adayını desteklesinler, proleter devrimin, proletarya diktatörlüğünün ve komünizmin propagandasını merkeze almaları gerektiğini, diğer gündemleri de bunların propagandasına bağlamaları gerektiğini söylüyor. Gelin görün ki Bolşevizmi ve Komintern'i dilinden düşürmeyen Köz çevresi bu seçimlerdeki gündemini neredeyse tamamen burjuva politikasının gündemiyle sınırladı, kitlelerin politik ilgisinin yükseldiği seçim dönemini Bolşevizmin ve Komintern’in ilkelerinin emrettiği şekilde proleter devrimin, Soyvet iktidarının ve komünizmin propagandası için kullanma görevini tamamen bir yana bıraktı veya “bir başka bahara” erteledi. Oysa işçi sınıfı kendi devrimci sınıf partisinin önderliğinde kendi devrimci sınıf iktidarı için mücadeleye çağrılmadıkça ve bu mücadeleye kazanılmadıkça başka güçlerin iktidar mücadelesinde figüran olmaktan kurtulamaz.

Kızıl Okuyucu
26 Şubat 2024
Kaynak

0 Yorum: