16 Haziran 2019

,

Küçük Burjuvazi ve Proletarya Yüzünü Neden Faşizme Dönüyor?

Çünkü yaklaşmakta olan dünya savaşı, millet meselesinin, yani sotede beklemekte olan askeri ve ekonomik saldırılara karşı milleti savunma meselesinin gündeme gelmesine sebep oluyor. Çünkü sosyal demokrasi, patronları korumak için tüm milleti feda ediyor, oysa herkes biliyor ki millet feda edilirse patronlar da onunla birlikte feda edilir. Sosyal demokrasi, savaş dâhilinde tarafsız kalmayı vaaz ediyor ve aslında tarafsızlığın zayıf değil güçlü bir konuma sahipseniz geçerli bir pozisyon olduğunu unutuyor. Güçlü ittifaklar oluşturup özsavunma iradesini pekiştirmek ve bağımsız pazarlar oluşturmak gibi adımlar atmak suretiyle tarafsızlık konumunu pekiştirmesi için millete gerekli gücü vermiyor. Yani aslında sosyal demokrasi, halkın belirli kesimlerinin, sosyal demokrat siyasetin ortaya çıkarttığı bir sonuç olarak, bitişikteki kapının eşiğinde toplanmasını, yani yüzünü faşizme dönmesini istiyor.

Küçük burjuvazi ve proletarya yüzünü faşizme dönüyor çünkü sosyal demokrasi gelecek konusunda herhangi bir vizyona sahip değil. İçişleri gibi dışişlerinde de siyasetsiz ve vizyonsuz. Sosyal demokrasi, İskandinav kaynaklı fikriyata toplumsal bir muhteva kazandıramadığı gibi tüm İskandinavya’da sosyalizmi geniş bir toplumsal zemin üzerinde inşa edemiyor. İçişleri ile ilgili olarak sosyal demokratların tavrını anlamak için onların tıp sektöründeki aşırı yığılma meselesine yönelik yaklaşımına bakmak kâfi. Bu alana baktığınızda “çok fazla doktor var, yeterince doktorumuz mevcut” diye düşünüyorsunuz. Sonra da şu soruyu soruyorsunuz: kariyerleri önünde engel bulunan o gençler hangi alana yönelsinler?

Herkes yüzünü faşizme dönüyor, çünkü sosyal demokrasi sosyalist fikirlerin propagandasını yapmıyor, sosyalist programı yürürlüğe koymuyor. Tüm üretim sistemi dönüştürülmedikçe siyaset denilen ağır işçilik üzerinden orta sınıflara ve proletaryaya avantajlar sağlanamaz, sağlansa bile bu avantajlar yeterli gelmez. Sosyalizm, emtianın dağıtılması değil üretilmesi ile ilgili bir meseledir. Üretim, artık değer ve kâr elde etme ihtiyacı gereği genişletilmeli, planlanmalı ve özgürleştirilmelidir. Bu noktada faşist ülkünün karşısına gerçek manada sosyalist olan ülkü çıkartılmalıdır. İyi vasıflarınızı gizleyerek kimseyi kazanamazsınız. Proletarya ve orta sınıflar, sosyalist ülküler kendilerine izah edildiği takdirde onlardan korkmazlar, onlarda korkmalarını gerektirecek hiçbir yön bulunmamaktadır.

Yüzler faşizme dönüyor, çünkü sosyal demokrasi sosyalist ülküleri propaganda ettiği noktada komünistlerden kaçıyor, onları ütopik olmakla eleştiriyor ve işçi sınıfı ile orta sınıf için bir tehlike olduğunu söylüyor. Dolayısıyla aslında komünizm korkusunu bizzat sosyal demokrasi yaratıyor, sonuçta komünizm korkusu da sosyalizm korkusunu koşulluyor!

İşçiler ve orta sınıfı yüzlerini faşizme dönüyor, çünkü bugün mülkiyeti, özelde bireysel mülkiyeti faşizm sosyal demokrasiye kıyasla daha iyi koruyor, çünkü sosyalistler mülkiyeti sadece sosyalist formu dâhilinde koruyup onda bir artışa yol açabiliyorlar.

Sosyal demokrasi komünizmle değil de faşizmle mücadele etmek istiyorsa kendi savaş düzenini oluşturmalı ve bu düzen faşistlerin mevcut düzenine kafa tutacak hatta onu aşacak düzeyde olmalıdır. Sosyal demokratlar sosyalist ülküleri propaganda etmeli, sosyalizmin faydalı, üstün ve ilerici olduğunu her yerde dile getirmeli ve tüm bu sözleri eylemleriyle kanıtlayıp desteklemelidir. Onlara lazım gelen, geleceğe uzanan yolu açacak (İskandinavya’nın birleşmesini ve sosyalist ekonomiyi koşullayacak) iç ve dış siyasetle ilgili bir büyük programdır. Sosyal demokratlar, içeride ve dışarıda ittifaklar kurmalı yani bir yandan işçileri, köylüleri, aydınları ve küçük esnafı birleştirirken (ki bu noktada tarım ürünlerinin fiyatlarının ancak işçilerin ücretleri arttığı takdirde artabileceği insanlara anlatılabilir) bir yandan da İsveç’i, Norveç’i ve Danimarka’yı birleştirmelidir.

Bertolt Brecht
Yaz 1939

[Kaynak: Brecht on Art and Politics, Yayına Hz.: Steve Giles ve Tom Kuhn, Bloomsbury, 2003, s. 191-193.]

Not: Brecht, bu yazıda İskandinav hükümetlerinin Nazi Almanyası ile saldırmazlık anlaşması imzalanması önerisi üzerinde duruyor. Almanya’nın baskısıyla Danimarka bu anlaşmayı imzalarken diğer İskandinav ülkeleri “tarafsız” kalacaklarını beyan ediyorlar.

0 Yorum: