01 Ağustos 2019

, ,

Pişevari'ye Mektup


Yoldaş Pişevari'ye,
Gördüğüm kadarıyla siz, hem İran'daki hem de uluslararası boyuttaki mevcut durumu yanlış değerlendiriyorsunuz.
İlk olarak Azerbaycan'ın devrimci taleplerini hemen şimdi gerçekleştirmek istemişsiniz. Fakat mevcut durum, bu programın uygulanmasına engel teşkil ediyor. Lenin, devrimci talepleri pratik talepler olarak öne sürerdi; ülkenin dışarıdaki başarısız savaşıyla birlikte derinleşen devrimci kriz sonrası öne sürülen pratik taleplerdi bunlar. 1905'te Japonya'yla girişilen ve başarısızlıkla sonuçlanan savaşta veya 1917'deki Almanya'yla olan savaşta geçerli olan bu taleplerdi. Bu noktada siz Lenin'i taklit etmek niyetindesiniz. Bu, gerçekten çok iyi ve takdire şayan bir şey.
Fakat, bugün İran'daki durum çok daha farklı. Bugün İran'da derinleşmiş bir devrimci kriz yok. İran'da işçilerin sayısı çok az ve örgütlenmeleri de oldukça zayıf. İran'daki köylülük hâlen daha bir hareket içinde değil. İran, askerî başarısızlıkla birlikte İran'ın devrimci güçlerini zayıflatabilecek şekilde, bir dış düşmanla da savaşmıyor. Sonuç olarak bugün İran’da Lenin'in 1905'teki ya da 1917'deki taktiklerini destekleyebilecek bir ortam yok.
İkinci olarak, eğer Sovyet birlikleri İran'da kalmaya devam etselerdi, o vakit siz de Azerbaycan halkının devrimci talepleri için mücadelesinde bir başarı imkânına inanabilirdiniz. Fakat o birlikleri biz orada daha fazla tutamazdık, çünkü Sovyet birliklerinin İran'daki varlığı, bizim Avrupa ve Asya'daki kurtuluşçu politikalarımızın temelini sekteye uğratıyordu. İngilizler ve Amerikalılar, “eğer Sovyet birlikleri İran'da kalabiliyorsa, o vakit neden İngiliz birlikleri de Mısır'da, Suriye'de, Endonezya'da, Yunanistan'da; Amerikan birlikleri Çin'de, İzlanda'da ve Danimarka'da kalamasın” diyorlardı. Bu nedenle, İngilizlerin ve Amerikalıların elinden bu kozu almak ve sömürgelerdeki kurtuluş hareketlerinin zincirlerini kırarak kendi kurtuluşçu politikamızı daha etkili ve verimli kılabilmek adına biz İran'dan ve Çin'den askerlerimizi çektik. Bir devrimci olarak siz de anlayacaksınızdır ki biz, başka türlüsünü yapamazdık.
Üçüncüsü, tüm bunları söyledikten sonra, şimdi İran'ın durumu hakkında şu türden bir çıkarımda bulunabiliriz.
İran'da kapsamlı bir devrimci kriz söz konusu değil. İran'ın başka ülkelerle savaş hâli, dolayısıyla da muhalefeti zayıflatıp krizi derinleştirebilecek askerî başarısızlıklarından da bahsedemiyoruz. Sovyet askerleri İran'da kaldıkları sürece sizler, Azerbaycan'daki mücadeleyi daha da yayıp geliştirme ve uç taleplere sahip geniş bir demokratik hareketi örgütleme şansına kavuştunuz. Fakat birliklerimizin İran'dan ayrılması zaruriydi. Peki şimdi İran'da elimizde ne kaldı? İçindeki İngiliz yanlılarıyla da birlikte İran'ın en gerici unsurlarını barındıran Ahmed Kavvam hükümetinin karışıklık durumu var. Kavvam, geçmişte ne kadar gerici olursa olsun, bugün kendi çıkarları ve hükümetinin selameti için ve tabii ki de İran'daki demokrat çevrelerin desteğini alabilmek maksadıyla, birkaç demokratik reformu gerçekleştirmek zorundadır. Bu şartlar altında bizim taktiklerimiz ne olmalıdır? Bence bu durumda Kavvam’dan koparabildiğimiz ödünleri koparmalı, İngiliz yanlısı çevreyi tecrit edebilmek için Kavvam’ı desteklemeli ve böylece İran'ın demokratikleşmesinin temeli atılmalıdır. Size verebileceğimiz tüm tavsiyeler, işte bu varsayımdan kaynaklanıyor. Tabii ki siz farklı bir taktik de izleyebilir, Kavvam ile olan tüm ilişkileri kesebilir, İngilizci gericilerin zaferini güvence altına alıp böylelikle her şeyin içine edebilirsiniz. Gerçi böylesi bir adım taktik değil, aptallık olarak görülmeli. Bu türden bir taktik, pratikte Azerbaycan halkına ve İran demokrasisine ihanetten gayrı bir anlama sahip değildir.
Dördüncü olarak anladığım kadarıyla siz diyorsunuz ki, biz sizi önce göklere çıkarmış, sonra da yerin dibine sokmuşuz. Eğer doğru anlamışsam şaşırdığımı belirtmeliyim. Peki ama gerçekte ne oldu? Biz, esasen her devrimcinin bildiği bir yöntemi uyguladık. Bugünkü İran'ın durumuna benzer bir durumda, hareketin gerçekleştirmek istediği bazı kesin ve asgari talepler yerine getirilmek isteniyorsa, hareketi daha da ilerletmek isteniyorsa, asgari taleplerin de ötesine geçip hükümet için gerçekten bir tehdit hâline gelinmek isteniyorsa, o zaman hükümetten koparabildiğimiz kadar taviz koparma ihtimali güvence altına alınmalıdır. İleri atılmamış olsaydınız, İran'ın bu mevcut durumunda talepleriniz için, artık Kavvam hükümetinin vermek zorunda olduğu bu “imtiyazlar”ı elde edemezdiniz. Bu, devrimci hareketin bir yasasıdır. Burada sizin yerin dibine sokulmuş olduğunuzdan asla söz edilemez. Sizi yüzüstü bırakacak olmamızı düşünmenizse çok garip. Aksine, bizim manevi desteğimizi de alarak, makul bir şekilde hareket ederseniz, hem bu mevcudiyet içinde taleplerinizin ve Azerbaycan'ın yeri sağlamlaşır, hem de siz, Azeriler ve İran tarafından Ortadoğu'da ilerici bir demokratik hareketin öncüsü olarak göklere çıkartılırsınız.
J. Stalin
8 Mayıs 1946

0 Yorum: