Dünya proletaryasının tüm devrimci güçlerini
içinde barındıran Komünist Enternasyonal’in kurulduğu günden beri 1 Mayıs,
uluslararası planda daha önce hiç sahip olamadığı, işçi sınıfının dayanışmasına
dair bir niteliğe kavuştu.
Daha önce, İkinci Enternasyonal’in 1 Mayıs’ı
işçilerin evrensel kardeşliğinin ortaya konulduğu bir fırsat olarak gördüğü
koşullarda her yıl her ülkenin sömürülen kesimleri eylemler yapıyor, bu
eylemlerin ışığı dünyayı aydınlatıyordu. Fakat İkinci Enternasyonal, 1 Mayıs’ın
sahip olduğu devrimci ruhu çaldı ve kendisi, giderek oportünizme doğru
sürüklendi. Buna karşın 1 Mayıs da devrimci ruhunu yitirdi, bu ruhun yerini, sadece
kendisine güvenen, sadece kendi pratik çıkarlarını düşünen bir ruh aldı.
Savaş süresince, proletaryanın dayanışma
içerisinde hareket etmesini zaruri kılan o dönem boyunca emperyalizm, sömürüyü
ve zulmü daha da yoğunlaştırdı, bunlar olurken Enternasyonal sözünde durmadı,
onun bünyesinde yer alan ve giderek güç kaybeden partiler, sınıfa ihanet edip 1
Mayıs kutlamaktan vazgeçtiler.
Halkların bir avuç oligarka teslim edildiği
savaşın o karanlık günlerinde tüm dünya halklarının taleplerini haykıran Rus
devrimi, o gür sesiyle proletaryayı uykusundan uyandırdı, sınıf bilincini
yeniden diriltti, onun canına can kattı.
1 Mayıs 1917 günü Rusya, iki ayrı dünyada yankı
bulan, kitlelere ilham veren bir irade olarak cisimleşti. 1918 yılının 1 Mayıs’ında
kendi kaderinin efendisi olan halk, ilk kez kutlama yaptı. 1919’da dünya işçi
sınıfı, bu tarihsel günü iş durdurarak kutladı. Bu eylem, komünizmin yol açtığı
etkiyle birçok ülkede edindiği devrimci boyutun bir yansıması olarak
gerçekleştirilmişti.
Öte yandan 1 Mayıs 1919, kederli bir gündü aynı
zamanda. Dünyanın tüm sömürülenleri, sosyalist devrimin en ön safta duran
muhafızı olarak bir yılı aşkın bir süredir kahramanca mücadele etmiş olan Rusya’daki
kardeşlerinin takatten düştüklerine tanıklık ettiler. Her yanı fethe çıkmış
ordular, büyük bir öfkeyle Sovyetler’in üzerine saldırdılar. Bu ordular ve
onlara hizmet eden gericilik, Rus halkının iktidarını yıkmaya çalıştı. Zaten yokluğun,
salgınların ve kıtlığın çilesini çeken Rusya, proletaryanın kurtuluşu denilen o
yüce dava uğruna verdiği mücadelede edindiği mevziyi yitirecek noktaya geldi.
Ama zalimlerin istediği olmadı! Rus proletaryası,
o güçlü iradesi ve gösterdiği fedakârlıklarla o gaddar gericiliğin hakkından
gelmeyi bildi.
Mayıs 1920’de zafere doğru yürüyen devrimiyle ve iflasa
sürüklenen burjuva devletleriyle Avrupa’nın üzerindeki karanlık, günışığı ile
parçalandı.
Bugün sömürücüleri korkutan, sömürülenler nezdinde
dayanışma simgesi hâline gelmiş olan Komünist Enternasyonal, elindeki alevler
saçan meşalesiyle emperyalizmin tetiklediği yıkım süreci neticesinde oluşan
harabelerin üzerinde, dimdik ayakta duruyor.
Boris
Souvarine
29 Nisan 1920
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder