01 Ağustos 2019

, ,

Düşünceleri Öldüremezsiniz

“Tek tek bireyler olarak devrimciler öldürülebilir ama düşünceleri öldüremezsiniz.” [Thomas Sankara]

Suikasta kurban gitmesinden ve devrimci hükümetin yıkılmasından bir hafta önce Thomas Sankara, Ouegadougou’da, tam yirmi yıl önce öldürülmüş olan devrimci lider Ernesto Che Guevara’nın onuruna düzenlenen serginin açılışında bir konuşma yaptı. Aralarında Guevara’nın oğlu Camilo Guevara March’ın da bulunduğu bir Küba heyeti de bu açılışa katıldı.

●●●

Che’nin eserinin ve hayatının geride bıraktığı izlerin peşine düşen bu serginin açılışını gerçekleştirmek için bu sabah epey bir yol katettik. Ayrıca tüm dünyaya buradan Che’nin ölmediğini haykırmak istiyoruz. Çünkü artık dünyanın her yerinde birileri, özgürlük, onur, adalet ve mutluluk için mücadele ediyor. Tüm dünyada insanlar, zulme ve hâkimiyete, sömürgeciliğe, yeni sömürgeciliğe ve emperyalizme, ayrıca sınıf sömürüsüne karşı mücadele yürütüyorlar.

Sevgili dostlar, bugün seslerimizi Che isimli adamın yüreğinin imanla dolduğu, başka insanlarla birlikte mücadeleye girdiği ve dünyada işgal güçlerini rahatsız edecek kıvılcımı çakmayı bildiği o günü anımsayan herkesin sesine katıyoruz.

Biz burada Burkina Faso’nun yeni bir döneme girdiğinden, yeni bir gerçekliğin ülkemizde oluştuğundan bahsetmek istiyoruz. Che’nin eylem çağrısı bu şekilde anlaşılmalı. O, mücadele ateşini tüm dünyada yakmak istedi.

Devrimcilerin, Kübalı devrimcilerin sık sık dillendirdikleri bir söz var. Bu sözü Che’nin dostu, mücadele yoldaşı, refiki ve kardeşi Fidel Castro da tekrarlardı. Bu sözü mücadele esnasında bir adamdan işitmişti. Bu adam, gerici ve zorba ordunun parçası olmasına, Batista’ya subay olarak hizmet vermesine karşın Küba halkının esenliği için dövüşen devrimcilerle temas kurmayı bilmiş bir isimdi. Moncada garnizonuna yapılan saldırının başarısız olmasının hemen ardından Batista ordusu sağ kalanları öldürmek üzereyken o subay şunu söyledi: “Ateş etmeyin, düşünceleri öldüremezsiniz.”[1]

Evet doğrudur, düşünceleri öldüremezsiniz. Düşünceler ölmezler. Fedakârlığın ve devrimci fikirlerin cisimleşmiş hâli olan Che de ölmedi. Bugün Küba’dan buraya geldiniz. Her biriniz, bizim için birer ilham kaynağısınız.

Pasaportunda Arjantinli olduğu yazan Che, Küba halkı için döktüğü kan ve terle Kübalı oldu. Her şeyin ötesinde o, özgür dünyanın, birlikte inşa ettiğimiz dünyanın yurttaşı. O sebeple Che, hem Afrikalı hem de Burkina Fasoludur.

Che başındaki bereye “la boina” derdi. Che, bereyi ve üzerindeki yıldızı Afrika’da herkesin bilmesini sağladı. Bugün kuzeyden güneye tüm kıtada herkes Che Guevara’yı anımsıyor.

Onur ve cesaretle dövüşen cüretli genç insanlar, onun simgelediği fikirler ve yaşam pratiği için kavga veriyorlar. Che’yi okuyan bu gençler, her şeyi kaynağından öğreniyorlar. Devrimci yüzbaşımız, dünyada herkese güç geren o kaynağı temsil ediyor. Che ile birlikte mücadele etme imkânı bulmuş, hâlen daha hayatta olan insanlar bugün aramızda.

Che Burkina Fasoludur. Çünkü o bizim mücadelemizin bir parçasıdır. O bizim gibi Burkina Fasolu, çünkü onun düşünceleri bize ilham veriyor ve bizim yaptığımız Politik Yönelim Konuşması’nda kayıtlı. O Burkina Fasolu, çünkü onun yıldızı bayrağımızda. O Burkina Fasolu, çünkü onun bazı düşünceleri günbegün yürüttüğümüz mücadelede her birimizde yaşıyor.

Che bir insan, fakat bizim kendimize ve becerimize büyük bir cüretle güvenmemiz gerektiğini öğreten, bize bu gerçeği göstermeyi bilen bir insan. Che aramızda.

Peki şunu soralım: Che nedir? Bize göre her şeyin ötesinde Che inançtır, devrimci inançtır, yaptıklarımıza dönük devrimci imandır, bizim olan zafere inançtır. Mücadele, yardım talep edeceğimiz yegâne kaynaktır.

Che, aynı zamanda insanlığa dair bir anlayıştır. O insanlık için Che, Arjantinli, Kübalı ve enternasyonalist savaşçı aynı zamanda bir insan, samimi bir insan olarak her şeyini vermiş, fedakârlıklarda bulunmuştur.

Che, ayrıca elindekinden fazlasını talep eden biridir. Varlıklı bir ailesi olmasıdır, bu özelliğine sebep olan. Ancak o arzularına “hayır” demesini bilen biridir. Kolay yola sırtını döner, sıradan bir insan olarak yaşamayı seçer, insanlarla ortak bir davayı paylaşır, başkalarının çilesini kendi davası hâline getirmeyi bilir. Che’nin talepkâr niteliği, bize en fazla ilham verecek vasfı olmalıdır.

İnançlı, insanlığa bağlılığı ve talepkâr oluşu Che’yi meydana getirir. Bu erdemleri bir araya getirebilenleri, “Che gibi insan” olarak nitelemek mümkündür. Che, devrimcilerden bir devrimci, insanlardan bir insandır.

Buradaki fotoğraflarda Che’nin hayatına ait kesitlere tanıklık ettik. Ama bunlar, Che’nin ömrünün en önemli kesiti hakkında, emperyalizmin hedef aldığı kısma dair hiçbir şey söylemiyorlar. O kurşunlar, Che’nin görüntüsünden çok ruhunu hedef almışlardı. Onun resmi ise bugün dünyanın her yanında, herkesin zihninde. O silueti herkes biliyor. O hâlde ona bakıp Che’yi daha iyi tanımaya çalışalım.

Che’ye daha da yaklaşalım. Bir tanrıya yaklaşmak, bir fikre yönelmek, bir imgeyi her şeyin üzerine koymak gibi değil. Bizimle konuşan, bizim de konuşabileceğimiz bir kardeşimize yüzümüzü döner gibi, ona yaklaşalım. O fotoğraflara Che’nin ruhundan alınacak ilhamı bulmak için bakalım. Onlar enternasyonalist, başka insanlarla birlikte bir inancın nasıl oluşturulacağını öğretiyorlar. Bu inanç, değişime, emperyalizm ve kapitalizme karşı mücadeleye dair.

Yoldaş Camilo Guevara, sizinle yetim bir çocuk olarak konuşamayız. Che hepimize ait. O, tüm devrimcilerin mirasının bir parçası. Dolayısıyla kendinizi yalnız ve terk edilmiş hissetmeyin. Umarım bizleri birer kardeş, dost ve yoldaş olarak görüyorsunuzdur. Bizim gibi siz de Burkina yurttaşısınız, çünkü siz Che’nin adımlarını kararlılıkla takip ettiniz. Che bize ait, o hepimizin babası.

Son olarak şunu belirtmem lazım. Che, ebedi romantizmin, zinde ve güç kaynağı olan gençliğin cisimleşmiş hâliydi. O, aynı zamanda açık görüşlü biriydi, bilgeydi. Fedakârlık, sadece yürekli insanların sahip olabileceği bir özellik. Fakat Che, aynı zamanda yetmiş yedi insanın bildiğini bilendi. Bu, bizim her daim sahip olmamız gereken bir bileşim. Che, hem konuşan bir yürek hem de eyleme geçen cesur ve gayretli bir eldi.

Yoldaşlar, Kübalı dostlarımıza bizimle birlikte ortaya koydukları gayretler için teşekkür etmek istiyorum. Binlerce kilometre yol kat edip okyanusu geçen, Che’yi anımsamak için bugün Burkina Faso’ya gelen herkese teşekkür ediyorum.

Ayrıca bugünü takvim yapraklarında kalacak bir gün olmaktan çıkartacak katkılarda bulunan, Che’nin ruhunun ebedi kılınması için yılın her gününü anlamlı kılan herkese teşekkür ediyorum.

Yoldaşlar, son olarak Che’nin ölümü ardından Ouagadougou’daki bir sokağa onun adını verip Che’nin düşüncelerini ölümsüz kılmanın keyfini sizinle paylaşmak istiyorum.

Che her daim aklımızda. Onun gibi olmaya çalışalım. Bu adamın, bu savaşçının yeniden can bulmasını sağlayalım. Asıl üzerinde durduğumuz konu ise ondaki fedakârlık, bizi mücadeleye yabancılaştıran maddi imkânları elinin tersiyle itmesi, kolay yolu seçmeyip devrimci ahlâkın meşakkatli yoluna düşmesi, o yolun tedrisatına talip olması. Bu şekilde hareket ettiğimizde Che’nin düşüncelerine layıkıyla hizmet etmiş olacağız ve o düşünceleri etkin bir biçimde yayacağız.

Ya vatan ya ölüm, biz kazanacağız!

Thomas Sankara
8 Ekim 1987

[Kaynak: Thomas Sankara Speaks, Yayına Hazırlayan: Michel Prairie, Pathfinder, 2007, s. 420-424.]

Dipnot
[1] 26 Temmuz 1953 günü liderliğini Fidel Castro’nun yaptığı, 160 savaşçıdan oluşan bir birlik, Santiago de Cuba’daki Moncada garnizonuna saldırdı. Bayamo kasabasının yakınında bulunan kışlaya yapılan saldırının amacı, ABD destekli Fulgencio Batista diktatörlüğüne karşı bir ayaklanma başlatmaktı. Saldırı sonrası Batista güçleri ele geçirdikleri devrimcilerin elliden fazlasını katletti. Başarısız olmasına rağmen Moncada saldırısı, altı yıldan daha kısa bir süre devam edecek olan devrimci mücadelenin fitilini ateşledi. Devrimci mücadele başarıya ulaştı ve Ocak 1959’da diktatörlük devrildi.

0 Yorum: