01 Şubat 2015

,

Kızlarımız Eve Hâlâ Dönmedi: Boko Haram ve Ölüm Siyaseti


 

Kuzeydoğu Nijerya’da hâlâ süren insanlık ve insan hakları krizi, Kamerun ve Çad askerî güçleriyle Boko Haram arasında geçen hafta sınır ötesinde yaşanan silâhlı çatışmalarla daha da yoğunlaştı, Boko Haram, Nijerya’nın kuzeydoğusundaki Monguno ve Maiduguri şehirlerine saldırdı.

Bir gün önce Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’ın ziyaret ettiği stratejik açıdan önemli bir şehir olan Maiduguri’den gelen Pazar gününe ait ilk haberlere göre, Boko Haram yüzünü şehri savunmaları için konuşlandırılmış Nijerya güçlerine çevirdi. Ancak Pazartesi günü güncellenen haberlerde ise Nijerya ordusunun geçici süreliğine de olsa şehrin düşmesine mani olduğu söylendi.

Pazar günü ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Nijerya’ya geldi ve Nijerya ile civar ülkelerin iç güvenliğine dönük bu tehdidi ortadan kaldırmak için her türlü desteğin verileceği vaadinde bulundu. Nijerya yönetimi Çad, Nijer ve Kamerun cumhurbaşkanları ile birlikte Boko Haram isyanını ezmek için birlikte askerî eylemler içerisine gireceklerini beyan etti.

Afrika Birliği Başkanı Nkosazana Dlamini-Zuma’nın ifadesine göre, Nijerya’daki durum bu hafta yapılacak Afrika Birliği toplantısında öncelikli olarak ele alınacak. Oysa Nijeryalı yetkililer Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler’in sürece müdahale etmesi gerekmediğini söylüyorlar. Onlara göre, Batı Afrika bölgesindeki devlet yetkilileri ortak askerî eylemlerle bu sorunu ortadan kaldırabilirler.

Bence kökleri Kuzeydoğu Nijerya’daki iç çelişkilere ve karmaşık toplumsal-tarihsel koşullara uzanan bir isyan, salt askerî tepkiyle daha da şiddetlenecektir. Bu koşullar, yaygın sefalet, etnik ve dinî bağlılıklarla daha da karmaşıklaşmış feodal toplumsal ve ekonomik ilişkilerle Nijerya devlet aygıtının kontrolünün nihai bedel olarak karşımıza çıktığı seçkinler arasındaki sınıf içi siyaseti içermektedir.

Askerî cevap verilmesi fikrini savunanlar, Boko Haram’ın Nijerya devletine karşı askerî mücadele vermek için yeraltına çekilmezden önce önemli bir halk desteğine sahip bir kitle hareketi olduğunun ya farkında değiller ya da bu gerçeği göz ardı ediyorlar. Savaş bu halk desteğini eritti ve Boko Haram’ın Kuzey Nijerya’daki seçkinlerle kurduğu bağları zayıflattı ama gene de Boko Haram’ın adam toplaması ve elindeki halk desteğini sürdürmesi için gerekli zemini hâlâ sunmaya devam eden toplumsal/ ekonomik koşulları ve dinî ideolojik etmenleri ihmal etmek, Batı medyasında karşılık bulan ve Afrika basınında aynen aktarılan, meseleyi basitleştiren karikatürlere teslim olmak anlamına gelecektir.

Şüphesiz, Boko Haram insanlığa karşı korkunç suçlar işlemiştir. Ama Nijerya devletinin de aynı şekilde bu türden suçlar işlediği açıktır. Baga’dan Maiduguri’ye, çatışmaların yaşandığı her büyük kentte ve kasabada Nijeryalı yetkililer işkence, yargısız infazlar, kundaklamalar, adam kaçırma ve tecavüz gibi bir dizi insan hakkını ihlal etmişlerdir. Bu ihlallerin hedefi, hem Boko Haram üyeleri ve bu örgüte üye olduğundan veya onu desteklediğinden şüphe duyulan insanlar ve onların aileleridir.

Soyut ahlâkçılık, Nijerya toplumundaki gerçekleri biçimlendirmiş ve hâlâ biçimlendirmekte olan, ayrıca Boko Haram’ın yükselişini belirli bir bağlam içerisine oturtan toplumsal ve tarihsel güçlerin karmaşık biçimde iç içe geçiş sürecini daha da karmaşık bir hâle sokmaktadır. Boko Haram’ın gözü dönmüş bağnazlardan oluşan yabancı bir gücü temsil ettiğine, bugün terör taktiklerini ülke topraklarını ve halkı fethedip yönetimi ele almak için kullandıklarına dair basit izahatı benimsemek zihinsel açıdan tembel olanlara cazip gelebilir ama içerdiği kimi nitelemeler gerçekliğin kimi unsurlarını yansıtsa da, bu izahatın verili durumun gerçekliğine dair bir şey söylemediğini görmek gerekir.

Bu çatışma dâhilinde, hayatlarını kaybeden, şehirleri ve kasabaları yok edilen, çocukları kaybolan halk dışında hiç kimse masum değildir. Hem ABD hem de Nijerya’daki güçler ülkedeki kaos ve ölümden istifade etmektedir. ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) stratejik hedefi, Afrika’daki ülkelerle yakın askerî ilişkiler kurmak üzerine kuruludur. Bu noktada ABD’nin bu ülkelerle kurduğu ilişkiler, isyanın hizmet ettiği çıkarlarına uygundur. Ayrıca güvenlik meselesinden ötürü Kuzey’de kitlesel desteğe sahip Topyekûn İlerleme Kongresi (APC) yaklaşan Nijerya seçimlerinde Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’ın başında bulunduğu Demokratik Parti’yi (PDP) iktidardan uzaklaştırma imkânı bulmuştur.

Ama önümüzdeki ay seçimi kimin kazanacağının ya da hangi askerî gücün ileride yükseltilip Boko Haram’ın üzerine salınacağının bir önemi yoktur; muhtemelen bu isyan devam edecektir. Bunun nedeni, isyan için gerekli yakıtın Nijerya ve ABD’deki seçkinlerce temin edilecek olması, aynı şekilde dünyanın diğer bölgelerindeki silâhlı gruplar gibi Boko Haram’ın da mevcut kayıtsızlığa, Batı kaynaklı ayaklanma karşıtı şiddete, sefalete, resmî yozlaşmaya ve Batı medeniyet modelinin ikiyüzlülüğüne dayalı siyasete direnecek (ve onları istismar edecek) olmalarıdır.

Ajamu Baraka
3 Şubat 2015
Kaynak

0 Yorum: