16 Ağustos 2014

,

Komünist Birlik Merkezî Otorite Toplantısı



[…] Komünist Birlik’in mevcut birlik hâlini muhafaza etmek zorunlu olduğundan, iki bölgenin oluşturulması gerekiyor. Tanık olduğumuz şahsî anlaşmazlıklardan ayrı olarak, Dernek içinde bile ilkeler arasında kimi farklılıklarla karşılaşıyoruz.

“İleride gerçekleşecek devrimde Alman proletaryasının sahip olacağı konum”a dair yürütülen son tartışmada, Merkezî Otorite’deki azınlık mensupları, sadece son genelge değil, ayrıca Komünist Manifesto’da da ifade edilen görüşlerle doğrudan çatışma içerisinde olan bir dizi görüş dile getirmişlerdir. Bu ileri sürülen görüşler dâhilinde, Manifesto’daki evrensel bakış, yerini Almanya’ya has ulusal bir bakış açısına bırakmış, böylelikle Alman zanaatkârlarının ulusal duygularına oynanmıştır.

Manifesto’daki materyalist bakış açısı terk edilip idealizm için gerekli yol açılmıştır. Devrim, mevcut duruma ait gerçekliklerin bir ürünü değil, iradî bir çabanın sonucu olarak görülmektedir. Biz işçilere, “Mevcut durumu değiştirebilmeniz ve kendinizi iktidarın icrası konusunda eğitmek için 15, 20, 50 yıl sürecek bir iç savaşa katlanmanız gerekecek” derken, onlara şu söylenmektedir: “İktidarı hemen almalıyız, alamıyorsak gidip yatabiliriz.”

Tıpkı demokratların “halk” sözcüğünü suiistimal etmeleri gibi, “proletarya” sözcüğü de sırf bir laf olarak kullanılmıştır. Bu lafı etkili kılmak içinse tüm küçük burjuvaları proleter olarak tanımlamak ve bunun sonucunda da pratikte proletaryayı değil, küçük burjuvaziyi temsil etmek gerekmektedir.

Fiilî devrimci süreç ise yerini devrimci sloganlara bırakmaktadır. Söz konusu tartışma, ilkesel olarak, gerisinde kişilik çatışmalarını barındıran farklılıkları nihayet ortaya dökmüş bulunmaktadır; artık eylem vakti gelmiştir. Her iki tarafa gerekli sloganları tedarik eden de esasta işte bu farklılıklardır; Komünist Birlik’in kimi üyeleri, Manifesto’yu savunanlara “gerici” demiş, böylelikle, onları halkın gözünde küçük düşürmeye çalışmış, oysa Manifesto’yu savunanların popülarite meraklısı olmamaları sebebiyle, bu küçük düşürme girişimleri onların umurunda olmamıştır. Bu sebeple çoğunluk, Londra bölgesinin dağıtılması ve Komünist Birlik’in ilkeleri ile çatışan azınlık üyelerinin ihraç edilmesi ile meşrulaşmıştır.

Anlamsız bir skandala yol açacağından ben, herhangi bir talepte bulunmuyorum, zira bu insanlar, her ne kadar bugün ifade ettikleri görüşler itibarıyla antikomünist olsalar ve en iyi hâliyle sosyal demokrat olarak tarif edilebilirlerse de, en azından beyan ettikleri kanaatleri üzerinden, hâlâ komünistler. Ancak şurası açık ki, onlarla birlikte olmak bizim için zaman kaybıdır ve zararlıdır.

Karl Schapper sık sık ayrışmadan söz edip dururdu; tamam o vakit, ben de tümüyle destekliyorum bu görüşü. Kanaatime göre, bulduğum yol, partiyi bölmeden ayrışmak için en uygun yoldur.

Karl Marx
Merkezî Otorite Toplantısı
15 Eylül 1850

[Kaynak: Marx-Engels, Collected Works, 10. Cilt, s. 626-27.]

0 Yorum: