USA
Today/Pew anket şirketinin USYK’nin
tartışıldığı Nisan ayında yaptıkları ankette, Amerikalıların yarısından
fazlasının Ukrayna hükümetine silâh ya da başka türden askerî yardım
sağlanmasına karşı çıktığı tespit edilmişti.
Eğer değişiklik yürürlüğe girseydi, ABD Savunma
Bakanlığı’ndan her türden desteği almak suretiyle, beyaz üstünlükçü, Neonazi ya
da diğer benzeri sembollerin kullanılması aracılığıyla, “Nazizme veya onun
işbirlikçilerine övgüler dizen ya da onları yüceltenler”in bu türden eylemleri
net biçimde engellenmiş olacaktı.
Değişiklik önerisi, kongre personeli eliyle İftira
ve Karalamayla Mücadele Derneği (ADL) ile Simon Wiesenthal Merkezi’ndeki
lobicilere sunuldu. Bu iki kuruluş, ülkenin en büyük iki Yahudi baskı grubu.
Görevlerini antisemitizm ve şiddete dayalı aşırıcılıkla mücadele olarak
belirlemiş olmalarına rağmen ADL ve Wiesenthal Merkezi, Jeffries ve Conyers’in
teklifine destek sunmayı reddetti.
Kongre’deki Demokrat Parti kaynaklarına göre,
ADL’nin Washington Ofisi’ndeki ve Simon Wiesenthal Merkezi’ndeki personel
değişikliğe, ırkçı aşırılıklarına ilişkin elde belgeler bulunan Svoboda gibi
sağcı Ukrayna partilerinin “retoriklerini ılımlılaştırdıkları”nı söyleyerek
karşı çıktı. ADL üzerinden lobi faaliyeti yürüten bir ismin sürekli üzerinde
durduğu husus şuydu: “Esas olarak Rusya’ya odaklanmalıyız.” Öte yandan
Wiesenthal Merkezi de, Ukrayna’daki aşırı sağcı politik liderlerin İsrail
büyükelçisiyle buluşmalarını Svoboda ve Sağ Sektör gibi grupların aşırı
yanlarını törpülediklerinin bir kanıtı olduğu üzerinde durdu.
ADL’nin Washington Ofisi ile Simon Wiesenthal
Merkezi, bu konudaki yorumlarını öğrenmek için eposta ve telefon yoluyla
gönderilen sayısız isteğe tek bir cevap vermedi.
Bu yılın başlarında ADL’deki görevinden ayrılan
Ulusal Direktör Abraham Foxman, Svoboda’nın “antisemitizm tarihinden ve etnik
milliyetçilik platformundan” bahsetti ve bu konuşmayı yaptığı basın
konferansında Svoboda’nın Stepan Bandera’yı yüceltmeye artık bir son vermesini
istedi. Bilindiği üzere Bandera, Ukrayna milliyetçiliğinin sembolü hâline
gelmiş olan, II. Dünya Savaşı’nda faaliyet yürütmüş bir Nazi işbirlikçisi.
Bu Ekim ayında Bandera’nın Ukrayna İsyan
Ordusu’nun itibarının iade edilmesi ile ilgili bir kanunu Ukrayna parlamentosu
geçiremeyince, 8.000 civarında Svoboda destekçisi ve aşırıcı Sağ Sektör üyesi,
Banderacı bayrakları ve Svoboda flamalarıyla, binaya yürüyüşe geçti ve ev
yapımı silâhlarla polise saldırdı. Bu tepki, Bandera efsanesinin kısa bir
zamanda ölmeyeceğini, Foxman’ın ihtarlarının sağır kulaklarda bir karşılık
bulmadığını gösterdi.
Svoboda lideri Oleh Tiyanibuk, bir zamanlar
ülkesinin “Moskovacı-Yahudi mafyası”ndan kurtarılması için çağrıda bulunmuş bir
isimdi. 2010’da Nazi ölüm kampı muhafızı John Demcanyuk’un Sobibor Kampı’nda
30.000 civarında insanın ölümüne katkı sunmaktan ötürü mahkûm olması ardından
Tiyanibuk Almanya’ya gitmiş, orada Demcanyuk’u, “hakikat için dövüşen bir
kahraman” olduğunu söyleyerek, övmüştü.
Ancak Avro Meydanı Devrimi’nden beri Svoboda
imajını iyileştirmek için çabalayıp durdu. Bunun için de İsrail’in Ukrayna
Büyükelçisi Reuven Din El ile buluşuldu ve ortak ulusal değerlere işaret
edildi. “Tiyanibuk bu görüşmede, “İsraillilerin de bizim vatansever
duygularımıza saygı duymalarını istiyorum” diyor ve şunu ekliyordu: “Muhtemelen
İsrail Knesset’indeki [Meclis] her iki parti de milliyetçi. Tanrı’nın
yardımıyla bizim meclisimizde de böyle olacak.”
Avro Meydanı ayaklanmasının son safhalarında
polisle çatışan radikal sağcı hareket Sağ Sektör, örgütün lideri Din El ile
toplantı yaptığında ADL Ulusal Direktörü Foxman’dan epey takdir topladı. İsrail
büyükelçisi ise şunu söyledi: “[Sağ Sektör lideri] Dmitri Yaroş’un ifadesiyle
Sağ Sektör, tüm ırkçı unsurlara, özellikle antisemitizme, elindeki tüm meşru
araçlarla karşı çıkacak.”
Bu ay içinde Ukrayna’da yapılan parlamento
seçimlerinin sonuçları, aşırı milliyetçi sağın başarısız olduğunu gösterdi.
Svoboda oyların yüzde altısını alırken, Yaroş’un Sağ Sektör’ü tek bir koltuk
bile kazanamadı. Ortaya çıkan sonuç, Amerikan Yahudi Komitesi’ni memnun etti.
Komite, “Ukrayna’daki Yahudiler seçim sonuçları üzerine cesaretlendiler, hatta
ülkenin geleceği konusunda iyimser bir yaklaşım içerisine girdiler.” dedi.
Oysa geleneksel aşırı milliyetçi partilerin
sıkıntılı durumu sağın güç kaybettiğinin bir kanıtı değil. Svoboda ve Sağ
Sektör’ün ayaklanmanın ilk döneminde kontrol ettikleri protesto oylarını
kaybetmelerinin nedeni, Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun Doğu’da savaş
çıkartmaya dönük milliyetçi hayallere öncülük etmesiydi. Avrupa’daki radikal
sağ konusunda uzman olan Anton Şekovtsof’a göre, “2012’de Svoboda neredeyse tek
‘vatansever’ parti kabul ediliyordu ama bugün tüm demokratik partiler
vatansever, bu sebeple Svoboda vatanseverlik üzerindeki ‘tekel’ini yitirdi.”
Ulusal seçim kampanyası süresince, Ukrayna’nın
başındaki parti olan Halk Cephesi’ne mensup Başbakan Arseniy Yatsenyuk, sağcı
militanlarla epey içli dışlı oldu. Neonazi esinli Toplumsal Ulusal Parti’nin
kurucularından, Meydan savunma komitelerinin eski lideri Andrei Parubiy de Halk
Cephesi listesinden parlamentoda yer bulan aşırıcılardan.
Parubiy’nin yanı sıra, Halk Cephesi listesinde bir
de, alenen Nazi savaş gücü olarak faaliyet yürüten Azov milisleri lideri Andriy
Biletski var. Bu şahıs, Doğu Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılara karşı yürütülen
savaşın ön saflarında olmuş bir isim. Azov komutan vekili Vadim Troyan da parti
seçim listesine dâhil edildi. Böylelikle parti, haki gömlekli faşistlerle
tutucu neoliberalleri bir araya getirmiş oldu.
Svoboda’nın aksine bu isimler ılımlı pozu bile
kesmiyorlar. “Bu kritik momentte milletimizin tarihsel misyonu, hayatta kalmak
için verdikleri nihai savaşta, dünyadaki Beyaz Irklara öncülük etmektir.” Kısa
süre önce Biletski bir yazısında şunları söylüyor: “İnsan olmayan, Sami ırkına
mensup kavimlere karşı savaş verilmeli.”
Azov savaşçılarını birleştiren şey, Nazi
Almanya’sına dönük nostalji ve açık faşizmi benimsemeleri. New York Times’tan Andrew Kramer’ın haberine göre, “askerlerinde swastika
dövmeleri bulunan tabur, üzerinde swastikaya benzeyen bir Neonazi sembolü
bulunan bayrak taşıyor.”
Hükümeti değişim içerisinde olan bu ülkede Azov,
Doğu’daki boşluğu dolduruyor. Ukraynalı parlamenter Gregory Nemira’nın Eylül
ayında muhabir Anna Nemtsova’ya söylediği biçimiyle, “Cumhurbaşkanı, silâhlı
kuvvetler için hâlâ bir genelkurmay başkanı atamış değil. O, ülkenin bir savaş
hâli içerisinde olduğunu kabul etmiyor ve Azov gibi taburları, devlet
makamlarının düzenli birlik göndermeye cesaret edemediği en tehlikeli savaş
alanlarına göndermeyi tercih ediyor.”
Azov, Conyers’in USYK
değişikliği önerisinin ABD yardımlarından mahrum bırakması muhtemel bir tür
Neonazi örgütü. Ama kongre üyesi, ADL ve Wiesenthal Merkezi’nden teklifin
geçmesine dönük yardım istediği noktada, yediği fırçayla kaldı. Değişiklik
önerisi sessizliğe gömüldü ve Azov’un Amerikan ikmal hattı zerre zarar görmeden
muhafaza edilmiş oldu.
Max Blumenthal
20 Kasım 2014
Kaynak
20 Kasım 2014
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder