Mısır’da bir söz vardır: Hukukun verdiği karar
hakikatin en yüce biçimidir ama bugün ülkedeki yalın hakikat, Abdulfettah Sisi
liderliğindeki Mısır’ın Filistin’den çok İsrail’e yakın olduğu.
Salı günü Duruşmasız Yargılama Mahkemesi, İsrail’i
terörizmle suçlayan bir davayı inceleyecek bir hukukî karar vermediğine
hükmetti.
Çelişkili Resmî Kararlar
Bu karar, Hamas’ı kısa süre önce terörist bir örgüt
ilân eden kararın ardından verildi. Ama görünüşte yargı, İsrail’i terörist bir
devlet olarak görmeyi reddetti. Burada tek şaşırtıcı olan husus, bazılarının bu
kararın alınmasını şaşırtıcı bulması.
İsrail, Mısır’daki Sisi iktidarının bir dostu.
Darbeden hemen sonra İsrail, ABD’den Mısır’a vereceği 1,3 milyar dolarlık
yıllık askerî yardımı dondurmamasını talep etmişti.
Kısa bir süre sonra İsrail Gazze’de Filistin halkına,
Sisi’nin yeni rejimi de Sina halkına saldırdı.
Bu gelişme, Mısır siyaseti ile İsrail arasındaki sıkı
ittifakın altını çizdi. Örneğin İsrail gazetesi Maariv, Hamas ile yapılan
savaşın en önemli sonucunun bu savaşın Mısır’la İsrail’in stratejik ortaklığını
pekiştirdiğini iddia etti.
Washington Yakın Doğu Siyaseti Enstitüsü’nden Eric
Trager bu noktada “Sisi, Washington ve İsrail’in Hamas’ın terörist bir örgüt ve
stratejik bir tehdit olduğuna ilişkin görüşünü paylaşıyor. Washington Hamas’ın
tecrit edilmesi için Sisi’ye bir ortak olarak güvenebilir.” dedi.
Stratejik Yeniden Hizalanma
Mısır’daki darbe rejiminin Hamas’a yönelik nefretinin
bir taktik olduğuna inananların baskı uygulama ve pazarlık amacıyla
geliştirildiği düşüncesi tümüyle hatalı. Bu, esasında, Kahire ve Tel Aviv
arasındaki stratejik ittifak üzerinden teyit edilen, yerleşik ve mutlak bir
strateji.
Mısır rejimi, hayatta kalmasının tümüyle ABD ve
İsrail’in verdiği onaya bağlı olduğunun farkında. Özellikle rejim, Arap-İsrail
ilişkilerini yoluna koymaya ve bu ilişkileri İsrail’in güvenliği ile ilgili
sınırlar dâhilinde tutmaya mecbur.
Mahkemenin son kararı rejimin doktriniyle tam
anlamıyla uyumlu. Ancak esasında burada tuhaf olan, bilhassa gösterişe bayılan
sahte solcularla bugüne dek değersizliklerini gizlemeyi bilmiş sahte
milliyetçiler gibi seçkinlerin ortaya koydukları tepkiler ve bunların İsrail’i
kınama noktasında despotik ve yozlaşmış rejimler lehine belirli önyargılara
sahip olması.
Wael Kandil
28 Mayıs 2015
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder