[Castro’nun ABD’yi Guantanamo Konusunda Uyardığı Konuşma]
* * *
Kübalılar,
[…]
Harlem’in
o mütevazı siyahları, bize hürmetle, misafirperverlikle ve nezaketle
yaklaştılar. (Alkış ve Şarkılar)
[O
sırada kalabalığın içinde bir bomba patlıyor –Ed.]
Ah
gene şu küçük bomba; onun parasını kimlerin verdiğini herkes biliyor. Gene şu
emperyalizmin bombalarından. Şu sözümü not edin: Yarın tüm gazeteler,
“emperyalizmden söz ederken bomba patladı” diye yazacaklar. [Kalabalık
dakikalarca alkışlıyor. Kitleyi sakinleştirmek için müzik çalınıyor –Ed.]
Ne
kadar da çocuk bunlar böyle. Üzerinde “ABD yapımı” yazan 200 ilâ 500 kiloluk
bombalar patlattıklarında, ellerine bir şey geçmeyecek. Napalm bombası da
patlatsalar, tepemizde uçaklarını da uçursalar, hiçbir şey yapamayacaklar.
Teslim olmak zorunda olan onlar. Sierra Maestra’yı alamadılar. Bu ufak tefek
patlayıcıların arkasına saklanıp ilerleyebileceklerini mi sanıyorlar?
Eğer
halk, bu kadar ufak bombalara direnmeye hazırsa, o halkı nasıl etkileyebilirler
ki. Tepesine atom bombaları düşse bile halk direnişe hazırdır.
Emperyalistlerin
attığı her bombanın parasıyla bizler 500 ev yapıyoruz. Bir yılda ürettikleri
bombalarla biz üç kooperatif evi inşa ediyoruz. Her bombadan sonra Yankilere
ait bir malikâneyi millileştiriyoruz. Emperyalistlerin her bir bombası
karşılığında, yüz binlerce varillik petrolü rafine ediyoruz. Her bombaya
karşılık insanımıza iş vereceğimiz bir fabrika kuruyoruz. Onların her bir
bombasına karşılık bir kışlayı okula dönüştürüyoruz. Bombaya verilen parayla
biz en az bin milisi silâhlandırıyoruz. (Alkışlar) Yoldaş Pani’nin güzel bir
fikri var. Bu bombaya ithafen bir alay insanı emek sürecine sokalım. (Alkışlar)
Kolektif
teyakkuz sistemi kuracağız, emperyalizmin etrafımızda nasıl dolaştıklarını
göreceğiz. İyi temsil edilmeyen bir mahalle var mı, anlayacağız. Kolektif bir
teyakkuz sistemi kuruyoruz, her blokta ne oluyor, kim ne yapıyor bileceğiz.
Eğer bu emperyalizm uşakları, halkla uğraşmak zorunda olduğunu anlarlarsa, çok
korkacaklardır. Her bir blokta devrimci teyakkuz komitesi kuracağız ki halk
neler olup bittiğini anlasın.
Emperyalistler
ve uşakları kımıldayamayacaklar bile. Halkla temas hâlindeler ve henüz halkın o
muazzam devrimci gücünü bilmiyorlar. Bu nedenle milislerin örgütlenmesi
noktasında yeni adımlar atılmak zorunda. Tüm Küba genelinde milis müfrezeleri
oluşturulacak. Tek tek insanlar seçilecek ve onlara birer silâh teslim
edilecek. Tüm milisler belirli bir yapıya kavuşturulacak, böylelikle mümkün
olan en kısa sürede muharebe birliklerimiz kusursuz bir biçimde oluşturulup
eğitilecek. Şurası çok açık: O vakit gelmeden önce, işleri iyice sıkı tutmaya
çok da gerek yok. Endişelenmemizi gerektirecek bir durum yok. Bırakalım onlar
endişelensin. Biz, sakinliğimizi koruyacak ve yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bu,
yolunu şaşırmadan, emin adımlarla yapılacak bir yürüyüştür.
Bu
yolculuğumuzda, bu önemli yolculukta bizi asıl etkileyen hususlardan biri de
emperyalizmin devrimci halkımıza olan nefreti, onun bugün ulaştığı histeri ve
demoralizasyon düzeyi. Siz de gördünüz. Onlar, hâlâ Kübalıları nasıl suçlarız
diye düşünüp duruyorlar, çünkü aslında bu emperyalistlerin bize verebilecekleri
tek bir cevapları bile yok.
Gelgelelim
bizim de devrimin emrettiği mücadeleyi eksiksiz bir bilinçle kucaklamamız
gerekiyor. Hepimizin bilmesi gerek: bu, çok, çok uzun ve çok zor bir mücadele.
(Alkışlar) Devrimimizin dünyadaki en güçlü imparatorlukla karşı karşıya
olduğunu anlamamız şart. Tüm sömürgeci ve emperyalist ülkeler içerisinde Yanki
emperyalizmi, diplomatik nüfuz ve askerî kaynaklar bakımından en güçlü devlet.
Bu emperyalizm, daha olgun, daha deneyimli olan İngiliz emperyalizmine de
benzemiyor, ABD emperyalizmi kibirli, barbar bir emperyalizm, birçok lideri
mağaralarda yaşayan ilk insanların bile gıpta edecekleri kadar barbar kişiler.
Dişlerinden zehir akıyor bunların. Bu, en saldırgan, en savaşçı ve en aptal
emperyalizm.
Cephe
hattındayız, küçük bir ülke, elindeki az sayıda ekonomik kaynakla bu cephe
hattında egemenliği, kaderi ve hakları için cenk ediyor. Ülkemizin günümüzün en
acımasız imparatorluğu ile karşı karşıya olduğunu eksiksiz bilince çıkartmamız
lazım. Ayrıca emperyalizmin devrime mani olana, onu yok edene dek durmayacağını
anlamamız gerekiyor. Emperyalizmin isyan eden kölelerden nefret eden köle
sahipleri gibi, bizden nefret ettiği gerçeğini aklımızdan hiç çıkartmamalıyız.
Biz de isyan etmiş kölelerdeki o öfke ve şiddetle savunacağız kendimizi.
Köle
sahibinin isyan etmiş köleye yönelik nefretinden daha ağır ve sert bir şey
yoktur. Bir de buna sadece burada değil, tüm dünyada çıkarlarının tehlikeye
girmiş olmasını eklemek gerekir. Davamızı Birleşmiş Milletler gündemine
taşıdık. Esasen bu dava Latin Amerika’nın, Afrika’nın, Ortadoğu’nun, Asya’nın,
tüm azgelişmiş ülkelerin davasıdır. O, dünyanın geri kalan kısmına tatbik
edilebilecek bir davadır. Azgelişmiş dünya da tekeller tarafından
sömürülmektedir. Onlara tekellerin mülklerinin tazminat bile ödemeden
millileştirilmesi gerektiğini söyledik. Diğer ülkelere “bizim yaptığımızı
yapın, saldırıların kurbanı olmaya devam etmeyin” dedik.
[…]
Fidel Castro
29 Eylül 1960
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder