1987’de bir gece, erken saatlerde, Afrika’nın genç
liderlerinden Thomas Sankara katledildi, sonra da hızla ve sessizce, derin bir
mezara gömüldü.
Bugünse söz konusu cinayetin arkasında olduğuna
inanılan Burkina Faso cumhurbaşkanı, meclisinin, kendisinin ülkeyi terk
etmesini isteyen öfkeli kalabalık tarafından ateşe verilmesini seyrediyor.
Göstericilerin birçoğu, katledilen liderin
hatırasının ülkeyi 27 yıldır yöneten ve bir beş yıl daha iktidarda kalmaya
çalışan Blaise Compaore’ye karşı ayaklanmalarında kendilerine ilham verdiğini
söylüyor.
Kimileri, Sankara’nın silâh zoruyla iktidara
gelmiş, ideallerinin peşinde koşarken temel insan haklarını gözardı etmiş bir
otokrat olduğunu söylese de, o, son yıllarda sadece Burkina Faso değil, diğer
Afrika ülkelerinde de devrimci bir ilham kaynağı olarak görülüyor.
Son yaşanan kaostan haftalar önce El-Cezire başkent Ouagadougou’daki
insanlarla konuşmuş, bu insanlardan, Sankara’nın hatırası ile Compaore’nin beş
yıl daha iktidarda kalmaya çalışmasının bir ayaklanmanın fitilini
tutuşturacağına dair tahminler işitmişti.
Sankara suikasta kurban gittiğinde 37 yaşındaydı
ve sadece dört yıl iktidarda kalmıştı.
Ama uyguladığı politikalar ve sahip olduğu vizyon,
hem o iktidarda hayatta olanlar hem de onun ölümünden sonra doğmuş olan gençler
tarafından hâlâ sevgiyle anılıyor.
Katledilmesiyle sonuçlanan darbe, ülkenin
Fransa’dan bağımsızlığını elde etmesi ardından gerçekleşen beşinci darbeydi. Bu
cinayetten en fazla istifade eden isimse, hemen iktidar koltuğuna oturan
Compaore idi.
O geceye kadar ikili çok iyi arkadaşlardı.
Her ne kadar o güne kıyasla bugün daha az sefalet
varsa da birçok Burkina Fasolu, son yıllarda Sankara’nın millileştirme
politikalarının kurak olan ülkeyi bugünle karşılaştırıldığında daha bağımsız ve
müreffeh bir yer hâline getirmiş olduğunu düşünmeye başladı.
Emekli bir ekonomi profesörü olan Noel Nébié’nin
dediğine göre, “Sankara dış yardıma karşı çıkıyor, ülkenin kendi insan ve doğal
kaynaklarına dayanan müreffeh bir yer olmasını istiyordu.”
“Ülke
GSMH’sinin %32’sinden fazlasını teşkil eden tarımla işe başlayan Sankara,
çalışan nüfusun %80’ine iş buldu, ekilebilir arazilerin önemli bir bölümünü
kontrol eden ekonomideki seçkinleri ezdi ve geçimlik çiftçilik yapan insanlara
arazi verdi. Artan üretim de ülkeyi kendi kendine yeten bir yer haline
getirdi.”
Bir
Millete İsim Vermek
Başlarda, nehir sebebiyle, Yukarı Volta
Cumhuriyeti olarak bilinen ülkenin ismi 1984’te Sankara tarafından Burkina Faso
olarak değiştirildi. “Namuslu İnsanların Ülkesi” anlamına gelen Burkina Faso,
kısa sürede Sankara’nın başlattığı millileştirme mücadelesinin sembolü hâline
geldi.
Kimileri, onun millete bir isim vermesinin onun
hatırasını canlı tuttuğunu söylüyor.
Başkent Ouagadougou’da avukatlık yapan 47
yaşındaki Ishmael Kaboré bu durumu şu şekilde anlatıyor: “Sabah uyanıp bir
Burkina Fasolu olduğunuzu hatırladığınızda, ülkeye ismini veren ve bu ismi
bizim üzerimize damgalayan insanı da otomatikman hatırlıyorsunuz”.
“Başta
insanlar, ülkenin ismini tuhaf, saçma ve Afrika’daki diğer ülkelerin
taşıdıkları modern ve yabancı isimlerden çok farklı buldular. Ama Sankara’nın
ölümünden sonra, onun bize kendi tarihimizi anlatan ve karakterimizi resmeden
özgün ve özel bir kimlik vermek istediğini anladılar.”
Sankara, dış politikaları esas olarak
anti-emperyalizm üzerine kurulu olan kararlı bir panafrikanisttir. Dış yardımı
elinin tersiyle iten hükümeti, IMF’in ve Dünya Bankası’nın ülke üzerindeki etkisini
borç indirme politikaları ve tüm toprağı ve maden zenginliğini millileştirmek
suretiyle söküp atmaya çalışır.
Kıtlıkla mücadele etmek için kendine yeterlilik ve
toprak reformu politikaları uygulanır, ülke genelinde okuma-yazma kampanyası
başlatılır ve ailelerden çocuklarını aşılatmaları istenir.
Sankara hükümetinde sağlık bakanlığında kampanya
müdür yardımcısı olarak çalışan Fatoumata Koulibaly şu tespiti yapıyor: “Bazı
aileler, çocuklarını dinî veya akidevî sebeplerden ötürü aşı yapmaya
gelenlerden kaçırdılar, bu da bizim çabalarımızı bir biçimde sabote etti. Ama
Sankara, buna karşı güçlü bir duruş sergiledi, bu da cüzzam, sarıhumma ve
menenjit gibi hastalıklara karşı üç milyona yakın çocuğun aşılanmasına katkı
sundu.”
Dediğine göre, aşılama faaliyeti, Burkina Faso’da
o günden beri yaygın bir uygulama.
Sankara, çoğunlukla “Afrika’nın Che Guevara’sı”
olarak görülüyor, bunun nedeni, onun dünyanın bu ünlü devrimci liderinden
alıntı yapması ve kendisinin ondan ilham aldığını söylemesi. Ayrıca Sankara,
eski Gana cumhurbaşkanı ve dost bir devrimci olan Jerry Rawlings’in de iyi bir
arkadaşı.
Ona yönelik insanların coşkulu desteğine rağmen,
Sankara öldürülmemiş olsaydı, hayatın daha iyi olup olmayacağına dair
kestirimde bulunmak mümkün değil, ama gene birçok insan daha iyi olacağı
iddiasında. Bu iddia, Perşembe günü yaşanan olayların önemli bir nedeni.
“Sankara’nın iktidarda olduğu dönemde yaşamamış
olan gençler, bugün ülkede bir şeylerin yanlış gittiğini gördüklerinden, geri
dönüp söz konusu döneme bakıyorlar.” Bu sözler, Ouagadougou Üniversitesi’nde
öğrenci olan 23 yaşındaki İbrahim Sanogo’ya ait.
“Sankara,
sadece emperyalizmle mücadele etmekle kalmamış, ayrıca halkın ve ülkenin
gelişmesini, onların Batı yerine kendisine güvenmesini istemiş. Bugün tüm
üniversite mezunu gençler, buradaki işsizlik yüzünden sıradan işlerde çalışmak
için yurtdışına çıkmayı hayal ediyorlar.”
Oysa Compaore de kimi başarılar elde etmiş.
Madencilik endüstrisi son yıllarda patlama yaşamış. Bakır, demir ve manganez
piyasaları gelişme kaydetmiş. Madencilik Bakanlığı’nın verdiği rakamlara göre,
altı sahada altın üretimi 2011’de yüzde 32’ye çıkmış, bu da Burkina Faso’yu
Afrika’da en büyük dördüncü altın üreticisi durumuna getirmiş.
Büyüme oranı yüzde yedi düzeyinde. Ama kişi başına
gelir sadece 790 dolar. Ülkede insanlar, hayat standartlarının çoğunluk için
çok düşük olduğunu söylüyorlar. Yolsuzluk ve seçkincilik temel problemler,
zenginliğin büyük bölümü bir avuç insanın elinde.
Bağımsız bir kırsal kalkınma uzmanı olan Seydu
Yabré’ye göre, “Dünya Bankası ve IMF’in rakamları sadece kâğıt üzerinde
geçerli, Burkina Fasoluların cebine yansıyan bir şey yok. Sadece bir avuç
insan, ülkedeki zenginliğin keyfini çıkartıyor. Evleri ziyaret ettiğinizde ya
da iç bölgelere gittiğinizde, sefaletin korkunç bir düzeyde seyrettiğini
görüyorsunuz.”
Ürkütücü
Öngörü
Yabré’nin kanaatine göre, ölmese, belki de
Sankara’nın yolsuzluk karşıtı kampanyası ve örnek teşkil eden mütevazı hayat
tarzı, zenginliğin akmasa da damlamasını sağlayacak güce sahipti.
Yabré’nin ifadesiyle, “Sankara, o dönemde
Afrika’nın en gerçekçi cumhurbaşkanı idi. O küçük ve mütevazı bir evde
yaşıyordu, bisiklete biniyordu, öldüğünde hesabında sadece 350 dolar vardı.
Kendi çevresindeki insanlarla da kavga ediyordu, zira o, ordudaki
meslektaşlarının kamu fonlarını zimmetlerine geçirmelerini ve gösterişli bir
hayat yaşamalarını istemiyordu.”
Sankara, belki de başına gelecekleri öngörerek,
ölümünden bir hafta önce şunu söyledi: “Devrimcileri şahsen öldürebilirsiniz
ama fikirleri asla öldüremezsiniz.”
Birçok gözlemciye göre, Burkina Faso’daki son
yirmi yılda yaşanan ilerlemenin nedeni, ülkedeki istikrar ama halkın yığınlar
hâlinde meclisi yıkmak için bir araya gelişinde görüldüğü üzere, patlama
noktasına gelmiş bir öfke bu istikrarı anında silip süpürebiliyor.
“Yağmacıların elinden kimi
imtiyazları fakirler adına zorla aldığı için çokça düşmanı vardı Sankara’nın.
Belki o, bu işi radikal bir biçimde, oldukça kısa bir sürede yaptı.” Yabré’nin
tespiti bu yönde.
Kingsley Kobo
31 Ekim 2014
Kaynak
31 Ekim 2014
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder