02 Eylül 2015

, ,

Andre Malraux ve Mao


[…] Mao düşüncelerini şu şekilde aktardı:

“Plehanof ve Menşevikler Marksistti, hatta Leninistti. Kendilerini kitlelerden kopardılar ve sonuçta Bolşeviklere karşı ele silâh aldılar ya da sürgün edildiler veya vuruldular.

[…] Bugün her komünistin önünde iki yol var: ya sosyalist inşa yolu ya da revizyonizm yolu. Artık ağaçların kabuklarını kemirdiğimiz aşamanın ötesine geçtik, ama bugün elimizde sadece bir kâse pirinç var. Revizyonizmi benimsemek bu kâseyi de kaldırıp atmak demek. Daha önce size söylediğim gibi, biz köylü isyancılarla yaptık devrimi. Sonra onların kavgasını Komintang’ın yönettiği kentlere yönelttik. Ama Komintang’ın halefi Çin Komünist Partisi değildi, önemli mi değil mi bilmiyorum ama, Yeni Demokrasi idi. Büyük kentlerdeki proletaryanın zayıf olması sebebiyle devrimin tarihi komünistleri küçük burjuvazi ile işbirliğine itti. Bu sebeple son tahlilde artık devrimimiz Rus Devrimi’nin bizim devrimimize benzediğinden daha fazla benzemiyor o devrime. Bugün bile toplumumuzun geniş katmanları zorunlu olarak yüzünü, faaliyetleri dairesinde, revizyonizme çevirmesi gereken fiilî koşullarda yaşıyor. Ellerindeki sadece kitlelerden dilediklerinde aldıklarından ibaret.”

O an aklıma Stalin geldi: “Biz Ekim Devrimi’ni iktidarı kulaklara vermek için yapmadık!”

“Yolsuzluk, kanuna itaatsizlik, aydınların kibri, beyaz yakalı işçi olup ailesini onurlandırma isteği, bunun dışında kimsenin elini taşın altına koymaması, tüm bu aptallıklar sadece birer semptom. Parti içerisinde de dışında da karşılaştığımız durumlar. Bunların sebebi söz konusu semptomların görüldükleri tarihsel koşullar. Ama aynı zamanda politik koşullar.”

Onun teorisini biliyorum: siz eleştiriye tahammül etmiyorsunuz, sonra özeleştiriyi terk ediyorsunuz, ardından da kitlelerden kopuyorsunuz, oysa parti devrimci gücünü ancak kitlelerden alabilir, yeni bir sınıfın oluşmasını hoşgörüyle karşılıyorsunuz; sonuçta da Kruşçef gibi sağlam temeller üzerinde ABD ile barış içerisinde bir arada yaşayacağınızı ilân ediyorsunuz ama sonra Amerikalılar Vietnam’a ayak basıyorlar. Onun şu eskiden söylediği sözü hiç çıkmaz aklımdan: “Burada halkın yüzde yetmişi yoksul köylü, onların devrim anlayışında hiç kusur yok.” Bu sözü şu şekilde yorumluyor: “Kitleleri eğitebilmek için onlardan öğrenmek zorundasınız.”

Mao bu noktada şu tespiti yapıyor: “O nedenle Sovyet revizyonizmi […] bir tür döneklik.”

* * *

“Camp David’den dönüşünde Kruşçef buraya geldi ve Amerikan emperyalizmiyle uzlaşılabileceğine inandığını söyledi. Tahayyülüne göre orada çelişkiler neredeyse silinmişti. Oysa hakikat şu ki zafere bağlı oluşan çelişkiler eski çelişkilere nazaran daha sancılıydı ama şansları şuydu ki bu çelişkiler henüz tam derinleşmemişti. İnsanlığı elindeki araçlara bıraksak o zorunlu olarak kapitalizm yeniden inşa etmez (insanların üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete geri dönmeyeceklerini söylerken belki de haklısınız) ama onun eşitsizliği yeniden tesis edeceği açık. Yeni sınıflar oluşturma eğilimindeki güçler kudretli. Ordudaki unvanları ve rozetleri kaldırıp attık. Her ‘kadro’ yeniden işçi oldu, en azından haftada bir gün. Şehirlerden binlerce insan trenlere binip halk komünlerine gidiyorlar. Kruşçef bir komünist parti iktidarı aldığında devrimin yapıldığını zannediyor. Meseleyi ulusal kurtuluş meselesi olarak ele alıyor.

[…] Lenin o momentte devrimin sadece bir başlangıç olduğunun gayet net farkındaydı. Bahsettiği güçler ve gelenekler sadece burjuvaziden miras kalmış değillerdi. Bunlar ayrıca bizim kaderimizdi. […] Revizyonistler sebep ve sonucu birbirine karıştırıyorlar. Eşitlik kendi içerisinde önemli değildir, kitlelerle temasını kesmemiş olanlar için doğal olduğu için önemlidir. […] 23. Kongre’de Kosigin’in söylediklerini anımsıyorsunuz! ‘Komünizm hayat standartlarını yükseltmek demektir!’ Öyle ya yüzmek de üzerine mayo giymek demektir! Stalin kulakları yok etti. Bu, basit manada kendisine komünist bile dese, bir burjuvanın yerine başka bir burjuva geçirme, Kruşçef’i Çar’ın yerine ikame etme meselesi değildi. Çin’e getirilen düşünce, kültür ve gelenekler bulduğumuz yerde yok edilmeli, proleter Çin’in henüz varolmayan düşüncesi, gelenekleri ve kültürü ortaya çıkmalıdır.”

* * *

“Sık sık dile getirilen bu ‘revizyonizm’ terimi, esasında devrimin ölümünü ifade eder. Bizim bugün orduda yaptıklarımızın her yerde yapılması gerekir. Daha önce ifade ettiğim üzere, devrim de her yerdedir. Devrim aynı zamanda bir duygudur. Bugün Rusların yaptıkları ‘geçmişe ait bir duygu’dan ibarettir. Eğer biz bunu yapmaya karar verirsek, her şey dağılır. Bizim devrimimiz sadece geçmişin istikrara kavuşturulmasından ibaret olamaz.

* * *

Kitlelerle baş başayım. Bekliyorum…

Andre Malraux[1]
1965
Kaynak

[Anti-Memoirs (“Karşı Hatırat”) isimli çalışmasından alıntı]

Dipnot:
[1] Andre Malraux, ünlü Fransız romancı. 1965 yılında de Gaulle hükümetinde kültür bakanıydı.

0 Yorum: