-Petrograd 1918 [Mir Elmir Alizade aracılığıyla]
El
mecbur merkezde çalışma yürütmek zorunda kalan bizim gibi isimler, devlet
aygıtını geliştirme ve makul düzeyde, hemen ulaşılabilecek bir ölçekte bile
olsa, bürokrasiye has musibetlerden arınma görevini ifa etmeyi sürdüreceğiz.
Ne
var ki bu görevin ifası esnasında yardımın en büyüğünü yerelliklerden alıyoruz,
almaya da devam edeceğiz. Genel anlamda, gözlemleyebildiğim kadarıyla,
yerelliklerde durum merkezdekinden daha iyi; tabii bu, anlaşılır bir gelişme,
zira tabiatıyla bürokrasi kaynaklı musibetler esas olarak merkezde
yoğunlaşıyorlar.
Bu
açıdan Moskova, cumhuriyetteki en kötü şehir olmasa da genel bir ifadeyle, en
kötü “yerellik”. Yerelliklerde sürecin iyi ve kötü yanlarına kıyasla ortalamaya
göre belirli sapmalarla yüzleşiyoruz, üstelik kötü yan, iyi yana nispetle daha
az karşımıza çıkıyor.
Kötü
yana savrulan sapmaları, eski devlet memurlarının, toprak sahiplerinin,
burjuvazinin ve komünistlere yaltaklanıp bazen köylülere iğrenç saldırılar
gerçekleştiren ve onlara zorbalık eden diğer alçaklar eliyle sergilenen kötü
muameleler olarak nitelemek mümkün.
Bu
da teröristlerin tasfiye edilmesini, duruşmasız yargılamaları ve idam
mangalarını gerekli kılan bir durum. Bırakalım Martof’lar, Çernof’lar ve onlar
gibi Parti dışı cahiller, döşlerine vurup “Şükürler olsun sana Tanrım, ‘bunlar’
gibi değilim, hiçbir vakit terörizmi benimsemedim” diye bağırsınlar.
Bu
ahmaklar, “terörizmi benimsemiyorlar” çünkü onlar, işçi ve köylülerin
aldatılması noktasında beyaz muhafızların aşağılık birer suç ortağı olmayı
tercih ediyorlar.
Sosyalist-Devrimciler
ve Menşevikler “terörizmi benimsemiyorlar”, çünkü “sosyalizm” bayrağı altında
bunlar, kitleleri beyaz muhafız terörizminin insafına terk etme görevini
yerine getiriyorlar. Kerenski rejiminin ve Kornilof’un Rusya’da, Kolçak
rejiminin Sibirya’da, Menşeviklerinse Gürcüstan’da gerçekleştirdiği darbe bu
tespit için bir kanıt olarak iş görüyor. Diğer kanıtları ise Finlandiya,
Macaristan, Avusturya, Almanya, İtalya, Britanya gibi ülkelerde İkinci
Enternasyonal’e ve “İki Buçukuncu”[1] Enternasyonal’e mensup kahramanlar
sunuyorlar.
Bırakalım
beyaz muhafız terörizminin uşak ruhlu suç ortakları, terörizmi tümden
reddettikleri o çamur içerisinde debelenip dursunlar. Bizler, acı ve kuşku
götürmez bir gerçekten bahsediyoruz: beklenmedik bir biçimde yaşanmaya başlanan
krizin kuşattığı ülkelerde eski bağların koptuğu, 1914-18 arası dönemde yaşanan
emperyalist savaş ardından sınıf mücadelesinin tüm ülkelerde yoğunlaştığı
koşullarda terörizmi riyakârlarla ve süslü sözcükler satıp duranlarla
savuşturamazsınız.
Ya
Amerika’da, Britanya’da (İrlanda’da), İtalya’da (faşistler), Almanya’da,
Macaristan’da ve başka yerlerde beyaz muhafızların, burjuvaların terörizmi ya
da kızıl proleter terörizm. Orta yol yok, üçüncü bir yol yok, olmayacak da.
V. I. Lenin
21 Nisan 1921
Kaynak
Dipnot:
[1] Orta yolcu parti ve örgütlerin oluşturduğu enternasyonale “İki Buçukuncu
Enternasyonal” denildi. Devrimci işçilerin İkinci Enternasyonal’den ayrılıp
kurdukları bu oluşumun temelleri 1921’de Viyana’da atıldı, birlik 1923’te
dağıldı, üyeleri İkinci Enternasyonal’e katıldılar.
0 Yorum:
Yorum Gönder