13 Mayıs 2015

Birleşik Krallık’a Elveda


Bırakın Kan Kaybetsin

Britanya genel seçimi dramatikti. Yüzeysel bakıldığında bunun nedeni, üç parti liderinin, Miliband (İşçi Partisi), Nick Clegg (Liberal-Demokrat) ve Nigel Farage (UKIP -ırkçı, sağcı popülist birliği) Muhafazakârların zaferi ardından istifa etmesi idi. Temelden bakıldığında da dramatik, zira İskoç Ulusal Partisi, İskoçlara ayrılmış tüm koltukları aldı (59’un 56’sını), yüz yıldan fazla bir süredir hâkim politik güç olan İşçi Partisi’ni bölgede silip süpürdü. İskoçya, İşçi Partisi’nin kurulduğu yerdi. Partiye ilk liderlerini ve başbakanını (aynı zamanda sonuncu başbakanı) veren orasıydı. İskoç işçi sınıfı kültürü, birçok örnekte, İngiltere’deki muadiline kıyasla hep daha radikaldi.

İskoçya, 1945’te İşçi Partisi’nin elde ettiği zafer ve yaptığı sosyal demokrat reformlar sayesinde özerk yönetime kavuştu, bağımsızlık meselesine ve soyutlanmasına ise hiç dokunulmadı. 1979’da Margaret Thatcher zafer elde edince, Birleşik Krallık’ın tabutuna ilk çivi de çakılmış oldu; bunun nedeni, onun İskoçları kimi halefleri gibi aşağılaması değil, İskoçların ekseriyetinin onu ve desteklediği hiçbir şeyi istememesi idi. Thatcher, “Britanya”nın başına “Büyük” sözcüğünü getirmekle övünüyordu ama politikalarının istenmeyen sonuçlar doğurduğunun, bu politikaların Britanya’yı “böldüğünün” farkında değildi. “Britanya’nın Bölünmesi” Tom Nairn’in aşırı öngörülü kitabının adı idi. Bu kitap, Thatcher’ın seçim zaferinden çok önce yayınlanmıştı.

İskoçların büyük bir çoğunluğu Thatcher’a oy vermedi. Tony Blair ve Yeni İşçi Partisi üzerinden bir kırılma yaşadılar. Blair, Brown ve onların İskoç şakşakçılarının övündükleri Teçırcı politika, İskoçlar arasında yurttaş milliyetçiliğinin yükselmesini sağladı ve İşçi Partisi’nden İskoç Ulusal Partisi’ne kaçışları hızlandırdı. İUP, Bleyrci muhafazakârları yenmenin yegâne yolunun her önemli konu başlığında İşçi Partisi’nin solunda konumlanmak olduğunu anladı: İUP, Irak Savaşı’na karşı çıktı, sosyal yardım devletini savundu, nükleer silâhların İskoç topraklarından çıkartılmasını istedi ve yavaş yavaş destek toplamaya başladı. İşçi Partisi ise çöküşte olduğunu inkâr etti. İlk sarsıntılar görmezden gelindi. Son hafta içerisinde tektonik tabakalar kaydı ve partiyi yok etti. Zaman alacağı kesin ama İskoçların bağımsızlığı meselesi artık güvence altında ki böylesi bir gelişme, Birleşik Krallık’taki devletin yeni emperyalist ve askerî iddialarını zayıflatacak ve İngiltere’de (BBC’de ve başka ağlarda tanık olduğumuz uyduruk tartışmalar yerine) gerçek bir tartışma yolu açacak. İngiltere’de (yazılı bir anayasa ve demokratik bir seçim sistemini içeren) anayasa reformu getirecek bir süreç başlatacak ve ülkede radikal bir ittifakın ortaya çıkmasını sağlayıp giderek çürüyen ve bir yüzyıldır solu, önce resmî komünistleri, ardından onların troçkist ürünlerini kötürüm bırakmış İşçi Partisi geleneğinden kopan bir isyancı gücün oluşumunu koşullayacak. Bu geleneklerin kalıntıları, bilindiği üzere, soluğu Yeni İşçi Partisi’nde almıştı. (Haydut suratlı John (artık Lord) Reid ve yaltakçı Alan Milburn bunlardan ikisi. Milburn, özelleştirmeler için kapıları açan sağlık bakanı yardımcısı idi, şimdi ise özel sağlık şirketlerinin yüksek maaşlı danışmanı ve görünüşte Muhafazakâr. Başkaları da var elbette.)

Daha önce “Aşırı Merkez: Bir Uyarı” isimli çalışmada uzun uzun tartıştığım üzere, bu, Avrupa genelinde görülen bir olgu. Avrupa’nın her yerinde merkez sağ ile merkez sol partiler arasında hiçbir fark yok artık. Katolik Avrupa’da (İspanya ve Fransa’da) eşcinsel evliliği ihtilafa yol açan bir mesele olduğunu gösterdi. Britanya’da pek öyle değil ama. Parlamentodaki İşçi Partisi hükümetinin kapitalizmin neoliberal gidişatını terse çevirebileceğine dair fikir saçmalıktan ibaret. Parti bu gidişatı tatlı dil ve hilelerle daha makul hâle sokmaktan başka bir şey yapamazdı. Daha fazlası mümkün değildi. Bu nedenle İşçi Partisi bağımlılığından kopamayan solcuların mutlu olması gerekir. Onlardaki yanılsamaların ihanete uğraması mümkün değildi.

İskoçya ve İngiltere’deki radikallerin ve sosyalistlerin yüzleştikleri görevler çok ağır. İskoçya’da Radikal Bağımsızlık Kampanyası’nda hâkim olan gençler, referandum ve son seçimlerde örnek alınacak bir rol oynadılar. Geniş fikirli, sekter olmayan, neyin önemli olduğunu anlayan ve tüm enerjilerini ortak düşmanı yenmeye teksif eden bu gençlerin çalışmaları sonucunda yaklaşımlarının doğruluğu ispatlanmış oldu. Gençlerin artık, 2016’da seçimi yapılacak İskoç parlamentosunda kendilerini temsil etmek için radikal bir İskoçya talep eden güçleri birleştirmeleri gerek. Bu da hem bağımsız hem de farklı olan bir İskoçya için gerekli zemini hazırlayarak, Radikal Bağımsızlık Kampanyası’nın geleneğini sürdüren kurucu bir sol muhalefeti ama bu sefer parlamentoda kurmanın gerekli olduğu anlamına geliyor.

İngiltere’de oy oranları açısından üçüncü parti, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi [UKIP]. Parti, hem İşçi Partisi hem de Muhafazakâr Parti’den oy aldı ama aldığı dört milyon oyla (%12,6) parlamentoda sadece bir koltuk kazandı. Yeşiller, bir milyonun üzerinde bir oyla tek milletvekilliği kazandılar. Muhafazakârlara oyların yüzde 36,9’la çoğunluğu (331 koltuk) armağan eden, İşçi Partisi’ne yüzde 30,4 oyla 232 koltuk getirip diğer İngiliz partilerini hiçliğe sürükleyen seçim sistemindeki saçmalık, son kullanım tarihinin üzerinden epey zaman geçtiğinin bir kanıtı. Nispi seçim sistemi için ciddi bir kampanya başlatmak gerekiyor. “İlk kazanan çoğunluğu alır” diyen ve kazanın her şeyi götürdüğü bu sistem, siyasetten sökülüp atılması gereken habis bir ur.

Peki, İngiliz radikalizmi ne âlemde? UKIP gibi sağcı bir partinin üçüncü olması basit bir tesadüf değil. Büyük sendikalarla İşçi Partisi liderliği arasındaki etkin işbirliği, özelleştirmelerle mücadele etme, kamu hizmetlerinde devlet mülkiyeti talep etme, daha fazla kamusal barınma, yerel demokrasi ve demiryollarının yeniden millileştirilmesini isteme eğiliminde olan toplumsal hareketlerin inşa edilmesi meselesinin kenara itilmesini ifade ediyor. Aşırı merkezci politikaların reddi ve terse çevrilmesi için parlamento dışı bir üssün örgütlenmesi becerisini haiz başka bir güç yok ortalıkta. Bugün İngiltere’de Thatcher-Blair konsensüsünü dağıtacak bir stratejik kopuşu talep eden herkesin yüzleştiği ana güçlük bu. Bu öyle kolay bir görev de değil. Ancak gene de elde kimi ihtimaller mevcut ama bu ihtimallerin gerçekleşebilmesi için mazlumları ve sömürülenleri temsil eden yeni bir hareket yaratmaya katkı sunacak, sahada faal olan güçlere ihtiyaç var.

İşçi Partisi liderliğinin yarıştaki varlığı sol için ümitsiz vaka. Dillere pelesenk edilen o isimler hava cıva. Asıl katkı sunacak şey, yeni parlamento açıldığı günlerde bir avuç solcu milletvekilinin İşçi Partisi’nden ayrılıp yeni, radikal bir grup oluşturarak dışarıdaki güçleri birleştirmesi. Bunu yapacakları konusunda şüphelerim var. Parti içerisindeki solcu çizgi olan Tony Benn’in kurduğu geleneğin ılımlı ve faydasız bir gelenek olduğunu söylemek gerek. Bu geleneğin sosyal demokrat geçmişinden kopup tercihini tam manasıyla gelişme kaydetmiş bir kapitalizmden yana kullandığı bir dönemde partiye bağlanması hareketi çıkmaza sürükledi. Londra belediye başkanlığı için bağımsız aday olarak girdiği seçimde Bleyrciliği mağlup eden Ken Livingstone sözünden döndü ve başbakanlıkla barış yaparak yuvaya döndü, üstelik bunu Londra’yı savunduğu ve denetimden azade bir finans kapitalizmini desteklediği aynı zamanda emniyet müdürlüğü ile onun Londra Metrosu’nda (yanlışlıkla Müslüman zannedilip) 2005’te öldürülen Brezilyalı elektrikçiyi infaz ettiği bir süreçte yaptı. Livingstone, bugün artık yeni bir şey inşa etme noktasında rol oynayabilmiş İşçi Partisi eliyle imal edilen birkaç popüler liderden biri.

İngiltere’de bize antikapitalist bir hareket inşa edecek, tüm radikal güçleri içeren bir ittifak gerek. Bu hareket yeni olmalı ama aynı zamanda geçmişi de yardıma çağırabilmeli: on yedinci yüzyılın büyük protesto hareketi, on dokuzuncu yüzyılın çartist isyancıları, Güney Amerika, Yunanistan ve İspanya’da son dönemde yaşanan gelişmelerin de ileri doğru atılacak adımlar için imkânlar barındığı görülmeli. İşçi Partisi’ne gelince, bırakalım kan kaybetsin. Artık umut İskoçların yürüdüğü yolda.

Tarık Ali
8 Mayıs 2015
Kaynak

0 Yorum: