21 Şubat, yüzlerce insana hitap etmeye hazırlandığı
sırada, 1965 yılında Harlem’deki Audubon Balo Salonu’nda üç adam tarafından
vurularak öldürülen Malcolm X’in, yani Hacı Malik Şabaz’ın şehadetinin 50.
yıldönümü. Malcolm’ın konuşacağı toplantı 28 Haziran 1964’te kurulan Afrikalı-Amerikan
Birliği Örgütü’nün bir toplantısıydı.
Suikasta uğradığı dönemde Malcolm X, iki yeni grup
oluşturmaya çalışıyordu: biri Müslüman Camii Şti. isimli dinî bir gruptu,
diğeri de panafrikanizm ile anti-emperyalizm davasına bağlı seküler bir kuruluş
olacak olan Afrikalı-Amerikalı Birliği Örgütü idi. Nisan 1964’te Malcolm,
Mekke’ye giderek hac vazifesini yerine getirmişti.
Mart 1964’te İslam Milleti’nden koptuğundan beri
Malcolm X, altmışlarda hüküm süren Afrikalı-Amerikalıların özgürlük hareketi
içerisindeki tartışmaya ve ideolojik mücadeleye yeni bir çerçeve kazandırmak
için durup dinlenmeksizin çalışıyordu. İslam Milleti’nde çalıştığı dönem
boyunca Şikago merkezli örgütün ruhani lideri Eliya Muhammed’in programının
güçlü bir müdafisiydi. Muhammed, Georgia’lıydı ve 1930’tan 1934’e dek
Detroit’te kalmış bulunan Üstad Ferdi Muhammed’in kurduğu İslam Milleti’ne
katıldıktan sonra bu şehre taşınmıştı.
Little Ailesine Karşı Irkçı Şiddet
Sonradan Malcolm X ismini alan Malcolm Little, Omaha,
Nebraska’da 19 Mayıs 1925’te doğdu. Sekiz çocuklu ailenin dördüncü evladıydı.
Ebeveynleri Earl ve Louise Little, 1914’te Marcus Garvey ve Amy Ashwood,
Garvey’nin kurdukları Genel Zenci Geliştirme Derneği ve Afrikalı Topluluklar
Birliği’nin (UNIA-ACL) üyeleriydi. Garvey ailesi, 1916’da ülkeye göç ettikleri
vakit örgütün merkezini de ABD’ye taşımıştı.
Little ailesi, UNIA ile Montreal’de 1919 yılında
tanıştı. Ertesi yıl UNIA New York şehrinde yaptıkları toplantı üzerinden
uluslararası bir şöhret elde etti. Bu toplantı, on binlerce siyahın Garvey’nin
köleleştirilmiş Afrikalılara tazminat ödenmesi ve ekonomik açıdan gerekli
yetkilerin verilmesine vurgu yapan panafrikanizme dair mesajlarının cazibesine
kapıldı.
Malcolm’ın hayatının ilk dönemi ırkçılıktan ve beyaz
şiddetinden çok etkilendi. Ailesi, Ku Klux Klan ve benzeri terör gruplarının
saldırılarına maruz kaldı. Bu saldırılar, ailenin militanlığının doğrudan bir
sonucuydu.
Malcolm’ın hayatının son iki yılı süresince Alex Haley
tarafından kaleme alınan Malcolm X Otobiyografisi’nde Malcolm yazara
şunları anlatıyordu:
“Annem
bana hamile olduğu dönemde, sonradan anlattığına göre, kukuletalı bir grup
evimize saldırmış. Ellerindeki tabancaları ve tüfekleri sallayan grup bağırarak
babamın dışarı çıkmasını istemişler.” (Grove Press, 1965)
1926’da Little ailesi Milwaukee, Wisconsin’e taşındı
ve 1928’de ise Michigan eyaletinin başkenti Lansing’e yerleşti. Earl Little,
Eylül 1931’de tramvay yolunda ölü bulundu. Aile, Ku Klux Klan ya da Siyah
Lejyonu gibi beyaz ırkçı bir grubun onu öldürdüğüne kanaat getirdi.
Earl Little’ın Lansing’deki devlet makamları ile başı
dertte idi. Bu sorun kendisine beyazların oturduğu bir mahallede bir evi
boşaltması emri verildiğinde ortaya çıkmıştı. Aile taşınmazdan önce ev ateşe
verilmiş, Little kundakçılıkla suçlanmış, bu dava sonrasında düşmüştü. Aile,
evin beyaz devlet görevlilerine saygısızlık etmesine mukabil, ırkçılarca
yakıldığına kanaat getirdi.
Earl Little’ın ölümü intihar olarak geçti kayıtlara.
Bu nedenle aile sigortadan para alamadı. Ölüm, sonrasında aileyi mahvetti.
Louise Little’ın Büyük Bunalım ve sosyal yardım memurlarının aralıksız
tacizleri ile geçen yıllar boyunca ailesini geçindirmek için verdiği kişisel
mücadele, akıl sağlığının bozulması ve bir psikiyatri kurumuna yerleştirilmesi
ile sonuçlandı.
Malcolm ve kardeşleri yetiştirme yurtlarına
gönderildi. Seçkin bir öğrenci olmasına rağmen, dönemin ırkçı atmosferi onun
okulu sekizinci sınıfta bırakmasına neden oldu. Sonrasında Malcolm, üvey ablası
Ella Collins’in yanında kalmak için Boston’a taşındı.
Savaş yılları boyunca Boston’da sıradan işlerde
çalıştı ve hayatta kalmak için küçük suçlara bulaştı. 1946’da hırsızlık suçuyla
yargılandı ve Massachusetts’te altı yıl hapis yattı.
Tutukluluğu süresince Norfolk Hapishanesi’nde kaldı.
Burası, Malcolm’a göre diğer kurumlara nazaran daha iyiydi. Sınırlamalar daha
azdı ve büyük bir kütüphanesi vardı. Burada tartışma gruplarına dâhil oldu.
Hatip, Örgütçü, Devrimci
Malcolm’ın kardeşleri, kendisi hapisteyken İslam
Milleti’ne girdiler ve nihayetinde onu da tüm dinleri reddettiği bir dönemin
ardından örgüte kattılar. Malcolm hapisteyken, 1948 yılında İslam Milleti’ne
dâhil oldu.
1952’de şartlı tahliye edildi ve aile üyeleriyle
birlikte yaşamak için Michigan Inskter’a gitti. Malcolm, İslam Milleti’nin
sadık bir müridi ve örgütçüsü hâline geldi. Süreç içerisinde Detroit’te vaiz
yardımcısı oldu. 1953’te Boston ve Filedelfiya’daki camilerin vaizi yapıldı.
Ertesi yıl 1954’te gelip yerleştiği New York Harlem’deki camide vaiz olarak
çalışmaya başladı.
1957’de Eliya Muhammed, Malcolm’ı İslam Milleti’nin
ulusal sözcüsü olarak atadı. Malcolm, birçok üyenin örgüte katılmasında, ulusal
ve uluslararası planda örgütün güçlü bir imaj kazanmasında öncü bir rol oynadı.
1959’da ve 1960’ta İslam Milleti, ülke genelinde büyük şehirlerde binlerce
insanın katıldığı yürüyüşler organize etti. 1961’de Malcolm’ın başında olduğu Muhammed
Speaks [“Muhammed Konuşuyor”] isminde ulusal bir gazete çıkartıldı.
Örgüt, ABD’de Afrikalı insanlardan oluşan bağımsız bir
Siyah milleti oluşturma fikrini savunmaya başladı. İslam Milleti’nin Muhammed
Speaks’in arka sayfasında her hafta yayınlanan programı, bu milletin ya
ABD’nin içinde ya da dışında oluşturulacağından bahsediyor, federal hükümetin
yüzlerce yıl köle emeğine karşılık ödenmemiş ücretin telafisi olarak Afrikalı-Amerikalılara
tazminat ödemesi gerektiğini söylüyordu.
1963’te İslam Milleti içerisindeki sorunlar,
Malcolm’ın üyeliğinin askıya alınmasına, sonrasında da Mart 1964’te örgütten
çıkartılmasına neden oldu. Federal Soruşturma Bürosu (FBI) yereldeki polis
ajanları ile örgütü izlemekte ve içine sızmakta idi. Bu, Malcolm X ile
örgütteki diğer liderler arasındaki ayrışmanın daha da yoğunlaşmasına katkı
sundu.
Malcolm X’in Katkıları
1964’te Afrikalı-Amerikalı Birliği Örgütü’nün ve
Müslüman Camii Şti.’nin kurulması ile Malcolm X, kentteki Afrikalı-Amerikalı
işçi sınıfına ve fakirlere işaret etmeye başladı. Kitlesel bir örgütlenmenin,
geniş bir birleşik cephenin ve politik eğitimin gerekliliğine dönük vurgusu
genel bakışını belirleyen unsurlardı.
Nisan 1964’te Hacca gitmesi ardından Malcolm,
entelektüel ufkunu genişletmek ve ABD’nin başını çektiği kapitalist-emperyalist
sisteme karşı Afro-Amerikanların yürüteceği yenilenmiş bir mücadele için
ittifaklar kurmak amacıyla bir dizi Afrika, Ortadoğu ve Avrupa ülkesini ziyaret
etti.
Temmuz’dan Kasım 1964’e kadar yaptığı diğer bir
seyahatte de Malcolm, Afrika Birliği Örgütü’nün Kahire’de düzenlenen ikinci
zirvesine katıldı. Burada sekiz sayfalık bir tebliğ sundu ve yeni bağımsızlık
elde eden Afrika devletlerine Afrikalı-Amerikalıların kurtuluş hareketine
destek sunmaları çağrısı yaptı.
Ayrıca Afrika Birliği Örgütü de bu mazlum milletin
insan haklarını tanımaya dönük ABD hükümetinin itirazına karşı Birleşmiş
Milletler’in yaptırımlar uygulamasını talep etmek için Afrikalı-Amerikalıların
çilesini BM gündemine taşımaya çalıştı. Bu çaba, William Patterson, Paul
Robeson ve W. E. B. Du Bois’in Yurttaşlık Hakları Kongresi’nin pratiğine
dayanıyordu; kongre 1951’de “Soykırımı Suçluyoruz” başlıklı bir başvuru
yapmışlardı.
2014’ün ortalarından beri kitlesel gösterilerde ve
isyanlarda ciddi bir artış yaşanıyor. Bu olaylarda Afrikalı-Amerikalıların
kolluk kuvvetleri tarafından öldürülmeleri, öldürenlerin ceza almamaları
protestoların ana konusunu teşkil ediyor. Söz konusu protestolar, Missouri’de
Ulusal Muhafızlar birimleri ile eyalet polislerinin müdahalesine maruz kaldı.
Dahası polis departmanlarının Pentagon desteğinde askerîleştirilmesi tüm
dünyanın gözü önünde gerçekleşti.
Malcolm X, hapisten çıktığı andan suikasta kurban
gittiği ana dek bir örgütün parçası olarak yaşadı. O, Afrikalı-Amerikalıların
kurtuluşunun özsavunma hakkı, anti-emperyalizm, panafrikanizm ve nihayetinde
anti-kapitalizm dâhil her türden konuya dayanan bir militanlığa dönük kolektif
bir çabayı gerektirdiğini biliyordu.
ABD’de ırkçılık karşıtı hareketi ileri taşımak için
polis terörizmine ve katillere ceza vermeyen hukuk sistemine karşı mücadele
eden halk güçlerinin örgütlenmesi ve bu örgütlülüğün pekiştirilmesi gerekiyor.
Kurumsal ırkçılık, dünya kapitalist sisteminin mütemmim cüzü, ayrılmaz
parçasıdır. Bu sisteme karşı sert bir muhalefet ortaya koymaksızın ırkçılıkla
mücadele edilemez. Bu tespit, Malcolm X’in baki kalan mirasının bir parçası,
onun bize öğrettiğidir.
Abayomi Azikiwe
12 Şubat 2015
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder