Gördüğüm
kadarıyla siz, hem İran'daki hem de uluslararası boyuttaki mevcut durumu yanlış
değerlendiriyorsunuz.
İlk
olarak Azerbaycan'ın devrimci taleplerini hemen şimdi gerçekleştirmek istemişsiniz.
Fakat mevcut durum, bu programın uygulanmasına engel teşkil ediyor. Lenin,
devrimci talepleri pratik talepler olarak öne sürerdi; ülkenin dışarıdaki
başarısız savaşıyla birlikte derinleşen devrimci kriz sonrası öne sürülen
pratik taleplerdi bunlar. 1905'te Japonya'yla girişilen ve başarısızlıkla
sonuçlanan savaşta veya 1917'deki Almanya'yla olan savaşta geçerli olan bu
taleplerdi. Bu noktada siz Lenin'i taklit etmek niyetindesiniz. Bu, gerçekten
çok iyi ve takdire şayan bir şey.
Fakat,
bugün İran'daki durum çok daha farklı. Bugün İran'da derinleşmiş bir devrimci
kriz yok. İran'da işçilerin sayısı çok az ve örgütlenmeleri de oldukça zayıf.
İran'daki köylülük hâlen daha bir hareket içinde değil. İran, askerî
başarısızlıkla birlikte İran'ın devrimci güçlerini zayıflatabilecek şekilde,
bir dış düşmanla da savaşmıyor. Sonuç olarak bugün İran’da Lenin'in 1905'teki
ya da 1917'deki taktiklerini destekleyebilecek bir ortam yok.
İkinci
olarak, eğer Sovyet birlikleri İran'da kalmaya devam etselerdi, o vakit siz de
Azerbaycan halkının devrimci talepleri için mücadelesinde bir başarı imkânına inanabilirdiniz.
Fakat o birlikleri biz orada daha fazla tutamazdık, çünkü Sovyet birliklerinin
İran'daki varlığı, bizim Avrupa ve Asya'daki kurtuluşçu politikalarımızın
temelini sekteye uğratıyordu. İngilizler ve Amerikalılar, “eğer Sovyet
birlikleri İran'da kalabiliyorsa, o vakit neden İngiliz birlikleri de Mısır'da,
Suriye'de, Endonezya'da, Yunanistan'da; Amerikan birlikleri Çin'de, İzlanda'da
ve Danimarka'da kalamasın” diyorlardı. Bu nedenle, İngilizlerin ve
Amerikalıların elinden bu kozu almak ve sömürgelerdeki kurtuluş hareketlerinin
zincirlerini kırarak kendi kurtuluşçu politikamızı daha etkili ve verimli
kılabilmek adına biz İran'dan ve Çin'den askerlerimizi çektik. Bir devrimci
olarak siz de anlayacaksınızdır ki biz, başka türlüsünü yapamazdık.
Üçüncüsü,
tüm bunları söyledikten sonra, şimdi İran'ın durumu hakkında şu türden bir
çıkarımda bulunabiliriz.
İran'da
kapsamlı bir devrimci kriz söz konusu değil. İran'ın başka ülkelerle savaş
hâli, dolayısıyla da muhalefeti zayıflatıp krizi derinleştirebilecek askerî
başarısızlıklarından da bahsedemiyoruz. Sovyet askerleri İran'da kaldıkları sürece
sizler, Azerbaycan'daki mücadeleyi daha da yayıp geliştirme ve uç taleplere
sahip geniş bir demokratik hareketi örgütleme şansına kavuştunuz. Fakat
birliklerimizin İran'dan ayrılması zaruriydi. Peki şimdi İran'da elimizde ne kaldı?
İçindeki İngiliz yanlılarıyla da birlikte İran'ın en gerici unsurlarını
barındıran Ahmed Kavvam hükümetinin karışıklık durumu var. Kavvam, geçmişte ne
kadar gerici olursa olsun, bugün kendi çıkarları ve hükümetinin selameti için
ve tabii ki de İran'daki demokrat çevrelerin desteğini alabilmek maksadıyla,
birkaç demokratik reformu gerçekleştirmek zorundadır. Bu şartlar altında bizim
taktiklerimiz ne olmalıdır? Bence bu durumda Kavvam’dan koparabildiğimiz
ödünleri koparmalı, İngiliz yanlısı çevreyi tecrit edebilmek için Kavvam’ı
desteklemeli ve böylece İran'ın demokratikleşmesinin temeli atılmalıdır. Size
verebileceğimiz tüm tavsiyeler, işte bu varsayımdan kaynaklanıyor. Tabii ki siz
farklı bir taktik de izleyebilir, Kavvam ile olan tüm ilişkileri kesebilir,
İngilizci gericilerin zaferini güvence altına alıp böylelikle her şeyin içine edebilirsiniz.
Gerçi böylesi bir adım taktik değil, aptallık olarak görülmeli. Bu türden bir
taktik, pratikte Azerbaycan halkına ve İran demokrasisine ihanetten gayrı bir
anlama sahip değildir.
Dördüncü olarak anladığım kadarıyla siz diyorsunuz
ki, biz sizi önce göklere çıkarmış, sonra da yerin dibine sokmuşuz. Eğer doğru
anlamışsam şaşırdığımı belirtmeliyim. Peki ama gerçekte ne oldu? Biz, esasen her
devrimcinin bildiği bir yöntemi uyguladık. Bugünkü İran'ın durumuna benzer bir
durumda, hareketin gerçekleştirmek istediği bazı kesin ve asgari talepler
yerine getirilmek isteniyorsa, hareketi daha da ilerletmek isteniyorsa, asgari
taleplerin de ötesine geçip hükümet için gerçekten bir tehdit hâline gelinmek
isteniyorsa, o zaman hükümetten koparabildiğimiz kadar taviz koparma ihtimali
güvence altına alınmalıdır. İleri atılmamış olsaydınız, İran'ın bu mevcut
durumunda talepleriniz için, artık Kavvam hükümetinin vermek zorunda olduğu bu “imtiyazlar”ı
elde edemezdiniz. Bu, devrimci hareketin bir yasasıdır. Burada sizin yerin
dibine sokulmuş olduğunuzdan asla söz edilemez. Sizi yüzüstü bırakacak olmamızı
düşünmenizse çok garip. Aksine, bizim manevi desteğimizi de alarak, makul bir
şekilde hareket ederseniz, hem bu mevcudiyet içinde taleplerinizin ve
Azerbaycan'ın yeri sağlamlaşır, hem de siz, Azeriler ve İran tarafından
Ortadoğu'da ilerici bir demokratik hareketin öncüsü olarak göklere
çıkartılırsınız.
J. Stalin
8 Mayıs 1946
0 Yorum:
Yorum Gönder