23 Ağustos 2014

,

Suad Masi Söyleşisi


Ahram Hebdo

21 Ağustos 2014

 

Tel Aviv’deki müzik festivalinde çalmanız için davet edilmiştiniz. Birçok kez İsrail’de şarkı söylemeyi reddettiniz. Bu tercihi nasıl izah ediyorsunuz?

Bu şehirden ne zaman bir davetiye alsam, geri çeviriyorum. Bunun çok basit bir nedeni var: Ben şarkılarımı dünyada barış için söylüyorum, oysa İsrail devleti bu amaca ulaşmak adına hiçbir şey yapmıyor. Ülkelerinin siyasetine güçlü bir biçimde karşı koyan İsrailli yurttaşlar da var ve bunlar yaşama hakkını savunuyorlar ama ben bu zeminde onlara asla şarkı söylemeyeceğim.

Bu meseledeki tavrınızdan ötürü Avrupa medyası sizi birçok kez “antisemitik” olarak damgaladı. Buna yorumunuz nedir?

Bence hayat içerisinde kimi ilkeleri olan bir şarkıcı olarak benim küçük çocukları, ev kadınlarını, hamile kadınları, yaşlıları katleden, askerlerinin hareket eden her şeyi, özellikle en savunmasızları vurduğu bir ülkede şarkı söylememe hakkım var sanırım. Bugünlerde Gazze’de olan bitene bakalım. Tel Aviv’de şarkı söylemek basit manada İsrail’in siyasetini onaylamak anlamına gelecektir.

Barış için tam olarak ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Dünyada barış için şarkı söylemeyi tercih eden her şarkıcının kendisini bu konuya dair gazetelerde bulabileceğimiz retorikle sınırlandırmaması gerektiğini düşünüyorum. Böylesi bir şarkıcı, sadece ilgili sahanın temin ettiği memnun edici taraflar içinde dolaşmamalı ve mali açıdan büyük fedakârlıklar yapmaya hazır olmalı. Bizim (örneğin Gazze gibi) çatışma alanlarında, Guantanamo hapishanesinde ya da Mağrib Sahra’sındaki düzlüklerde de vb. şarkı söyleyebilmemiz lazım. Bu kural benim için de geçerli.

Felsefenizi ifade etmek için ne tür sanatsal araçlar kullanıyorsunuz?

Ana akım şarkılar, özellikle dünyada barış için çalışmayı amaçlayan festivaller nezdinde, sahip oldukları itibarlarını yitirmeye başlıyorlar. Herkes salt kendi albümünü ticarîleştirme amacıyla şarkı söylemekte özgürdür ama ben şahsen özellikle Dünya Müziği’nden etkilenen, devrimci şarkılara ait olmayı tercih ediyorum. Bu müzik kenara itilmişlerin safında olmayı, şarkılarımın bazılarını onlara ithaf etmemi ve anadilim dâhil farklı dillerin içinde yaşamamı sağlıyor.

Fas’taki son konserinizde size İspanyol şarkıcı Eric Fernandez eşlik etti. Konserde Kordoba şehrini ve Endülüs’teki mirası hürmetle andınız. Bu deneyiminizden biraz daha bahseder misiniz?

Kısa süre önce Kordoba’nın bıraktığı mirasla ilgilenmeye başladım. Dürüst olmam gerekirse, geçmişte bu şehre pek ilgi göstermemiştim ama bu seküler şehrin zenginlikleri hakkında kitaplar okumaya başladığımda, ona ithafen bir konser yapmaya karar verdim. Sonra büyük şarkıcı Eric Fernandez ile birlikte bu konseri gerçekleştirme imkânı buldum. Şarkılarım bu şehir için geliştirdiğim aşkı ifade ediyordu.

Fas’la aranızdaki aşk hikâyesi hakkında ne diyeceksiniz? Sadece 2014 yılında Fas’ta on konser verdiniz.

Fas, ülkem Cezayir’e kültürel açıdan oldukça yakın bir ülke. Biz komşuyuz. Ama tüm samimiyetimle ifade edebilirim ki bu ülkeye âşığım. Kısa süre önce Mevazin’de [Rabat’ta gerçekleştirilen müzik festivali] şarkı söyledim ve o esnada ülkeme dönüp Fransız Kazablanka Enstitüsü ile temas kurdum. Ayrıca Tétouan, Kenitra’da ve Cedide’de sahne aldım. Bir fırsatını bulursam, Fas’ta tekrar sahne alacağım.

Yeni şarkılar üzerinde çalışıyor musunuz, yeni bir albüm hazırlığı var mı?

Her zaman müzik yapıyorum. Bakalım görelim, 2015 yılı ne getirecek…

Kaynak

0 Yorum: